SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
TKP Genel Sekreteri Okuyan'dan 'ittifak' yanıtı: Nihayetinde bir çağrı yapmayı düşünüyoruz           (gösterim sayısı: 1.461)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.006
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 28.11.2021- 07:52


TKP Genel Sekreteri Okuyan'dan 'ittifak' yanıtı: Nihayetinde bir çağrı yapmayı düşünüyoruz

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, ittifak tartışmalarına dair soruları yanıtladı.

Resim Ekleme

Emek Partisi, SOL Parti ve Türkiye Komünist Partisi arasındaki görüşmelere dair soruları yanıtlayan TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, "Aslında üç parti başka görüşmeler de yapıyor. Bunlar içerisinde EMEP, SOL Parti ve TKP’nin temasları belli bir olgunluğa ulaştı. En azından içerik itibariyle anti-emperyalist, sınıf karakterli, laikliğe vurgu yapan bir çerçeve konusunda yol aldık. Üç parti arasındaki farklılıklar bilinerek bu görüşmeler yürüdü, yürüyor" dedi.

Okuyan, "Bu üç parti nasıl bir siyasi zemine, çerçeveye oturması gerektiği konusunda anlaşıyor. Nihayetinde bir çağrı yapmayı düşünüyoruz" açıklamasında bulunurken, "Sağcı karakteri çok güçlü kurulacak yeni bir iktidarın aksesuarı ve halka kabul ettirilmesine yardımcı olacak rol Türkiye solunu zor durumda bırakır" ifadesini kullandı.

'Aksesuar olmak gibi şeyler TKP’nin parçası olabileceği şeyler değil'


Duvar'dan Serkan Alan'a konuşan Okuyan HDP'nin, üç partinin uzlaştığı çerçevenin bazı başlıklarında çelişen tutuma sahip olduğunu söyledi.

“HDP’siz bir ittifak olmaz” türünden bir değerlendirmenin hiçbir şekilde parçası olmadıklarını dile getiren Okuyan, şöyle konuştu:

"Zaten geçmişte HDP’yle ittifak yapmayan bir partiyiz. Diyelim ki bizim bir çağrımız var. Biz çok net ve sulandırılması netlik nedeniyle zor olan bir çerçeve çizdiğimiz zaman bu kimi kapsıyorsa onlarla yürünür. Öte yandan da şu andaki siyaset arenasında pazarlıklar yapılıyor. İttifakların görünen yüzü var görünmeyen yüzü var. Türkiye’de seçim ve -AKP giderse- sonrasında kurulacak hükümete dair birtakım çalışmalar yapılıyor. İlkelerimizden bir tanesi, bu pazarlıkların parçası asla ve asla olmamak. Türkiye’de devrimci hareketi yeni bir restorasyon, yani bugünkü AKP’nin yarattığı tahribatı halk adına değil düzen adına onarmaya çalışan bir şeyin parçası olmayız. Düzen bürokrasisinde yer tutmak, kurulacak bir hükümette aksesuar olmak gibi şeyler TKP’nin parçası olabileceği şeyler değil. Bir çağrı yapılırken dışarıda bırakılanlar tartışılmaz, dışarıda bırakılma üzerine bir şey yapılmaz. Bu sadece nezaket nedeniyle değil. Çünkü biz topluma seslenmeye çalışıyoruz. Dolayısıyla biz ilkelerimizi ortaya koyarız. Örneğin TKP bir örgütlenme hamlesi yaptığı zaman, “Beyaz tenliler gelmesin, siyah saçlılar gelmesin” gibi bir çağrı yapamaz. TKP’nin programını savunuyorum diyen, geçmişsinde halka karşı suç işlemiş olmayan herkes TKP’ye başvurabilir. Şimdi de biz ittifak ya da işbirliğinden söz ediyoruz. Bu işbirliği peşin reddiyelerle değil pozitif ilkelerle hareket etmek zorundadır. Biz henüz o ilkeleri ilan etmedik, çalışıyoruz. Şu olur mu bu olmaz mı sorusu hem bu tür bir süreç için doğru değil hem de erken. “HDP’siz bir ittifak olur mu” diye sordunuz. Olur tabii ki."



‘Üslup olarak bizi rahatsız eden şeyler var'


Eski HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın sola yaptığı çağrıya ilişkin, “Üslup olarak bizi rahatsız eden şeyler var” diyen Okuyan, "Neden var? Öz hakiki sol gibi kavramlar geçiyor. “Beni de solcu görmüyorlar” falan diye. Türkiye’de kimin solcu olduğu kimin başka bir süreçte olduğu gibi durumlar ithamlarla, yaftalarla değil hayatın gerçekliğinde ortaya çıkar. Türkiye Komünist Partisi için geçmişte kimin ne dediğini ortaya döksek, bize nezaket ziyaretinde dahi bulunamazlar. Bunları bu şekilde gündeme getirmenin bence anlamı yok. Ama asıl içerikle ilgili olarak, örneğin “Türkiye solu birleşse, kendi grubunu kursa, kurulacak yeni hükümette bürokraside yer tutsa” gibi söylemler var. Bu söylem az önce söylediğim tehlikeli olan, yani Türkiye solunu bir günahın ortağı yapma tehlikesini barındırıyor. Bu amaçla yazılmıştır demiyorum ama objektif olarak buna hizmet eder. Sağcı karakteri çok güçlü kurulacak yeni bir iktidarın aksesuarı ve halka kabul ettirilmesine yardımcı olacak rol Türkiye solunu zor durumda bırakır" ifadesini kullandı

"Şu çok kritik" vurgusunda bulunan Kemal Okuyan, sözlerini şöyle sürdürdü: "TKP, Türkiye'de sosyalist hareketin bağımsız, başka büyük güçlere sığınmadan, onların gölgesinden kurtularak ayağa kalkması gerektiğini düşünüyor. Bunun Türkiye'deki siyasi ve ideolojik dengeleri baştan aşağıya değiştireceğini söylüyor. Bunun önünde sürekli engellemeye dönük bir faaliyet var. Bu tabii ki bizi rahatsız ediyor, biz önlemimizi alıyoruz. Türkiye'de solun içine dönük ideolojik ve siyasi müdahalelerin bir bölümü oldukça yıkıcı. Sol ne zaman bağımsız bir kimlikle hareket etmeye kalksa ya küçümseniyor ya da ‘Sizin oyunuz kaç, gücünüz ne' deniliyor. Oy hesabı yapılıyorsa Türkiye solu kendi başına bırakılsın. Yani çok net söylüyorum. Türkiye solu ne olursa olsun her zaman bir ağırlıktır. Türkiye solunun yardımı olmadan, zamanında Ergenekon operasyonlarının kazığı atılamadı. Türkiye solunun bir kısmının yardımını aldı AKP. ‘Yetmez ama evet'te de benzer bir şey oldu. Türkiye tarihinde sol, vicdandır, akıldır. O yüzden de her şey oy değildir. Başka güçlerin gölgesine girerek o vicdan ve aklımızı yitiriyoruz. Türkiye'de bu iktidarın gitmesi gerekiyor. Bu görevi yerine getirecek, bir yandan da Türkiye'de işçi sınıfını, emekçi halkın ihtiyacını karşılayacak bir tutum alınması gerekiyor. Biz burada parti olarak sorumlu davrandığımızı, sekterlikten uzak bir tutum aldığımızı düşünüyoruz. Ama ilkelerimizi bir kenara koymaya niyetimiz gerçekten de yok."


https://haber.sol.org.tr/haber/tkp-genel-sekreteri-okuyandan-ittifak-yaniti-nihayetinde-bir-cagri-yapmayi-dusunuyoruz-319324



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.006
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 08.12.2021- 00:06


Solda ittifak tartışmaları: Gerçek ne?

Resim Ekleme
 
soL TV'deki Bakış programında bu hafta Gökhan Kazbek ve tekstil işçileri sordu, TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan yanıtladı.

Bakış'ta bu hafta Kemal Okuyan'a soruları soL TV Genel Yayın Yönetmeni Gökhan Kazbek ve tekstil işçileri sordu.

"Solda İttifak Tartışmaları: Gerçek Ne?" başlığıyla yapılan programda ittifak başlığı, Millet İttifakı, AKP'deki erime, hayat pahalılığı ve emekçilerin durumuna ilişkin tablo konuşuldu.

Programı izlemek için:


Kemal Okuyan'ın canlı yayındaki açıklamalarından başlıklar şöyle:

*SOL Parti, EMEP ve TKP'nin görüşmeleri, ki başkalarıyla da görüşüyoruz ama üç parti arasında belli bir hukukla yürüyor görüşmeler. Belli ki rahatsızlık uyandırmış.

*"HDP'siz bir şey olur mu?" diye sordular röportajda, HDP'siz bir şey olur tabii ki, yine söylüyorum. HDP'siz bir ittifak olmaz diyen bir parti kendini reddediyor demektir. HDP bir yere eklemlenecek bir parti değil, Türkiye'nin önemli partilerinden biri. HDP'nin olmadığı bir takım görüşmeler yapılıyor, o görüşmelerden bir sonuç elde edilmeye çalışılıyor, oradan sonra bir çağrı yapılacak, kimi kapsıyorsa kapsar. A partisi B partisi olmadan ittifak olur mu diye bir soru olursa tabii ki olur, TKP'siz bir ittifak nasıl oluyorsa bu da olur.

*Mesele şu, alışılmış durumda, siyasette bazı ağırlık noktaları var, bu noktalar dışında yapılan her şey baskıyla karşılaşıyor. Burada HDP'den çok başkaları HDP adına baskı kurmaya çalışıyor.

*İttifak meselesine gelirsek, artık Türkiye'de Millet İttifakı diye bir şey yok. Var ama Millet İttifakı belli partilerden oluşsa da belli ki bunu aşan bir muhalefet bloğu var. Orada içeri alınmayan bir HDP var. HDP de zaman zaman zaten bizim Millet İttifakı'na girme talebimiz yok, daha geniş bir demokrasi ittifakı kurmak istiyoruz diyor, o partilerle de beraber.

*Burada TKP adına konuşabilirim. TKP o bloğun parçası olmaz. Tek bir nedeni var, o bloğun sınıf karakteri. Sermaye sınıfını temsil eden bir muhalefet bloğunun TKP içinde olmaz. Bunun dışında bir arayış içindeyiz. Bu arayış kimi kapsar kimi kapsamaz, kim solcudur kim değildir, buna karar verecek olan TKP değil. Demirtaş'ın açıklamalarının muhattabı kimdir bilemem ama haber kaynakları TKP'ye dolaylı yanıt verdi diye söylüyorum, "solcu olup olmadığımızı merak ediyorlarsa sollarına baksınlar" diye. TKP'nin buna ihtiyacı yok, ne sağa ne sola, ne de dikiz aynasından geriye bakıyoruz. Solculuk yarıştırmıyoruz, kimseye not verecek bir parti değiliz, asla böyle bir niyetimiz yok.

*Kim hangi temel meselede hangi pozisyonu alıyor ona bakıyoruz. Laiklik, emperyalizme bakış ve sınıf meselesi. Bunlar somut başlıklar soyut değil. Zorunlu din dersleri ne olacak, tarikatlar kapatılacak mı? Şu anda Türkiye'deki muhalefet ılımlı islam projesini savunuyor. Çıkacaklar diyecekler ki tarikatlar yasaklanacak! Biz tüm partileri bu temel meselelerde aldığı konuma göre değerlendiriyoruz.

*Türkiye'de yoksulluktan söz ediliyor ama zenginlikten söz edilmiyor. Zenginlik ve yoksulluk arasındaki karşıtlık ortaya konulmadan emekçi sınıfların yanında duramazsınız. Biz zenginlik düşmanı değiliz, tüm toplumun zenginleşmesinden yanayız. Ama bugünkü düzende bütün dünyada, evet zengin düşmanıyız. Çünkü o zenginliklere bir sınıf el koymuş, emekçi sınıflar yerlerde sürünüyor. Bu iki sınıf uzlaşamaz. Helalleşme deniyor, nasıl helalleşilecek? Dolayısıyla bunun cephesini kurmaya çalışıyoruz.

*Niye bu üç parti yan yana geliyor diye rahatsız olunuyor, kime ne? Üç parti, beş parti bir araya gelir, oturuyor görüşüyoruz. Üç parti kendi arasında görüşüyor, şunu nasıl dışlarsınız, niye bu tartışılıyor. Özü tartışılsın, Türkiye'de emekçi halkın seçeneğini yaratmaya çalışıyoruz. Burada belki başkalarıyla görüşülecek, davranılacak. Ayrıca burada bir program ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Efendim, "sekter", "ulusalcı", öyleysek niye uğraşıyorsunuz. Nereden çıkıyor ulusalcılık, ulusalcılık milliyetçiliktir, sınıf meselesinden bakan bir parti milliyetçi olamaz. Bu suçlamalar falan çocukça geliyor. Duvar'da çıkan röportajın arkasındayım, orada yanlış anlaşılabilecek hiçbir şey yok. Basın üzerinden bu polemikler hoş değil. Biz yakında üç parti şu ya da bu şekilde bilgilendireceğiz bir şekilde. Umarım Türkiye'de emekçi halk için anlamlı bir ileriye doğru hamleyi gerçekleştireceğiz.

*Millet İttifakı bir alternatif hükümetse, burada asıl parti İYİ Parti. Devletin içindeki dengelerin değişimine bakıyorsunuz, büroktatların buraya yanaşmasına bakıyorsunuz... Akşener'in Denizli mitingi en az CHP'nin Mersin mitingi kadar önemli.

*AKP'deki erime çok minimal yavaş gidiyor. Bu iş bitti denilmesine hiç katılmıyorum. Erdoğan zayıflıyor evet ama önümüzdeki dönem çok zorlu olacak. Bu kış gerçekten zor geçecek her açıdan.

*Hazine yardımı tamamen kaldırılsın, hiçbir partiye verilmesin, böyle bir saçmalık mı olur? Zaten patronlardan para gidiyor düzen partilerine, bir de halkın parası gidiyor. Seçim barajı da tamamen sıfırlansın.

*Şu anda AKP büyük bir panik içinde dış politikadaki yalıtılmışlıktan kurtulmaya çalışıyor. Katar tabii başka bir sevda. Katar ilan etti, biz Türkiye'nin ekonomik durumundaki olanakları değerlendirmeye çalışıyoruz diye. Batan geminin malları, daha açık ne denir ki?

*Bu ekonomik modelin 5, 6 ayda sonuç vermesi olanaksız. Ciddi bir şekilde kamu borçları artıyor Türkiye'de. Kısmi bir rahatlama görüntüsü verip seçime girilebilir. AKP içinde bir kesimin muhalefete hazırlanalım, bunlar zaten 6 ayda ülkeyi batırırlar demeye başladığını duyuyoruz. İlginç bir stratejisi olabilir AKP'nin, bir seçim ekonomisi, biz o seçimi kazanırız diye... Sonrasında battı gitti ülke. 2022'de gerçekten de Türkiye'de çok ilginç bir ekonomik politika uygulanabilir. 5, 6 ayda Türkiye'yi düzlüğe çıkarabilecek bir kaynak yok ortada.

*(Gökhan Kazbek'in ardından programın katılımcıları olan tekstil işçileri Kemal Okuyan'a sorularını soruyor? 'Yeni zamlar geleceği söyleniyor, buna dair ne diyorsunuz?') Türkiye'de şu anda yüzde 21'in çok üzerinde bir enflasyon var ama asıl 1 Ocak'la göreceğiz. Asgari ücret sonrası yılbaşı zamlarıyla birlikte verdiklerini fazlasıyla geri alacaklar. Gidişat bu.

*İnsanca yaşanacak bir konut, gıda, elektrik, su, ısınma. Bunları sağlayacak bir toplumsal düzen olmak zorunda. Bunlar bir lüks değil ki. Bunları devlet karşılamalı.

*Mesele asgari ücret değil. Böyle alçak bir sistem olamaz! İnsanların temel ihtiyaçlarını karşılamak zorunda bir toplumsal sistem. Bunu karşılayamıyorlarsa defolup gitsinler, sonunda bu olacak.

*AKP'liler 'soğan ekmek yeriz, ekonomik oyunu bozarız' diyor. Ne yediklerini biliyoruz, kimseye masal anlatmasınlar.

*Hep birlikte mücadele edip bu düzeni sıkıştıracağız ve yıkacağız eninde sonunda, başka çaremiz yok.

*Sadece Türkiye'deki büyük bir holdingin yıllık kârı Türkiye'deki 7-8 milyon asgari ücretlinin yıllık gelirine eşit, nasıl isyan etmeyeceğiz buna? 100 liranın hesabını yapıyor patronlar asgari ücrette. Korkunç paralar kazanıyorlar.

*Bize doğa yasası olarak sundukları bu sistem yıkılmak zorunda. Özel sektörü de karşımıza almayalım, özel sektör Türkiye'nin motor gücüdür, Kılıçdaroğlu bunu söyledi. O motor güç olduğunda tablo böyle oluyor. Üretici diyorlar bir de patronlara, neresi üretici sınıf? Yiyici, sömürücü sınıf bunlar. Üreten işçi sınıfı, onlar sömüren. Türkiye'nin gündemine bu girmediği sürece halkı oyalayacaklar, 3 mü olsun 5 mi olsun diye.

*Halkın önüne çıksınlar, büyük şirketlerin bilançolarını anlatsınlar, TKP dışında bunu yapan var mı? Alsınlar Koç'u Sabancı'yı karşılarına, 5 müteahhiti almak kolay. Orada popülizm yapsınlar, işte farkımız bu. Soyuyorlar milleti. Hayat pahalılığına karşı ayağa kalk diyoruz, başka da bir çare yok.

https://haber.sol.org.tr/haber/canli-yayin-solda-ittifak-tartismalari-gercek-ne-320095



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.006
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 11.12.2021- 05:45


Kemal Okuyan: Sosyalist seçeneği öne çıkarmanın tam zamanıdır


TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, uluslararası komünist ve işçi partileri toplantısının açılışında konuştu, 'Sosyalist seçeneği öne çıkarmanın tam zamanıdır' dedi.


Resim Ekleme

Dünya genelinde yetmişin üzerinde komünist ve işçi partisi, olağanüstü telekonferans aracılığıyla toplandı.

Türkiye Komünist Partisi ve Yunanistan Komünist Partisi'nin ev sahipliğinde düzenlenen toplantının açılışında, TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan bir konuşma gerçekleştirdi.

Konuşmasında, "Sosyalist seçeneği öne çıkarmanın tam zamanıdır" diyen Okuyan, "Üretim araçlarında özel mülkiyete düşmanlığın açıkça dillendirildiği, eşitlikçi bir toplumsal düzenin eğitim, sağlık, ulaşım, beslenme, barınma gibi başlıklarda neler yapabileceğinin anlatıldığı bir çalışma ile gündelik mücadeleleri birleştirmek bugün çok daha kolay" ifadesini kullandı.

Okuyan, "TKP birkaç yıldır bu doğrultuda kendisini emekçi kitlelerden uzak tutan bazı hatalarını düzeltmeye, dilini ve çalışma tarzını değiştirmeye çalışıyor. Sonuç almaya başladığımızı söyleyebilirim. Ama sadece başladığımızı… Partimiz ülkenin her yerine yayıldı, pandemi döneminde 50’yi aşkın emekçi mahallesinde yeni bina açtı, öncü eylemlere imza attı ve ülke siyasetinde halkın karşısına çıkarılan iki blok dışında bir odağın yaratılması için etkili bir çalışma yürütmekte" diye konuştu.

'Devrimin güncelliği her zaman partimizin temel mottosu oldu'

Okuyan'ın konuşmasının tam metni şöyle:

Bundan iki yıl önce, İzmir’de başarılı bir toplantıyı tamamlayıp, 2020’de Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’nin başkenti Pyongyang’da buluşmak üzere sözleştiğimizde kısa bir süre sonra dünyanın benzersiz bir salgınla karşılaşacağını hiçbirimiz bilemezdik. Kuşkusuz her birimiz kapitalizmin istikrarsızlığını, kriz üreten yapısını bilen insanlarız, sınıf mücadelelerinde dengelerin çok hızlı değişebileceğinin farkındayız. Dahası, görev tanımımızda radikal değişikliklerle karşılaşmaya hazırız ve genel olarak durağanlıktan değil dinamizmden hoşlanırız.

Ancak kabul etmemiz gerekiyor ki, kapitalizmin saldırısı hiç hesaplamadığımız yerden geldi ve uluslararası alanda işçi sınıfının gerekli yanıtı üretmesi için yeterince inisiyatif almayı beceremedik. Salgının kendisi, korona virüsü doğanın bir parçası olabilir. Ancak insanlığın bu salgın karşısında düştüğü durumun tamamen sınıfsal nedenleri vardır. Bundan da önemlisi salgınla birlikte sermaye sınıfı kendi adına son derece isabetli bir biçimde hamle yaparak, emekçi kitlelerin zaten daralmış haklarına yeni bir saldırı başlattı ve aynı zamanda salgını yeni kârlar için fırsata çevirmek konusunda hiç zaman yitirmedi.

TKP adına şunu söylemek isterim. “Devrimin güncelliği” her zaman partimizin temel mottosu oldu, siyasal ve örgütsel açılımlarımızı buna göre yaptık ve en karanlık günlerde bile hazırlıklarımızı yaparken “Türkiye’de henüz sosyalizmi düşünmek için erken” demedik. Ancak pandemi bize, yeterince uyanık olmadığımızı, sınıf mücadelesinde daha önce hiç öngöremeyeceğimiz gelişmelerle karşılaşabileceğimizi gösterdi. Kuşkusuz TKP, buradaki birçok parti gibi, salgın karşısında emekçilerin haklarını savundu, onlarla dayanıştı, yardım kampanyaları düzenledi, sermaye sınıfının karşısına dikildi, hurafelere ve bilim düşmanlığına karşı durdu, ilaç tekellerinin sağlık alanındaki egemenliğini ve emperyalist ülkelerin hegemonik davranışlarını radikal biçimde sorguladı.

'Bu tarihsel dönemi şu ana kadar iyi değerlendirdiğimiz söylenemez'
Ancak buradaki eksiklik, kapitalizmin çaresizliğini, tükenmişliğini geniş toplumsal kesimlerin bilincine çıkaracak, yaşanmakta olan çok boyutlu krizi devrimci bir yükseliş için değerlendirecek bir uluslararası komünist hareketin varlığıdır. Ne yazık ki bu eksikliğin telafisinin mümkün olmadığını kabul etmek zorundayız. Gezegenimizin tarihinde eşitsizlikleri, adaletsizliği bu kadar çıplak bir biçimde ortaya çıkaran ve kurulu düzenin ne kadar büyük bir ahmaklık üzerine kurulduğunu daha açık bir biçimde kanıtlayan başka bir dönem yaşanmadı. Sosyalist seçeneğin güçlü bir biçimde kendini hissettirmesine imkan tanıyan bu tarihsel dönemi şu ana kadar iyi değerlendirdiğimiz söylenemez.

Ancak bu dönem henüz kapanmadı. Hatta korona salgınının önümüzdeki yılların ruhunu çok iyi yansıttığını düşünmemiz için çok fazla neden var. İstikrarsızlık, çok katmanlı krizler, bölgesel savaşlar, kapsamlı bir savaş tehdidi, ırkçılık, büyük göç hareketleri, siyasi parti ve liderlerin hızlı tükenişi, ağır yoksullaşma, benzersiz hızda sermaye hareketleri, mistisizm, çevrenin yıkımı… Bütün bunlar bir açıdan bakıldığında işçi sınıfının “savunma” konumunda durmaya devam etmesi için gerekçeler olarak görülebilir. Dolayısıyla komünist hareket, en geniş güçlerin birliği, insan hakları için mücadele, barış talebinin yükseltilmesi merkezli bir stratejiyi hayata geçirmeyi öncelikli görev olarak önüne koyabilir.

Hepimiz biliyoruz ki, aslında bu strateji yeni değil. Sayılan başlıkların her birisi kuşkusuz önemli. İşçi sınıfı mücadelesinde demokrasi, insan hakları, barış gibi unsurların geri plana atılması düşünülemez bile. Öte yandan kapitalizme var olma hakkı tanıyıp ona meşruiyet alanı açan bir stratejinin kayda değer bir başarı elde etmek bir yana, 20. Yüzyılın devrimci hamlelerinin ürünü mevzilerin elden çıkmasına engel olmadığı da bilinmelidir.

'Eğer komünizm, uluslararası alanda bugün ideolojik ve siyasi ağırlığını yeniden hissettirmezse...'
Dünya komünist hareketinin savunmacı/korumacı konumlanışı için gerekçe gösterebileceğimiz tek bir tarihsel başarı bulunmamaktadır. Sosyalizm hedefinin geri çekilmesi karşılığında daha geniş bir demokrasi, daha barışçı bir dünya, daha özgürlükçü bir ortam kazandığımızı kimse söyleyemez.

Herhalde buradaki hiç kimse Türkiye Komünist Partisi’nin verili güçler dengesinde maceracı, hesapsız, sorumsuz ve hayalci bir strateji önerdiğini düşünmüyordur. Devrimin iradi çabalarla yaratılamayacağını, işçi sınıfı içerisinde köklü ve yaygın bir güce ulaşılamadan ortaya çıkacak nesnel imkanların değerlendirilemeyeceğini elbette biliyoruz.

Bununla birlikte sosyalizm hedefinin üzerinin örtülmesinin ve kapitalizm için kazanımlara odaklanılmasının bugünkü koşullar hesaba katıldığında insanlık açısından daha büyük bir macera olduğunu unutmamamız gerekiyor.

Kapitalizmin bugünkü istikrarsız gidişatının ne zaman yaygın sarsıntı ve toplumsal patlamalara yol açacağını kimse öngöremez. Peki işçi sınıfının gündeminden çıkan ve bizzat sosyalizm bayrağının taşıyıcısı olan komünist hareketin bu gerilemeyi kabul ettiği koşullarda işçi sınıfının böylesi bir altüst oluşa damga vurabileceğini söyleyebilir miyiz?

Hayır söyleyemeyiz. Eğer komünizm, uluslararası alanda bugün ideolojik ve siyasi ağırlığını yeniden hissettirmezse yaygın hoşnutsuzluk ve öfkenin akacağı kanalların ne olabileceği ortadadır. Bugün ırkçılık, sağ popülizm; yarın belki faşizm!

'Sosyalist seçeneği öne çıkarmanın tam zamanıdır'
Komünizmin ideolojik ve siyasi ağırlık kazanmasının bugün tek yolu, kapitalizmin karşısına açık/sade bir toplumsal proje koymasıdır. Bu proje güven vermelidir, heyecan uyandırmalıdır. Sovyetler Birliği’nin yıkılışının ardından gelen birkaç on yıl boyunca “sosyalizm de zaten yıkıldı” hissiyatı yaygın bir kabul görüyordu. Ancak kapitalizmin yıkıcılığı ve başarısızlığı bu hissiyatı değiştirdi. Kaldı ki bugünkü genç kuşaklar, karşı-devrimin ve emperyalist dünyanın saldırganlığını tek gerçek olarak biliyorlar. Ve bu nedenle umutsuz, çaresizler.

Sosyalist seçeneği öne çıkarmanın tam zamanıdır.

Üretim araçlarında özel mülkiyete düşmanlığın açıkça dillendirildiği, eşitlikçi bir toplumsal düzenin eğitim, sağlık, ulaşım, beslenme, barınma gibi başlıklarda neler yapabileceğinin anlatıldığı bir çalışma ile gündelik mücadeleleri birleştirmek bugün çok daha kolay.

TKP birkaç yıldır bu doğrultuda kendisini emekçi kitlelerden uzak tutan bazı hatalarını düzeltmeye, dilini ve çalışma tarzını değiştirmeye çalışıyor. Sonuç almaya başladığımızı söyleyebilirim. Ama sadece başladığımızı… Partimiz ülkenin her yerine yayıldı, pandemi döneminde 50’yi aşkın emekçi mahallesinde yeni bina açtı, öncü eylemlere imza attı ve ülke siyasetinde halkın karşısına çıkarılan iki blok dışında bir odağın yaratılması için etkili bir çalışma yürütmekte.

'Yeter ki doğru araçlarla hareket edelim'
Bütün bunları yaparken, sosyalizm ve devrimin güncelliği vurgusunun bizi halktan uzaklaştırmadığını, tersine işçi sınıfı içindeki örgütlülüğümüzü hızla artırdığını gördük. Yeter ki doğru araçlarla hareket edelim.

Türkiye’deki ekonomik kriz, Türk Lirası’nın inanılmaz bir oranda değer kaybetmesiyle birlikte yeni bir evreye girmiş durumda. Türkiye Komünist Partisi bu süreçte emekçi mahallelerinde sokak gösterileri organize ederken, bir yandan da işyerlerinde önümüzdeki zorlu günler için işçi sınıfının örgütlülüğünü güçlendirmeye çalışıyor.   Çalışmalarımızda görüyoruz ki, daha önce muhafazakar, İslamcı, hatta milliyetçi eğilimlere sahip olan birçok emekçi sosyalizme ilişkin basitleştirilmiş bir anlatımı dinliyor, benimsiyor.

'Emperyalist ülkeler ve sermaye sınıfının yönlendirmesiyle oluşan muhalefet blokunun parçası asla olmayacağız'
Önümüzde zorlu bir seçim var. TKP Erdoğan karşısında oluşturulan burjuva muhalefet blokunun toplumdaki Erdoğan karşıtlığını bir koz olarak kullanarak devrimci bir seçeneğin önünü kesebileceğini elbette biliyor. Bununla birlikte bu açıdan seçimlerde dik duran bir TKP’nin, seçim sonuçlarından bağımsız bir biçimde seçimden hemen sonra ortaya çıkacak zorlu dönemde hızla bir çekim merkezi haline geleceğini de biliyoruz. Bu nedenle biz emperyalist ülkeler ve sermaye sınıfının yönlendirmesiyle oluşan muhalefet blokunun parçası asla olmayacağız.

Kapitalizm için çözümlere yeşil ışık yakmak komünistlerin görevi değildir. Sizleri bu kararlılıkla selamlıyoruz.

Başarı emperyalizme karşı direnen devrimci Küba halkıyla, Kübalı komünistlerle olsun!

Başarı Filistin halkının, dünyanın her yerinde eşitlik ve özgürlük için mücadele edenlerin olsun!

Yıkılsın kapitalizm denen barbarlık düzeni!

Mücadelemiz başarıyla sürsün yoldaşlar...

https://haber.sol.org.tr/haber/kemal-okuyan-sosyalist-secenegi-one-cikarmanin-tam-zamanidir-320374



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör DİSK Genel sekreteri ne göz altı. hakkı 0 3697 17.06.2016- 11:22
Konu Klasör TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan: Sol, CHP ve HDP gölgesinden çıkmalı... melnur 0 607 07.09.2022- 00:29
Konu Klasör DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu gözaltına alındı dayanışma 1 5329 25.02.2015- 16:53
Konu Klasör TKP Genel Sekreteri Okuyan: Biz yarının değil bugünün çözümünü üretiyoruz... melnur 0 467 13.09.2022- 06:17
Konu Klasör TKP Genel Sekreteri Okuyan: AKP'ye oy verenleri daha kolay ikna ediyoruz... melnur 0 1 28.03.2024- 06:35
Etiketler   TKP,   Genel,   Sekreteri,   Okuyandan,   ittifak,   yanıtı:,   Nihayetinde,   bir,   çağrı,   yapmayı,   düşünüyoruz
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS