Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Kültür-Sanat haberleri


Resim Ekleme
Bir büyük ustayı daha kaybettik.
Ferhan Şensoy'u...
Üzgünüm.
Yıldızlar yoldaşı olsun.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
01.09.2021- 06:54


Resim Ekleme
Lokum'la uğraşıyordum, epey yaşlandı, daha çok bakım istiyordu. Dün sabahtı, Halk tv açıktı ve bir ölümden söz ediliyordu. Yanına gittiğimde atyazı geçiyordu. Ferhan Şensoy ölmüş. Bir büyük ustayı daha yitirmişiz, bir yıldız daha kaymış dünyamızdan. Şaşkınlık bendeki ve boğazımda düğümlenen bir hıçkırık.
Ne çok ustayı kaybettik bu aralar...
Ne çok insanı...
Güzelliği, aydınlığı, ışığı...
Birer birer çekip gittiler hayatımızdan...
Bir başımıza, yalnız ve ıssız bırakıp o güzel atlara binip çekip gittiler.
Görmeyi çok istediği o güzel günleri, daha güzel bir dünyayı hiç göremeden...

Güzel insandı,   mücadele adamıydı, hani denir ya, adam gibi adam diye, öyleydi, sevgi dolu bir yürek, aydınlık bir beyindi. Ve bizdendi. Dünyaya soldan bakan bütün insanlar gibi, dünyanın en güzel insanlarından biriydi. Çok üzgünüm, gerçekten üzgünüm, o güzel insanlar bir bir çekip gittiklerinde dünya, yaşamımız   ne kadar da çoraklaşıyor!

Resim Ekleme

Onu ilk kez, faşist bir 12 eylül akşamında tıfıl bir lise öğrencisiyken   izlemiştim, Şahları da Vururlar'da... Rasim Ötekin'le birlikte sahnede devleşmişti...Faşizmle alay ediyorlardı, eninde sonunda yenileceklerinin altını çiziyorlardı. Sonra Ferhangi Şeyler girdi hayatıma; iki kez izlemiştim, sonra ''Hacı Komünist'' isimli kitabı ve bende kayıtlı olan Pardon'u defalarca seyredişim. Geride bıraktıklarının çok azıydı elbet, ama işte onun orada, yakınımızda olduğunu bilmek bir güç veriyordu insana. '' Çok faşist bir yağmur yağıyor, sanırım bir koca şemsiyenin altında toplanma zamanı'' demişti. Toplanamadık, göremedi.

Ayrılık hayatın gerçeği...
Ama işte.
Bilmek, yetmiyor ki...
Kabullenemiyoruz.
Yürekleri kasıp kavuruyor.
Hıçkırık hala boğazımda düğümlenmiş.
Bir boşluk duygusu, büyüdükçe büyüyor içimde...

Güle güle büyük usta...
Güle güle...


Resim Ekleme

melnur  |  Cvp:
Cevap: 2
03.09.2021- 04:05




Teşekkürler büyük usta...
Teşekkürler...

melnur  |  Cvp:
Cevap: 3
04.09.2021- 03:08

Resim Ekleme

Bugün SOLportal'daki cumartesi yazısında Ferhan Şensoy üzerinden öneml bir konuya değinmiş, Aydemir Güler. Ben rastlamadım, facebook'ta eskisi kadar çok zaman harcamıyorum, ama benzer ifadelere başkaları için rastlıyordum. Alışkanlık olmuş, bu alışkanlığın ortaya çıkmasına sözde sol,sosyalist ve enternasyonalist forumlar çok katkı yapmıştı, biliyorum. Bir dönem, hem de hatırı sayılır derecede bir uzun dönem solculuk, sosyalistlik, enternasyonal komünistlik hep Kürt haeketiyle ve   içeriği boşaltılmış bir UKKTH ile ilişkilendirilir olmuştu. Bu forumu takip edenler bilir, çok yorumlarda bulunmuştum bu konuda, solcu, sosyalist ve enternasyonalist olmanın temel koşulu Kürt ulusalcılığına ''destek vermek'', biat etmek, kuyrukçuluk yapmak olarak anlaşılıyor ve yorumlanıyordu. Ulusalcı ( devrimci demokrat ) bir harekete sınıfsal yaklaşımın dışında böyle bir ilkesel destek vermeyi doğru bulmayan siyasetlere karşı da başta TKP olmak üzere ulusalcı, neo-faşist ve sosyal şoven gibi ''marksist'' yakıştırmalarda bulunulurdu. Kuşkusuz geçti o dönem. Şimdilerde bu forumlar kapalı, nedenlerini bilmiyorum, özellikle SF'nin neden kapalı olduğu hiç belli değil. Ama işte o dönemde bilerek veya bilmeden böyle bir işlev yüklenmişlerdi ve özellikle sosyalist sola karşı çok yanlış bir iklimin yeşermesine neden olmuşlardı.

Aydemir Güler'in tepki gösterdiği ve eleştirdiği siyasi yaklaşım tam da bu yönde ortaya çıkan tepkilere yönelik olmalı. Ferhan Şensoy'a ''Kürt düşmanı'' yakıştırması yapılmış. Aydemir Güler de haklı olarak rahatsız olmuş. Ferhan Şensoy gibi bir değere, bir ilerici, bir devrimci ve ''bizden'' birine, bir cumhuriyet aydınına, çok önemli bir sanatçımıza, kendisine komünist diyebilecek kadar bizlere yakın birine ''Kürt düşmanı'' diyebilecek kadar zihni kararmış, haddini bimez biri ya da birilerini görmezlikten gelme yolunu seçmemiş Aydemir Güler. Tepki göstermiş, yanıt vermiş, iyi de yapmış.

İnsan gerçekten üzülüyor. Ferhan Şensoy gibi bir aydınımıza gericilerden gelen tepkiler bir tarafa, ama kendini solcu saflarda sanan, öyle gösteren ve öyle davranan birilerine karşı mutlaka tepki gösterilmeli. Bu tipler öyle sanıyorlar ama, Kürt halkının dostu falan değiller, Kürt ve Türk halklarının, Türkiye'nin, bu toprakların ilerici birikiminin dşmanıdırlar. Cahiller, ne yaptıklarının ve ne de söylediklerinin farkındalar. İşin kötüsü, hep sol saflarda yerlerini buluyorlar, bir ayrık otu gibi buralarda yeşermeye çalışıyorlar.

Aydemir Güler güzel söylemiş, ''bunlar unutulmamalı'' demiş. Kürt ulusalcılığının liberal penceresinden Türkiye'nin ilerici birikimine düşmanlık bu tiplerde hep öne çıkan bir özellik olmuş. Dediğim gibi bu özellikleri de adı sol, sosyalist, enternasyonalist olan sözde sosyalist forumlarda kendini bilmez üç beş şarlatanın   öncülüğünde yaratılan iklimden etkilenerek edinmişler.. Bu forumlarda köpürtülen anlayış epey uzunca bir dönem insanlarımızın zihinlerini karatmıştı ve sanırım şimdilerde hemen her konuda Ferhan'a gösterilen tepkinin benzerlerini sosyal medyada seslendirmeye devam ediyorlar. Aydemir Güler'in yazısındaki saptama bu yüzden önemli ve düşündürücü olmalı:

''Şeriatçı faşistlerin etkisiz karalamalarını boş verin. Asıl demokratlık adına yapılanlara dikkat edilmeli, yapanların kimler olduğu unutulmamalı. Şensoy’un yaratıcılığına ve mücadelesine –gölge ne demek- çamur atmaya kalkışan ve bunun için de en fazla Kürt sorununu mazeret edinen sosyal medya cengâverleri, acı günümüzde ortalığa saçıldılar. Şensoy’a “Kürt düşmanı” karalamasıyla kulp takanların kanıtladığı, kendilerinin Türkiye ilericiliğine yabancılaşmış olmalarından ibarettir.''

Aydemir Güler'in nezaketi   bu siyaseti savunanları   ''Türkiye ilericiliğine yabancılaşma'' olarak kavramlaştırmasına neden olmuş. Ben çok uzun zamandır bu siyasetleri kendimce deşifre etmeye çalışırken ''yabancılaşma'' kavramını değil, ''düşmanlık'' kavramını yeğliyorum. Kendilerini nasıl tanımlarlarsa tanımlasınlar bu kişilerin evet, Türkiye ilericiliğine, Türkiye devrimci sürecine, Türkiye'nin ilerici ve devrimci birikimine düşman olduklarını, ve bu düşmanlığın gerçekte Türk ve Kürt halklarına düşmanlık etmekten başka bir kapıya çıkmadığının altını çizmeye çalışıyorum. Pek çoğunun ne yaptığının farkında olmadığını da görüyordum, bir iklim oluşturuluyor, solculuk adına gerici ve liberal bir rüzgar estiriliyor, bu rüzgarın önünde solculuk yapmaya çalışanlar da burjuva kozmopolitizmini proletarya enternasyonalizmi adı altında savunmaya çalışıyorlardı.

Sanırım o dönem bitti, bitiyor.

Ferhan Şensoy'a Kürt Düşmanı'' diyebilecek kadar kendini bilmezler sönmeye yüz tutmuş ateşin son kıvılcımlarından başka bir şey değildir. Yenilecek onlar ve hatta yenildiler. Çok da ciddiye almamak gerekiyor belki. Bu coğrafyada Kürt ve Türk halkının sosyalizm yolundaki ortak mücadelesi bu topraklardaki ilerici birikimi de sahiplenerek yoluna devam edecektir. Ferhan Şensoy bu sürecin tiyatroyla sınırlı kalmayan önemli bir kilometre taşıydı.

Unutulmamalı ve sahiplenilmeli...
Ve tekrar...
Işıklar yağsın üzerine...

melnur  |  Cvp:
Cevap: 4
07.09.2021- 00:39

Hacı Komünist… - ORHAN AYDIN

Merdivenin başında bir imam var. Ferhan ‘asla dini tören istemem’ derdi. Kimin aklı tiyatro sahnesinde Ferhan’ın başına imam koymak, kim yazdı bu sahneyi? Düşündükçe gerginleşiyor yüreğim.
 
Resim Ekleme

Ferhan sahnede upuzun yatıyor.

Salonda tek boş koltuk yok.

Derinlerden gelen iniltiler, hıçkırıklar sahne üstüne doğru taşıyor.

Hüzün hiç bu kadar güçlü ve çaresiz olmamıştı.

Bu salonu, sahneyi, sahne gerisini evim gibi bilirim.

Burada her biri Ferhan’ın ev sahipliği ile masalların sesi olduk ve şiirlerin, şarkıların, türkülerin, hayata savrulan eşitlik ve özgürlük ve emek mücadelesinin.

Oyun repliklerini sahiplendik.

Şu koltukların, locaların, balkonların, kırmızı perdenin, kulislerin sesi olsa da bağırsalar.

Zevat üst üste yerini alıyor.

Kimler yok ki.

Merdivenin başında bir imam var.

Ferhan ‘asla dini tören istemem’ derdi.

Kimin aklı tiyatro sahnesinde Ferhan’ın başına imam koymak, kim yazdı bu sahneyi?

Camiye götürmek kimin aklı?

Düşündükçe gerginleşiyor yüreğim.

Zevat dedim ya aralarında belediye başkanları, vekiller, oyuncular, gazeteciler, yazarlar ve kültür bakanı var.

Yanlış okumadınız kültür bakanı!

Gidip konuşma listesine bakıyorum, tam ismimi yazdıracakken vazgeçiyorum.

Bunca yalanın ortasından bağırmak doğru olacak belki ama söz konusu Ferhan.

Kaldırıp başını ‘sakin ol lacivert’ derse, susar kalırım!

Konuşmaları izliyorum.

Her sahneye çıkan oyunculuğunu yazarlığını, yönetmenliğini övüyor.

Cihat Tamer ağabeyin “70 yıldır bu ülkeyi din eksenli hükümetler yönetiyor, 70 yıldır inadına tiyatro yapıyoruz.” sözleri alkışlanıyor.

Biri de çıkıp ‘sevdalımız komünisti’ demiyor, diyemiyor.

Şu arkadaki Balo sokağının tinerci çocuklarıyla, kedileri, köpekleriyle, şarapçılarıyla, kimsesizlerle, tek tek tüm esnafla dosttu diyemiyor.

Ferhan’ın hayatını ören emek mücadelesinden aldığı güçtü diyemiyor.

İşçiler, yoksullar, adaletsizliğe uğramışlar, ezilenler, kadınlar ve çocuklar ve doğa ve çiçek ve su ve ağaçsız Ferhan, Ferhan değildir diyemiyor.

Yazdığı, sahnelediği, oynadığı her oyun değiştirme mücadelesinin ışığıydı diyemiyor.

Yobazlığa ve kafatasçı ırkçılığa karşı ördüğü duvar bu sahnenin üstünden başlardı diyemiyor.

Kimse “Faşist bir yağmur yağıyor büyük bir şemsiyenin altında toplanmak gerek” diyemiyor.

Konuşma sırası bildik zevata gelince atıyorum kendimi dışarıya.

Sahneden sesler taşıyor, övgünün biri bin para.

Sanki AKP büyükşehir belediyesi süresince, bu salonu Ferhan’ın elinden almak için yapmadık düzenbazlık bırakmayanlar bunlar değil.

İç etme girişimlerinin her adımına tanığım. Ferhan’ın öfkesini anlatmaya kalkarsam küfürbaz olurum.

Sanki 2013 Haziran Direnişinden beri Ferhan’ı ‘terörist, hain’ ilan edip bakanlık hakedişlerini vermeyen bu bakanlık değil.

Sanki vergi ve sigorta borçlarıyla boğmak istedikleri Ferhan bu Ferhan değil.

Sanki Anadolu turnelerinde ellerinde tuttukları salonları yüzüne kapattıkları Ferhan bu Ferhan değil.

Sanki yıllar önce oynadığı salon meczuplarla yakılınca seyre dalan damarın iz sürücüleri bunlar değil.

Kapının önünde gazeteci dostlar geliyor yanıma. Ne olacak bu salon diye merak sarmış hepsini.

Ne olacağı belli, bu salon Ferhan Şensoy’un emeğidir, alın teridir, onurudur ve onun adıyla yaşayacaktır. Çocukları ve eşi ve elbette tiyatronun oyuncuları başkaca bir şeye asla izin vermeyeceklerdir.

Şu kapıdan asla devlet ya da yerel yönetim girip buraya konmamalı, bedenlerimizi siper ederiz.

Dostlarım, yoldaşlarım geliyorlar yanıma çoğalıyoruz.

Acım katmerleşiyor, ellerim titriyor.

Ferhan’ı çıkartıyorlar omuzlar üstünde, karanfiller savuruyorum.

Cadde insan kalabalığı ile dolu, ardından alkışlar hiç dinmiyor.

Son kez çıktığı sahnesinden yıldızlara uğurlanıyor.

Eve döndüm.

Ferhan ile oturduğumuz balkonda sonbahar çiçeklerinin arasına sığındım.

Rom bakındım, yok.

Kırmızı şaraba ve puroya yöneldim.

İlk kadeh Ferhan’a ve tüm bıraktıklarına, son kadeh de öyle.

Gökyüzüne bakındım, gri.

Kütüphaneden kitaplarını indirdim masanın üstüne.

“- Nasıldı Küba?
- Güzeldi. Çok güzeldi.
- Hacı komünist oldunuz mu bari?
- Oldum, elhamdülillah! Al sana getirdim bu şişeyi diyerek Küba’dan getirdiğim Havana club rom şişesini çıkarıp çantamdan uzatıyorum.
- Ne bu?
- Rom, zemzem yok Küba’da rom var. Herkes bunu içiyor. Bir hacı olarak sana oradan rom getirdim canım kardeşim. Bununla abdest alınmayacak oraya buraya sürülmeyecek, direk içiyorsun, direk cennete gidiyorsun, cennette kimlere kimlere rastlıyorsun; Marks, Lenin, Troçki, Marilyn Monroe, Commandante Che Guevara!”

Gün akşama dönüyor.

Üstüne toprak atıyorlar arkadaşımın.

Sonra çiçekler çiçekler çiçekler, aralarında güller de olsun kırmızı, beyaz, sarı.

Yağmur çiseliyor.

Birkaç kırlangıç kuşu geçiyor önümden, ağlaşarak susuyorum.

https://haber.sol.org.tr/yazar/haci-komunist-313105

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]