SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
TKP'den üç ilde büyük buluşma çağrısı: 2020'yi kazanmak için...           (gösterim sayısı: 3.217)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 07.12.2019- 09:20


TKP'den üç ilde büyük buluşma çağrısı: 2020'yi kazanmak için...

Türkiye Komünist Partisi, '2020'yi kazanmak için... Umuda, örgütlülüğe, halkın şölenine çağrı!' başlığıyla Ankara, İstanbul ve İzmir'de üç büyük buluşma gerçekleştireceğini duyurdu.

Resim Ekleme

TKP, "2020'yi kazanmak için... Umuda, örgütlülüğe, halkın şölenine çağrı!" çağrı başlığıyla Ankara, İstanbul ve İzmir'de üç büyük buluşma gerçekleştireceğini duyurdu.

TKP'den yapılan açıklamada, "Çok sevdiğimiz bu ülkeyi değiştireceğiz, kararlıyız" denilirken, üç ildeki etkinlik programına yer verildi.

Açıklama ve etkinlik programı şöyle:

2020'Yİ KAZANMAK İÇİN
Umuda, örgütlülüğe, halkın şölenine çağrı!


Ücretler yerlerde sürünüyor… İnsanlar tazminatsız işten atılıyor… Gıda maddeleri hem pahalı hem zararlı… Ormanlarımız yok ediliyor... Elektrik, doğalgaz, su, toplu ulaşıma sürekli zam… Eğitim ve sağlık sistemi çökmüş durumda… En temel insan hakları askıya alınmış durumda… Kadınlarımız öldürülüyor… Çocuklarımıza tecavüz ediliyor…

Böyle bir ülkede elbette yaşamak istemiyoruz. İstemiyoruz ve hiçbir yere gitmiyoruz!

Çok sevdiğimiz bu ülkeyi değiştireceğiz, kararlıyız.

Kadına, çocuğa kimse dokunamayacak. Doğayı, tarihsel mirasımızı gözünü paradan başka bir şey görmeyen şirketlerin insafına terk etmeyeceğiz. Eğitim ve sağlık hizmetleri herkese eşit ve ücretsiz hale gelecek, okullarımızda cehaletin ve yobazlığın değil aklın ve bilimin sözü geçecek. Isınma, barınma, aydınlanma, su gibi temel gereksinimler ücretsiz karşılanacak. Emekçileri kimse sömüremeyeceği için, herkes insanca yaşayacak. Herkesin işi olacak. Sanayimiz ve tarımımız ülke ve toplum çıkarları doğrultusunda yeniden planlanacak. Eşitlikçi ve özgürlükçü bir düzen kurulacak.

Bunun için dost elimizi uzatıyoruz.   Sözümüzü, şarkımızı, yüreğimizi ve aklımızı, Aydınlık bir Türkiye hedefimizi paylaşmak için…

Resim Ekleme

https://haber.sol.org.tr/turkiye/tkpden-uc-ilde-buyuk-bulusma-cagrisi-2020yi-kazanmak-icin-275726



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 16.12.2019- 18:53


TKP'nin çağrı filmleri: Anlatılan senin hikayendir

2019'un sonuna yaklaşırken TKP üç büyük kentte düzenleyeceği salon toplantıları için çağrı yapmaya başladı. Toplantılar için hazırlanan iki çağrı filmi bugün yayımlandı. Filmlerde TKP üyeleri kendi yaşam mücadelelerini anlatıyor.

Resim Ekleme

TKP 2019'un sonuna yaklaşırken üç büyük kentte düzenleyeceğini duyurduğu büyük salon toplantılarına çağrı için kısa filmler yayınlıyor.

Filmlerde TKP üyeleri kendi yaşamlarını anlatıyor.

Bugün yayımlanan iki kısa filmde iki emekçi kadın yaşam mücadelelerini, çalıştıkları yerlerde karşılaştıkları güçlükleri, bunlara nasıl direndiklerini ve nasıl örgütlü olmaya karar verdiklerini anlatıyor.
Verilen bilgiye göre bu hafta boyunca her gün iki kısa film yayımlanacak.

İşte bugün yayımlanan iki film:




https://haber.sol.org.tr/turkiye/tkpnin-cagri-filmleri-anlatilan-senin-hikayendir-276386



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 22.12.2019- 20:09


TKP'den İzmir'de 'Halkın şöleni'

TKP'nin ‘2020'yi kazanmak için, Umuda, örgütlülüğe, halkın şölenine çağrı!’ başlığıyla üç büyük kentte düzenlediği etkinliklerin ilki İzmir’de büyük bir coşkuyla gerçekleşti.

Resim Ekleme

Türkiye Komünist Partisi'nin (TKP) ‘2020'yi kazanmak için, Umuda, örgütlülüğe, halkın şölenine çağrı!’ başlığıyla üç büyük kentte düzenlediği etkinliklerin ilki İzmir’de düzenlendi.

Kültürpark'ta 3. salonu dolduran kalabalık bir topluluğu bir araya getiren etkinlik, partiye yeni katılanların video gösterimi ile başladı. Ardından şair Nihat Behram, "Kundak" adlı şiirini okudu.

TKP İzmir İl Başkanı Başar Özer, artan yoksulluktan ve derinleşen ekonomik krizden bahsetti, işsizliğin kanıksandığını belirtti. Tüm bunlara bir de patron arsızlığının eşlik ettiğini söyleyen Özer, şehrin ortaya yerine dikilmek istenen Zorlu Konak Rezidans'ı hatırlattı. Özer şöyle konuştu:

"Bu parkın hemen yanı başına, kentin merkezine bir rezidans dikmek istiyorlar. Adını da verelim, Zorlu Konak Rezidans. Şehrin orta yerine, 250 metre yüksekliğinde, 45 katlı ucube! Kamu yararı, halkın ihtiyaçları bunları sorgulayan yok. Hukuk yok, planlara uygunluk yok.

Ve bu tartışmalar sürerken, aynı şirketin CEO’su kalkıp diyor ki, 'Ne var yani, ister 60 kat dikeriz, ister 150 kat!'. Diyor ki yani, parayı veren düdüğü çalar. İşte arsızlaşma dediğimiz budur dostlar."

'2019 SÖKE SÖKE HAKKINI ALAN EMEKÇİLERE DE TANIK OLDU'

"2019 sadece patron arsızlığını görmedi. 2019’da bu kent, kıpırdanan, hakkını arayan ve söke söke alan emekçilere de tanık oldu. Neler mi oldu? Gelin hep beraber hatırlayalım.

Örneğin Ağustos ayında, Buca’da bir tekstil fabrikasının işçileri, hiçbir hakları, alacakları ödenmeden kapı önüne kondular. İşçiler önce kendi fabrikalarıyla, sonra da ana firmayla iletişime geçmeye çalıştılar. Ama nafile! Ana firma görüşmeye dahi yanaşmıyor, firma patronu ise sadece şunu söylemekle yetiniyordu: 'Her şey çok güzel olacak!' Ama hiçbir şey güzel olmuyordu.

Birkaç işçi, özel okullardaki mücadelelerden adını duydukları Patronların Ensesindeyiz Ağı ile buluştular. Bu buluşma önce fabrika önünde bir direnişe dönüştü, sonra ana firma önünde eyleme. Dile kolay, 11 günlük direnişin ardından, işçilerin yüzüne bile bakmayan ana firma, tüm sorumluluklarını kabul etmek zorunda kaldı. Ve işçiler büyük bir kazanım elde ettiler.

O 'her şey çok güzel olacak' diyen arsız patron şimdi ne yapıyor bilmiyoruz. Ama direnişçi işçiler, TR İnter Tekstil işçileri, bu salondalar, bizimle birlikteler!"

SİMO VE DOĞA KOLEJİ DİRENİŞLERİ

"Başka neler mi oldu? Yine tekstil, yine sömürü. Bundan bir buçuk ay önce, bu sefer Çiğli’de bir tekstil fabrikası. Aynı hikâye, aynı sömürü, aynı patron arsızlığı. İşçiler hiçbir haklarını alamadan işten çıkarıldılar. Haklarını alacaklarına dair türlü sözler verildi ama hiç birisi tutulmadı. Ve o işçiler ki, tanesi onlarca avroya satılan koca koca markaların ürünlerini işliyorlardı.

İşçilerden bazıları ana firmaya ulaşmaya çalıştı. Ana firma işçileri muhatap dahi görmüyordu. Diyordu ki, ana firmanın arsız patronu: 'Biz sizinle işimizi 1 sene önce bitirdik, size iş yaptırmıyoruz.' Bu koca bir yalandı. Tüm yollar tıkanıyordu.

İşte bu noktada, bir işçi arkadaşımız, bir doktor tanıdığıyla dertleşti. Ve Patronların Ensesindeyiz ile, TKP ile buluşma hikayeleri böyle başladı işçilerin. Onların deyimiyle, iyileşecek hastanın ayağına doktor gelmişti!"

Resim Ekleme

"İlk buluşma gerçekleşti. Sonra bir daha, sonra bir daha. İşçiler her seferinde daha kalabalık toplandılar. Aylar önce, Çiğli’de işçinin emekçinin adresi olacak iddiasıyla açtığımız Çiğli İşçi Evi, hakkını aramaya başlayan işçilerin adresi oluyordu.

Toplantılar dönüştü direnişe. Önce Çiğli’de fabrika önünde direnişe, sonra Torbalı’da ana firma önünde eyleme, sonra Konak’ta üretim yapılan markanın önünde bildiri dağıtmaya. Ve gün geçtikçe sıkışan patron, oturmak zorunda kaldı masaya. İşçilerin haklarının önemli bir kısmını ödemeyi kabul etti. Ve şimdiyse, işçiye yalan söyleyen arsız patron kayıp, ana firma ise suskun!

Ama Simo Tekstil’in direnişçi işçileri, Simo Tekstil’in zafer kazanan işçileri..

Şimdi bu salonda bizlerleler! Hoş geldiniz kardeşler, umut oldunuz direnişteki başka tekstil işçilerine, inşaat işçilerine! Umut oldunuz boykot örgütleyen Doğa Koleji öğretmenlerine! Bu mücadeleyi hep beraber büyüteceğiz!"

'ASALAK PATRON SINIFINDAN KORKMUYORUZ'

Türkiye Komünist Partisi'nin, bu direniş örneklerinin çoğalması için ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceğini söyleyen Başar Özer, "Gelin TKP’ye omuz verin, semt evlerimizi, işçi evlerimizi, köy evlerimizi İzmir’in tüm ilçelerine taşıyalım, umudu hep birlikte büyütelim. TKP, Türkiye işçi sınıfının partisidir. Ve bu parti ancak ve ancak, tekstil işçisiyle, üniversitesiyle, liselisiyle, direnişçi öğretmeniyle ve daha nice koldan emekçisiyle zafere ulaşabilir. Arsız, asalak patron sınıfından korkmuyoruz! O patronların TÜSİAD’ları, MÜSİAD’ları varsa, gazeteleri varsa ve varsa savcıları, hâkimleri; Türkiye işçi sınıfının da partisi var, Türkiye Komünist Partisi var!" diye konuştu.

Etkinliğe ezgileriyle katılan Yapıcılar Orkestrası ve sanatçı Gülcan Altan sahne aldı.

Gülcan Altan'ın seslendirdiği şarkılar arasında ilk kez etkinlikte dinlenen sözleri Nâzım Hikmet'e ait "Kozmosun kardeşliği adına" şiirinden çevrilmiş Yunanca bir şarkı da vardı. Bununla birlikte etkinliğe tüm dünyadan komünist ve işçi partileri de destek verdi. Portekiz, Venezuela, İtalya, Britanya, Rusya, İsrail, Yunanistan, Macaristan, İspanya, Hindistan ve Meksika'dan partiler dostluk mesajlarını iletti.

Resim Ekleme

Enver Aysever de, fotoğraflar eşliğinde Nâzım'dan şiirler okuyarak Nâzım'ın mücadelesini, yaşamını, insanlığını, yurtseverliğini ve komünistliğini anlattı.

'ÖRGÜTSÜZSEN UMUDUN KIRILIR'

Salonun büyük bir heyecanla ve keyifle dinlediği Aysever'in ardından sahneye çıkan sanatçı Orhan Aydın, Nazım Hikmet'in "Seni Düşünüyorum" şiirini okudu.

Hemen arkasından da TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan söz aldı. Okuyan şunları söyledi:

Resim Ekleme

"Nazım Hikmet bir diğer büyük edebiyatçımız Orhan Kemal’e şöyle demiş: 'Bir insanın birey olarak ümitsizliğe kapılması yalnız kendini ilgilendirir. Ama örneğin bir doktorun insanların hastalıkla mücadelesinin boş olduğuna inanması işte bu kabul edilemez” ve der ki “yazarların da ümitlerini kaybetmeye hakkı yok.'

Peki dostlar şimdi ben soruyorum: bir devrimcinin, bir komünistin umudunu yitirmeye hakkı var mı? Mücadele etmezsen umudunu yitirirsin. Örgütsüzsen umudun kırılır."

"Biz hayal taciri değiliz, boşa kürek çekmiyoruz sadece ve sadece geleceğimizi ellerimize almaya çalışıyoruz. İnsan olmanın gereği bu. İnsan olmanın gereği umudu çoğaltmak, teslim olmamak, boyun eğmemek. Boyun eğmeyenler hoş geldiniz."

'TÜRKİYE KOMÜNİST PARTİSİ TARAFTIR'

"Taraf olmaktır parti. Aynı düşünenlerin, yaşama aynı pencereden bakanların, ortak hedefi olanların güçlerini birleştirdiği yerdir parti. Neye ve kime karşı olduğunu ilan eder parti.

İçinde aynı anda milliyetçisi, liberali, solcusu, sağcısı, İslamcısı olan tuhaflığa parti demiyoruz, diyemiyoruz. Türkiye’de parti gibi parti bir tek Türkiye Komünist Partisi’dir derken abartmıyoruz. 100 yaşına giriyoruz, partimizle gurur duyuyoruz. Türkiye Komünist Partisi taraftır. TKP emeğin, iyinin, güzelin, haklının tarafındadır."

"Peki bu partinin başarı şansı var mı?

Değerli arkadaşlarım zar atmıyoruz. Başarmak için uğraşıyoruz.

Çoğalıyoruz, çalmadık kapı bırakmayacağız, sesimizi her yoksul mahallesine ulaştıracağız diyoruz. Nabza göre şerbet vererek, mavi boncuk dağıtarak değil ama. Neysek o, neyi savunuyorsak, programımızda ne diyorsak o.


Örgütleniyoruz. Nedir örgütlenmek? Örgütlenmek, birlikte düşünmek, birlikte karar almak, birlikte hareket etmektir. Örgütlenmek aklımızı ortaklaştırmaktır. Örgütlenmek sesimizi gürleştirmektir. Evet başarmak için örgütleniyoruz. En çok da emekçiler arasında. Türkiye Komünist Partisi bir işçi sınıfı partisi. Çok olmadı, bir sürü önce Patronların Ensesindeyiz diye bir çalışma başlattık. Partimizin sendikacıları, öncü işçileri, avukatları, gazetecileri harekete geçti. İşçilere nerede bir haksızlık yapıldıysa Patronların Ensesindeyiz oraya el attı. Doğa Koleji’ni duydunuz, orada eğitim emekçileri, veliler, öğrenciler direnmeseydi kamuoyunun gündemine bile gelmeyecekti. İnter tekstil işçileri İzmirde. Şimdi. Simo tekstil işçileri… Burada. Önceki gün halaylarla kutladılar; haklarıdır. İşçi kardeşlerimizi, onlarla birlikte mücadele eden dostları, yoldaşlarımı, partili hukukçuları gururla alkışlıyoruz."

'ÖRGÜTLÜ OLUNCA PATRONLARI GERİLETİYORUZ'

"Evet, örgütlü olunca, mücadele edince patronları geriletiyoruz. Geriletiyoruz ama kimseyi aldatmıyoruz. Bu düzen sürdükçe sömürü, eşitsizlik, açlık, yoksulluk, işsizlik devam edecek. Demek ki başarı için insanları zor da olsa mücadeleye alıştırmak gerek.

Bakın hemen her TKP’li 'Sizin gibi olmak zor' sözünü duymuştur. Evet Türkiye Komünist Partisi üyesi örnek olmalı, çalışkan olmalı, kararlı ve dürüst olmalı… Ancak TKP üyeleri uzaylı değil. Görüldüğü üzere, burnumuz, kulağımız, gözlerimiz var. Saçımız da var demek isterdim ama olsun… Ne yanılmaz insanlarız ne mükemmel. Yalnızca insanlığın bugünkü düzenden bir an önce kurtulması gerektiğini düşünüyoruz. Ve bunun gereğini yapıyoruz. Evet bize deniyor ki, 'Ben sizin gibi olamam. TKP üyelerinin partilerinden başka bir şey düşündükleri yok.' Öyle mi acaba?

TKP üyeleri hayatlarını kazanmak için çalışıyorlar, işsizlerse iş arıyorlar. TKP üyelerinin bazısı öğrenci ve Parti onlara iyi öğrenci olmalarını söylüyor. Türkiye Komünist Partisi’nin sanatçıları var, bir bölümü burada, TKP’nin mühendisleri var, akademisyenleri var, bilim insanları var. TKP’li işçiler kendilerini sömürenden nefret eder ama kendilerine tembel, vurdumduymaz dedirtmez. Çünkü kendimizi, verdiğimiz mücadeleyi ciddiye alıyoruz. Partimizi, işçi sınıfının aklı ve vicdanı olan partimizi önemsiyoruz."

Resim Ekleme

'İSYAN ETMEK ZORUNDAYIZ'

"Parti yoksa umut da yok. Her öldürülen kadın, yoksulluktan intihar eden her çaresiz, tecavüze uğrayan her çocuk, işten atılan her emekçi, devrimci düşünce ve eyleminden dolayı tutuklanan her siyasi, Afrika’da açlıktan ölen her çocuk, burnumuzun dibinde Ege sularında yitip giden her göçmen bizim de canımızı alıyor. Bu alçak sömürü düzenini yıkmak için çaba harcamazsak nasıl yapacağız, bu kahrolası dünyada nasıl yaşayacağız?

Türkiye Komünist Partisi’ndeyiz çünkü vicdanlı insanlarız. Memleket ve dünya bu haldeyken sessizce bir kenarda oturamayız. 'İsyan' duygusu olmasaydı insanlık bugün Ortaçağ karanlığından çıkamamış olurdu. Haksızlığa, adaletsizliğe, zorbalığa isyan etmek zorundayız. Yetmez. Kazanmak, başarmak da zorundayız. Evet başarmanın yolunu arıyoruz.

Başarmak için önce ne gerekir. Hedef gerekir. Bir siyasi partinin hedefi programıdır. Program bir partinin tutkalıdır. Bizi bir arada tutan şeydir. TKP’nin programının her satırı değerlidir ama bir cümle onu özetlemeye yeter: Sömürü düzenini yıkacak ve sınıfsız sömürüsüz bir toplumsal düzen yani sosyalizmi kuracağız. Bu hedef karartılamaz, bu hedef ertelenemez."

'STRATEJİMİZ EMEKÇİ HALKIN DÜZENİNİ KURMAKTIR'

"Başarmak için başka ne gerekir. Strateji gerekir. Değerli arkadaşlarım, Türkiye’de siyaset dendiğinde hemen seçimler akla geliyor. Oysa siyaset sadece seçimle yapılmaz. Parlamentosu tamamen işlevsizleştirilmiş, yüzde on barajı olan, düzen partilerinin hazineden milyonlarca lira aldığı bir ülkede siyasetin sadece seçimle yapılacağını söylemek halkla alay etmektir. Seçimler önemlidir ama emekçi halkın örgütlenmesi daha çok önemlidir. Ve unutmayalım bazen öyle koşullar olur ki, 'sandık' önemsizleşir. Zorbalar seçim meçim yok diyebilir. Ülke işgal altında olabilir. Çok büyük bir ekonomik kriz her şeyi allak bullak edebilir. Mustafa Kemal mi sandıktan çıktı, Lenin mi, Fidel Castro mu? TKP’nin stratejisi emekçi halkı sömürüye, emperyalizme, yobazlara karşı örgütlemek ve ülke siyasal bir krize girdiğinde nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturan yoksulların, emekçi halkın düzenini kurmaktır."

'TKP KAPİTALİST DEVLETLERLE ASLA İLİŞKİ KURMAZ'

"Sonra dostlarını iyi seçeceksin. Örneğin dünyadaki dostlarını iyi seçeceksin. TKP’nin bir kararı var, bilmeyenler olabilir. Türkiye Komünist Partisi kapitalist devletlerle asla ilişki kurmaz. TKP emperyalist ülkeler arasında ayrım yapmaz. TKP kendi ülkesini emperyalistlere şikayet etmez. TKP’nin dünyadaki dostları o ülkenin emekçilerini temsil edenlerdir. Komünistlerdir. Bunu ciddiye alıyoruz. Çünkü onlarla birlikte hareket edeceğiz. Burada izlemekte olduğunuz mesajlar üstün körü, laf olsun diye iletilen mesajlar değildir. Çalışkanlığımızla, dürüstlüğümüzle, cesaretimizle, birlikte yürüyebilme irademizle elde ettik bu dostlukları. Evet TKP uluslararası alanda saygın bir partidir. Neden? Kimseye tepeden bakmayız, kimsenin bize tepeden bakmasına izin vermeyiz. Üretiriz, öneririz ama mütevazı olmayı biliriz. Kimsenin iç işine karışmayız ama TKP’nin iç işlerine kimsenin burnunu sokmasına izin vermeyiz.

Bütün bunlar neden önemli? Sadece bir örnek… 1919 yılında bu kentte Yunan işgali başladığında bir tek Yunanlı komünistler hayır dediler. Biz bu işgale karşıyız! Bir bölümü kurşuna dizildi. Çünkü işgal haksızdı. Aynı Yunanlı komünistler İkinci Dünya Savaşında İtalyanlara sonra Almanlara karşı silaha sarıldılar ve ülkelerinin onurunu kurtardılar."

'EMPERYALİSTTEN, PATRONDAN DOST OLMAZ'

"Komünistler her yerde ülkelerinin onurudur. Tersi tek bir örnek göremezsiniz. Ama komünistler haksızlığın kaynağı kendi ülkeleriyse ona da karşı çıkarlar. Suriye’de TKP bunu yaptı. Yarın Yunanistan’ın patronları ile Türkiyenin patronları, emperyalist ülkeler, milliyetçiliği tırmandırarak iki halkı birbirine kırdırmaya kalktığında bu oyunu bozacak olan iki ülkenin komünistleridir. Evet bu nedenle dostunu düşmanını iyi seçeceksin. Emperyalistten dost olmaz, patrondan dost olmaz, gericiden dost olmaz.

Yeri gelmişken Kürt sorunu… Eşitlikçi bir düzen için mücadele eden bir parti için etnik ya da ulusal ayrımcılık kabul edilebilir bir şey olamaz. Elbette bir Kürt sorunu var bu ülkede. Ancak bu sorun Türk ile Kürdü karşı karşıya koyarak çözülmez. Hangi kökenden gelirse gelsin emekçileri sömürücünün, emperyalizmin karşısına çıkararak çözülür bu sorun. İnsanım diyen bir dile yasak koyabilir mi? Bir insanın ana dilde eğitim hakkı elinden alınabilir mi? Bu, zalimliğin yanı sıra saçmalıktır. Ancak nasıl çözeceğiz sorunu? Sorunu birlikte mücadele ederek çözeceğiz. 'Kürt sorunu çözülmeden hiçbir sorun çözülemez” baştan aşağıya yanlış bir düşüncedir. Milliyetçi bir dar bakış açısıdır. Doğrudu şudur: Kapitalizm ve emperyalizm   bu coğrafyada alt edilmeden Kürt sorunu ve diğer sorunlar çözülemez.

TKP her tür milliyetçilik kötüdür diyen bir parti. TKP bir sorunu çözeceğim diye emperyalistlerle, patronlarla gericilerle işbirliği yapılmasını kabullenmeyen partidir. İşbirlikçinin ulusu olmaz. Bu coğrafyada yaşıyorsak, hangi kökenden geliyorsak gelelim el ele vereceğiz ve birlikte kuracağız yaşanası bir Türkiye’yi. TKP bu iddianın partisidir ve Kürtler de dahil olmak üzere her kökenden emekçinin, öğrencinin, aydının buluştuğu bir partidir."

'KARŞI TARAFTAN DOST OLMAZ'

"Başarmak için dostumuzu iyi seçeceğiz demiştik. Dünyada ve Türkiye’de. TKP çok net bir dost-düşman tarifi yapıyor. Sömürenler karşı tarafa emekçiler bu tarafa. Emperyalistler karşı tarafa yurtseverler bu tarafa. Yobazlar karşı tarafa aydınlıktan, laiklikten yana insanlar bu tarafa.

Karşı tarafta dost aramıyoruz. Şeytanla bile işbirliği yaparız demiyoruz, böyle bir siyaset ahlakını reddediyoruz. Reddetmek ne kelime ilkesiz, ikiyüzlülük dolu siyasi ilişkilerden, sahte dostluklardan tiksiniyoruz. Emperyalistlerin, sömürücülerin, düzen partilerinin, yobazların arasından dost seçmiyoruz.

Başarmak için dostunu düşmanını iyi tarif edeceksin. Başarmak için dünyayı ve ülkeyi iyi takip edecek, doğruda duracaksın.

Siyasi partiler bazen hata yapabilir, bazen bir olayı, bir gelişmeyi dört dörtlük değerlendiremeyebilirler. Ancak iyi bir parti tutarlı bir partidir, iyi bir parti hatasını hızla düzelten partidir, iyi bir parti temel doğrultusu sağlam bir partidir. TKP iyi bir partidir. Gönül rahatlığıyla söylüyorum, TKP çok geriye gitmeyeceğim 20 yıl boyunca utanılacak tek bir şey savunmadı, ilkelerine ihanet etmedi. Ülke ve dünyadaki önemli gelişmelerin tamamına doğru teşhis koydu ve ona göre tavır aldı.

Kendimizi sağcılarla karşılaştırmayalım. Onların ne dediği neyi savunduğu belli. Onlar hep haksız, hep yanlış. Ama bu ülkede sol adına konuştuğunu düşünenler de var. Onlar bakalım."

'VARLIK NEDENİMİZİ UNUTMUYORUZ'

"2000’lerin başında AKP bu ülkeyi demokratikleştirecek dediler biz AKP’yi istemiyoruz dedik. Özelleştirme iyidir dendi, özelleştirme emekçi halka saldırıdır dedik. AB özgürlük getirecek dendi, biz AB’ye hayır dedik. Ergenekon operasyonlarından heyecan duyuldu biz Ergenekon operasyonu AKP’nin devleti ele geçirme operasyonudur dedik. Arap Baharı’na devrim dediler biz bu iş emperyalizme yarayacak dedik. Suriye’deki gerici muhalefetle dayanıştılar biz o kan içicileri karşı devrimci ilan ettik. 15 Temmuz’da darbe yok, oyun dediler biz daha hemen başında bu Fethullahçı darbedir dedik. Sonra ne yaptılar? Yenikapı ruhu diye iktidarın arkasında sıraya dizildiler biz zaman kaybetmeden Kartal’da kendi kürsümüzü kurduk, binlerce insan cemaatine de   hükümetine de meydan okuduk. En son içinde milliyetçisi, ırkçısı, İslamcısı, liberali, cemaatçisi herkesin olduğu bir ittifak kuruldu bütün tepkileri göze aldık ve biz yokuz dedik. Biz TKP’yi değerlerimizi, ilkelerimizi sokakta bulmadık dedik.

Yanlışlarımız, eksikliklerimiz oldu elbette ama utanacak tek bir anımız yok. Niye? Çok mu zekiyiz? Mesele zeka değil. Mesele şu: Varlık nedenimizi hiç ama hiç unutmuyoruz, pusulamızı yanımızdan ayırmıyoruz. Bu yıl yerel seçimlerde biz çok zorlandık. Üzerimizde büyük baskı vardı. 'AKP’ye karşı değil misin, o halde onun karşısında herkes birleşiyor, sen de ittifakı destekle…' Sivas katliamcılarını sineye çek, ırkçıları sineye çek, büyük patronların perde arkasındaki varlığını sineye çek, cemaati sineye çek, Almanya’nın desteğini sineye çek, AVM patronlarından kahraman yaratılmasını sineye çek… Çekelim de bütün bunları yaptıktan sonra bize sormayacak mısınız TKP nereye kayboldu diye?

Dedik ki, siz istediğinizi yapmakta özgürsünüz, biz de ayrı durmakta özgürüz. Yalnız kalırız ama ilkelerimizi satmayız, inanmadığımızı bir kağıda imza atmayız. Ne oldu? TKP tarihinin en başarılı seçim sonucunu aldı. Bu kısmı çok önemli değil. Önemli kısmı, alnımız açık, büyümeye devam ediyoruz, yalnızlaşmış falan değiliz, insanlar TKP yine haklı çıktı demekte.

Haklı çıkmak tek başına anlam ifade etmiyor. Bunu hep söyleriz. Söyleriz de kardeşler hep haksız ama hep haksız çıkanlara ne diyeceğiz? Evet övünebiliriz TKP haklı çıkıyor ve haklı çıkmanın hakkını kullanıyor Nedir bu hak? Bu hak, birlikte yürümeye çağırma hakkıdır."

'BU YUMRUK AYNI ZAMANDA BİR DOST ELİDİR'

"İnsanları çağırıyoruz. Gelin yakından bakın. Yaptıklarımıza, yazdıklarımıza… Mücadelemize… Sanatçılarımıza bakın… Farklarına… Nazım Hikmet Kültür Merkezi’ne bakın… Bilim ve Aydınlanma Akademisine… Küba halkı için yıllardır bir dost eli olan Jose Marti Küba Dostluk Derneğine bakın, emperyalizme karşı savaşa karşı direnen Barış Komitesine bakın, önce mücadelede eşitlik diyen sokak sokak, mahalle mahalle fabrika fabrika kadınları uyandırmak için kolları sıvamış kararlı ve cesur Komünist Kadınlara bakın; aydınlık zihinleriyle, kocaman yürekleriyle, gülen yüzleriyle, sıkılı yumruklarıyla sosyalist Türkiyeyi kurmaya kararlı Türkiye Komünist Gençliği’ne bakın… TKP’li işçiye bakın. O işçilerin… bu ülkede bir emekçinin övünerek burası bana aittir diyeceği tek yer olan partilerine nasıl bağlandıklarına bakın. Bakın ve karar verin.

TKP’deki iradenin parçası olup boyun eğmemek mi, yoksa adaletsizlikler karşısında. gözlerini kapamak mı? Soruyorum vicdanınız hangisinden yana?

TKP’yle birlikte sosyalizm için mücadele mi, her geçen gün daha da çekilmez hale gelen bu düzende çıkış yolu bulmak mı? Soruyorum aklınız neye yatıyor?

Evet soruyorum, bu ülkeyi yaşanacak hale getirmek mi, bu ülkeden kaçıp gitmek mi? Yüreğiniz hangisini kaldırıyor?

Dürüst, ilkeli, tutarlı davranmak mı, nabza gör şerbet verip, eğilip bükülerek, rüzgar gülüne dönüşerek sahtekarlık yapmak mı? Ahlakınız neye izin veriyor? Karar vermeliyiz, karar vermelisiniz.

Emperyalizme, sömürüye, gericiye karşı sıkılı olan bu yumruk, aynı zamanda bir dost elidir. Türkiye Komünist Partisi 100. yılında yalnızca sıkılı yumruğunu güçlendirmeyecek, dosta uzattığı eli daha sıcak ve sevecen kılacaktır. Sömürücüler yenilecektir çünkü onlar çürümektedir. Komünizm kazanacaktır çünkü insanlığın biricik geleceğidir. Ve parti o geleceğin ebesi, o geleceğin yaratıcısı emekçi halkın öncüsüdür. Türkiye’de o partinin adı Türkiye Komünist Partisi’dir."

Resim Ekleme

Son olarak Gülcan Altan ve Yapıcılar müzik grubunun tekrar sahne almasının ardından tüm salonun eşlik ettiği Enternasyonel marşıyla etkinlik sona erdi.

https://haber.sol.org.tr/turkiye/tkpden-izmirde-halkin-soleni-276738



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 23.12.2019- 07:36


İstanbul'da binler 'Halkın şöleni'nde buluştu

TKP'nin ‘2020'yi kazanmak için, Umuda, örgütlülüğe, halkın şölenine çağrı!’ başlığıyla üç büyük kentte düzenlediği etkinliklerin ikincisi İstanbul’da büyük bir coşkuyla gerçekleşti.
Resim Ekleme

Türkiye Komünist Partisi'nin (TKP) "2020'yi kazanmak için, Umuda, örgütlülüğe, halkın şölenine çağrı!" başlığıyla üç büyük kentte düzenlediği etkinliklerin ikincisi İstanbul Bostancı Gösteri Merkezi'nde düzenlendi.

Etkinlik başlamadan önce, mücadele eden çok sayıda sektörden işçi, büyük bir coşkuyla Bostancı Gösteri Merkezi'ne geldi. Bimeks işçileri, Yazılım emekçileri, Tekstil işçileri, Özgür Boza okulu velileri, Doğa Koleji öğretmenleri, inşaat işçileri, metal işçileri, otel emekçileri ve kafe işçileri, sloganlar eşliğinde gösteri merkezi önündeki alana pankartlarıyla girdi.

Salonun açılması beklenirken, Patronların Ensesindeyiz Ağı'na katılarak farklı iş kollarında haklarını arayan işçiler bir araya gelerek mücadelelerini anlattı.

İstanbul Maltepe'de 30 Mart sabahı işe gitmek için çıktığı evinin önünde, aynı işte çalıştığı Zeynel Akbaş tarafından öldürülen Fatma Şengül'ün oğlu Koray Şengül de etkinliğe katıldı.

Resim Ekleme
İşçiler ve öğrenciler salona giriş yaptı.

Bostancı Gösteri Merkezi'ndeki etkinlik partiye yeni katılanların video gösterimi ile başladı.

17 Nisan 1999 tarihinde Sosyalist İktidar Partisi'nin seçim konvoyuna MHP'liler tarafından yapılan silahlı saldırıda yaşamını yitiren komünist tekstil işçisi Hüseyin Duman'ın annesi Fadime Duman da salondaydı.

Sahneye ilk olarak komünist şair Nihat Behram çıktı. Sanatçı "Kundak" isimli şiirini okudu.

Resim Ekleme
TKP İstanbul İl Başkanı Aydemir Güler konuşmasına Uludağ'da yitirilen dağcılar Mert Alpaslan ve Efe Sarp’ı anarak başladı. Güler, "Salonlar neymiş; alanlara, bu kente sığmayacağız. Bu kenti, bu ülkeyi değiştireceğiz" diye konuştu.

Aydemir Güler'in konuşması şöyle:

"Salona sığmadık. Salona sığmadık ama yine de eksiğiz.

Geçen hafta günlerdir adını koyamadan beklediğimiz haber geldi. Uludağ’da kaybolan iki kardeşimizin, iki yoldaşımızın cansız bedenleri bulundu: Efe ve Mert… bugün bizimle olacaklardı.

Ağustos ayında işçi katliamının acısı işçi sınıfı partisinin, partimizin içine düşmüştü. Burak, 16 yaşında komi olarak işe alınıp motokurye olarak çalıştırılırken İstanbul’un kanla kaplı karayollarından birinde öldü. Öldürüldü. Tetikçiliği dikkatsiz şoförlerin üstlendiği bir patron cinayetiydi. İş arkadaşları, ailesi bugün buradalar. Bir ihtimal Burak da bizimle olacaktı. Eksiğiz."

Resim Ekleme

'BU KENTİ, BU ÜLKEYi DEĞİŞTİRECEĞİZ'

"Daha çok eksiğiz ve daha çok çoğalacağız. Salonlar neymiş; alanlara, bu kente sığmayacağız. Bu kenti, bu ülkeyi değiştireceğiz. Birileri eksilirken başkaları ekleniyor. Kadın katliamının kopartıp götürdüğü Fatma Şengül artık bu dünyada değil. Ama az önce bekleme alanında mikrofonu alanlardan biri de Fatma Şengül’ün oğluydu. Koray Şengül bu dünyada. Bu salonda.

İlle bu kadar ağır kişisel dramlar yaşamış olmamız gerekmiyor bugün Bostancı’da buluşmak için. Öykülerimiz çok sıradan. Üç kente uzanan bu toplantı dizimizin çağrı videoları yayınlandı; önemli bir kısmınız izlemiştir.

Orada birimiz 'Boğuluyordum' diyordu. Türkiye’nin boğulmakta olan bütün emekçilerini temsilen boğulmayı reddettiğini ve Parti saflarına katıldığını anlatıyordu. Sıradan bir işçi. Bizden biri. Ülkedeki milyonlardan biri. Partideki binlerden biri.

Bir başka emekçi yine bir çağrı videosunda ben diyordu memnun olmadığım her şeyi konuşurum. İtiraz ederim… Bundan gelmişti partiye. Demek ki boğulmak veya memnun olmamak yetmiyor. Boğulmayı sineye çekmemek gerekiyor. Memnun olmadığını haykırmak gerekiyor. İşte o zaman TKP salonlara sığmaz oluyor."

Resim Ekleme

'YAŞAMAK İSTİYORUZ!'

"Ankara’dan bir inşaat işçisi. Muhtemelen İstanbul’daki inşaat veya metal işçisi kardeşleri gibi 'Fazla bir şey istemiyorum' diyordu. İnsanca bir yaşam tarif ediyordu bize: Makul bir saatte eve gelip dinlenmek, bir kitap açıp okumak.

Yaşamak istiyoruz. Dinlenmek istiyoruz. Sevdiğimiz bir işte çalışabilmek istiyoruz. Öyle bir düzende yaşıyoruz ki, yaşamak için, dinlenmek için, sevdiğimiz bir işte çalışabilmek için burada buluşmamız gerekiyor.

Yine videolardan birinde İzmir’den tekstil işçisi bir kadın gülümseyerek diyordu ki, 'Bizi TKP’ye hakkımızı vermeyen patronlar itti.' Hakkını istemekten daha normal, daha sade ne olabilir? Neden örgütlenmek ve neden mücadele etmek gerektiğini anlamak bu kadar sadeleştiyse, o memlekette emekçiler için durum kötü demektir. İnsanlık yok edilmek isteniyor demektir. Ancak örgütlü mücadele gerekliliği insan olmak kadar sıradanlaşmışsa, algılanması çok kolaylaşmışsa karanlık kuşatma deliniyor demektir aynı zamanda."

'KABUSU AYDINLATMAK İÇİN BUGÜN BOSTANCI'DAYIZ'

"Türkiye diğer taraftan baktığınızda kapkara bir kâbus. Türkiye bizim taraftan baktığımızda karanlıkta gedikler açılan bir umut ülkesi. Mücadele etmeden yaşamanın olanaksız olması. İstanbul bu gerçekliğin en saf haliyle algılandığı şehir. Çok basit: Ya durduracağız, ya da kanal diyerek, rant diyerek, Boğaz diyerek bu şehir ve bölge görülmemiş bir çevre felaketinin içine gömülecek. Para için coğrafyayı öldürecekler.

Mücadele etmeden depreme karşı önlem alınamayacak bir noktadayız. Yirmi yıllık süreçte düzenin deprem stratejisinin önceliği açığa çıktı: İnşaat kârları. İnsan hayatının yerine inşaat kârları. 99 sayesinde kentsel dönüşümün gazına bastılar. Şimdi yeni deprem olasılığı karşısında ellerini ovuşturuyorlar: Yıkılsın ki yeniden yapalım. Kâbusu aydınlatmak için bugün Bostancı’da buluşan yoldaşlar, dostlar… Hoş geldiniz!"

Resim Ekleme

'NEREDE MÜCADELE VARSA ORADA TKP'Yİ GÖRECEĞİZ'

"Geçtiğimiz hafta Türkiye Komünist Partisi’nin, Patronların Ensesindeyiz Ağı'nın inisiyatifiyle ve örgütlemesiyle Doğa Kolejlerinde iş bırakıldı. Hakkını istemek gibi sıradan bir işe kalkışacaksan, iş bırakacaksın. İş bırakacaksan, TKP ile ilişkileneceksin.

Geçtiğimiz hafta iki işçi İstanbul İl Merkezi'ni ziyaret etti. Birkaç yıl önce haksız yere işten atılmış ve direnişe geçmişler. Direnişlerinde TKP yanı başlarında olmuş. Şimdi açtıkları tazminat davasını kazanan bu işçiler haklarının bir parçasını TKP’ye getirdiler. 'TKP’nin başka işçilerin direnişinde, bu kez onların yanı başında olacağını biliyoruz' dediler.

Geçtiğimiz hafta İzmir’de bir tekstil fabrikasının işçileri patronu geri püskürttü ve haklarının önemli bir bölümünü aldılar. Halayın en güzeli, çark çekiçli bayraklarla çekilen grev zaferi halayıymış, bütün ülkeye onu gösterdiler.

Önümüzde gelecek haftalar var. İşçi cinayetlerine karşı, işsizliğe karşı, kadın katliamına karşı, ülkenin insanıyla doğasıyla, kentiyle kırıyla yok edilmesine karşı mücadele edilecek başlıkları var. TKP, Doğa Koleji'nde. TKP, tekstil fabrikasında. TKP, metal fabrikasında. TKP, okulda. TKP, şantiyede. Nerede mücadele varsa orada TKP’yi göreceğiz. Nerede memnun olmadığı şeyi söylemeden duramayan bir insan varsa, TKP orada. Sistem nerede bir emekçiyi boğuyorsa, nerede bir emekçi birinin kendisini dinlemesine, gözlerinin içine bakmasına açsa, TKP orada."

Resim Ekleme


'MÜCADELE EN SIRADAN İNSANLIK DURUMUDUR'

"Türkiye Komünist Partisi, 1848’de Marx’ın yazdığı satırların takipçisidir. komünistlerin işçilerden ayrı, kendilerine has bir çıkarı yoktur. Komünist Parti, işçi sınıfının ta kendisidir. İşçi sınıfının yeni bir düzen arayan öncü koludur. Sıradan emekçileri yepyeni bir düzenin, eşitliğin, adaletin, özgürlüğün hüküm süreceği bir düzenin kurucusu olarak görenlerdir komünistler.

İşçi sınıfının kurtarıcısı olmaz. İşçi sınıfı partisiyle örgütlendiği zaman, önünde durulmaz bir yıkıcı enerji yaratır. İşçi sınıfı bu düzeni yıkmak için ve yıktıktan sonra onun yerine ne koyacağını partisiyle birlikte keşfederek görülmemiş bir yaratıcı enerji açığa çıkartır. Komünizm sıradan emekçilerin kahramanlaşmasıdır.  

Hakkını aramak, düşündüğünü açıkça söylemek, boyun eğmemek… yani dünyanın en insani, en olağan davranışları Komünist olmanın nedeni haline gelmişse, o ülke insanı yok etmek isteyen alçakların eline esir düşmüştür. Ama aynı zamanda o ülke kara bulutların dağılmak üzere olduğu bir ülkedir.

Bunu anlamayanlar, buna inanamayanlar var. Çünkü ülkemiz hakkında rivayet muhtelif…

Türkiye muhalefetin birkaç yüz kişilik protestolara indirgendiği bir ülke olarak da resmedilmek isteniyor. Türkiye itiraz edenin ağzına biber gazı sıkılan ve bu nedenle artık sadece birkaç kişinin itiraz edebildiği bir ülke haline getirilmek isteniyor.

Türkiye mücadele yoluyla pek bir şey elde edilemeyecek, dolayısıyla mücadelenin bir onur konusu, bir erdem konusu olduğu bir ülke olarak gösteriliyor. Madalyonun bir yüzünde 'Mücadele erdemlilere özgüdür' yazarsa, diğer yüzünde de 'Gerçekçi ve akıllı olan sürüye katılır' diye yazar. Yalnızca erdemli olanlar mücadele eder diyorlar. Erdem de az insana nasip olduğuna göre, yapacak bir şey kalmıyor.

Oysa mücadele edenler erdem denen şeyi, onur denen şeyi kendi elleriyle inşa ederler. Türkiye Komünist Partisi, mücadelenin en cesurlara, en kahramanlara, en yiğitlere özgü olduğu fikrini reddediyor. Bizce mücadele en sıradan insanlık durumudur. Sosyalizm insanlığın mutluluk halidir. Türkiye Komünist Partisi emekçi insanların birbirlerinin koluna girmelerinin, birbirlerinin gözünün içine bakmalarının, birlikte bu düzene boyun eğmemeyi öğrenmelerinin adıdır."

Resim Ekleme

'KARANLIK KABUSU YIRTIP ATACAĞIZ'

"İstanbul’da Türkiye Komünist Partisi 2019 yılını bu toplantıyla kapatacak. Bu yıla başlarken kaç kişi idiysek, bitirirken iki katı olarak bitiriyoruz. Bu yıla başlarken kaç emekçi mahallesinde semt evimiz var idiyse, yeni yıla onun iki katıyla, üç katıyla gireceğiz. Bu yıla başlarken kaç fabrikada, kaç atölyede, kaç plazada, kaç markette birimlerimiz var idiyse, yeni yıla onun beş katıyla, altı katıyla başlayacağız.

Bu yıla başladığımızda gençlikten okumuyorlar diye şikayet mi ediyordunuz? Yeni yılda işçi sınıfının yolundan yürüyen bir gençlik hareketimiz var diyeceğiz. Karanlık kabusu yırtıp atacağız."

Resim Ekleme
Etkinliğe ezgileriyle katılan Yapıcılar Orkestrası ve sanatçı Gülcan Altan sahne aldı.

Ayrıca etkinliğe tüm dünyadan komünist ve işçi partileri de destek verdi. Portekiz, Venezuela, İtalya, Britanya, Rusya, İsrail, Yunanistan, Macaristan, İspanya, Hindistan ve Meksika'dan partiler dostluk mesajlarını iletti.

Gazeteci-yazar Enver Aysever de, Nâzım Hikmet'i, komünist şairin mücadelesini anlattı:

"Nâzım Hikmet komünizmdir, Nâzım Hikmet devrimdir, Nâzım Hikmet Türkiye'dir, Nâzım Hikmet memlekettir!"

Resim Ekleme

Aysever'in ardından sahneye çıkan sanatçı Orhan Aydın, Nazım Hikmet'in "Seni Düşünüyorum" adlı şiirini okudu.  

Resim Ekleme

Hemen arkasından ise TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan söz aldı. Okuyan şunları söyledi:

"Nazım Hikmet bir diğer büyük edebiyatçımız Orhan Kemal’e şöyle demiş: 'Bir insanın birey olarak ümitsizliğe kapılması yalnız kendini ilgilendirir. Ama örneğin bir doktorun insanların hastalıkla mücadelesinin boş olduğuna inanması işte bu kabul edilemez' ve der ki 'yazarların da ümitlerini kaybetmeye hakkı yok'.

Buraya umudu yaymaya geldik. Aslında bütün yaptığımız her şey umudu çoğaltmak, yaymakla ilgili.

Dün Aydemir dışında buradaki ekip İzmir'de idik. İzmir İl Başkanı ile aynı programı yaptık. Ben bir değişiklik yaptım. Dünkü konuşmamı tekrarlamayacağım. Dün salonda atılan sloganlar beni çok düşündürdü. Birçok şey düşündürdü ama atılan sloganlar çok etkiledi. Düşündüm, bizim sloganlarımız dolu dolu, içeriği güçlü sloganlar. Bizim sloganlarımızı anlatmaya karar verdim, nereden geliyorlar, onların hikayesini anlatacağım.

Slogan diyip geçmeyin, -biz bir kulüp ya da taraftar değiliz- slogan bir siyasi yapının kimliğidir.

Örneğin karşı tarafın sloganlarına baktığımız zaman. Düşündüm düşündüm AKP'nin sloganı nedir diye? AKP’nin sloganını düşündüm ‘Recep Tayyip Erdoğan’dan başka bir şey gelmiyor aklıma.. Gülüyoruz ama böyle. Tam yerinde bir anlatım.

Bizim sloganlarımızla başlayacağım şimdi, bakın, farka bakın.

BOYUN EĞME, MEMLEKETE SAHİP ÇIK

'Boyun eğme, memlekete sahip çık!'. Bu sloganı ele alalım önce. Bundan 10 yıl önce biz 90. yılımızı kutlarken, o kutlamanın adını tartışıyorduk. O sırada tüm Türkiye'de olduğu gibi bizlerin de yüreğinde ülkeyi ayağa kaldırmak vardı. Çünkü muazzam bir karanlık vardı. 2010 yılı ve deniyordu ki 'Erdoğan'ı artık kimse alt edemez'. Biz o sırada yaptığımız etkinliğe 'Hiç boyun eğer mi insan?' adını verdik. Bu çok etkili bir şeydi. Laf olsun diye vermedik, hislenerek verdik ve çok benimsendi bu. 'Hiç boyun eğer mi insan?', bakın ne kadar güçlü. Buradan 'Boyun Eğme' kavramı çıktı. Gezi direnişinin en önemli sembollerinden birisi haline geldi. Çünkü gerçekti, içtendi. Çünkü hiç boyun eğer mi insan? Boyun eğmeyiz. Nasıl boyun eğmeyeceğiz? Her gün işten atılıyorlar binlerce emekçi. Kadınlar öldürülüyor, her gün. Çocuklarımıza tecavüz ediliyor.   Göçmen suyun altına gömülüyor, böyle bir dünyada yaşıyoruz. Afrika'da her gün insanlar açlıktan ölüyor. Şimdi tabii burada 'boyun eğme' diyeceğiz. Umudu çoğaltacağız. Başka çaremiz yok. Bizler vicdanlı insanlarız. Dolayısıyla karşımızda gördüğümüz bu karanlığı kabullenmeyeceğiz. İsyan edeceğiz. Boyun eğmeyen herkes, hoşgeldiniz tekrar.

ÖRGÜTLÜ BİR HALKI HİÇBİR KUVVET YENEMEZ

Örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez. Şili kökenli bir slogan. Olağanüstü kuvvetli bir slogan. Boyun eğmeme kararlılığı, direnme, isyan etme kararlılığının bir koşulu var. Biz deli değiliz. Bir insan tek başına da isyan edebilir tabii ki, tek başına da boyun eğmez. Bizim işimiz sadece ve sadece boyun eğmemek değil. kazanmak. Biz bu karanlığı yırtıp atacağız, aydınlık tarafa geçeceğiz. Dolayısıyla hiçbir kuvvet yenemez. Şili'de çok zor bir dönemde ortaya çıkan bu slogan. Bugün dünyanın her yerinde geçerli olan bir slogandır. Örgütsüz bir halk çünkü hiçbir şeydir. Bizim için örgütlülüğün en gelişkini sevgili partimizdir, Türkiye Komünist Partisi. Yüzüncü yılımıza giren Türkiye Komünist Partisi. Nedir örgütlülük? Aslında çok basit. Örgütlülük birlikte düşünmek, birlikte karar vermek, birlikte hareket etmektir. Bizim örgütlülükten anladığımız bu. Örgüt tek tek her birimizin toplamı değildir. Örgüt her birimizin toplamının çok daha ötesidir. Burada kaç kişi varsa her birinizi tek tek yan yana dizip, örgüt saymıyoruz. Örgütlülük bazen öyle bir şeydir ki bazen tek bir kişi çok büyük bir kararlılık çıkarır, çok büyük enerji çıkartır. Örgütlülüğün anlamı budur. 'Nerede bir TKP'li varsa, parti oradadır' sözünün anlamı da budur. İşte o yüzden 'Örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez'.

İŞÇİLERİN BİRLİĞİ SERMAYEYİ YENECEK

'İşçilerin birliği sermayeyi yenecek'. Çok güzel bir slogan. İşçi sınıfının birliğinden söz ediyor, karşı tarafı tarif ediyor: patronlar, sermaye sınıfı. Şuna işaret ediyor. İşçi sınıfı ancak birleştiğinde sermayeyi yok eder. Çok basit gibi geliyor değil mi? Değil. İşçi sınıfı örgütsüz olduğunda, dağınık olduğunda bir değil. Tek bir işçi sınıf yok. Örneğin, patronun en büyük silahı ne? Patron diyor ki işçiye, 'Sen bu parayı, bu işi beğenmiyorsan. Kapıda bir sürü işsiz var. Ben sana vereceğim paranın yarısıyla bir sürü işsizi işe alırım'. En büyük silah bu. Aslında işçi ile işçi karşı karşıya geliyor. İşsiz, o fabrikanın kapısında iş bekleyen işçi için. Çalışan ve patronla pazarlık yapan işçi rakiptir. Ne yazık ki böyledir. Dolayısıyla emeğinden başka hiçbir şeyi olmayan, emeğini satarak geçinen birisi, aslında diğer işçilerle rekabet halinde. Başka bir örnek vereyim. Geçen aylarda, benim de yaşadığım İzmir'de, partimizin de destek verdiği İZBAN grevi vardı. Bu grevdeki işçiler, haklarını almak için iş durdurdular. Bir toplu ulaşım aracında iş durdurmak çok etkili oluyor. Diğer işçiler işlerine gidemediler. Ve gördük ki, diğer işçiler aynı sınıfından olan işçilere küfrediyorlardı, emekçi arkadaşlarına. Niye? Kendi cephelerinden bakıyorlardı. Onların hak arama mücadelesi zarar veriyordu. İşçi sınıfının birliğini nasıl sağlayacağız? İşçi sınıfının birliğini sağlayacak tek yer siyasi örgüttür. Eğer işçi sınıfının birliğinden söz ediyorsak, işçi sınıfının ortak kurtuluşunu tarif eden bir yeri savunmak. O yer neresidir.   İşçi sınıfının partisidir. İşçi sınıfının partisi, Türkiye'de Türkiye Komünist Partisi'dir.

İŞÇİLER PARTİYE, PARTİ İKTİDARA

Buradan üretilmiş bir başka sloganımız var: 'İşçiler partiye, parti iktidara'.

Şimdi arkadaşlar bir işçi sınıfı partisi için bu son derece doğal. Doğal ama öte yandan, bir parti kendisine sosyalist devrime ben öncelik edeceğim diyen, bu iddiada olan bir parti sürekli her gün kendisini sınamak zorunda. Ben işçilere ulaşıyor muyum? Emekçilere ulaşıyor muyum? Çünkü arkadaşlar kimse kendisini kandırmasın. Dünyada bütün hareketler ilk önce aydın hareketi olarak başlar. Bizim için de bu geçerliydi. 20 yıl öncesine gittiğimiz zaman. TKP'nin 80 yıllık tarihini ayağa kaldıran partimiz elbette daha çok aydınlara dayanan bir partiydi. Ama arkadaşlar, mesele şu. İşçi sınıfı içerisinde çoğalmayan. Emekçiler arasında kök salmayan bir partinin uzun süre kendisine komünist deme şansı yoktur. Bunu niye anlatıyorum? 'İşçi partiye, parti iktidara' eskiden bizim için temenniydi. Eskiden bize derlerdi ki bunlar öğrenci partisi. Öğrenciler bizim değerlimiz, gururumuz. Onlar bizim geleceğimiz, çok büyük bir bölümü de işçi sınıfının bir parçası daha şimdiden. Ama artık TKP rahatlıkla şunu söyleyebilir. TKP'nin fotoğrafını çektiğimiz zaman karşımızda bir işçi sınıfı partisi var. Henüz sayımız az. Hiç abartmıyorum. Ama dün İzmir'de bugün burada gördüğümüz parti bir sınıf partisidir. Emekçi karakterli bir partidir. Ve daha fazla böyle olacaktır. Çünkü mücadele eden işçi, boyun eğmeyen işçi, isyan etmeye karar veren işçi artık yüzünü TKP'ye dönüyor. Daha önceleri de nerede bir işçi direnişi varsa partimiz oradaydı. En küçük bir işçi direnişi, hareketlilik, partimiz oradaydı. Büyütüp, ayağa kaldırmak için uğraşırdık. Şimdi de aynısını yapıyoruz. Ama şimdi başından itibaren bizim tarafından örgütlenen, Patronların Ensesindeyiz Ağı tarafından örgütlenen direnişlere sahibiz. İzmir'de P.E. öncülüğünde bir direniş başarıyla sonuçlandı. O direnişlerde partimize kayıtlı olmadıysa. Dün 23 tekstil işçisi TKP'ye başvurdu. İşçi sınıfı partisi olmak budur. Biz bu örnekleri çoğaltacağız, ve o zaman daha yüksek sesle söyleyeceğiz: İşçiler partiye, parti iktidara.

Şimdi başka bir slogana geliyoruz. İktidara geleceğiz de nasıl geleceğiz? Olağanüstü güzel bir slogan var. Sloganın yaratıcısını geçtiğimiz günlerde kaybettik, Teslim Töre.

FABRİKALAR TARLALAR, SİYASİ İKTİDAR, HER ŞEY EMEĞİN OLACAK

Programımızın özü. Programımız bundan ibaret değil ama bana birisi sorsa sokakta, 'Nasıl bir şey sosyalizm? Siz sosyalizmi nasıl kuracaksınız?', ilk önce bunu söylerim.

Biz topluma iktidarımızın sonuçlarını anlatıyoruz. Diyoruz ki, işsizlik olmayacak. Sömürülen olmayacak, aç olmayacak, konut kirası olmayacak, ısınma ücretsiz, aydınlanma ücretsiz, su bedava, sağlık ve eğitim hizmeti hem bilimsel, hem herkese eşit, hem ücretsiz. Diyecekler ki -zaten soruyorlar- nereden bulacaksınız bu kaynağı... Siz üfürüyorsunuz, uyduruyorsunuz. O zaman diyoruz ki, hayır uydurmuyoruz. Bugün bir de bütün basında yer alıyor bunlar. Türkiye'nin zenginliklerinin yüzde 30'u, yüzde birin elinde. Buna son vereceğiz. Fabrikalara işçi sınıfı el koyacak, tarlalara işçi sınıfı el koyacak. En önemlisi bunları yapabilmek için siyasi iktidara işçi sınıfı el koyacak. Bütün bu sorunlar çözülecek. Çünkü sırtımızdaki asalaklardan kurtulacağız, sonuna kadar kurtulacağız.

ÜLKENİN ONURU/UMUDU KOMÜNİST PARTİ

Ülkenin onuru/umudu Komünist Parti. Çok sık karşılaştığımız 'Türkiye seninle gurur duyuyor' sloganına benzemez bu slogan. Çünkü biz kişilerle siyaset yapmıyoruz. Ne demek Türkiye seninle gurur duyacak? Ama biz partimizle onur duyuyoruz. Neden TKP bu ülkenin onurudur sorusuna yanıt vermek istiyorum kısaca. Parti de bir organizma, parti hata yapar. Eksik bırakır bazı şeyleri. Ama bir parti hatasını hızla düzeltir. Hata yapar ama sürekli zikzak çizmez, yalpalamaz, tutarlıdır, ilkelidir, programına sadıktır, ilkelerine sadıktır. Dolayısıyla parti böyle bir şeydir zaten. Biz Türkiye'de başka yerlere baktığımız zaman parti görmüyoruz. Orada bir çorba var. Aynı parti içerisinde İslamcısı var, ırkçısı var, milliyetçisi var, sağcısı var, solcusu var, cemaatçisi var. Herkes var. Öyle bir partiye üye olmak istemezsiniz. Çünkü öyle bir partinin içerisinde bir de başka bir parti olmanız gerekirdi. Partinin içinde bir başka hizbe üyesiniz. Çekilir iş değil. Biz bu halimizden çok memnunuz. Biz ilkeli, aynı şeyleri söyleyen, elbette tartışan, ortak bir yolda yürüyen bir partiyiz. Bir kere bundan onur duyuyoruz. İki tarihimize bakıyoruz, mesela son 20 yıla. Bir kişi çıksın desin ki, TKP şu temel meselede yanıldı, olur bu mümkündür. Olabilir, devrimci parti yapabilir böyle hatalar. Herhangi bir yoldaşımızın kafasını öne eğecek, boyun bükmemize neden olacak tek bir şey yapmadık. Bakıyorum, araştırıyorum. Önemli konuların hiçbirisinde TKP yanlış yapmamış, yanlış hiçbir şey söylememiş, yanlış bir yerde durmamış. Yalnızlığı göze almış. Tehdidi göze almış, küfür yemeği göze almış. Niye? Çünkü TKP bir tanesinde hata yapsa, gerisi çorap söküğü gibi gelir, bunu biliyoruz. Ve taşıdığımız ismin değerini biliyoruz. Biz dün değil 100 yıl önce yola çıktık. O yüzyılın emeği var. Biz bu onuru çiğnetmeyeceğiz. Hata da yapsak çiğnetmeyeceğiz. Hatadan hızla kurtulacağız. Yolumuza devam edeceğiz.

YAŞASIN TÜRKİYE KOMÜNİST PARTİSİ

'Yaşasın Türkiye Komünist Partisi' diyoruz bazen. Bir ara bundan çok rahatsız oluyorduk. Niye bizim partili arkadaşlarımız, bazen durup durup bu sloganı atsınlar. Kızıp eleştiriyorduk kendimizi. Niye? Çünkü bir parti kendi kendisine yaşasın... Sonra düşündük bazen demek gerekiyor. Yaşayalım biz, çoğalalım. Niye? Bu parti hep haklı çıktı, hep haklı çıkmak yetmiyor. Ancak sürekli haksız çıkanların siyaset yapmaya cesaret ettiği bir ülkede, TKP de haklı çıkmanın hakkını arayacak. Nedir bizim için haklı çıkmanın hakkını aramak? Bağırmak, çağırmak. Bizim çağırmaya yüzümüz var. Neden? Doğrulanan bir partiyiz. Dimdik ayakta duruyoruz. Dolayısıyla hak ediyoruz. Çağırmayı, çoğalmayı, dostlarımızı. Diyoruz ki gelin buraya. Gelmeye tereddüt ediyorsanız bakın, yakından bakın. Örneğin sanatçılarımıza bakın, bizim sanatçılarımız farklıdır. Bilim insanlarımıza bakın, Bilim ve Aydınlanma Akademisi'ne bakın. O akademi, yarın sosyalist cumhuriyeti kurmaya kalktığımızda partimizin uzman, bilim insanı ve akademisyen açığını kapatacak. Bugünden o yüzden kolları sıvadılar. Önce eşitlik partide başlar diyen, fabrika fabrika, mahalle mahalle, semt evi semt evi emekçi kadınları örgütlemeye çalışan Komünist Kadınlar'a baksınlar. Sonra gencecik yaşta bu çile dolu ülkede yaşarken, bakışlarından umudu hiç eksik etmeyen, sıkı yumruklarıyla güleryüzlü bir biçimde mücadele eden, Türkiye Komünist Gençliği'ne baksınlar. Bu ülkede emeklerinden başka hiç bir şeye sahip olmayan işçilerin 'bana değer verilen, benim değer kazandığım, bana ait olan tek şey bu partidir' dediği partiye biraz daha yakından baksın. Bunu istiyoruz. Bunu hak ettiğimizi düşünüyoruz. Dünyadan gelen mesajlara baksınlar. O mesajlar diplomasi olsun, laf olsun diye yollanmadı. Dünyanın başka çok uzak diyarlarında, Meksika, Hindistan, Rusya... Mesajların tamamını değil bir bölümünü yayınlıyoruz. O mesajlarda içtenlik var. O mesajlarda bizim elimizi tutan yoldaşlarımız var. Oraya bakılsın.

Bizim başka yerde dostumuz yok. Sömürücüler, emperyalistler, yobazlar arasında dostumuz yok. Biz oraya kapatmışız kendimizi. Bizim dostlarımız bu ülkenin emekçileri, dünyada da emekçiler ve emekçiler adına siyaset yapan komünist partileri. Onlara ihtiyacımız var. Yarın Yunanistan sermayesi ile Türkiye sermayesi, emperyalistlerle el ele, milliyetçiliği pompalayıp, halkları birbirine kırdırmaya kalkarlarsa bu iki parti omuz omuza mücadele edecek. Savaşa ve emperyalizme karşı. O yüzden sevgili arkadaşlar TKP'nin dostlarına da bakarak karar verin. Karar verin, şu TKP'nin daha güçlü sıkacağı yumruğu, açıldığındaki dost elini tutun. Tutun ki, daha gür bir sesle Yaşasın Türkiye Komünist Partisi diyelim. Yaşasın Türkiye Komünist Partisi!"

Resim Ekleme

Resim Ekleme

Son olarak Gülcan Altan ve Yapıcılar müzik grubunun tekrar sahne almasının ardından tüm salonun eşlik ettiği Enternasyonal marşıyla etkinlik sona erdi.

https://haber.sol.org.tr/toplum/istanbulda-binler-halkin-soleninde-bulustu-276768



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 24.12.2019- 04:45


Kadınların sesi de halkın şölenindeydi

Komünist Kadınlar Türkiye Komünist Partisi'nin dün İstanbul'da düzenlediği etkinlikte mücadeleyi yükseltecekleri sözüyle yer aldı. Şort giydiği için minibüste taciz edilen Asena Melisa Sağlam, Fatma Şengül'ün oğlu Koray Şengül ve avukat Özge Demir etkinlik öncesinde bahçede kurulan kürsüde konuşma yaptılar.

Resim Ekleme

TKP'nin dün İstanbul'da düzenlediği ‘2020'yi kazanmak için, Umuda, örgütlülüğe, halkın şölenine çağrı!’ başlıklı etkinlik büyük bir çoşkuyla gerçekleştirildi. Komünist kadınlar da mücadeleyi yükseltecekleri sözüyle halkın şöleninde yer aldılar.

Etkinlik başlamadan önce, Bostancı Gösteri Merkezi'nin bahçesinde kurulan kürsüde tekstil işçileri, kafe-bar çalışanları, Doğa Koleji öğretmenleri, Özgür Boza okulu velileri, inşaat işçileri, otel emekçileri ve kadına yönelik şiddetle mücadele eden Asena Melisa Sağlam, Fatma Şengül'ün oğlu Koray Şengül ve Av. Özge Demir konuştu.

Resim Ekleme
Asena Melisa Sağlam ve Fatma Şengül'ün oğlu Koray Şengül

MELİSA SAĞLAM: ÖNEMLİ OLAN MÜCADE ETMEK, KADINLAR ŞİDDETE KARŞI SES ÇIKARMALI


İstanbul Pendik'te bir minibüste şort giydiği için bir gerici tarafından tacize uğrayan ve darp edilen Asena Melisa Sağlam konuşmasında şunlara değindi “Başıma gelen darp olayında failin bir ceza almış olması sizlerin destekleri ile oldu. Önemli olan mücadele etmek ve bu mücadeleyi duyurabilmekti. Öncelikle kadınlar şiddete karşı ses çıkarmalıdır. Malesef toplumsal bir baskı var üzerimizde. Kadınlar mağdur olduğu halde, şiddete uğradığında sanki suçluymuş gibi gösteriliyor. Bazı olayların geri dönüşü olmuyor. Kişiyi kaybetmiş olabiliyoruz veya hayatını etkileyecek kötü olaylar yaşadıktan sonra onlar için üzülüp, dayanışma gösterebiliyoruz. Ama yapacağımız daha önemli şey var onlar için savaşmak... Ben bu nedenle herkesi ses çıkarmaya, mücadele etmeye ve şiddeti gerçekleştiren herkesin karşısında durmaya çağırıyorum. Yanımda olan Komünist Kadınlar'a teşekkür ederim. Kadına yönelik şiddetle mücadele eden tüm kadınları Komünist Kadınlar'ın mücadelesine, bu örgütlenmeye çağırıyorum.”

https://haber.sol.org.tr/toplum/kadinlarin-sesi-de-halkin-solenindeydi-276825



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 30.12.2019- 07:06


Boyun eğme örgütlen - Işıl Özgentürk
Resim Ekleme

Sevgili okurlarım, hep birlikte bir yılı daha bitirdik. Kim bilebilir daha kaç gün doğumu, daha kaç günbatımı göreceğiz? Kim bilebilir? Böyle söze başlayınca hüzünlü, karanlık bir yazı yazacağımı düşündünüz, öyle olmayacak. Aksine sizlere rengârenk bir günden söz edeceğim, beni sevince boğan, 68 yılının o güzel günlerine götüren, umudu yeniden yanı başıma çağıran bir günden.

Bostancı Gösteri Merkezi’ndeyim, Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) yeni yılı kutlama ve yeniden umudu yaşatma şenliğindeyim. Az önce gencecik liselilerle yürüdüm, kızlar ne kadar güzeldi; erkekler ne kadar şefkatli. Ve ellerindeki kızıl bayraklar epeydir görmediğim bir kızıl deniz oluşturuyordu.

Merkezin içi daha da güzeldi. Stadyum gibi büyük bir alan kırmızı bayraklarla donatılmıştı. Her şey kırmızıydı, kızıldı. Kutlama töreni başladı, çok şükür, çok şükür sahnede sunucu yoktu. Gittiğim festivallerde, toplantılarda bu sunucu meselesini takıntı yapan biri olarak (sunucular sunucu olduklarını unutup esas oğlan ya da esas kız olmayı seviyorlar.) bu durum çok hoşuma gitti. Töreni Nâzım Hikmet Kültür Merkezi Yapıcılar Orkestrası açtı ve ardından işin en şenlikli kısmı başladı: Sahnenin iki yanındaki kurulmuş dev barkovizyonlarda İstanbul’un kadın erkek işçileri, öğrenciler,işsizler konuşmaya başladı. Öyle sakin öyle alçak gönüllü konuşmalar kulağıma geliyordu ki, bugünlerde işçilerle ilgili bir seri yazı dizisi yapmaya anında karar verdim. Gencecik, gülümseyen yüzüyle bir kafe çalışanı şöyle diyordu: “Benim çok bir şey istediğim yok, çalışma saatlerim belli olsun, emeğimin parası vaktinde ödensin ve ben küçücük evime gittiğimde, kitabımı, gazetemi gönül rahatlığıyla okuyabileyim. Yanında sıcak bir kahvede iyi olur.” İşçilerin konuşmaları devam ediyor, kıvır kıvır saçlı genç bir kadın “Ben” diyor, “hiçbir şey bilmiyormuşum. Her yerde çalıştım, çalışmaktan yılmam; tuvalet de temizledim, yemek de yaptım. Son işim tekstildeydi. Biz, para yetmediği için sürekli avans çekeriz, bir gün patron hepimizi çağırdı ‘Şu kâğıdı imzalayın!’ diye emir verdi. Kâğıtta avans için çektiğimiz para tazminat olarak görünüyordu ve bizi işten çıkarıyordu. Şaşırmıştık, bir iki kişi imzaladı ve birden arkalardan bir ses geldi: ‘İmzalamayın!’ Daha da şaşırmıştım ama imzalamadık. Bizi uyaran arkadaş daha sonra yanına avukatları da alarak patrona dava açtı. Bu orada onun için komünist diyorlardı ama iyi bir insandı. Dürüsttü. Sonunda patron hem bizleri işe geri aldı, hem de mağduriyet parası ödedi. Böylece partimle tanıştım, önce ben gittim semt evlerine sonra kocamı ikna ettim. Hiç olmadığım kadar mutluyum çünkü semt evleri sayesinde ilk kez kocam ve çocuklarımla birlikte bir film izledim. Çocukluğumda babam bizi sinemaya götürür ve mutlaka frugo alırdı, ben de çocuklarıma frugo aldım.”

Konuşmalar devam ederken şair Nihat Behram bu kör düzene karşı duyduğu öfkeyi, zamansız ölümlerin getirdiği acıyı anlatan şiiriyle gençlere sesleniyor: Boyun Eğme! Yırt üstündeki karanlık örtüyü!

Ve bir kadın çıkıyor sahneye, adı Gülcan Altan. Bilenler biliyor ama ben onu çok geç tanıdım, kusur bende. Bu Gülcan acayip bir şarkıcı. Önce diktatör Salazar döneminde Portekiz partizanlarının yürüyüş marşını Portekizce öyle içten, öyle çığlık çığlığa söylüyor ki bu kızıl alanda hemen yanı başımızda partizanlar yürüyor, şarkının Türkçe sözleri barkovizyonda, dayanmak mümkün değil, hep birlikte söylüyoruz.

Sonra Portekiz Komünist Parti Başkanı’nın sesi duyuluyor. Hepimize Portekiz’den selam yolluyor. Gülcan şimdi komik ve neşeli bir Kazan şarkısına başlıyor, hani kalkıp oynamak var. Bu Kazak kızı nasıl da işveli ve Rusya’dan selamımız var. Ardından Latin Amerika’ya geçiyoruz ve hepimizin bildiği Comandante CHE Guevara marşı başlıyor. Şimdi hangi ulus bize seslenecek derken, Enver Aysever “Memleket Nâzım Hikmet” diyerek söze başlıyor ve görüntüler eşliğinde Komünist Nâzım Hikmet’i anlatıyor. Ne zaman Nâzım Hikmet’in yaşamöyküsünü duysam gözyaşlarıma engel olamam. Şimdi de olmuyorum.

Şimdi sahnede birlikte dava yarıştırdığımız sevgili dostum Orhan Aydın var ve yumruklarını sıkmış Nâzım Hikmet’in “Seni düşünüyorum TKP’m Benim” şiirini okuyor. Salon coşmuş, sıra konuşmacılarda. Konuşmacılar Kemal Okuyan ve Aydemir Güler son derece sade, neden bir işçi partisine ihtiyaç vardır ve sloganların önemini anlatıyorlar ve bütün salon söz veriyor: “2020’de daha çok direniş, daha çok işçi katılımı, daha çok semt evleri ve daha çok çalışmak için!”

Efendim, arada direnişlere gidin, kutlamalara gidin, inanın içiniz ısınacak. Ben herkese neşeli ve aşk dolu bir yıl diliyorum.

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1711385/boyun-egme-orgutlen-.html



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 05.01.2020- 08:35


Ankaralılar 'Halkın Şöleni'nde buluştu: '2020'de umudumuzla aramıza hiçbir şey giremeyecek'

Türkiye Komünist Partisi'nin '2020'yi kazanmak için... Umuda, örgütlülüğe, halkın şölenine çağrı!' başlığıyla Ankara'da düzenlediği büyük buluşma büyük bir coşkuyla gerçekleşti.

Resim Ekleme

Türkiye Komünist Partisi tarafından İstanbul ve İzmir'de yapılan "Umuda, örgütlülüğe, halkın şölenine çağrı!" başlıklı buluşmaların üçüncü ayağı Ankara'da yapıldı.

Ankaralılar, Yenimahalle Belediyesi Nâzım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi'ni tıklım tıklım doldururken, coşkulu etkinlik video gösterimiyle başladı.

Video gösteriminin ardından sahneye şarkılarıyla Yapıcılar grubu çıktı.

'OLAY YERİNİ İNCELEYİN, ALTINDA SERMAYE SINIFI ÇIKACAKTIR'

Ardından TKP İl Başkanı Devrim Koçak kürsüye çıktı. "21. yüzyılın on dokuz yılını geride bıraktık. Neredeyse yüzyılın beşte biri geride kaldı. Bu yüzyılın perdesi sosyalizmin geri çekildiği bir dünyada açıldı. 21. yüzyılın geride kalan on dokuz yılı, sermaye düzeninin, dünyanın dört bir tarafında emekçilere saldırılarıyla geçti" diyen Koçak, "Dünyanın neresinde bir ağaç kesiliyorsa orada bir patronun kar hırsı vardı. Dünyanın hangi şehrine bomba düşüyorsa, arkasında uluslararası bir şirketin yağma hevesi vardı. Özelleştirlen her hastanede, paralı hale gelen her kamu hizmetinde, yüzü gülen sermaye sınıfı oluyordu. İstismara uğrayan çocuğun da katledilen kadının da sorumlusu sermaye düzeniydi. Bugün insanlığa yakıştıramadığımız, bu nasıl bir insalık dediğimiz her bir olayın üstündeki parmak izini tespit edin, olay yerini inceleyin altından sermaye sınıfı çıkacaktır" ifadesini kullandı.

Resim Ekleme

'2020 YILINDA UMUDUMUZLA ARAMIZA HİÇBİR ŞEY GİREMEYECEK'

"Bugün bu salonda bizimle birlikte olan, semt evlerinde bir araya gelenler, Patronların Ensesindeyiz ağıyla buluşanlar, liseliler, TKG'liler umutsuzluğa da örgütsüzlüğe de verilen en güzel en güçlü cevaptır" diye konuşan Koçak, sözlerini şöyle sürdürdü:

Aranızdan bazılarını okul arkadaşı davet etti, biliyorum mahallede kapı komuşunuz, partinin etkinliği var buyur birlikte gidelim dedi size, teneffüste meslektaşı tarafından çağrılan oldu, fabrikada çay paydosunda eline davetiye tutuşturulan. Biliyorum, içinizden bazıları ilk kez komünistlerin bir buluşmasına geliyor, kimileriniz hayatının ilk 1 Mayısı'na TKP'nin kortejiyle katılmıştı. Ve kimileriniz çoktan sosyalizmin gönüllüsü oldular bile.

Resim Ekleme
Sizleri davet edenler, Ankara örgütünün her bir militanı, üyesi, gönüllüsü tek bir amaç için çalışıyor. Sömürücüye yalnız yakalanma, savaş çığırtkanın karşısında yalnız yakalanma, okulda polise, iş yerinde patrona, hastane de idareciye yalnız yakalanma, örgütsüz kalma, umutsuz kalma. Güzel ankaramızın bu puslu kışında, sokaklarında bir hayalet dolaşıyor. Ermayaman'da, İncesu'da, Seyran'da, İlker'in tepelerinde. Şehir hastanesinin koridorlarında, fabrikaların bahçelerinde, okulların dersliklerinde, güzel Ankaramızın sokaklarında, mahallelerinde, bulvarlarında, iş yerlerinde umudun, örgütlülüğün sosyalizmin hayaleti dolaşıyor.

Resim Ekleme

Sizlere ulaştırdığımız davetiyelerde şöyle yazıyordu, "umuda örgütlülüğe halkın şölenine çağrı, 2020'yi kazanmak için" 2020 yılında umudumuzla aramıza hiçbir şey giremeyecek!" dedi.

Resim Ekleme

Koçak'ın konuşmasının ardından şarkılarıyla sanatçı Gülcan Altan sahneye çıktı.

Resim Ekleme

Etkinlikte çok sayıda ülkeden komünist ve işçi partisinin gönderdiği video mesajlar gösterildi.

Altan'ın ardından sanatçı Orhan Aydın sahneye çıkarken, Nâzım Hikmet'in "Seni Düşünüyorum" adlı şiirini okudu.  

Resim Ekleme

'PARTİ BİR OKULDUR, BİRLİKTE MÜCADELEYİ ÖĞRETİR'

Aydın'ın ardından sahneye TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan çıktı.

Aydın'ın okuduğu şiire atıfla sözlerine başlayan Okuyan, "Nâzım Hikmet ne güzel söylemiş partisi için, TKP… Türkiye Komünist Partisi. Bu üç sözcükten birini çıkarın anlamsızlaşır, bir şey ekleyin yine anlamını kaybeder. Gelin bu üç sözcüğe yakından bakalım. 'Parti’den başlayalım, parti taraf olmak, ortak irade oluşturmaktır. Parti bir okuldur. Kimimiz okuma yazmayı, kimimiz 'ben değil biz demeyi' öğreniriz. -Şarkılarımızı birlikte söylemeyi ve en önemlisi birlikte mücadele etmeyi öğreniriz. Parti aynı yolda yürüyenlerin yoldaşlık ettiği yerdir, parti bir mücadele örgütüdür, taraf olmaktır. Parti bir şirket değildir. Biliyor musunuz, günün birinde TKP’nin ev sahiplerinden birisi bize "kazancınız iyi mi?" diye sordu. Niye biliyor musunuz, Türkiye’de parti olmayan partilerin hepsi şirkettir, tekkedir ama hiçbiri parti gibi parti değildir. TKP, Türkiye’de gururla partiyim diyebilecek tek partidir" dedi.

Resim Ekleme

Okuyan, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:

'İLLA SAVAŞ DİYORLARSA HATIRLATIRIZ, SONRA AĞLAMASINLAR'

Sonra Türkiye... Sevgili ülkemiz... Ayağa kaldırıp, sosyalist bir düzen kuracağımız ülkeyi tarif ediyor. Biz bunun yanında dil farkı bilmeyiz, din farkı bilmeyiz diyoruz… Onlar da sınır tanımıyoruz diyorlar, her yere asker gönderiyorlar, işgal ediyorlar. Biz sınırları kaldırıp kardeşçe, özgürce eşit bir düzen kuracağız. Bu alçaklar ise illa savaş çıkaracağız diyorlar, tekellerin ve kendi çıkarları için. Biz savaşa karşıyız ama illa savaş diyorlarsa tarihe bakın deriz. Birinci Dünya Savaşı’nı çıkardılar, milyonlarca yoksul öldü, patronlar daha fazla zengin olmak istedi. Ancak 1917’de büyük insanlık ayağa kalktı, çok büyük bir bölgede sosyalizm kuruldu, işçi sınıfı iktidara geldi. Savaşın hemen sonrasında bu topraklarda Türkiye Cumhuriyeti kuruldu.

İlla savaş diyorlarsa hatırlatırız, sonra ağlamasınlar.


İkinci Dünya Savaşı… Krizdeki ekonomilerini ayağa kaldıracaklardı, yok edeceklerini düşündükleri Sovyetler’in orak çekiçli bayrağı Berlin’de dalganlandı, sosyalizm yeni coğrafyalarda zafer kazandı. O savaşlarda insanlar acı çeker ama o savaşların sonunda mutlaka insanlık ayağa kalkar. Hatırlatalım, tezkerelere bu kadar merak salmasınlar...

'TKP GÖĞSÜNÜ GERE GERE BU ÜLKENİN PARTİSİYİM DİYOR'

Dünyanın her yerinde komünistler ülkeleri için kanlarını döktü, bizim kurucu kadrolarımız da bu ülkenin işgal günlerindeki mücadelede öldürüldü. Anadolu işgal edildiğinde buraya ilk yardım elini uzatan Rusya’daki komünist parti oldu. İzmir işgal edilmeye çalışılırken Yunan komünistler işgale karşı çıktıkları için öldürüldü. Türk, Rus, Yunan komünistleri…

Dünyanın her yerinde işgale karşı direnen komünistlerdi. Avrupa’nın neresine giderseniz gidin ülkesi için kanını dökenler komünistlerdir, diğerleri işbirlikçidir. TKP bu yüzden göğsünü gere gere ben bu ülkenin partisiyim diyor.

Resim Ekleme

İŞÇİ SINIFI KURTULURKEN İNSANLIĞI DA KURTARACAK'


Geliyoruz K’ya, Komüniste. Çok güzel bir sloganımız var; “Fabrikalar, Tarlalar, Siyasi İktidar Her Şey Emeğin Olacak.” Bundan daha güzel programımızı açıklayan bir slogan olabilir mi? Eğitim, sağlık, ulaşım her şey ücretsiz olacak. İşçi sınıfı kurtulurken insanlığı da kurtaracak. Krizin olmadığı, yoksulluğun olmadığı bir düzen kuracağız, o yüzden biz komünistiz. O yüzden komünist sözcüğüne asla sırtımızı dönmeyiz, ihanet etmeyiz.

Resim Ekleme

'TKP KOMÜNİST BİR TOPLUM KURULUNCAYA KADAR YAŞAMAYA DEVAM EDECEK'

Dünyanın neresine giderseniz gidin komünistler vardır. Bazı yerlerde az, bazı yerlerde insan selidir. TKP, bu ülkede komünistlerin temsilcidir. O güzel K, bizim her şeyimizdir. Biz TKP adını aldığınızda kuramazsınız dediklerinde laf olsun diye değil, gerçeği söylemek için şunu söyledik, TKP, bu üç sözcük herhangi bir üç sözcük değildir! Bu parti açılıp kapanabilir bir parti değildir, biz bu isimle mücadele edeceğiz dedik. TKP 100 yıldır yaşıyor, komünist bir topluma ulaşıncaya kadar da yaşamaya devam edecek.

Resim Ekleme

TKP örgütlenmeye, örgütlemeye çalışıyor. TKP çoğalmak zorunda, çoğalıyor da, daha da çoğalacağız.   Bizim çok güzel bir sözümüz var, nerede bir TKP’li varsa, parti oradadır. TKP hayatı örgütlemeye çalışıyor. Bu salonda farklı duruyoruz, örgütlüyüz. Bu salonda henüz örgütlü olmayanlara dost elimizi iletiyoruz, gelin diyoruz.

Bu alçaklara, bu sömürücülere bırakmayacağız bu güzel ülkemizi ve dünyamızı.

100. yılımız için iki sloganımız var, "Yaşasın Türkiye Komünist Partisi" ve "Örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez." Emekçi halkımıza söz veriyoruz, TKP’yi yaşatacağız! Zalimleri ve sömürücüleri de örgütlü halkımızla yeneceğiz."

Etkinlik Yapıcılar grubunun şarkılarıyla son buldu.

Resim Ekleme

Resim Ekleme

https://haber.sol.org.tr/turkiye/ankaralilar-halkin-soleninde-bulustu-2020de-umudumuzla-aramiza-hicbir-sey-giremeyecek-277653



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Kadıköy Yoğurtçu Parkı’nda 23 Haziran seçimleri için büyük buluşma... melnur 1 3005 17.06.2019- 11:05
Konu Klasör Erkan Baş: ‘Yerel seçimlere kazanmak için, Cumhur İttifakı’na kaybettirmek için gireceğiz’... melnur 1 145 08.12.2023- 01:22
Konu Klasör 81 ilde ayaklanma hazırlığı ayhan 4 4326 10.02.2016- 00:24
Konu Klasör Çok sayıda ilde HDP binalarına ırkçı saldırı dayanışma 2 4362 08.09.2015- 11:00
Konu Klasör TİP, İsrail’i protesto etmek için 20 ilde ve 25 noktada sokağa çıktı... melnur 0 150 19.10.2023- 06:02
Etiketler   TKPden,   üç,   ilde,   büyük,   buluşma,   çağrısı:,   2020yi,   kazanmak,   için.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS