Konu Tarihi: 24.05.2022- 02:51

---

İleri portal'daki haberin başlığı şu: ''7 kurumdan yoksulluğa karşı harekete geçme çağrısı''. Emep var aralarında, Emekçi Hareket Partisi, Halkevleri, Türkiye İşçi Partisi, Toplumsal Özgürlük Partisi, Sosyalist Meclisler Federasyonu ve Halkların Demokratik Partisi var. HDP ve TİP'in adını çok duyuyorduk, sol-sosyalist ittifak olarak, demokrasi ittifakı da diyorlardı. Sanırım şimdilik bu siyasi parti ve örgütlerin bir araya gelmesi kesinleşti. Belki   sonraları daha da katılım olur.


İyi yapıyorlar; iktidardaki kötülüğe karşı bir araya gelmenin gerekli olduğunu gösteriyorlar. ''yoksulluğa karşı harekete geçme çağrısı'' başlığıyla   "Ülkemizde baskı, şiddet ve faşizmin her geçen gün yükseldiğine, demokratik hak ve özgürlüklerin gözaltılar, soruşturmalar ve cezalar ile kısıtlandığına hep birlikte şahit oluyoruz.'' denmesi de önemli. Ülkede her türden baskı, şiddet ve faşizmin giderek daha da yükseldiği ve siyasal ve toplumsal alanı giderek daha da daralttığı bir somut gerçeklikken, özellikle ilerici, sol ve sosyalist kesimlerin bir araya gelmesi her şeyden önce umudun sesinin daha da yükselmesine neden olacaktır. Umuda ihtiyacımız var, iktidardaki kötülüğün mutlak surette yenilmesine ihtiyaç var.

Yeniden Refah Partisi lideri Fatih Erbakan'ın ''eğer son tura Kılıçdaroğlu ve Erdoğan kalırsa biz Erdoğan'ı tercih ederiz'' ifadesi bile kendi içlerinde tepki görüyor ve ikinci turda Erdoğan'ın desteklenmesinden vazgeçileceği söyleniyorsa sosyal medyada ''ikisi de aynı'' diyen, ''ikisi de düzenin adamı'' diyen ve dahası, ''gelen gideni aratır'' şeklinde veciz(!) cümlelerle Erdoğan'a desteklerini sunduğunun bile farkında olmayan   komünistlerin(!) varlığı nasıl yorumlanabilir? Sola sızmış trol ordusu mu, ajan provokatörlük mü, ya da en masumu, solculukla, sosyalistlikle hiçbir ilgisi olmayan sadece sıradan bir ego tatmini çabası mı?

Ülkede baştan sona, en sağdan en sola kadar büyük bir tepki varken ve bu tepkinin öncülüğüne soyunacak bir sol olması gerekirken, şu sosyal medyadaki görüntüler insanı gerçekten rahatsız ediyor. Bir dönem sağ siyasette çokça kullanılan bu tür çabalar için hamaset yorumunda bulunurduk,, bu hastalık şimdi de sola mı bulaştı? Ülke yangın yeri, ülkede her türlü haksızlık ve vicdansızlık diz boyu,   faşizm, gericilik almış yürümüş, ve belki son bir seçim kazanımıyla geriye dönüşü pek de mümkün olmayacak bir kurumsallaşmaya dönüşecek, ama bizler hala yaşanan nesnelliğin farkında değiliz! Üç beş trolün, üç beş cahil cühelanın ve belki üç beş ajan provkatörünoyuncağı haline geliyoruz.

HDP ve TİP'in aralarında bulunduğu 7 yapının çağrısını önemsemek gerekiyor. Sadece çağrı olarak da kalmaması gerek. Öteden beri sokak vurgusu yapıyor, sokağın öneminin altını çiziyor, düzen muhalefetinin sokakla bağını kopardığı eleştirisinde bulunuyorduk, başladılar, CHP'si, İYİP'i, Deva'sı sokaklara çıktı, devam edecekleri de anlaşılıyor; biz, yani solcular, yani ilericiler, demokratlar, sosyalistler sadece çağrıyla yetinmemeliyiz; daha bütünlüklü ve daha gerçekçi açıklamalarla kitlelerimizi koşullamalı ve kötülüğün iktidarının mutlaka yenilmesi gerektiğini daha güçlü bir sesle sokaklara taşımalıyız.

İyi yapıyorlar, doğru yapıyorlar, asgari müşterekte bi araya gelebilme olgunluğunu gösteriyorlar. Ülkedeki yangının farkındalar ve bu yangının söndürülebilmesi için yan yana gelmenin gerekliliğini kavramışlar. Yan yana gelebilmeliyiz. Küçük hesapları bir yana bırakabilmeliyiz. Düzen muhalefetinin, altılı masanın belki de önümüzdeki seçimde, hata yapmaması yönünde bir baskı uygulamalı ve bir siyasi tavır geliştirmeliyiz.

CHP'nin Kartal mitinginde umarsız bir umudun meydana yansımasına tanıklık ettik. Orada koca bir umut vardı. İnsanlar seslerini heyecanlarını, coşkularını birleştirdiler, daha büyük bir ses, daha büyük bir heyecan ve daha büyük bir coşku yarattılar. Orada meydana yansıyan irade iktidardaki kötülüğün yenilmesine kilitlenmişti. Kitle gerçeği kavramış. Sosyalist sol bu gerçekliğin dışında kalamaz, kalmamalı. Kitleyle bağ kurmak, kiteye öncülük yapabilmek, bu amaçla yola çıkmak kitleyle aramızdaki mesafeyi kısaltmakla mümkün olacaktır. Yoksa...

Yoksa dışarıda kalarak, dışarıda durarak, ve bu garip, karşılığı da olmayan bu siyasi tavırla sanki sınıfın ve emekçi halkın dışında kalmaya da hep mahkum olacağız, gibi geliyor bana...

Cevap Tarihi: 01.06.2022- 08:55

---

Seçim sürecindeyiz ve ittifaklar gündemde. Bir tarafta AKP; MHP ve BBP'nin başını çektiği Cumhur ittifakı, diğer tarafta CHP ve İYİP'in diğer dört sağ partiyle kurduğu Millet ittifakı...Bu kadar değil elbet. Bu bir yıl içinde ve aynı günde yapılacak olan Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sol-sosyalist bir seçenek de gündemdeydi. Sanırım hala gündemde.

Görünen o ki, bir tarafta HDP'nin içinde yer aldığı bir ittifak olacak, diğer tarafta ise sadece sosyalist olduğu bir ittifak. Ama işte ortada bir cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle ilgili bir seçim olduğu için sosyalistlerden oluşacak bir ittfak bir türlü sonuçlanmıyor. Anladığım kadarıyla EMEP ve SOLparti de tıpkı TİP gibi ilk turda büyük olasılıkla AKP karşıtı muhalif adayı destekleyecekler. Öyle yuvarlayarak, yarım ağız bir şeyler söyleyerek, ''ikinci tura kalırsa desteklerz'' falan da demeden, doğrudan ve faşizme karşı bir demokrasi cephesi örmek ve saray iktidarını yenilgiye uğratmak adına... Öte yanda ise TKP'nin başını çektiği ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde neden ısrar ettiğini bir türlü anlayamadığım bir aday çıkarmak konusunda EMEP ve SOLpartiyle sürüp giden çalışmalar. Bir bilgye dayanmıyor ama sanırım EMEP ve SOLparti ilk turda da aday çıkarma konusuna soğuk bakıyorlar.   Ve sonuçta hem HDP ve TİP'in başını çektiği ''demokrasi ittifakı'' ve hem de sosyalistlerin ittifak çalışması bir türlü netleşmemş.

( Halk tv. açık bu yazıyı yazarken, gözüm takıldı bir altyazı geçiyor,   ''Bahçeli'den Kılıçdaroğlu'na hapis tehdidi'' diye. Şaşırmıyorum, tıpkı İmamoğlu'na bugün gelebilecek olan siyaset yasağına şaşırmayacağım gibi. Böyle bir karanlık süreçten geçiyoruz ve artık çok da zaman geçirmeden küçük hesapların ardına saklanmamak gerektiğini düşünüyorum. Bunlar da aklımızı başımıza getirmeyecekse Almanya'daki rahip Martin Niemöller'in çaresizliğini umarım yaşamayız.)

Zaman uçup gidiyor. 20 yıllık AKP dönemi bir şekilde noktalanıyor diyoruz ama, çok kolay da olmayacak. İlericisi, solcusu, demokratı, sosyalisti hata yapmamalıyız. Hata yapılmamalı Yapılabilecek bir hata ve seçimlerden olası bir Erdoğan iktidarı tekrar ülkeyi dönüşü pek de mümkün olmayan bir yola sürükleyecektir. Kimilerinin hatalarında ısrar etmesi, bu hatadan dönmemesi tarikat ve cemaat toplulukları olmadığını bildiğimiz üye ve sempatizanların inisiyatif kullanmasını gerektirecektir. Herşeye rağmen böyle bir inisiyatif kullanmak gerektiğinde   hiç kuşkum yok, kullanılacak ve sandık önünde bu tür adımlar atılacaktır. Sol biat eden birey toplamı değildir Biat anlayışı bizim kültürümüzde bulunmaz. Parti aidiyeti, parti disiplini faşizm karşısında çaresizlik üretmek, çaresizliğe yuvarlanmak anlamına gelmez. Gelmeyecektir. Bir kısım sola sızıntı yapan, yapmaya çalışan trol ve ajan provokatörlerin her türlü kışkırtıcılığına rağmen...

Evet, biz kazanacağız.