DEM parti yöneticisinin CHP ile güçbirliği konusundaki açıklamaları...
"CHP İLE GÖRÜŞMELER SÜRÜYOR AMA ADAY ÇIKARACAĞIZ"
DEM Parti kaynakları da CHP kaynakları da karşılıklı güç birliği görüşmelerinin sürdüğünü söyledi. DEM Parti kaynakları İstanbul’da aday çıkarma kararından geri adım atmalarının mümkün olmadığını İstanbul için görüşmelerin tıkanma noktasına geldiğini, ancak İstanbul’da olmasa bile pek çok kentte güç birliğinin sağlanmasının gündemde olduğunu anlattı.
‘NE AKP’YE JEST NE DE CHP’YE REST’
AKP İLE seçim gündemli herhangi bir görüşmenin söz konusu olmadığını ifade eden kaynaklar, “Kararlarımızı kendi tabanımızı dinleyerek veriyoruz. Her kentin kendi dinamiklerine göre kent uzlaşısına göre hareket ediyoruz. İstanbul’da aday çıkarma kararımız da ne AKP’ye jest ne de CHP’ye rest” değerlendirmesini yaptı.
CHP KARARDAN MEMNUN
Başak Demirtaş’ın aday olması halinde DEM Parti’nin mevcut oyunu ikiye katlayabileceği değerlendirmesini yapan CHP’li siyasetçiler, Başak Demirtaş’ın adaylıktan vazgeçme kararının kendilerini memnun ettiğini söyledi. Başak Demirtaş dışındaki bir DEM adayı ile İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun kazanma şansının arttığını anlatan CHP kaynakları, DEM Parti ile İstanbul’da ve başka kentlerde daha sağlam bir güç birliğinin sağlanmasının da hala mümkün olduğunu kaydetti.
Başak Demirtaş’ın adaylık kararının ve sonrasında vazgeçmesinin iktidar üzerindeki etkisine de değinen bir CHP yöneticisi, “DEM Parti AKP’ye destek olunca siyasi parti, bize destek olunca terörist. Artık bizi DEM Parti üzerinden kriminalize edemezler. Herkes her şeyi görüyor. Bu koz ellerinden alındı” dedi.
‘İMAMOĞLU İŞİ ŞANSA BIRAKMAZ’
DEM Parti ile görüşmelerde İmamoğlu’nun da devrede olup olmadığı sorusuna yanıt veren bir CHP yöneticisi ise, İmamoğlu'nun işi şansa bırakmayacağını, DEM ile üst düzeyde görüşmeler yapmasının doğal olduğunu ifade etti.
GÜÇ BİRLİĞİ GÖRÜŞMELERİ NE AŞAMADA?
CHP – DEM Parti’nin güç birliği görüşmeleri kapsamında DEM Parti’nin Mersin ve Manisa’da aday çıkarmayacağı neredeyse kesinleşti. Adana ve İzmir kararı henüz verilmemiş olsa da iki partinin bu iki kentte uzlaşmaya yakın olduğu ve DEM Parti’nin aday çıkarmama ihtimalinin çok yüksek olduğu kaydediliyor. Aydın, Bursa, Balıkesir ile ilgili değerlendirmeler ise sürüyor.
CHP ile DEM görüşüyor, bu çok açık. Ama DEM aynı zamanda AKP ile de görüşüyor. Başak Demirtaş'ın İstanbul'a aday olduğunu açıklaması, sonra vazgeçmesi DEM'in içinde de birtakım farklı tartışmaların yürüdüğü anlamına gelir mi, bilmiyorum. Ama önce Leyla Zana'nın ve sonra Ahmet Türk ile Selahattin Demirtaş'ın ''AKP ile görüşülmemesinin bir eksiklik olacağı'' anlamındaki sözleri DEM'in uzunca bir zamandır yürüttüğü doğuda kazanmak, batıda kaybettirmek şeklindeki siyaseti geride bıraktığı ve yeniden AKP ile bir çözüm süreci arayışına girdiğini gösteriyor. Evet CHP ile görüşülüyor ama AKP ile de görüşülüyor. DEM sanıyorum yeniden ''sorunu çözerse Erdoğan çözer'' noktasına geliyor.
Ve bu süreç bize şu gerçeği de gösteriyor: Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan gerçekten seçim kazanma ustası. DEM'le görüşmeler için Erdoğan'ın yeni bir oyun kurma'' planı içinde olduğunu gösteriyor. DEM ise ( çok eleştirmek istemiyorum ama) geçmişte yaşanan süreçten hiç ders almamış gibi...
BirGün Yayın Koordinatörü Yaşar Aydın'ın DEM'de yaşananlarla ve belki daha doğrusu DEM'in makas değiştirme hamlesi ile ilgili olarak yaptığı değerlendirme:
Başak Demirtaş'ın aday adaylığını geri çekmesiyle birlikte İstanbul'da ''düşük profilli'' biri gösterilecek beklentisi vardı. Öyle olmadı. Meral Danış Beştaş kamuoyunun bildiği ve öyle söylendiği gibi düşük profilli biri değil. Ankara'da da DEM adayını açıkladı. Orada da güçlü bir isim var: Gülten Kışanak. Bir taraftan da CHP ve DEM görüşmelerinin sonuç verdiğine ve özellikle Mersin ve esenyurt'ta bir anlaşma sağlandığına ilişkin kulis bilgileri var.
İstanbul'da geçen haftaya kadar özellikle Kadıköy'de DEM standı bulunmuyordu. Aynı şekilde CHP de burada işi ağırdan almış. Meydanda Yeniden Refah Partisi ile AKP egemenlik kurmuş gibi. YRP 20 Şubat'a kadar açıkladığı İstanbul adayını geri çekmezse seçimlere asıldığını söylemek mümkün. AKP malum devlet partisi haline geldi. Hem Kadıköy'de ve hem de Sancaktepe'de açtıkları stantların yanı sıra Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ait bir seçim minibüsü ile destekleniyor. İstanbul Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın kaybetmek istemediği bir vazgeçilmez durumunda.
Sancaktepe'deki DEM standı ile CHP standı bir hayli kalabalık oluyor. Aynı durumu AKP standı için söyleyemeyiz. ( Belki benim orada bulunduğum saat dilimi için geçerlidir.) Ama DEM'de geçen seçime oranla bir heyecansızlık da var. CHP standındaki bir görevli arkadaş ile konuştuğumda ''fazla asılmıyorlar'' demişti. İlk anda öyle bir izlenim bırakıyorlar. Değişir mi, zamanla göreceğiz.
Türkiye'de her seçim için ''önemli'' kaydını düşüyoruz. Geçen seçim cumhuriyet tarihinin en önemli seçimiydi. Anketler, sokağın dili AKP ve Erdoğan2ın bu kez kaybedeceğini söylüyordu. Olmadı. Yine olmadı. Tarihin en önemli seçimi kaybedildi. Şimdi önem sırası 31 Mart seçimlerine geçti. Merkezi idarenin kaybedilmesinden sonra yerellerdeki egemenliğin yitirilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Anketler de bu kez tersini gösteriyor. Özellikle İstanbul'da Murat Kurum'un bir iki puan öne çıktığı iddiaları var. Sağ muhalefetin parçalı yapısı, DEM'in farklı bir duruşu, CHP'nin kendi içinde çatışmalı bir dönem geçirmesi hepsi süreçte etkin ve sonuca da etki edecekler. Beklenti İmamoğlu'nun kişisel karizması ve yetenekleriyle toplumun her kesiminden oy alabilme potansiyeline sahip olabilmesi. Sonucu nasıl etkileyecek 31 Mart akşamı göreceğiz.
Kişisel görüşüm ( belki sınıfsal bir yaklaşım olmayacak ama İmamoğlu'nun kaybetmesi durumunda tek adam rejiminin mutlak bir egemenliğinin söz konusu olacağı şeklinde. Hayat çok daha zorlaşacak, seçim sonrasında daha da artması beklenen ekonomik kriz siyasi bir basınçla sürdürülebilir hale gelecek. Ülke insanının tercihlerine bakın ki, Erdoğan AKP'sinin oyu sürekli düşmesine karşın seçim kazanma alışkanlığı hep sürüyor.
Muhalefette seçim işbirliği denilirken CHP ile DEM arasındaki olası bir işbirliğinden söz ediliyor. 2023 seçimleri için kotarılan 6'lı masanın irili ufaklı sağ partilerinden bu tür bir işbirliği eğilimi gözükmüyor. DEM ile CHP arasındaki ilişki de bir hayli kafa karıştırıcı. DEM İstanbul2un 22 ilçesinde aday göstermiyor. Esenyurt'ta anlaşma var, CHP adayı desteklenecek. Büyükşehir belediyesine aday olarak Başak Demirtaş'ı göstermedi ama gösterdiği isim Meral Danış Beştaş da bir hayli güçlü bir isim. Bu kadar da değil, CHP ve DEM arasında basına yansıyan bir hayli sert polemikler de yaşanıyor. Peki bu nasıl bir işbirliği? Bir şeyler yapılıyor da, medyadan ve toplumdan mı gizlenmek isteniyor?
İstanbul'un kimi ilçelerindeki meydanları dolaştığım oluyor. DEM ya meydanlarda yok, ya da varolan standlarda önceki seçimlerde görülen coşku yok. 2019 ve 2023 seçimlerindeki heyecanı ara ki bulasın.
İzmit olayı var bir de. İzmit DEM il başkanı yaptığı açıklamada ''adayımızı geri çektik, CHP adayını destekleyeceğiz'' diyor, hemen ardından genel merkezden başa bir açıklama geliyor ve adaylarının çekilmediği ve kendi adaylarına destek verecekleri açıklamasına bulunuyor. Bu da başka bir gariplik!
Bu seçim kazanılmalı. Ve bu durum sadece CHP'nin sırtına bırakılmamalı. DEM in de, sosyalist partilerimizin de bu konuda gereken duyarlığı göstermesi gerekiyor. Ama ne kadar eleştirirsek eleştirelim bu uzun süreç boyunca DEM ve öncesinde HDP'nin, kısaca kürt yasal partilerinin üzerine düşen sorumluluk konusunda haklarını yememek gerekiyor. Bu süreçte oy potansiyelleri epey düşmesine rağmen hala AKP karşıtlığında iyi kötü direnmeleri takdir edilmeli.
Sitemiz Bir Paylasim
Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize
kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu
nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara
aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve
materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden
kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine
yollayabilirsiniz.
İmamoğlu'nun kaybetmesi durumunda tek adam rejiminin mutlak bir egemenliğinin söz konusu olacağı şeklinde. Hayat çok daha zorlaşacak, seçim sonrasında daha da artması beklenen ekonomik kriz siyasi bir basınçla sürdürülebilir hale gelecek. Ülke insanının tercihlerine bakın ki, Erdoğan AKP'sinin oyu sürekli düşmesine karşın seçim kazanma alışkanlığı hep sürüyor.