SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2]   3   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 31.03.2020- 09:10


Corona günlerinde eve kapandık, öyle, gelişigüzel konuşma ihtiyacı da ortaya çıkıyor. Aklıma geldi şu demokrasi konusuna da bir daha değinelim. Sanki ortasını bulamıyormuşuz gibi. Demokrasi denince aklına ''burjuvazi ve sınıfsallık'' ezberinden başka bir şey gelmeyenler olduğu gibi, sanki her konuya daldırılıp çıkarıldığında her sorunu çözecekmiş gibi bir algıya sahip olanlar da var. Kuşkusuz 80 sonrasında solun gerilediği dönemde sağlı sollu liberallerin etkisini yabana atmamak gerek. Kemalizm ve jakobenizm düşmanlığının da toplum içinde yayılması ve solun içine bir kama sokulmasının nedeni de bunlar. Sonra Kürt hareketi...Ve ne olduğunu kendilerinin bile pek anlamadığı kuyrukçu tipler.   Hepsi, 80 sonrasının özgün nesnelliğinde ortaya çıkmıştı. Demokrasi kavramı da o dönemde fazlaca köpürtüldü. Üstelik demokrasi denilerek de değil, sol-sosyalizm denilerek...

Halkın, çoğunluğun kendini yönetmesi olarak alındığında komünistlerin sonul amacının bu olduğunu söyleyebiliriz. Tıpkı devletsizliğin, sınıfsızlığın ve hatta yöneten yönetilen ilişkilerini düzenleyen bir yöntem olarak demokrasizliğin ortadan kaldırılmasını amaçlaması gibi... Ne var ki, devletsizliğin, sınıfsızlığın, demokrasizliğin ve toplumun kendini aracısız yönetebilmesinin   gerçekleşebilmesinin yolu komünist jakobenizmden geçtiğini yadsıyabilmek mümkün müdür? Değil, böyle bir dünya yok. Ama liberaller de kendi işlevini yerine getiriyor toplumda. Adamlar kapitalizmin ideologları. Kapitalizmin karşıtı olduğu her pozisyonu ve her idare şeklini ve her yönetim biçimine karşı çıkmaları kendi ideolojik doğruları.

Devrim dalgası Avrupa'dan Asya'ya kaydığında iki devrim tipi ortaya çıkmıştı. Biri sosyalizmse, diğeri Kemalizmdir. Ve ikisi de zorunlu olarak jakobenist tarzda yönetimlerdir. Sağlı sollu liboşların özellikle AKP döneminde ve AKP'yle birlikte Kemalizme ve sosyalizme   saldırmalarının nedenini buralarda aramak gerek. Kürt hareketinin de bu gerici tavra destek vermesi ve oluşturulan ''kutsal ittifak''tan kendilerine bir alan açılacağı beklentisine girmesi sonuçta, sadece AKP'nin muktedir olmasına yol açtı. AKP özgürlük, ve insan hakları diyerek ve sağlı sollu liberallerle Kürt hareketine de dedirterek bugünlere geldi. Demokrasinin ve soldaki Kemalizm düşmanlığının da böyle bir kısa tarihsel gerekçesi var, diyelim, geçelim.




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
Proleter_Devrimci
[ Proleter_Devrimci ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 19.01.2019
İleti Sayısı: 132
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

26 kere teşekkür edildi.
44 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: Proleter_Devrimci
Cevap Tarihi: 31.03.2020- 09:54


''Kurtuluş Kemalizmde değildir. Kurtuluş sosyalizmdir. Bu süreç Kemalizme karşıt olarak değil, Kemalizmi yani aydınlanma ve Cumhuriyet kazanımlarını esas kabul eden, benimseyen kitlelerin kazanılması ve gerekiyorsa yan yanalığı ile kazanılacak, yürünülecektir. Bir daha söyleyeyim, Kemalizm Türkiye solunun asla geriye düşmemesi gereken bir zemindir ve bu zemin -içinde bulunduğumuz nesnellikte- Kemalizm karşıtlığı/düşmanlığı ile savunulamaz. Dünyanın hiçbir yerinde ne burjuva devrimlerine kin ve öfke ve ne de burjuva devrimcilerine bir düşmanlık duyulur. Ama ülke öylesine koşullardan geçiyor ve sağlı sollu liberalizm bu nesnelliğin oluşmasında öylesine etkili oldu ki, hem Kemalist ideoloji ve hem de Kemalist kadrolar -ne yazık ki- sanki solun hedefi haline getirildi.''

Buna katılıyorum. Günümüzde Kemalizm karşıtlığı üzerinden bir sol anlayış üretmek hatalı ve anlamsızdır... Heleki Kemalistler devrimler ile kazanılan Cumhuriyet ve Laiklik gibi kazanımların taşıdığı anlam ve önem, bugün daha açık bir şekilde ortaya çıkmışken... Bu değerlerin, sosyalist solun üzerinden hareket edeceği mevziler olduğu çok daha net bir şekilde kendisini göstermişken...

Kemalizm karşıtlığı üzerinden bir sol muhalefet üretme yaklaşımı, kimi liberal solcular tarafından, özelliklede 90 sonrası sıklıkla kullanılan bir perspektif oldu. Bu doğrultuda Kemalizme karşı İslamcılarla ittifakı savunanlar bile oldu. Hatta bunu ''Yetmez ama Evet'' sloganı ile 2010 referandumunda fiiliyata bile döktüler. Böylelikle Cumhuriyet devrimlerinin sınırlı kazanımlarının adım adım aşındırılmasında rol oynadılar.

Kemalizm tabi ki eleştirilebilir. Fakat Sosyalistler bu eleştirileri kendi değerleri ve sınıfsal bakış açıları üzerinden yaparlar. Mesela söz konusu dönemde toprak devriminin bir türlü gerçekleştirilememesi veya işçilerin grev hakkının yasaklanması gibi... Bu bağlamda bir eleştiri, sosyalizm açısından anlamlı olabilir. Fakat Liberal Sol, Kemalizmi eleştirirken bu sınıfsal yaklaşımdanda yoksundu... Kemalizm eleştirilerini, kıyafet devrimi veya gerici akımlara varolma hakkının tanınmaması gibi olgular üzerinden, salt liberal demagojiler üzerinden eleştiriye tabi tuttular. Bu da onları muhafazakarlarla aynı safta buluşturdu.

Özet olarak Kemalist devrimler, Türk devrim tarihinde önemli bir merhaleye tekabül eder ve bu bakımdan değerlidir. Sola düşen görev, bu devrimleri liberallerin ve muhafazakarların demagojilerinden uzak bir şekilde, devrimci ve bilimsel bir perspektifte analize tabi tutmaları, bu devrimin bugün hala ilerici olan yönlerinin savunusunu yapmalarıdır. Ayrıca bugün Kemalistler içerisinde Sosyalizme eğilimli kesimlerin varlığını göz önüne alarak, bunları, Sosyalizm mücadelesi doğrultusunda dönüştürmektir.




Bu ileti en son Proleter_Devrimci tarafından 31.03.2020- 10:00 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.

Teşekkür edenler:   melnur [31.03.2020- 10:00],

Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 02.04.2020- 12:30


Demokrasi kavramına tekrar dönelim; daha dar anlamda alındığında halkın kendini aracısız yönetmesi olarak yorumlarsak sosyalizmin de amacı zaten budur. Halkın kendini aracısız yönetmesi. Sosyalist kuruluş proleter diktatörlükle başlarken süreç içinde sınıfın/halkın kendi kendini yönetmesi ve kendini ilgilendiren konularda da kendi kararlarını alması komünizm yolunda vazgeçilmez bir ilişki biçimidir. Burada problem çıkma olasılığı proleter diktatörlük altında bunun nasıl gerçekleştirileceği üzerinedir. Sanırım işin teorisinde bir karşı çıkış söz konusu değildir, sorun pratikte bunun nasıl gerçekleştirileceği üzerinedir ve konu daha ileri bir zaman ve koşulların sorunu olarak belirdiğinde o maddi gerçeklik zemininde çözümü de bulunacaktır, diye düşünüyorum.

Demokrasi konusunda asıl sorun siyasi iktidarın ele geçirilmesi sürecinde ortaya çıkmaktadır. Bu sorunda reformist dediklerimiz, bu şekilde bir anlamda küçümsemeye çalıştıklarımız ideolojik olarak sosyal demokrasi/sosyalizm tarafında, şiddet ve benzeri radikal/devrimci bir perspektiften yana olanlar ise bilimsel sosyalizm/komünizm tarafındalar. Dolayısıyla sosyalizm kavramı her iki yaklaşım biçimi için farklı anlamlara da gelmekte ve farklı şekilde yorumlanmaktadır. Bu konuya devam ederiz ama üstte netleştirmeden bıraktığımız konuyla ilişkilendirirsek, Kemalizm, sosyalizm ve hatta komünizm kavramını da bu bağlamda kullananlarla Kemalizm kavramını kullanmadan sosyalizmi kullananların bilimsel sosyalizm veya komünizmi savunanlar arasındaki temel farklılık da bu noktada ortaya çıkmaktadır. Yani (sol) Kemalist/sosyalist veya komünistlerin ( reformistlerin/sosyal demokratların) solculuğu ile bilimsel sosyalizmi rehber edinen devrimciler arasındaki fark temelde siyasi iktidarın ele geçirilmesi sürecindeki yöntemle ilişkilidir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 05.04.2020- 15:46


Kemalizm tabi ki eleştirilebilir. Fakat Sosyalistler bu eleştirileri kendi değerleri ve sınıfsal bakış açıları üzerinden yaparlar. Mesela söz konusu dönemde toprak devriminin bir türlü gerçekleştirilememesi veya işçilerin grev hakkının yasaklanması gibi... Bu bağlamda bir eleştiri, sosyalizm açısından anlamlı olabilir. Fakat Liberal Sol, Kemalizmi eleştirirken bu sınıfsal yaklaşımdanda yoksundu... Kemalizm eleştirilerini, kıyafet devrimi veya gerici akımlara varolma hakkının tanınmaması gibi olgular üzerinden, salt liberal demagojiler üzerinden eleştiriye tabi tuttular. Bu da onları muhafazakarlarla aynı safta buluşturdu.

Bir kuruluş ideolojisi olarak Kemalizmin toprak reformunu gerçekleştirecek gücü bulunmuyordu. Çünkü toprak reformu tabanda dile getirilen bir toplumsal talep olmadığı gibi ulusal mecliste de bir karşılık görmüyordu. Sanırım bu reformun gerçekleştirilmesi adına meclise üç kez tasarı getirilmiş ve reddedilmişti. Meclisin sınıfsal yapısı bu tasarının yasallaşmasının önüne geçiyordu.

Sendikalar yasası da ancak demokrasiye geçiş dönemi olan 1940'lı yıllarda ( sanırım 46 veya 47) çıkmış ancak işçi sınıfına grev hakkı tanınmamıştı. İşçi sınıfına grev hakkı ancak 1961 yılında hazırlanan yeni anayasayla tanınmıştı.

Türkiye sosyalist hareketinin Kemalizm ile ideolojik bağı kalmamıştır. Bu durum Kemalizmin ve özellikle sol kemalizmin sosyalist sol tarafından hedef tahtasına konulması gerektiği anlamına gelmiyor. Özellikle Türkiye'deki tarihi gerici damarın iktidar olduğu ve muktedir hale geldiği koşullarda böyle bir nesnellik yaşanmıyormuş gibi Kemalizme saldırmak sadece bir akıl tutulmasıdır. Ben bu tavrın solla, sosyalizmle bir ilgisinin olduğunu kesinlikle düşünmüyorum.   AKP döneminde özellikle bu sözde sol, sosyalist ve dahi enternasyonalist forumlar sağlı sollu liboşların etkisi altına girerek böyle bir siyasal tavır almışlar ve AKP'nin değirmenine su taşımışlardı. Şimdilerde yanlışlığı anlaşılmış mıdır, sanmıyorum ama, bir kez daha yinelenecekse, bu tür siyasal tavırların sol-sosyalist bir tavır olduğunu hiç düşünmüyorum.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 07.04.2020- 11:03


Ahmed Arif'in dizeleri sanıyorum;   Dışarda delikanlı bir bahar/ Seviyorum seni/ Çıldırasıya... Böyle miydi; aklımda böyle kalmış. Enver Gökçe de yazmış olabilir; ya da Nazım veya A.Kadir. Ya da binlerce solcu, sosyalist, ilerici aydınımız..Kim özgürlüğünden yasaklanmadı ki; kim dışarıya özlem dolu mahpusluk günleri yaşamadı ki?

Aynen öyle bir zorunlu hapislik günlerinden geçiyoruz; içeride Corona, dışarıda çıldırasıya bir bahar. Ve yeni farkettim, görmediğim, özlediğim, ve ne kadar çok sevdiğimi farkettiğim ne çok insan var! Çoğu yitirilmiş, geride kalmış ve belki bir daha hiç karşı karşıya kalamayacağımız insanlar... Garip bir duygu; belki bir hüzün fırtınası... Hüzün   böyle bir şey sanırım. Bir yanında hep yitirmek var, insan yitiriyor ve bir daha hiç göremeyeceğinin farkına varınca da, işte, elde var hüzün...

****

Gorki'nin bir başlığı açılmıştı geçenlerde; oraya yazmış mıydım.... Gorki'nin ANA adlı romanının dışında bir de üçlemesi var: Çocukluğum, Ekmeğimi Kazanırken, Benim Üniversitelerim... Hangisinde geçiyor, bilmiyorum, beynime kazınmış. Gorki uçsuz bucaksız bir Rus bozkırı betimlemesinde bulunur ve sonra ''yorgun uçuşlarıyla kargaların'' o bozkır üzerinde uçuştuğunu gözlerimizin önüne getirir. Belki sıradan bir betimleme ama, nedense zaman zaman aklıma düşüyor ve gözlerimin önüne geliyor. O uçsuz bucaksız Rus bozkırların üzerinde artık çok farklı dünyaların kurulmaya çalışılıyor olması mı? Büyük, çok büyük mücadele ve acılar sonrasında kazanılmış o toprakların artık başka amaçlar için sürüldüğü duygusu mu? Ne ilgisi var; dedim ya işte; garip.

****

Sosyalizmin en güzel tanımı ne olabilir;   ya da sosyalizm güzel bir tanımlama olarak insanların   aklına ve yüreğine nasıl dokunabilir? Özetle sosyalizm nedir?

İnsanın geleceğe korkusuz ve güvenle bakabilmesi?
İnsan özgürlüğünün zorunluluğa boyun eğdirmesi...( Beğenmedim, anlaşılması kurcalanmaya bağlı.)
İnsanın sevmekten korkmaması ve doyasıya yaşayabilmesi... ( Bu güzel kurcalanmaya da değer...)

****
Corona günlerinde hapislik zor; ve üstelik dışarıda   yeşil mavi bir bahar varken. Gerçekten zor...




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 08.04.2020- 10:57


Ne kadar sürecek belli değil; Türkiye'de corona hala tepe noktasına ulaşmış değil ve en iyimser bilim insanı Nisan sonunu gösteriyor, Mayıs ayını işaret eden de var. Sonrasında düşme eğilimi içine girecek ve daha sonra da bu virüse bağışıklık kazanarak beraber yaşamaya başlayacağız. Sadece bu mu, hayatımızı etkileyen, değil. Ekonomi, çalışanların durumu, ortaya çıkacak olan tepkiler...-iktidarda sıradan bir burjuva hükümet yok. Sürekli yineliyoruz, sıradan bir düzen partisi olacaklara boyun eğer, muhalefete düşmeyi göze alır ve diğer partilerin iktidar olmasını normal karşılardı. Hem böylelikle ortaya çıkan toplumsal muhalefetin de boyut değiştirmesinin önüne geçerdi. Ama bizim ülkemizde böyle bir şey olabilir mi; insan kaygı duyuyor. Erdoğan AKP'si iktidarı kaybetmemek için hemen her şeyi göze almaya eğilimli. Çünkü muhalefete düştüğü anda ortada parti diye bir şey kalmayacağını ve ''eski defterler''den başlanarak birtakım yargısal gelişmeler olacağını biliyor. Bu yüzden corona sonrası için neler olabileceği konusunda kesin yargılarda bulunmak kolay değil.

Başka bir konu; komünist partilerin toplumsal alandaki güçsüzlüğünün   corona'dan sonra ülkenin çok daha kötü olabileceği şeklinde yapılan yorumlar. Katılmak mümkün değil. Türkiye'de komünist partilerin toplumsal alandaki güçsüzlüğü corona'dan sonra otomatik bir daha kötüye gidişe yol açmayacaktır. Bu süreç ülkede büyük olasılıkla sosyalizme yol açmayacaktır ama, otoriter yapının parlamenter yapıya dönüşmesine yol açacaktır. Daha demokratik bir işleyişin ülkede egemen olacağını düşünüyorum; tek bir koşulla Erdoğan AKP'sinin kestirilemez tavırlarının nasıl sonuç vereceğine bağlı olarak böyle bir iyimserlik içinde olunabilir.

Corona sonrasında ortaya çıkan ekonomik ve siyasal tablo   Erdoğan AKP'sinin otoriterleşme yönündeki tavrının yarattığı tepkileri de kapsayarak büyüme gösterebilir. Bu süreç böyle bir potansiyeli de içinde taşıyor. Bağımsız sosyalist siyaset izlemekte ısrarlı olan partilerimiz ( şu anda TKP ve TKH gözüküyor) bu süreçten de yararlanarak toplumsal alanda kendilerine alan açacak bir siyasal tavrı sürdüreceklerdir, böyle anlaşılıyor. Bence bu yapılırken ''düzen muhalefeti''ni karşıya almak konusunda biraz daha cimri davranılmalıdır. Yoksa kaş yapayım derken göz çıkarmak durumunda kalınır ve olumlu nitelendirilecek bir siyasi tutum AKP GEnel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın değirmenine su taşımaktan başka bir işe yaramaz.

Özetle corona günlerinde çekilen sıkıntıların corona sonrasında ortadan kalkacağını umalım ve enseyi karartmamaya çalışalım;   dışarıda kışkırtıcı   bir bahar varken bize de başka bir tavır yakışmaz, öyle değil mi?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 11.04.2020- 13:56


Korona günlerinde yaşamaya devam ediyoruz ve daha ne kadar sürecek o da pek belli değil. Bilim insanlarının bu konuda söyledikleri hiç de umut verici değil. İki aydan üç aydan söz ediyorlar. Bu sürece siyasi kadroların işbilmezliğini de eklersek hiç kolay geçmeyeceğini söyleyebilmek mümkün. Daha dün akşam birdenbire alınan kararın anlamsızlığı ve yarattığı paniği düşünürsek gel de moralini sağlam tut, bağışıklık sistemini güçlendir; mümkün mü böyle bir şey?

Neyse.

****

Madem ki, bu yaşanan süreçten nihai kopuşun/kurtuluşun sosyalizmle mümkün olduğu söyleniyor, söylüyoruz, o zaman altı kesinlikle çizilmesi gereken konunun da bilimsel bilgi edinme ve sosyalist kavrayış olduğunu ekleyelim. Okuma alışkanlığı pek de bulunmayan arkadaşlarımızın ''ne okumalıyım, ne tavsiye edersin?'' şeklindeki sorularına yıllardır 3 kitap adı veririm. Birincisi Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna'sı, diğeri Hamsun'un Victoria'sı ve üçüncüsü...-onu hatırlamakla vakit geçirmeyeyim:)

Sosyalizm konusunda da birtakım kitap adları verdiğim oluyor. Ne var ki, Marksizmi ve yöntemini kavramakla başlanacaksa EVRİM konusundan başlanmalı diyebilirim. Marksist kavrayışı, DİYALEKTİKi anlayamanın en iyi ve en kestirme yolu evrimdir. Evrimin anlaşılması diyalektiğin anlaşılmasıdır. Bir başka tanımla maddenin, olgunun ve süreçlerin kavranmasıdır, evrim.

Evrim denildiğinde aklımıza ilk önce biyolojik evrim gelir, canlı varlıkların değişimi ve dönüşümü... Doğrudur ama dar bir tanımdır bu. Evrim çok daha genel bir anlama sahiptir. Evrim maddenin yani bizim dışımızda var olan her şeyin değişimini anlatır. Her şeyin bir hareket halinde bulunduğu, evrende var olan herşeyin, evrenin kendisi de dahil sürekli hareket ettiğini, hareketin maddenin içkin bir özelliği olduğunu ve bu değişim nedeniyle her maddenin hem kendisi olduğu ve hem de kendisinden farklı bir şeye dönüşme potansiyeli taşıdığı anlamına geldiği, zaten DİYALEKTİKin de böyle bir kavrayış içeren bir bilim üstü bilim olarak tanımlandığı...-böyle bir saptamayla başlanabilir sanıyorum.

Biyolojik evrime gelmeden önce genel bir tanımlama ve sonra evrenin evrimi hem biyolojik evrimin ve hem de diyalektiğin anlaşılmasını kolaylaştıracaktır diye düşünüyorum.   4.5 milyar yaşında olan dünyamızda canlılığın başlangıcı yaklaşık ilk 500 milyon yıl içinde olduğu düşünülüyor. Sonra o tek hücreli canlılığın çok hücreliğe dönüşümü için geçen yaklaşık 3 milyar yıl. Sonra denizel çeşitlenme, kambriyen ve canlılığın karalara taşınması. Yaklaşık 350-400 milyon yıl sonra ise evrimin önce ayağa kalkması ve günümüzden yaklaşık 1 milyon yıl önce de homo sapiens'ın yani günümüz insanının ortaya çıkması...Ve sonra...

Sonrası, insan toplumunun değişim ve dönüşümü.
Ve bu değişimi yaratan ( Marks'ın ortaya koyduğu) toplumsal   yasalar...

Ezbercilikten uzak ve biraz sabır gerektiren bir çalışmanın insanı, toplumu ve doğayı anlama konusunu keyif verici bir öğrenme ve anlama sürecine dönüştürebilir.

Hiç kuşkum yok.



Özetle, evrimi kaba hatlarıyla böyle bir süreç, diyalektiği de madde ve olguları böyle bir hareket içinde daha spesifik kavranması olarak yorumlamak mümkündür.





Bu ileti en son melnur tarafından 13.04.2020- 10:35 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 15.04.2020- 06:36


Sosyalizm insanın insanı sömürmesine karşı çıkmaktır. Sömürünün ortadan kaldırıldığı ve insanın ortaya çıkardığı tüm değerlerin yine insan çıkarına kullanıldığı ve insanın aracısız kendi kendini yönettiği bir toplumsal sistemin adıdır. Kapitalizmin insan, toplum ve doğa üzerindeki tüm yıkıcı etkilerinin ortadan kaldırıldığı bir insana yakışır sürecin adıdır sosyalizm. Ve büyük Alman sosyalisti Rosa Lüksemburg'un yaklaşık yüz yıl önce söylediği gibi emperyal kapitalizmin kaçınılmaz bir şekilde yaratacağı barbarlığın karşısında insanlığın tarihsel kurtuluş idealidir. Özetle sosyalizm insan olmaktır.

İnsan olmak, insan kalabilmek de, bu nedenle,   sosyalizmin temel çıktılarını öğrenmeye çalışmaktan, hemen her konuda bilimsel bilgiyi edinmekten   ve hepsinden önemlisi, -burada sık sık altı çizilmeye çalışıldığı gibi-   bilimsel yöntemi ve diyalektiği bir kavrayış sistemi olarak içselleştirmekten geçmektedir. Sosyalizm ezberlenecek kuru bilgiler yığını değildir, bir ansiklopedi hiç değildir. Ütopiklerden farklı bir sosyalizm anlayışının savunulması demek yüzlerce yıl önceki yorumlamaların bir ezbere dönüştürülerek kullanılması değil,   karşımıza çıkan her sorundaki çözümün bilimsel ve diyalektik bir kavrayış süzgecinden geçirilerek yeniden açıklanma ve yorumlanması ve yeniden üretilmesi demektir.

