Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Şiir,Öykü ve Denemeleriniz

Sait Faik'in bir sözü bu, sanırım,'' Alemdağı'nda var bir yılan''da geçer. Bütün insanların yalnız olduğunu söylemektedir Sait Faik ve daha da ileri giderek ''yaldızlı karyolalarda çift yatanlar bile tek'' der. Bir insanın yalnızlığı, o insanın arkadaşsız, dostsuz, hatta eşsiz veya çocuksuz olduğu anlamına da gelmez. Söz konusu olan bütün bunlarla bir yaşanan yalnızlıktır, kalabalık içinde yalnız olmaktır.

Bir arkadaşıma ''sen de yılbaşına yalnız gireceksin'' dediğimde farklı bir yanıt vermişti. ''Huzurla gireceğim. Aklımda kalbimde biriktirdiğim değerli insanlarla gireceğim. Dinlenerek gireceğim. Sevgiyle ve umutla gireceğim. Keyifle gireceğim'' demiş ve arkasından ( bana göre )biraz ironik, biraz alaycı bir şekilde de sorusunu sormuştu: 'şimdi yalnız mı oluyoruz, yani?''

****

Toplumsal bir varlık olan insanın kısa sayılabilecek yaşam serüveninin bireysel bir yanı olduğuna inanırım. Bir başka deyişle hepimizin tek tek hayatlarının bir bireysel anlamı var. Hiç kuşku yok,yaşamını sürdürebilmek için temel gereksinimlerini karşılamış olmak bir insan için önemlidir, gereklidir ama yeterli değildir. Bu yüzden sadece temel gereksinimleri karşılamaya yönelik bir hayat eksikli bir hayattır. Ve üstelik her şeyi metaya dönüştüren ve insanı kendine ve başka insanlara yabancılaştıran kapitalist sistem içindeki bu eksikli yaşam bireyin kendini   olumlayabilmesi konusunda da bir yığın zorluğu beraberinde getirir. E.Fromm'un ''olmak'' olarak nitelendirdiği bu olumlama işi çoğunlukla gerçekleşemediği için yine Fromm'un nitelemesiyle ''sahip olmak'a dönüşür. Sahip olmanın olmak olana dönüşmesinin bu kapitalist sistem içinde tek bir yolu vardır o da aşktır, sevdadır.   ''sevme sanatı''nın bireyin hayatında gerçeklik kazanması, billurlaşabilmesidir. Bu sistem içinde bireyi yalnız hale getiren aşk ve sevdanın yaşanmıyor oluşudur. Aşk ve sevda yaşanmadığında, bireyin kendini olumlayabilmesi başka başka kılıf ve mazeretlerle giderilmeye çalışılmaktadır. Sahip olmak duygusu bu durumun en belirgin özelliğidir.

****

Sorun aşk ve sevdanın bu toplumda yaşanmıyor oluşudur. Bireyin aşk ve sevdadan sadece kendisine aşık olunmayı ve sevilmeyi anladığı için de kendini olumlayabilmesi ve tam anlamıyla olmak ediminin gerçekleşebilmesi mümkün olamamaktadır. Sonuç yalnızlık duygusudur. Bu yüzden SAit Faik bütün insanların yalnızlığından söz etmekte ve hatta yaldızlı karyolalarda çift yatanların bile gerçekte TEK olduğunu söyleyebilmektedir.

(Devam ederiz.)

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
22.01.2018- 12:07

Face'te okudum. Tırnak içine alınmış ama kimin söylediğini belirtmemişler; şöyle:

“Yalnızlık dışarıdan gelmez;   insanın içindedir.” ...

Doğrudur, yalnızlık biçimsel olarak bir anlam ifade etmez. Yani insanın sürekli kalabalık olması hatta evli ve çocuk çocuğa karışmış olması da bu bağlamda önemli değildir. Yalnızlık insana içkindir, insanın içindedir. Yok edilebilmesi ve sorun olmaktan çıkartılabilmesi sadece aşk ve sevdayla mümkündür. Bu nedenle ''bir insana bir insan yeter'' diyebilmiş şair. Yeterliği sağlayanın adıdır aşk ve sevda; insanı olumlayan olgunun adı...

( Aşk da böyledir aslında, aşk karşımızdakinden kaynaklanan bir duygulanım değildir. İçimizde varolan bir duygunun billurlaşmasıdır. Kesinlikle içseldir. Aşık olunan kişi   sadece bu billurlaşmayı ortaya çıkartan bir niteliğe sahip olandır, ve önemi de oradan ileri gelir.)

melnur  |  Cvp:
Cevap: 2
16.10.2018- 09:14

Hep böyle oldu belki, hep böyle yaptık. Yaralaya yaralaya geldik bu günlere. Ve sanırım bir nedeni de bu yalnızlığımızın...

melnur  |  Cvp:
Cevap: 3
22.11.2018- 10:44

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Face'te okudum. Tırnak içine alınmış ama kimin söylediğini belirtmemişler; şöyle:

“Yalnızlık dışarıdan gelmez;   insanın içindedir.” ...

Doğrudur, yalnızlık biçimsel olarak bir anlam ifade etmez. Yani insanın sürekli kalabalık olması hatta evli ve çocuk çocuğa karışmış olması da bu bağlamda önemli değildir. Yalnızlık insana içkindir, insanın içindedir. Yok edilebilmesi ve sorun olmaktan çıkartılabilmesi sadece aşk ve sevdayla mümkündür. Bu nedenle ''bir insana bir insan yeter'' diyebilmiş şair. Yeterliği sağlayanın adıdır aşk ve sevda; insanı olumlayan olgunun adı...

( Aşk da böyledir aslında, aşk karşımızdakinden kaynaklanan bir duygulanım değildir. İçimizde varolan bir duygunun billurlaşmasıdır. Kesinlikle içseldir. Aşık olunan kişi   sadece bu billurlaşmayı ortaya çıkartan bir niteliğe sahip olandır, ve önemi de oradan ileri gelir.)




Yalnızlığı kanıksamak var, bir de...

Nazım'ın söylediği gibi:

İşin en aşağılık tarafı şu ki yavrum.
Galiba yalnızlığa alışıyorum..

melnur  |  Cvp:
Cevap: 4
25.11.2018- 09:49

Ve bir de; insanın insana battığı anlar vardır. Ya da öyle gelir. İnsan yalnızlığı arar o zaman, yalnızlığı seçer. Bu tür yalnızlıklarda bir huzur arayışı olduğu da söylenebilir. Ama sadece o kadar. O yalnızlık arayışında bile aslında yalnızlıktan kurtulma çabası vardır ve eninde sonunda o yalnızlık arayışı kendi içinde bir insan arayışını da kapsar. Ve sonra tekrar başka bir insan arayışı ve başka bir insana dokunma ihtiyacı...

Yalnızlıktan kurtulabilmenin yolu ''bir insanla'' birliktelik kurabilmektir; ona dokunabilir olmaktır; Çünkü   her türlü yalnızlığın ve yalnızlık duygusunun ilacı sevgidir ve bu yüzden ''sevgi kurtaracak dünyayı'' denmiştir.

Hiç korkmadan, hata yapmayı da göze alarak ve mutlaka hata da yaparak ama asla geri adım atmadan bir insana ulaşabilmenin bir yolu bulunmalıydı...

Bir insan bir insana yeterdi, çünkü!

Kaçak  |  Cvp:
Cevap: 5
25.11.2018- 20:42

Belli bir tür yalnızlık iyidir. Ama maalesef günümüzde insanlar yalnızlıktan kaçmak için birbirlerine sığınırken, aslında kendilerini kaybediyorlar.

İnsanlar tek başına kalmaktan korkuyor günümüzde. Oysa bu otomatik olarak kötü bir şey değil. Önemli olan tek başınayken ve başkalarıyla birlikteyken eler yaptığınla ilişkili. Her iki durumda da iyi şeyler de yapabilirsin, kötü şeyler de.

İnsanlar en değerli hazineleri olan zamanlarını boşa çarçur ediyorlar. Bunu da birileriyle beraber olarak yapıyorlar. Oysa beraber veya yalnız, insanlar en değerli hazineleri olan zamanı verimli biçimde kullanabilirler.

Kızılderili reisin dediği gibi, hız çağında insanlar o kadar hızlı ki kendi ruhlarının geride kaldığının farkında bile değiller.

Koşuyorlar ama bedenlerinin ve akıllarının içinde ruhları yok.

Kendilerine dayatılanı tek başlarına veya başkalarıyla beraber, tüketip durmayı yaşamak zannediyorlar.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 6
04.12.2018- 08:52

Sevginin yaşanmazlığı bireyi yalnızlığa ve bir ömür boyu hasrete mahkum ediyor; şiirler, romanlar yazılıyor, en içli şarkılar söyleniyor:

''bir damla gözyaşına sakladım hasretini...''

Ne ki, birey, çoğu kez o yalnızlığa da, o hasrete de ve gecelerin o bitimsiz karanlıklarına da razıymış gibi davranmaya da eğilimli!

Ne paradoks ama!




melnur  |  Cvp:
Cevap: 7
02.06.2019- 20:53

Dostoyevski mutlu olabilmenin yolunun insanın içini açmaktan, hiçbir şey gizlemeden olduğu gibi karşısına anlatmaktan geçtiğine inanır. Böyle olduğu için de roman kahramanlarını hep sayfalarca konuşturur. A. Camus ise tam tersini savunur; ona göre insan, ''ruhunun derinliklerini'' hiç kimseye açmamalı; hatta kendisine bile.

Kim haklı, kim insan mutluluğunun gizemine ince dokunuşlarda bulunuyor, ayrı bir tartışma konusu ama, gerçek şu ki, insanlar kendi içinde yaşattıklarını bütün çıplaklığıyla göstermeme eğilimi içindeler. Böyle davranıyoruz, belki aile, çevre tarafından böyle biçimleniyoruz ve böyle de olduğu için...

Kimi zaman, kimi zaman da değil, hatta çoğu zaman, kalabalıklar içinde bile derin bir yalnızlığı yaşıyor olmamızın nedeni bu ruhumuzu (içimizi) bütün çıplaklığıyla göstermeme eğilimi içinde olmamız değil mi?


melnur  |  Cvp:
Cevap: 8
17.01.2021- 04:02

İnsan yalnızlığı dediğimiz şey aslında bir duygu halidir. Çoğu kez de yanlış anlaşılır, yanlış yorumlanır. Sanki fiziki bir yalnızlıkmış gibi   bir duruma indirgenir. Kalabalık olmama hali gibi sözgelimi. Oysa öyle değil ve öyle olmadığı için belki de Sait Faik altını çizmek gereği hissetmiş...

Yalnızlık bir anlamda hüzündür, hüzünle sarmaş dolaş olma halidir.
Ne ki, kimse o şekilde görünmek de istemez.
Çeşit çeşit maskeler taşırız bu yüzden cebimizde...
Her duruma uygun maskeler
Ve dünya bir sahne...
Koca bir maskeli balo...
Belki de olur olmaz şeylere hep gülme ihtiyacı hissetmemiz de bundan.
Hüznü, yalnızlığı...-hiç göstermememe çabası, telaşı...
Gecenin bir yanı, sabahın yaklaştığı saatler...

Resim Ekleme

Kar yağıyor dışarıda...
Lapa lapa...
Sarı ölgün ışıkların altında esen rüzgarın önünde savrulan sarı kar taneleri...
Hiç kimseler yok.
Bir sessizlik ve bir büyük anlamsızlık.
Belki de doğru kelime bu:
Anlamsızlık...

Kar yağıyor dışarıda,
hiç durmadan, lapa lapa yağıyor kar gecenin üstüne...
ve zamanın tik takları hiç durmadan işliyor.

Duyuyorum.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]