Yüksekova'daki "Özgürlük Yürüyüşü"nde HDP Milletvekilli Habip Eksik darbedildi

Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde düzenlenen "Özgürlük Yürüyüşü"ne polis müdahale etti. HDP Milletvekilli Habip Eksik, feci şekilde darbedildi. Eksik hastaneye kaldırılırken 20 kişi gözaltına alındı.


Abdullah Öcalan’ın 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkarılmasıyla başlayan sürecin 24’üncü yılında Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde "Özgürlük Yürüyüşü" düzenlenmek istendi. Polis yürüyüşe müdahale etti, en az 20 kişi gözaltına alındı.

Mezopotamya Ajansı'nın haberine göre polis, HDP milletvekillerini ve gazetecileri darbetti. Gözaltına alınanlar arasında Mezopotamya Ajansı Muhabiri Mazlum Engindeniz, JINNEWS Muhabiri Rabia Önver ile HDP İlçe Eş Başkanı Şoreş Diri de bulunuyor.

HABİP EKSİK DARBEDİLDİ, AYAĞI ALÇIYA ALINDI

Müdahale sırasında HDP milletvekilleri Habip Eksik ve Sait Dede de yerlerde sürüklenerek darbedildi. Feci şekilde darbedilen Eksik, çağrılan ambulansla hastaneye kaldırıldı. Eksik’in ayağında iki kırık tespit edildi. Bacağı alçıya alınan Eksik, halen hastanede tutuluyor. Eksik'in, Ankara'ya götürülerek burada tedavi altına alınacağı öğrenildi

Gazeteci Ruşen Takva, Habip Eksik'in darbedildiği görüntüleri sosyal medyada paylaştı.



https://www.evrensel.net/haber/471794/yuksekovadaki-ozgurluk-yuruyusunde-hdp-milletvekilli-habip-eksik-darbedildi

Bu başlık yazısını böyle bırakmayacaktım, arkasına bir yorum da ekliyordum. Yazının tam da sonuna gelmişken yine bir hatalı dokunuş ve onca emek tuzla buz. Yazık. Elim bir daha da yazmaya gitmiyor, gözüm kesmiyor açıkçası... Sanırım yarın devam edilir.

Üzerinden zaman geçince herhangi bir 'günlük olay'' üzerine yazmak da zorlaşıyor. Günlük olay diyerek konuyu küçümsediğim de anlaşılmamalı. Ama üzerimizde yarattığı tepkinin etkisi azalıyor. O anlık öfkeli duygular yiiriliyor. Belki sakin kafayla daha da uygun yorumlar yapılabilir ama, bir milletvekilinin yürüyüş sırasında darp edilmesi ve bacağının kırılması nasıl anlatılabilir ki...

Alışmadık, alışmayacaız.
Bu olay spesifik bir olay da değil, herşey birbiriyle ilintili...
Bu olay ''kapitalizmin içeride geldiği nokta'' değil.

Saray Rejimi'nin sürüp gitmesinden yana olan ve sol içine sızma çabası hayali kuran birtakım trollerin yazıp çizdikleri bir yana, kaptalzm böyle bir şey değil. Tıpkı faşizmin kapitalizm olmadığı gibi.. Faşizm de içine yuvarlandığımız saray rejimi de kapitalizmin ürettiği bir hastalıklı yönetim biçimleridir. Kapitalizmden soyutlanamazlar, belki tamamiyle bir anomali olarak da nitelenemezler ama bugünün Türkiye'sinde zorunlu bir uğrak da değiller. Hiç kuşkum yok, bir başka ve daha demokratik bir siyaset anlayışında ne Aysel Tuğluk içeride kalabilir, ne bir vekilin ayağının kırlmasından sonra sorumluluğun yasa dışı yürüyüş olduğu açıklamaları yapılabilir ve ne de acımasızlığın bir başka hali olan yoksul emekçi kitlelerden bir avuç para babasına sermaye aktarımı yapılabilir.

Demokrasiye ihtiyacımız var
Solun, sosyalizmin de demokrasiye ihtiyacı var.
İşçi sınıfının, emekçi kitlelerin...

Bu iktidar değişmeden, değiştirilmeden, bu saray rejimini sandıkta yenilgiye uğratabilecek bir somut mücadele verilmeden   ülkemiz insanlarının soluk alma ihtiyaçlarını gidermek mümkün olmayacaktır.

Ve çok daha önemlisi...
Sosyalizme giden yol da buralardan geçecektir.
Buralardan geçmek zorunluluğu vardır çünkü..