SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   >   son» 
'Solun bir yanılgısı' mı, diyelim, yoksa 'bu zihinden solculuk falan çıkmaz' mı?           (gösterim sayısı: 6.716)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 24.10.2019- 04:22


Önce bir fotoğraf:
Resim Ekleme

Sonra, Gezetemanifesto'daki haberden bir bölüm:

Okulda Menzilci müdür zorbalığı: Namaz kılınacak, örtülünecek, kız-erkek konuşmak yasak...

Adıyaman'a bağlı Belören'de Menzilci olduğu öne sürülen okul müdürü hakkında, öğrencilere namaz kılmaları için baskı yaptığı iddiasıyla suç duyurusunda bulunuldu.

Adıyaman’ın Gölbaşı ilçesine bağlı Belören Beldesi Belören Çok Programlı Anadolu Lisesi’nde Okul Müdürü Abdullah Özbay ve rehber öğretmen Gökhan Öksüz’ün öğrencilere namaz kılmaları için baskı yapmak da aralarında bir çok dini dayatmada bulunduğu ortaya çıktı.

Yeniköy köyünden aileler, namaz kılmayan öğrencilerin notlarının düşürüldüğünü ve kız öğrencilere beden eğitimi dersini yasakladığını iddia etti.

Menzil cemaatinin “yasal” kuruluşu Semerkant Vakfı’nın 2018 yılına kadar Gölbaşı sorumluluğunu yapan Müdür Özbay’ın müdür olduğu liseyle ilgili velilerin ve öğrencilerin anlattıkları, okulda adeta şeriat düzeninin yerleştirildiğini gösteriyor.


https://gazetemanifesto.com/2019/okulda-menzilci-mudur-zorbaligi-namaz-kilinacak-ortulunecek-kiz-erkek-konusmak-yasak-306126/

Bu fotoğrafa bakıp, bu haberi de okuyarsanız, ve hala''o da sermaye sınıfı, bu da; o da sermayenin temsilcisi bu da'' diyorsanız, boşuna uğraşmayın, sizden ''solcu falan olmaz'', ve size   ''sosyalizmin abecesini anlatabilmenin de bir yararı olmaz'', diyorum.




Bu ileti en son melnur tarafından 24.10.2019- 04:38 tarihinde, toplamda 3 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 25.10.2019- 02:46


''Okulda Menzilci müdür zorbalığı...''

Gerçekten böyle mi, üstteki fotoğraf sadece bir ''menzilci müdür zorbalığı'' olarak geçiştirilebilir mi? Bu fotoğrafın müdürün insiyatifinden bağımsız bir anlamı yok mu? Örnekse, ''dindar ve kindar nesil'' denilirken kastedilen tam da bu değil miydi? Bir mesaj verildiğinde o mesajı alan birilerinin de ona göre davranması sadece ''müdür zorbalığı'' mıdır?

O kadar çok soru ve sorun var ki?

Bu yüzden komünistliği internette bulunan bir iki alıntıyı yorumlamak sanan zihniyetin solculukla bir ilgisinin olmadığının altını çizmeye çalışıyorum sürekli. Güncel siyaseti okuyamayan, okuyamadığı için sanki yokmuş gibi davranan, görmezlikten gelen bir zihinsel yetersizliğin solcu olabilmesi mümkün değildir. Üstteki fotoğrafa bakıp da içi sızlamayan birinin solculuk iddiasının bir gerçekliği olamaz. Bu fotoğraf Türkiye aydınlanmasının ve laik cumhuriyetin ne denli önemli olduğunu anlatıyor; gericilik bunu biliyor ve on yıllardır bu zeminin ortadan kalkması için mücadele veriyor. Bu zemin yitirildiğinde solun ayaklarını basmak zorunda olan zeminin de ortadan kalkacağını anlayabilmek zor mu, Türkiye'de solcu olabilmenin ilk koşulunun bu gerçeğin kavranmasında yatıyor. Bu kavrayış yoksa, sabahtan akşama kadar imternet taraması yapmanın ego tatmininden öteye ne anlamı olabilir ki?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 30.10.2019- 21:03


Anadolu Aydınlanması zeybek olmuş Ödemiş caddelerinde boy gösteriyor.

Üstteki fotoğraf ikinci cumhuriyetin alttaki video   ise   birinci cumhuriyetin görüntüleri. Hala ''fark yok'' diyorsanız, ve '' ikisi de sermaye devleti, birinci ikinci diye bir şey yok'' şeklinde geveliyorsanız, Huberman'ı ezberleseniz bile fayda etmez; gerçekten zaman kaybetmeyin, boşuna uğraşmayın, ''bu zihinden solculuk çıkmaz'' diyorum.




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 10.11.2019- 07:55


Gazetemanifesto'da bir haber: ''Öğretmenler günü, camide toplanıp mevlit okutularak 'kutlanacak''' Şöyle devam ediyor:''Atatürk’e, ‘Başöğretmenlik’ unvanı verilişinin 91. Yıldönümü nedeniyle her yıl kutlanan 24 Kasım öğretmenler günü bu yıl mesleki eğitim kapsamında öğretmenler camide toplanıp mevlit okutularak, kutlanacak.'' https://gazetemanifesto.com/2019/ogretmenler-gunu-camide-toplanip-mevlit-okutularak-kutlanacak-310189/

Bu tür irili ufaklı yüzlerce haber kısıtlı medya olanaklarında haber haline geliyor. Birinci ve ikinci cumhuriyet derken neyin kastedildiğini, ''parti devleti'' açıklamalarıyla ne söylenmek istendiği anlaşılıyor mu? Anlaşılmıyor, çünkü anlaşılmak istenmiyor. Birinci ve ikinci cumhuriyet vurgusu birinci lehine bir anlam taşıdığı için özellikle bu tür yaklaşımlara uzak durma eğilimi var. Çünkü devrimci cumhuriyet ve Anadolu Aydınlanması konusunda zihinsel bir savrulma yaşanmış. Bir solcunun dahası, modern bir insanın bile asla savrulmaması gereken bir noktada kurtuluş ve özellikle kuruluş sürecine duyulan düşmanlık yaşadığımız karşı devrimi bile görmezlikten gelmeye yol açıyor. Siyaset bu konuda bir pozisyon almayı gerektirirken ve   sınıf mücadelesi tam da bu noktada netleşmeliyken, bir yandan Kemalizm ve cumhuriyet düşmanlığıyla, öbür yandan komünizmin ileri aşamalarında itfaiye teşkilatının veya ekonominin nasıl şekilleneceği konusunda sürekli ezberleri dayatmanın, ısıtıp ısıtıp gündeme getirmenin ne anlamı olabilir ki??

Ülke yangın yerine dönmüşken, solun ayaklarını bastığı zemin sürekli kaygan hale getiriliyorken ve gericilik kurumlaşma yolunda devasa adımlar atıyorken   bir kısım zihnin hala keskin solcu görünme çabası ne kadar acıklı!

Bir kez zihin çarpılmasın, insan bir kez samimiyetini kaybetmesin elbet Cumhuriyete de, aydınlanmaya da, hatta laikliğe de düşmanlığın bu koşullarda karşı devrimi desteklemek anlamına geleceğini anlayamayacaklardır!

Evet, bir kez zihin çarpılmasın, sol samimiyet bir kez yitirilmesin...






Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 15.11.2019- 09:20


Sözcü'den bir haber; ''Takkeli takkesiz takiye eğitimi!'' Haberde yasalara göre karma eğitim zorunlu olmasına rağmen İstanbul Kadıköy İmam Hatip Okulu'nda fiilen ortadan kaldırıldığını görüyoruz. Fotoğrafı da var.   İstanbul'un göbeğinde, gözlerimizin içine sokarak böyle bir uygulama yapılıyorsa bu uygulamanın Anadolu'nun pek çok yerinde rutin hale getirilmediği ileri sürülebilir mi?
Resim Ekleme

Bir de bu takke olayı var. Habere göre haremlik selamlık   bir uygulamanın yapıldığı okulda erkek öğrenciler dersleri takke takarak izliyorlar. Yorumlanacaksa, bu uygulamalara karşı çıkışımızın iki temel nedeni var. Birincisi laik bir ülkede bu tür uygulamaların olmaması gerektiğidir. Laik bir ülkede eğitim dini ritüellere bağlanamaz. Dini inanç ve söylemlere dayandırılamaz; referans verilemez. Bu görüntüler çağdaşlığa aykırıdır. Çağdaşlık özünde laik olmayı gerektirir. Ve daha bir sürü gerekçeyle bu görüntülerin Anadolu Aydınlanması yaşayan bir ülkeye yakışmadığını, Türkiye'yi gerici ve sıradan bir Arap ülkesine dönüştürme gayretlerinin bir parçası olduğunun altını çizelim.

İkinci konu bu görüntülere bakarak umursamaz bir tavır içine giren, ve soruna yine ''özgürlük'' ve ''insan hakları'' ezberiyle yaklaşan sağlı sollu liberal tayfa ve dahi ''enternasyonalist'' solculuk oynayanların da çok fazla ciddiye alınmaması gerekiyor. Bu sorunu es geçen bir zihnin solculuk iddiasının ciddiye alınır bir yanı olamaz. Çok karşılaştık, ''o da sermaye devleti, bu da'', ''O da düzen partisi bu da'' safsatalarıyla. Sanki sermaye sınıfı veya düzen partileri dediğimiz olguların kendi aralarında bir çelişki yokmuş gibi ve sanki   homojen bir yapıymışlar gibi...

Solculuk bir düşünce sistemidir, aynı zamanda; diyalektik sözcüğünü bile anlamadan ezberlemiş bir zihin bu fotoğraflara baktığında görmezlikten geliyorsa anlamadığı ezberlerle kolayından keskin enternasyonalist ve dahi komünist olmak algısı yaratma peşindedir. Başka bir açıklaması da yoktur.



İlgili haber:https://www.sozcu.com.tr/2019/egitim/takkeli-takkesiz-takiye-egitimi-5451959/




Bu ileti en son melnur tarafından 15.11.2019- 09:21 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 03.12.2019- 09:33


Anaokulunda din sınıfı açmanın sonuçları: Çalışan kadının aldığı ekmek haramdır
Resim Ekleme

Anaokulunda din eğitimi birçok ilde yıllardır uygulanıyor. Bolu Eğitim Sen Şube Başkanı, annelerine “Çalışan kadının aldığı ekmek haramdır” diyen çocuklar olduğunu ifade etti

https://www.birgun.net/haber/anaokulunda-din-sinifi-acmanin-sonuclari-calisan-kadinin-aldigi-ekmek-haramdir-278567



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 19.12.2019- 18:46


Bu sabah Halk tv.de Ayşenur Arslan'ın Medya Mahallesi programında dinlemiştim. ''Ayşenur Abla'' konuğu daha önce CHP vekilliği yapmış Mustafa Özyürek'ti ve bütün öfkesini ondan çıkartıyor gibiydi. ''Ben gazeteciyim, ben konuşur ve gündeme getirim'' diyordu ''ama siz partisiniz, konuşmaktan öte bir şeyler yapmalısınız!''.

Çoğumuz görmüyor, pek çoğumuz görmezlikten geliyor, umursamaz bir hale geldik, ''bana dokunmayan yılan bin yaşasın'' diyoruz. Bu ülke adım adım gerici bir yapılanmanın pençesine düşüyor. Ayşenur Arslan'ı çileden çıkaran haber de Cumhuriyet gazetesinin manşetiydi. ''Şeri hükümler Resmi Gazete’de''

Işık Kansu'nun haberi şöyle:

''Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Biz İslama göre hareket edeceğiz” demesinin üzerinden kısa bir süre geçmesinin ardından Resmi Gazete’de şeri karar yayımlandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “İslam bize göre değil, biz İslama göre hareket edeceğiz” sözü yaşama geçirildi ve Resmi Gazete’de şeri bir karar yayımlandı. Karar ile faizsiz finans kuruluşları denetçileri için belirlenen etik kurallar, fıkhi (İslam hukuk kuralı) hükümlere bağlandı.

''14 Aralık 2019 tarihli Resmi Gazete’de, Kamu Gözetim, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu’nun 12 Aralık 2019 günü aldığı “Faizsiz Finans Kuruluşlarının Bağımsız Denetimini Yürüten Denetçiler İçin Kurallar” kararı yayımlandı.

Kuranıkerim’den ayetler, Hz. Muhammet’in hadis-i şeriflerinden, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çalışmalarından alıntılar yapılan kararın giriş bölümünde, “muhasebenin, İslam dininin farz-ı kifaye (yapanın sevabını aldığı, tümden yapılmadığı durumda toplumun tümünün sorumlu olduğu yükümlülük) olarak gerekli kıldığı mesleklerden” sayıldığı kaydedilerek, şöyle denildi:

“Adil olma kavramı (adalet), Kuranıkerim’de birçok ayette geçmektedir. ‘Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlarına yardım etmeyi emreder’ ve ‘Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor...’

''MIzraklı ilmühal'' kitapçıklarında geçmiyor bu ifadeler, ''Resmi Gazete''de geçiyor. Işık Kansu'nun gözüne çarpmış, incelemiş ve ortaya böyle bir haber çıkmış. Kim bilir böyle kaç kararname, kaç ''şeri hüküm'' geçiyor ve toplumsal alanda kural haline dönüşüveriyor.

Dinci ve kinci bir nesil yetiştirme konusunda anaokullara kadar ellerini uzatmışlardı, sağımızda solumuzda görüyoruz olup bitenleri. Şimdi de en üst perdeden topumsal alana müdahale etmekteler.

Haberin devamı var:

''Adalet kavramının muhasebe felsefesinde ‘önyargı taşımama’ olarak bilinen bir karşılığı da vardır. Muhasebe ve denetim standartları ilkesel olarak bu kavramın hayata geçirilmesine öncülük etse de adalet esasen etik bir değerdir. Bu sebeple mesleki görev ve hizmetlerini yerine getirirken denetçilere gösterecek etik kurallara ihtiyaç bulunmaktadır.”

Kararda, fıkhi ilke ve kuralların, bu etik kurallara, amaçları bakımından diğer tüm nedenler üzerinde, sürekli ve değişmez dini kaynaklı potansiyel bir yaptırım gücü sağladığı belirtilerek, denetçiler için etik ilkelerin dini dayanakları sıralandı. Bu dayanaklar arasında “insanın yeryüzündeki halifeliği ilkesi, ihlas (ibadette içtenlik), takva (Allah’tan korkma), Allah’a hesap verilecek” olması yer aldı.

Mesleki yeterlik ve özen ilkesine dayalı etik davranış kuralları da tanımlanırken, “Denetçi, mesleki görev veya hizmetlerini özenle ve düzgün biçimde yerine getirirken Allah-u Teâlâ’ya, topluma, mesleğine, müşterisine ve kendisine karşı sorumlu olduğu” denildi. Bir başka kurala göre de; denetçilere, Allah-u Teâlâ’nın kendisini sürekli izlediğinin ve kıyamet gününde hesap vereceğinin bilincinde olması zorunluluğu getirildi.

HAYATI DİNLEŞTİRME
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen kasım ayı sonundaki Din Şûrası’nda yaptığı konuşmada, “Dini, hayattan tecrit eden, belli kalıplara, şekillere, davranışlara hapseden dogmatik bir anlayışa itibar etmeyeceğiz. Bir Müslüman, dinini hayatın şartlarına göre değil, hayatını inancının esaslarına göre uyarlamakla mükelleftir” demiş ve eklemişti:

“Din, kişinin hayatına nüfuz etmezse, kişi zamanla yapıp ettiklerini dinleştirme yanlışına düşer. Bunun için İslam bize göre değil, biz İslama göre hareket edeceğiz.”

KAZAN: KURALLAR LAİK CUMHURİYET’E UYMALI
Hukukçu Turgut Kazan, içinde yaşadığımız dönemde anayasasız bir Türkiye yaratıldığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Siyasi iktidar ve Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ne isterse yapabileceğini düşünüyor. Şeklende olsa halen bir anayasamız var. Cumhurbaşkanı da bu anayasaya göre seçildiğine ve yemin ettiğine göre böyle bir şey kural dışıdır. Türkiye Cumhuriyet’i laik bir Cumhuriyettir. Kuralların hukuka laik Cumhuriyet’e uygun olması gerekir. Şimdi bir kez daha anlaşılıyor ki her şeyi adım adım birilerinin anladığı İslamiyet’e uydurmaya çalışmalarının bir adımıdır. Şüphesiz ki kural dışıdır.”

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/siyaset/1709613/seri-hukumler-resmi-gazetede.html

Ülkemiz yangın yeri. Açıkçası ''cumhuriyet parantezi''ni   kapatmak ve Anadolu Aydınlanması'nın ve devrimlerin tüm kazanımlarını, tüm etkilerini ortadan kaldırmak için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Bu süreci anlayabilmeliyiz. AKP'nin karşı devrimci bir parti olduğunu bilince çıkartabilmeliyiz. Hala ''hepsi bir'' ve hala   ''hepsi sermaye devleti'' tekerlemesini yineliyorsak, beyhude çabalar içine sürüklenmenin hiçbir anlamı yok: bu zihinden solculuk falan çıkmaz!










Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 13.01.2020- 08:25


Her şey ''türban''la başladı.

''Türbana özgürlük'' nidalarıyla zincir oluşturmaya başlamışlardı ve inançlar ve   inançlı insanlar için   özgürlük mücadelesini toplumsal alana yayıyorlardı. Her şey de çok güzel olacaktı. Sağlı sollu liberallerin ideolojik öncülüğünde bir demokrasi ve özgürleşme hareketi başlatılıyordu. Bundan böyle hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Kemalist düzen ve askeri vesayet yıkılacaktı. İşte Erdenekon süreciyle oralara da el atılmıştı...


Bir ülkedeki insanların çok   büyük çoğunluğu bu denli bir akıl yitimi nasıl yaşayabilirdi? İnanılmaz bir süreçti. Bir avuç insan başta TKP olmak üzere bu sürece karşı çıkıyor ve yaşananların söylendiği gibi olmadığı AKP gibi bir dinci partinin   özgürlük havarisi gibi gösterilmesinin çok büyük bir yanılsama olduğunu anlatıp duruyordu. Verilen yanıtlar ise artık küfür ve hakaret boyutundaydı!

Evet, her şey ''türbana özgürlük'' gevezelikleriyle başlamıştı.
Şimdi geldiğimiz noktanın kısa bir özetidir bu başlık.

Resim Ekleme
Resim Ekleme
Resim Ekleme
''Derse namaz arası'' başlığıyla gazetelere yansıdı bu fotoğraflar. Milli Eğitim'in bir yerinde artık Diyanet var. Laiklik yerle bir.


Gelinen nokta bu.
Demek ki Türban sadece türban değilmiş!
Ve aslında ülkenin durumu, bu fotoğrafın gösterdiğinden çok daha ağır.
Bari bu kadar bedelden sonra olan biteni bir anlayabilmiş olsak!
Anlayabildik mi?







Bu ileti en son melnur tarafından 13.01.2020- 08:27 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.993
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 16.01.2020- 06:02


Laikliği önemsemeyen, bilmeyen bir solcu, sosyalist olabilir mi? Lakliğin sol için önemini kavramayan bir birey olabilir mi? Mümkün değil. Toplumlar bir kerte de olsa dönüşüm yaşayacaksa bu dönüşümün temelinde laiklik vardır, laiklik olmalıdır. Çünkü anlamak her şeyden önce başka bir düzlemde sorgulamayı gerektirir. Türkiye'nin o kutsal ittifak'ın ideolojik egemenliğinde geçen yıllarda ''kemalist düzen, askeri vesayet'' düşmanlığının yanına bir de ''laikçilik'' karşıtlığı eklenmişti. Ve   tıpkı solcu olabilmenin yolunun Kürt hareketine biat etmekten geçtiği saçmalığı gibi,topluma ve sol sempatizan gençliğe bir laiklik karşıtlığı üfürülüyordu. Liberallerin ''laikçi teyze'' küçümsemesi bile bu sözde sol-sosyalist ve dahi enternasyonalist forumların ''türbana özgürlük'' gevezeliklerine eklenmiş bir başka saçmalık ve gevezelikti. İklim öyle bir hale getirilmişti ki, solculuk, sosyalistlik ve dahi enternasyonalizm adına buralarda yaşanan şey bir akıl yiiminden başka bir şey değildi. Şimdilerde ''ben kuyrukçu değilim'' çırpınması içinde olan bir kuyrukçu, o zamanlar bu iklime aklınca soldan bir katkı yapıyor ve   ''burjuva laikliği yıkacağız, proletaryanın laikliğini kuracağız'' diyordu. Hiç değişmedi, daha önce de sözünü etmiştim, geçenlerde Kadıköy'de rastlamıştım ona. Hala yanlışının ne olduğunu anlamaktan ve o zaman da, şimdi de AKP'nin değirmenine su taşıdığını fark edememekten o kadar uzak ki!

Laikliğin sahiplenilmesi, uygulanması ve sürdürülmesinin burjuva veya proletarya öncülüğünde olmasının önemli olduğunu, ama ülkede laikliğin yıkılma süreci yaşanıyorken ve cumhuriyet kazanımlarını bir paragraf olarak gören iktidarın öncülüğünde bir gerici ve hoyrat yürüyüş başlatılmışken böyle bir sürece karşı çıkmamak anlamı da taşıyan bu tür yorumların gerçekte liberal tezler olduğu ve AKP'nin işine yaradığını anlatmadım. Anlatmadım çünkü anlamazdı. Gerçekten böyle bir sorunu vardı. Sol için o artık bir kayıp kuşak bireyiydi; böyle yaşayacak, böyle dolaşacak, böyle ''keskin komünist ve enternasyonalist'' olduğu algısıyla hayatını sürdürecekti. Böyle mutlu oluyordu; onca koşullanmışlık içinde elinden de başka bir şey gelmezdi. Onun bu tavrını önemsediğim ve bir şeyler anlatmaya çalıştığım zamanlar da olmuştu ama hiçbir işe de yaramamıştı. Anlamak istemiyordu; o melekeyi çoktan yitirmişti. Böyle bir çabası da yoktu. Bir şeyler ezberlemiş, bir doğrultu tutturmuş, öyle gidiyordu. Bu saatten sonra bence hiç ilişmemek daha iyiydi. Böyle mutlu oluyordu. Kendine böyle bir dünya kurmuş orada yuvarlanıp gidiyordu. Ama işte böyle bir yanılsamanın içinde artık nasıl mutlu olunabilirdi ki, o da ayrı bir sorun!

Arkadaşımız bu kez erken kalktı; işi varmış. Arkasından bakarken hala aynı fikirdeydim. AKP dönemi sağlı sollu liberallerin öncülüğünde geçilirken ne kadar sol karşıtı ve gerici bir konumlanış varsa hepsi solculuk, sosyalistlik ve dahi enternasyonalizm olarak sempatizan kesimlerin zihinlerine akıtıldı. Solun asla terketmemesi gereken laiklik başlığında   da öyle. Gericiliğin arka bahçesi olmaktan başka hiçbir anlamı olmayan ''türbana özgürlük'' çığlıkları solun belki bir kesimine yutturulmak istenen bir zokaydı; farkedilemedi. Oysa, anlamı öncelikle, referansın göklerden yeryüzüne indirilmesi olan bir laiklik başlığında bile AKP gericiliğinin karşısına dikilmeyen bir bireyin en geniş anlamda solcu olabilmesi veya solcu kalabilmesinin mümkün değildi.

Hiç unutmamak gerek bu yüzden. Tabi önce anlamak...Nedenleri sorgulayabilmek...Yapılan hataları tekrar tekrar gözden geçirmek, bir daha tekrarlamamak adına... Ve belki en önemlisi ve en başa yazılması gereken de o dönemlerde solculuk, sosyalistlik ve dahi enternasyolistlik taslayan birtakım şarlatanların maskaralıklarının da bu günlere gelişimizde bir sorumlulukları olduğu gerçeğidir... Bugün küçücük küçücük bebelerin başları örtünüyorsa kindar ve dindar bir nesil oluşturma yolunda ortaçağ hurafeleri bilimsel gerçeklerin yerini almışsa, ve ders aralarında bile ''haydi namaza'' denilerek insanın içini acıtan görüntülerin oluşması sağlanıyorsa ve bu süreç hala, hepimizin gözleri önünde devam ediyorsa...-evet, unutulmaması gereken o kadar çok şey var ki!




Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 2 Sayfa:   Sayfa:   [1]   2   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Korkmayın, Baas falan gelmez umut 0 3192 17.06.2014- 22:54
Konu Klasör Paris ne yana düşer, Silvan ne yana… dayanışma 0 3421 16.11.2015- 17:06
Konu Klasör Bir kavram var ki o bir yana diğerleri bir yana melnur 0 2837 10.12.2016- 15:48
Konu Klasör Solun cirmi, solun cürmü denizcan 0 3202 15.02.2016- 18:44
Konu Klasör Dündar ve Gül mü, yoksa gazetecilik mi yargılanıyor melnur 0 4388 01.04.2016- 18:54
Etiketler   Solun,   bir,   yanılgısı,   ,   diyelim,   yoksa,   zihinden,   solculuk,   falan,   çıkmaz
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS