SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Suriye olmadı, Libya verelim!           (gösterim sayısı: 2.908)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 03.01.2020- 03:43


Dün Libya tezkeresi meclisten AKP ve MHP oylarıyla geçti. Tam bir ''Suriye olmadı Libya verelim'' meselesine döndü bu iş. ''440 km. genişlikte 30-35 km. derinlikte bir hat çizeceğiz, orada tampon bölge yaratacağız'' hayalleri kısa zamanda tavsadı. Ölenler öldü, kalan sağlar bizimdir. Hadi orası için çizilen hayalin dile getirilen bir gerekçesi vardı; ''bölücüler sınırdan geçiyor, asker sivil halkımızı öldürüyor''du, sınır ötesi hareketla bu terör yuvalarını yerle bir edecektik! Sınırın ötesindeki gerçeklik AKP'nin hayallerinin önüne kalın bir duvar çekti. Beş km.'den öteye inemiyoruz. Kurduğumuz gözetleme kuleleri de bir bir işlevsiz hale geliyor. Kısacası Suriye hayalleri bir kez daha çöktü. İşte bu yüzden ''Suriye olmadı Libya verelim'' durumu var ortada. AKP'ye dışarıda bir şey lazımdı.. Dün meclisten geçen ve Cumhurbaşkanına Libya konusunda istediğini yapabileceği bir yetki o şeydi. Mehmetçiği Libya çöllerine gönderebiliriz artık!

Biz nasıl bu hale geldik; gerçekten şaşırıyorum. 2020'de Kanal İstanbul çılgınlığının yanına bir de bu Libya konusu eklendi. Her ikisi için de bir tane aklı başında bir neden yok. Bir tane bile... İki proje de AKP ve Cumhubaşkanı Erdoğan'ın Beka sorunu... ''Sermayenin çıkarları...'' olarak başlayan cümlelerin hiçbir inandırıcılığı yok. Bu iki proje de AKP ve ERdoğan'ın çılgın projesinden başka bir şey değildir. İçeride Kanal İstanbul, dışarıda Libya konusu AKP'nin sarılacağı ve iktidarda kalmasının ömrünü uzatacağına inandığı iki projeden başka bir şey değil. Dün Halk tv.'de Mustafa Hoş bu iki projenin de AKP'nin sonu oacağını söyledi. Katılıyorum, bu iki çılgınlığın sonu da Suriye hayalleri gibi kısa sürede batkıya uğrayacak. Sönmeye yüz tutan ateşin son parıldamaları, son çırpınışları bunlar...

Mustafa Hoş yine güzel bir laf etti dün. Libya teskeresinin Mısır ve Suriye'nin rövanşı olduğunu söyledi. İhvan zihniyetinin son bir umutla Libya çöllerinde yeşertilmeye çalışılması. Mısır'da Müslüman Kardeşler'imn iktidarına iki gün dayanamamıştı dünya, emperyalizmin Suriye'deki heveslerine kendi heveslerini de katan Davutoğlu-Erdoğan hayalleri de çok uzun sürmemişti,   şimdi sırada Libya var! İhvan'ı Libya çöllerinde yeşertmeye çalışıyorlar!

Dün meclisteki konuşmaları dinlerken AKP'nin sözcüsünün söyledikleri ne kadar acıklıydı. Libya'ya Mehmetçiğin gönderilmesinin gerekçesini Libya halkının kadirşinaslığına bağlamaya çalışıyordu. Osmanlıyı, Türkleri çok severlermiş. Tarihsel bağlarımız varmış. Onlara yardım etmek ve ateş altından kurtarmamız gerekiyormuş... Nasıl da yalan söylüyorlar! Nasıl da göz göre göre zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışıyorlar! Meclis kürsüsünde bunları söyleyenler ve sıralarda alkışla karşılık verenler, İzmir'den Amerikan uçaklarının kalkıp Libya'da Kaddafi'nin ve Libya halkının başının üstüne bombalar yağdırmasının iznini verenler olduğunu unuttuğumuzu mu sanıyorlar? Libya bugün üç parçaya bölünerek bir iç savaşın içine yuvarlanmışsa   ve tıpkı Suriye örneğinde olduğu gibi milyonlarca insan trajedisinin   yaşanması söz konusuysa bu tarihsel felaketi oluşturan büyük fotoğrafın bir parçasında AKP'nin ileri gelenleri ve Davutoğlu-Erdoğan ikilisinin dış politika mahareti olduğu gerçeğinden sıyrılabilirler mi?

Tarih çok şeylere gebe!

2002'den beri iktidarda bulunanların bu ülkeye ve çevreye yaşattıklarını tarih unutmayacaktır, eminim.
Sadece o da değil; 17 yıldır süregelen bir mücadelede AKP'yi muktedir hale getiren iklimin taşıyıcılığını yapan sağlı sollu liberaller de   tarihin   önünde sonunda vereceği hükümden nasibini alacaktır.

Er ya da geç o günler gelecektir!





Bu ileti en son melnur tarafından 04.01.2020- 16:41 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 14.02.2020- 06:17


İdlib'te iki gün içinde 13 askerimizi kaybettik. AKP bu kez gözünü Suriye'ye çevirdi. Tanklar sınırdan İdlib'e yürüyor, askerlerimiz burada yığınak yapıyor. Milli Savunma Bakanlığı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları Suriye Ordusu'na ''uzun namlulu'' silahlarla karşılık verildiği yolunda. Bilmem şu kadar kayıp verdirmişiz! Sanki yitirdiğimiz canları tekrar geri getirebilecekmişiz gibi!

Ne diyelim, nasıl yorumlayalım; ''Libya'dan pek bir şey çıkmadı, tekrar Suriye'ye döndük'' mü, diyelim!

Olur mu?
Bence olur.

(Libya konusunda SOLportal'da Ebru Kondakçı'nın güzel bir yazısı var: https://haber.sol.org.tr/turkiye/ebru-kondakci-yazdi-erdoganin-kuzey-afrika-cikmazi-280417)

Suriye konusunda AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın amacı öteden beri belli. YPG'nin daha doğrusu bu bölgedeki Kürt hareketinin ve PKK'nin   çeşitli isimler altındaki yapılanmasının önünü kesmek   ve ayrıca aynı önemde olmak üzere, ESED'ı iktidardan ederek burada kendine yakın   İhvan'cı bir yönetimi iş başına getirmek... AKP'nin Suriye'ye ilişkin perspektifi öteden beri hiç değişmedi. Bölgede Mursi deneyiminin Mısır'da başarısız olması, AKP tarafından yapıldığı söylenen ''İhvan'cı kişiler yönetime alınsın'' önerisinin Esad tarafından kabul görmemesi ve en son Libya'da yine Müslüman Kardeşlere yakın bir yapılanmanın ülkeye hakim olmasına yönelik beklentilerin gerçekleşmemesi siyasi iktidar için hayal kırıklığı...

Ama ne gam; yılmak yok! Suriye'de ABD olmazsa Rusya, Rusya olmazsa ABD var. İlle çatışma, sürtüşme ve gerekiyorsa savaş! İç siyasetteki gerileme ve gerilimin dozunu düşürmek, gözleri dışarıya çevirmek ve içeride her türlü adımı atabilecek koşulları yaratmak gerek. Suriye bu konuda elde kalan tek zemin. Bu kez Libya olmadı, bari Suriye olsun, denilebilir!

Suriye topraklarında asker bulundurma, sürekli bir gerilim siyaseti ve bu gerilimin giderek yükselmesi ve bir savaş olasılığına yol açması ülkede milliyetçilik duygularının yükselmesine ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da elinin güçlenmesine neden oluyor. Bu koşullarda ülkenin normalleşmesi de mümkün değil. Çünkü bir kez daha yineleyelim, AKP sıradan bir burjuva partisi değil. AKP geri adım atamaz. AKP duraklayamaz. Duraklayan bir bisiklet gibi devrileceğini biliyor.

Kimi sosyalist yapılanmalarımızın son zamanlardaki ''hepsi aynı, hepsi bir'' anlamına gelen siyasi perspektifine itiraz ediyor oluşumuzun bir nedeni de bu durum ve bu özellik değil mi?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 21.02.2020- 08:03


Olmadı, Libya da olmadı.   Ülkedeki krizi bir ölçüde unutturacak bir askeri hamle dışarıda bir türlü atılamıyor;   atılsa unutturacak mı, o da ayrı.

Ne olursa olsun AKP'den kopmayacak, AKP'ye göbekten bağlı bir kesim dışta tutulursa   AKP içeride günden güne eriyor.   Kürt hareketiyle ve FETO'yla -içeride, dışarıda- ''mücadele'' yeterli olmuyor, gereken fayda sağlanmıyor ve erimenin önüne geçmek mümkün olmuyor. Beklentiyi karşılayacak ve milliyetçiliği tavan yaptıracak başka bir şey lazım. Suriye uygundu ama Esad çok dirençli çıktı. Rusya'nın da kararlılığı ve Esad konusunda hiç taviz vermemesi gözlerin Libya'ya çevrilmesine neden olmuştu. Ama işte orada da ortaya çıkan sorunlar bir türlü aşılamadı. Gözler yeniden Suriye'de.

Rusya ve İran'ın açık desteğini arkasına alan ESAD uzun zamandır Suriye'de üstünlüğü ele geçirdi. AB, Birleşmiş Milletler ve hatta kısmen ABD'nin desteğini de kazandı. Suriye'de Esad olmadan ''barış''ın kurulamayacağı kabul edildi. Evet,bütün dünya bu gerçeği gördü ve kabul etti, yakın ve orta vadede Esadsız bir Suriye'de çözüm olmayacağı ortaya çıkmışken bir bizimkiler bu gerçeği görmek istemiyor. Neden? Hala İhvancılık mı? Yoksa PYD ve PKK'nın bölgede güçlenmesinin önüne geçmek mi? Bence Cumhurbaşkanımız Erdoğan için bu gerekçeler de eskidi ve işlerliğini yitirdi. Libya'da da işe yarar olacağı düşünülen koşullar yaratılamayınca bu kez tekrar Suriye'ye dönüldü. Rusya'nın Esad konusunda taviz vermemesi gözleri tekrar ABD'ye çevirdi. Masaya oturulmuştur, kesin. ABD'nin desteği alındı. Rusya ile fazla yakınlaşan bir Türkiye'nin varlığı başta ABD olmak üzere batının da işine pek gelmez. Bıraz sırt sıvamaca ve tankların Suriye'de İdlib yürüyüşü...

Sorun Esad değil; pek çok konuda işbirliği içinde olduğumuz ve düşürülen Rus savaş uçağından bu yana neredeyse kanka durumuna geldiğimiz Rusya...Hava sahası kapalı, bir tek helikopter bile uçuramıyoruz. Hava desteği olmadan yapılacak bir kara harekatı da riskli. Üstelik Rusya ile iplerin kopması da sadece Suriye'de değil, içeride de öngörülemeyen problemlere neden olabilme tehlikesi taşıyor. Peki ne olacak? Kadraja tankların yürüyüşünü almak, ve hamasi nutuklar atmak çok da zor değil. İyi de bu işin sonu nereye varacak? Erdoğan içerideki kriz ve sıkışmışlığı dışarıda askeri hamle ve ataklarla örtbas etmeyi amaçlamışken, bu İdlib konusu başa daha büyük dertler açmasın?!




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 10.03.2020- 07:39


İşler pek iyi gitmiyor. Suriye'ye ayar vermek için çıkılan yolda sert kayalara çarpılmış, olmayacağı anlaşılınca gözler Libya'ya çevrilmişti. Orada da işler pek yolunda gitmedi. Tıpkı Suriye'de olduğu gibi AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın hiçbir teklifi Batı, Amerika ve Rusya tarafından kabul görmüyordu. Tekrar Suriye'ye dönüldü. Uzunca bir sessizlikten sonra bir kükreme, bir kükreme; Esad ilerlemeyi durdurup Türkiye'nin işaret ettiği gözlem noktalarının gerisine çekilmezse baş üstünde baş kalmayacaktı falan... Bir yığın hazırlık. İçerde olduğu gibi, dışarda da korku, santaj ve tehdit... Ama birşeyler tümden değişiyor mu ne? Kimse tınmıyor artık. Edirne'ye göçmenleri yolladık, beklentilerimiz karşılanmadı, Rusya'ya gittik, kapı önlerinde bir garip fotoğraf. Ne oluyor; içerideki tıkanmışlığın dışarıdaki karşılığı mı bu? Bir finale doğru mu geliyoruz?

İçeride ise korku yaratma süreci, santaj ve tehdit yeniden ve artarak tekrar sahne alıyor. Olmayacak işler, Kanal İstanbul'un tekrar kapağı açıldı. CHP Genel Başkanına olmayacak hakaretler...Parlamentoda saldırı timleri görev başında...Ekonominin zaten düzeleceği yok. Parti bölük pörçük, sürekli kaynıyor. Kala kala   rant kapsamında bir birliktelik...

Böyle gider mi?
Koca bir ülkeyi bu koşullarda sürdürülebilir bir hale getirebilmek mümkün mü?

Barışlar bu yüzden tutuklandı. Murat Ağırel ve diğer gazeteciler de öyle. Oda tv.nin kapatılması ve üzerindeki baskı da bundan. Arkası gelecektir.

Ama başka şeyler de oluyor!

Evet, ilk kez bir mahkeme Cumhurbaşkanının hakaret davasında ''parti başkanı eleştirilebilir'' gerekçesiyle ret kararı vermiş.

İlk bu...
Ve arkasının gelmesi de muhtemeldir.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Behice Boran'dan Kürt sorunu ve sömürge olup olmadığı... melnur 0 419 19.11.2022- 00:13
Konu Klasör Gezi ruhuyla el ele verelim dayanışma 1 3491 30.07.2015- 00:44
Konu Klasör Boykota hazırız!Dünyayı Verelim Çocuklara solcu 1 4194 11.02.2015- 13:21
Konu Klasör Libya Başbakanı kaçırıldı! özgür 0 3053 10.10.2013- 10:28
Konu Klasör Libya'da yağma savaşları proleter 0 2784 23.11.2013- 17:05
Etiketler   Suriye,   olmadı,   Libya,   verelim
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS