Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Güncel Tartışma Konuları
abbas  |  Cvp:
Cevap: 9
14.04.2014- 12:38

Alıntı Çizelgesi: ilkay yazmış

KCK'dan Cumhurbaşkanlığı için AKP'ye yeşil ışık: 'Hareket diyalog ve müzakereye açıktır'

KCK Yürütme Kurulu Üyesi Zübeyir Aydar Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olması durumunda destekleyip desteklemeyeceklerine ilişkin soruya, "Bu hareket diyalog ve müzakereye açıktır. Bu nasıl olur, şartlar nasıl gelişir, bunu zaman gösterecek" cevabını verdi.

KCK'nin Avrupa sorumlularından Zübeyir Aydar Kürt meselesinde yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın geçmiş başbakanlardan "epey farklı girişimleri" olduğunu ancak "bir çözüm projesi" olmadığını söyleyen Aydar, "Devletle yürütülen müzakerede başmüzakereci Abdullah Öcalan'dır. Veto hakkına da o sahiptir" ifadesini kullandı.

Vatan gazetesi yazarı Hüseyin Yayman’a konuşan Aydar Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Başbakan Erdoğan'ın aday olması halinde destekleyip desteklemeyeceklerine ilişkin soruya ise, "Bu hareket diyalog ve müzakereye açıktır. Bu nasıl olur, şartlar nasıl gelişir, bunu zaman gösterecek" cevabını verdi.






KCK Yürütme Kurulu Üyesi Zübeyir Aktar, açık bir şekilde AKP Öcalan'ı ikna edebilirse bizler de Erdoğan'ı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde destekleriz diyor. Erdoğan'ın da Cumhurbaşkanı olabilmek için her türlü tavizi verebileceği göz önüne alındığında AKP ile kürt siyasal hareketinin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bir ortaklaşmasından söz edilebilir. Öcalan'ı ikna etmek ise o Erdoğan ve AKP için kadar zor olmasa gerek.

umut  |  Cvp:
Cevap: 10
15.04.2014- 17:57

Gelecek istasyon: Cumhurbaşkanı seçimi
Aydemir Güler


Türkiye egemenleri uzun vade, yapısal dönüşüm gibi terimleren denk geldiği alanda hep başarısız olmuşlardır. Bizimkilerin becerisi kriz idaresidir.

Çok gerilere gitmeyelim. II. Dünya Savaşı sonrası değişimi düşünün. Proje “iyiydi”, doğrusu. Hem “faşizme karşı demokrasinin zaferi”ne uygundur, hem de Batı’nın, demokrasi kavramını faşizme karşı mücadeleyi taşıyan halklardan, onların arkasındaki sosyalist ülkelerden gasp etme oyununa. Türkiye’nin hem içi hem dışı, hem ideolojisi hem kurumları, hem de ekonomisi değişecektir... NATO’ya girilecek, Batıyla buluşulacak, dinselleşmenin önü açılacak...

1950’de bir yola girilir. On yılın sonunda krize açılan bir yol. Ekonomide kriz vardır. Diplomaside kriz vardır. Laiklikte kriz vardır. Devlette kriz vardır.

Koskoca 12 Eylül darbesi de öyle değil mi? Onca idam, baskı... “her şeyi değiştirmek” içindi. 1983’de seçmenlerin Kenan Evren’i dinlemeyip askerin has partisi yerine onun sivil kardeşine, ANAP’a oy vermeleri sorun değildi. Asıl mesele sonraki on yılda ortalığın toz duman olması, Kürt savaşı, her seçimden başka partinin çıkması, siyasette merkezin çökmesiydi. Bahar eylemleri kapıyı açtı ve sonra dikiş tutmadı. Ekonomide de ‘94 krizi, 2001 krizi...

Tabii ki bitmedi; AB bir “grand” proje olarak piyasaya sürüldü. “Tek maksat KİT’leri yağmalamak, Türkiye tarımını yemekti”, demek tatminkar olmaz. Bunlar önemli, ama AB Türkiye için bir dönüşüm modeliydi. O yolda giden Türkiye Batının parçası olacak ve içerde krizlere karşı bünyenin bağışıklık sistemini garantiye alacaktı... Kaç yıl sürdü?

Erdoğan çizgisinin, Yeni-Osmanlı veya 2. Cumhuriyet olarak olumlanmasından “AKP faşizmi” algısına geçiş de fazla zaman almadı. Elbette memleketin önemli bir kısmı AKP’ci olmaya devam ediyor. Ama artık bu bir toplum modeli, büyük proje, dönüşüm programı değil. Krizi yönetmeye çalışıyorlar. O kadar.

Kendinden önceki deneylerin başına ne geldiyse, o. Önce yüksek iddialar, pahalı yatırımlar. Sonra risklerin patlaması ve sallanan çatıyı, kirişi tutma çabaları. İlkinde iflas kaçınılmaz. Geriye kriz idaresi kalıyor; orada fena değiller.

AKP artık bu etapa geçti. İlk ortaya atıldığında, halkın cumhurbaşkanını seçecek olması bir rejim modelinin parçasıydı. Halk tarafından seçilen güçlü cumhurbaşkanı, aşağı yukarı başkan demekti.

Şimdi, eskaza Erdoğan seçilmezse, iki ay sonra “kaldıralım cumhurbaşkanlığını canım” diyeceklerine emin olun. Maksat yangın söndürücülüğü. Aynı HSYK veya Anayasa mahkemesi gibi, MİT tartışması veya AB süreci gibi...

“Büyük proje” bu kadar günübirlikçiliği, bu ölçüde pervasız faydacılığı kaldırmaz.

Cumhurbaşkanlığı seçiminden dönüşüm, yapılanma, vb “ciddi işler” artık çıkmaz. Cumhurbaşkanlığı krizin bir sonraki istasyonudur.

Kriz treni 1 Mayıs’ta, Gezi patlamasının veya çocuklarımızın ölüm yıldönümlerinde durur mu, bilemem. Ama 10 Ağustos-24 Ağustos arası kriz momentidir. O kesin.

Anons yapıldı. Hazırlıklar başladı. Halk da hazırlanmalı... Hiç gecikmeden.

* * *

Gazetemizin yaşadığı mali zorluklarla ilgili yaptığımız çağrı hemen yankı bulmaya başladı. Dijital abonelik işlemlerinin yeniden canlandığını gördük, kimi yerlerde okurlarımızın yan yana gelip “her gün iki gazete” dediklerini duyduk. “Elimden ne gelir” sorusu günlük işleyişimizin parçası haline gelmeye başladı.

Sağolun! Sorunu birlikte aşacağımıza güveniyoruz. Bu dayanışma arttığı ölçüde, daha kısa süre içinde...

Çağrının yankıları bir yana, yaptığımız açıklamayı dedikodu malzemesi olarak kullananlar da çıkıyor. Yok kapanıyormuşuz, yok kendi içimizde şöyle sorunlar varmış, şu yazar şunu demiş de... İşimiz çok, bunlarla uğraşacak zamanımız yok. soL gazetesinin politik misyonlarının yanı sıra bir de etik misyonu var: Halka yalan söylemeyiz. Ne haberlerimizde, ne niyetlerimizde, ne başka şeyde. Boş verin. Dayanışmaya hız verin.

yorum2006  |  Cvp:
Cevap: 11
15.04.2014- 19:18

Erdoğan gibi muhteris ve hükmetme meraklısı birisi cumhurbaşkanı olmak istiyecektir kuşkusuz. Cumhurbaşkanlığı yetkisizmiş, değilmiş, onun için pek farketmez. Sanki şimdi ülkeyi anayasa ve yasalara uyarak mı yönetiyor? Her şeye karışması hakkını ona yasalar mı veriyor? Cumhurbaşkanlığında da aynı şeyi yapar. Yerine kafasına göre birisini oturtur. O yap der, yerine geçecek adam şak diye yapar. Son söylentilere göre bu adam da Binali Yıldırım'mış, bu nedenle seçilemeyeceği bölgeden belediye başkanı adayı gösterilmiş. Fena mı olur? Böylece malum ihalelere de devam. Bunların düzeni böyle, kimse kendine göre büyük siyasi yorumlara filan girmesin. Yoksa bütün yorumlar ayakkabı kutusuna gider.

umut  |  Cvp:
Cevap: 12
26.05.2014- 19:22

Çankaya’ya ‘boş’ aday
Kemal Okuyan


Tamamen siyaset tekniği açısından konuşalım. Bir taraf, en etkili silahını ortaya koymuş: Recep Tayyip Erdoğan! Önümüzdeki günlerde Tayyip’i “ben bu işten ufak ufak kaçayım” noktasına getirecek gelişmeler yaşanmazsa, belli ki AKP elindeki en değerli kozu sahaya sürecek

Peki diğer taraf?

Cumhurbaşkanı adayı olmak için Meclis’ten imza gerektiğine göre, aslında grubu bulunan partiler aday çıkaracak.

En azından şunu söyleyebiliriz: Muhalefet partilerinin genel başkan düzeyinde bir yarışa niyeti yok. Yani, bir taraf “ben her şeyimi ortaya koyuyorum” diyor, diğer taraf “gerek yok” noktasında. Zaten Kemal Kılıçdaroğlu, “liderlerin aday olmasını uygun bulmuyorum” dedi açıktan.

Ama hâlâ ortada bir aday yok. Zaten artık iş Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’nın önünü kimin keseceğine indirgenmiş durumda.

Siyaset tekniği demiştik. Bu maça yenik başlamak demek. Bir taraf veziri oyuna sürüyor, diğer tarafın ise veziri meziri yok.

Bu boşluğu nasıl giderirsiniz?

Toplumda heyecan, ilgi, umut yaratacak, doğrultu çizecek, ne dediği belli, itibarlı bir aday bularak.

Ancak aradıkları bu değil. Aradıkları, Tayyip’e karşı olan herkesin oyunu alabilecek bir isim. Oysa, sokakta insanlar tek bir figüre karşı yan yana gelebilir ama kurumsal siyasette buna nadiren rastlanır. Erdoğan’a karşı olan herkesin oyunu kimse toplayamaz. Türkiye toplumu buna olanak vermeyecek ölçüde karmaşıktır.

Eğer amaç Erdoğan’ın Çankaya’ya yürüyüşünü engellemekse, amaca en uygun yöntem, Cumhurbaşkanlığı seçiminin meşruiyetini sorgulamaktır. Seçim hileleri haklı bir gerekçedir, Erdoğan’ın adaylığı haklı bir gerekçedir, Türkiye’de yaşanan zorbalık ve yolsuzluklar bir başka haklı gerekçedir. Özetle Erdoğan’ın karşısına çıkarılacak en iyi aday “boş”tur.

Erdoğan’ın Çankaya yolunda yalnızlaştırılması gerekir.

Diğer türlüsü, Erdoğan’ın bir kez daha sandık meşruiyetini arkasına almasıdır ki, bu halka büyük zarar vermektedir. İktidarın meşruiyeti yok ki, sandıktan çıksın! Söylenmesi gereken budur.

Bu söylediklerimle, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçilmesinin kesin olduğunu iddia etmiyorum elbette. Bir aday çıkar, o arada diktatörün altındaki zemin iyice sallanır, toplumun tepkisi artar ve bütün hile ve baskılara rağmen Erdoğan seçilemez. Bu mümkün.

Ancak siyaset tekniği açısından şu anda her şey Erdoğan’ın lehine. Düşünsenize ortada aday yok, bir takım isimler geçiyor ve hiçbiri rüzgar estirecek durumda değil.

Siyaset tekniğini bir kenara bırakacak olursak...

Bir süredir söylüyoruz. Bu iktidarı her şeyiyle yalnız bırakmak, ondan kurtulmanın en kısa ve etkili yoludur.

“Ama illa biri Cumhurbaşkanı olacak, o koltuk boş kalamaz ki” itirazının bir anlamı yoktur. Türkiye diktatörden kurtuluncaya kadar, bazı boşluklar ortaya çıkabilir. Kurtuluş sırasında yaratılacak enerjiyle nice boşluklar dolar, kim bilir!

abbas  |  Cvp:
Cevap: 13
03.06.2014- 12:37

Başbakan Erdoğan Cumhurbaşkanı olmak istiyor. Kürt hareketinin onu yarı yolda bırakmayacağından emin olunca adaylığını da açıklayacaktır. Öcalan İmralı'dan bu konuda mesajlar vermekte ve AKP ile yürütülen süreçten mutlu olduğunu söylemektedir. Başbakan bu sürecin oy'a nasıl tahvil edileceğini hesaplamakta. Açıkça ortaya koyulan beraberlik AKP'ye yaramaz. Başbakan bunu biliyor. Sanki böyle bir beraberlik yokmuş, sadece barış süreci yürütülüyormuş gibi bir izlenim vermeye itina gösterecekler. AKP'nin oylarının üstüne BDP-PKK oylarını katarlarsa ve MHP'nin milliyetçi muhafazakar oylarının bir bölümünü de alabilirlerse Erdoğan gözü kapalı aday olacak, Cumhurbaşkanı olacak ve başkanlığa oynayacaktır. Sonra, ayıkla pirincin taşını!

solcu  |  Cvp:
Cevap: 14
06.06.2014- 21:51

Erdoğan birinci turda olmazsa ikinci turda cumhurbaşkanı olacaktır. 30 Mart oylarının üstüne BDP oylarını, biraz da milliyetçi muhafazakar MHP oylarını ve Saadet partisi oylarını ekleyin, işlem tamamdır.

denizcan  |  Cvp:
Cevap: 15
14.06.2014- 21:07

Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Erdoğan birinci turda olmazsa ikinci turda cumhurbaşkanı olacaktır. 30 Mart oylarının üstüne BDP oylarını, biraz da milliyetçi muhafazakar MHP oylarını ve Saadet partisi oylarını ekleyin, işlem tamamdır.



Benim görüşüm de bu yönde Erdoğan birinci turda olmasa bile ikinci turda Cumhurbaşkanı seçilecektir. HDP-BDP ilk turda kendi adayını gösterir, ikinci turda Erdoğan'ı destekler. Öcalan Erdoğan'dan çok memnun. Görüşmelerin iyi gittiğini durmadan tekrarlıyor. HDP ve PKK ne derse desin, son söz Öcalan'ın olacaktır.

dayanışma  |  Cvp:
Cevap: 16
14.06.2014- 22:53

Alıntı Çizelgesi: denizcan yazmış

Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Erdoğan birinci turda olmazsa ikinci turda cumhurbaşkanı olacaktır. 30 Mart oylarının üstüne BDP oylarını, biraz da milliyetçi muhafazakar MHP oylarını ve Saadet partisi oylarını ekleyin, işlem tamamdır.



Benim görüşüm de bu yönde Erdoğan birinci turda olmasa bile ikinci turda Cumhurbaşkanı seçilecektir. HDP-BDP ilk turda kendi adayını gösterir, ikinci turda Erdoğan'ı destekler. Öcalan Erdoğan'dan çok memnun. Görüşmelerin iyi gittiğini durmadan tekrarlıyor. HDP ve PKK ne derse desin, son söz Öcalan'ın olacaktır.


Kürt hareketinin açıkça Erdoğan'ı destekler bir pozisyon alması kürt hareketini solcu ve ilerici güçler nezdinde zora sokar. Öcalan'ın ise Erdoğan'a karşıt bir pozisyon alacağını sanmıyorum. denizcan'a katılıyorum, kürt hareketinin ileri gelenleri ne söylerse söylesin son söz Öcalan tarafından söylenir. Öcalan ise hükümet ile kurduğu ilişkiyi bozmak istemeyecektir ve bu konuda bir engel oluşturmayacaktır. Erdoğan da kürt oylarını desteğiyle cumhurbaşkanı seçilecektir.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]