Çok zor değil, bilimsel kavrayış yöntemi gündelik yaşantımızda kullanageldiğimiz mantığın biraz daha geliştirilerek sistemleştirilmesi anlamına gelir. Yağmurun yağıp yağmadığını pencereden bakarak deneyimlemeye çalışırız. Evdeki kötü bir kokunun nereden geldiğini anlamak için kokunun izini sürer, mutfağa yönelir ve bozulmuş bir yemek olup olmadığının kendimizce araştırmasını yaparız. Ya da sobanın yanıp yanmadığını anlamaya çalışmamızın sobanın durumuyla doğrudan ilgili olduğunu akla getiriz. Bilimsel düşünme alışkanlığı aslında bu gündelik alışkanlıklarımızın soyutlama sürecini de kapsaması ve sürdürülmesidir. Olgu ve süreçlerin bir neden sonuç bütünselliği içinde ele alınmasıdır. Evet çok zor gibi geliyor ama değil. Sadece şu ezberci mantığı bir kenara bırakmak gerektiğini anlayalım. Sosyalist olmak, internette bulunan bir alıntıyı çoğu kez de bağlamından kopararak ve bir reçeteye dönüştürerek ezberlemek değildir, diyerek çok yapılan bir iki yanlış üzerinden örnekleyelim.

Ulusalcılık sözcüğü bir dönem sözde sol-sosyalist forumların çok rağbet gösterdiği bir sözcüktü. Kendileri gibi olmayan her kişiye, partiye vb. ulusalcı deyip geçerlerdi. Kendileri enternasyonalciydi, sol enternasyonal olmak durumundaydı, enternasyonalist olmak Kürt hareketine, Kürt hareketlerinin siyasetlerine   biat etmekti, ve biat etmeyenler, kuyrukçuluk yapmayanlar da ulusalcıydı! Bu kadar. Böyle düşünürlerdi, çoğu kez de söyleyemezlerdi, anlatamazlardı ve böyle olduğuna ilişkin bir zihinsel algının tutsağı durumundaydılar. Oysa gündelik yaşantımızda kullanageldiğimiz mantıksal yöntemi kullansalar, konuya neden sonuç ilişkisi içinde yaklaşabilseler ve biraz da o spesifik konunun gerektirdiği bilgilere ulaşabilseler böyle bir tavrın ve söylenmeye çalışılanların doğru olmadığı kavranabilir. Ulusalcılık ne demek, enternasyonalizm konuyla ilişki bağlamında ne anlama geliyor, ulusalcı nitelenen siyasetin   o konuda söyledikleri ne gibi soruların karşılığıyla birlikte bu bilimsel düşünme mantığı, konuya yaklaşımı o yüzeysellikten kurtaracaktı, ama işte, olmayınca hiçbir şey de olmuyordu ve olmadığı da zaman içinde sanırım görüldü, anlaşıldı.

Sosyalizm insanlığın kurtuluş mücadelesidir. Bu mücadele yüz yıl öncesinde olduğu gibi hem parti ve hem de işçi sınıfı ve emekçi kesimler düzeyinde sürmeyecektir. Değişen koşullara uygun parti ve mücadele yöntemlerine ihtiyaç var. Ama bu sorunu öncelikle   sadece üç beş sosyalist aydınımızın üzerinde kafa yormaya çalıştığı bir sorun olmaktan çıkarmak gerek. Daha fazla katılım sağlanabilmeli, konuyu hemen her konuda olduğu gibi tavandan tabana yayılan daha fazla düşünce egzersizi haline dönüştürmeli. Ama işte bunun için gerekli olan yöntemin ezbercilikten değil, Marksist kavrayıştan geçtiği anlaşılmalı.

Bizim en önemli eksikliğimiz -ne yazık ki- bu.



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 3 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   [2]   3   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör sosyalizm ile reel sosyalizm arasında ne fark var yura 5 14117 23.03.2014- 12:22
Konu Klasör Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm melnur 19 16415 30.08.2013- 00:25
Konu Klasör Sosyalizm ve Din melnur 0 3372 12.08.2013- 23:27
Konu Klasör Sosyalizm ve din proleter 0 2881 21.01.2015- 22:26
Konu Klasör sosyalizm hakkı 37 26287 30.01.2020- 08:50
Etiketler   Corona,   günlerinde,   sosyalizm.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS