Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

25.04.2014- 11:05

"Felakete gidiyoruz"
Ayşenur Arslan

Yorumlarım genellikle karamsar bulunur. Ancak başlıktaki karamsar ifade bana ait değil. 2010 öncesi AKP’ye “askeri vesayeti sona erdirdiği” gerekçesiyle prim veren Tarhan Erdem’e ait.

Tarhan Erdem, KONDA Araştırma Şirketi’nin kurucusu, sahibi. O da, KONDA’nın Genel Müdürü Bekir Ağırdır da hem anketleriyle hem de görüşleriyle (en hafif deyimle) “muhalif olmayan cephe” içinde yer aldılar.

O yüzden, Tarhan Erdem’in, bugün “felakete gidiyoruz” demesini önemsemek gerekiyor. Dahası var.. STAR Gazetesi yazarı Fehmi Koru, O’nun tespitini “dikkate alınması gereken bir uyarı” diye yorumladı.

Gerçi Fehmi Koru’nun, Çankaya tartışmasında Abdullah Gül’ü desteklediğini bilmeyen yok. Gül’ün “adaylık fotoğrafının dışında kalmaması için” ciddi gayret sarf ediyor. Ancak meseleyi, Tarhan Erdem’in “tehlike” vurgusuna katılmaya kadar götürünce.. AKP medyasında, hatta kendi gazetesinde büyük bir saldırıya maruz kaldı. Tıpkı Tarhan Erdem gibi.

Fehmi Koru’yu bilemem, ama anlaşıldığı kadarıyla Tarhan Bey’in susmaya niyeti yok. Yazılarının ardından Cüneyt Özdemir’in 5N1K programında konuştu, kaygısını dile getirdi. Hem de, neredeyse “artık zaman kalmadı” diyen bir telaş haliyle:

“İNŞALLAH OYLA GİDER”
“Erdoğan'ın amacı Cumhurbaşkanı olup, Başbakanlık ve AK Parti Genel Başkanlığını da bir arada götürmek. Ama bu, anayasal yetkilerin gaspıdır. Millet böyle bir anayasa ihlalini cezasız bırakmaz. Başbakan Erdoğan en geç bir iki sene içinde bunun bedelini çok ağır öder. İnşallah oyla gider. Bu da iyi bir şeydir. Oy alamaması ve düşmesi. Yoksa sokak olaylarıyla düşer. Bardağın taşmamış olmaması bugüne kadar yapılanların doğru olduğu anlamını taşımaz. Bu gidiş yanlış bir gidiştir, bu gidişten büyük süratle, halkına söyleyerek vazgeçmezse hepimizin başı belaya girecek. Daha ne söyleyeyim ben. İnanmıyorsa bana söylemesin hatta kamuoyuna da söylemesin. Sadece eşine söylesin bir şey olmaz! Başbakan, Cumhurbaşkanı olmak istiyor. Ve bununla iktidarını muhafaza edeceğini sanıyor. Bununla iktidar muhafaza edilmez. Ben şimdi söyleyeceğim, başka şeyler anlatılacak. Bu manada söylemiyorum. Ama bir felakete gidiyor Türkiye. Ben bu yaşta bunu söylüyorum, neden gençler söylemiyor bilmiyorum. Gençlerin de söylememesini mazur görüyorum. Bildiğim, inandığım bir şeyi söylememezlik edebilir miyim?"

Bu noktada, Cüneyt Özdemir sordu: “Bilip de söylemediğiniz bir şey var mı!”

Yanıt, kaygı dozunu fırlatacak kalibredeydi. “Evet var, ama söyleyemem..”


GÖRÜNEN KÖY
Doğrusu, Tarhan Bey’in bilip de söylemediği şey konusunda hiçbir fikrim yok. Gerçekten yok.

Ama konuşmaya karar verdiğine.. Üstelik bunu “en üst perdeden” yaptığına göre –kendi ifadesiyle- gerçekten başımız belada. Memleketçe felakete gidiyoruz.

Şimdi, “ben zaten aylardır / yıllardır bunu söylüyorum” deyip geçecek değilim. Adımız muhalife, hem de azgın muhalife çıkmış bir kere. Söylediğimiz her şey öyle bir süzgeçten geçiriliyor. Göz ardı ediliyor.

Oysa durum artık, Tarhan Bey’in bile böylesine bir açıklık ve sertlikle konuşacağı (Fehmi Koru’nun da katılacağı) kadar vahim. En önemli nedeni de, Erdoğan’ın / Türkiye’nin takvimi:

İki gün sonra, 1 Mayıs. Erdoğan’ın tavrından “nasıl geçeceği” belli..

Üç beş güne kadar, Köşk’te bekleyen MİT Yasası'ndan haber alacağız. Onun da aslında akıbeti belli.

Haziran’a kadar da, AKP’ye anayasayı değiştirecek çoğunluk sağlayacağı umulan DAR BÖLGE seçim sistemini konuşacağız.. Keza onun da Meclis’ten ve Köşk’ten çıktığını göreceğiz..

Sonra, Ağustos’ta Cumhurbaşkanlığı seçimi.. Bir yıl sonra da genel seçim..

Bunlar, herkesin ajandasına not edilmiş, rutin başlıklar. Bunlara; Gezi’nin yıl dönümü.. Suriye meselesi.. Ekonomik kaşıntılar gibi.. Yani hesapta olmayan ama sürpriz de sayılmayacak gelişmeleri ekleyin..

Erdoğan’ın oylarını arttırmak, en azından konsolide etmek için gerilim politikasına başvurduğu artık sır değil. Dolayısıyla, böylesine kritik bir takvimde gerilimin hiç eksik olmayacağını söylemek de kehanet değil.


BARDAK TAŞMAK ÜZERE
Bu noktada, bir kez daha Tarhan Erdem’in sözlerine dönmek gerekiyor: “Bardağın taşmamış olmaması bugüne kadar yapılanların doğru olduğu anlamını taşımaz.”

Tarhan Bey, “yaptığınız yanlıştı” demenin ötesinde “bardak taşmak üzere” vurgusu yapıyor.

Bırakın AKP’yi, CHP’nin bile bunun farkında olduğundan ciddi kuşkularım var. Oysa, bardak sahiden taşmak üzere. 1 Mayıs, bu konuda çok ciddi bir sınav olacak. Elbette sadece iktidar açısından değil.. Muhalefet.. Ve bu ülkeye, Cumhuriyet’e sahip çıkanlar açısından..

Kim korkuyor, kim korkmuyor? Daha net göreceğiz.

Fehmi Koru bile görmeye başladı, baksanıza.. Görmeye başladı ve Tarhan Erdem’e destek verdiği yazısında “halkın tepkisinden” söz etti. Daha ne olsun!

“Uzun yıllardan beri halkın nabzını tutan bir araştırmacıdan, Ak Parti’nin ‘reformcu’ yüzünü övmekten ve yeri geldiğinde Tayyip Erdoğan’ı takdirden çekinmeyen bir yazardan söz ediyoruz... HALKIN bu niyeti ‘yetki gasbı’ olarak görmesiyle ‘tehlike’ algısına sapacağı ve BUNU DURDURMAYA ÇALIŞACAĞI beklentisini bir ‘hüsnü kuruntu’ mu sayacağız?”


1 MAYIS HAKTIR!
Ben bu yazıyı yazarken haber ve fotoğrafı geldi: Taksim’e polis barikatları dizilmeye başlamış.

Erdoğan toplumu korkuyla hizaya getirmeye çalışıyor. Çünkü kendisi korkuyor. Korkması için elbette haklı nedenleri vardır!! Ama bu toprakların da “korkunun ecele faydası yok” diye bir deyişi vardır.

O da öğrenecek.. Hem bu sözün anlamını.. Hem de 1 Mayıs’ı kutlamanın bir HAK olduğunu.. O hakkın gasp edildiği bir ülkede hukukun ve demokrasinin askıya alınmış sayılacağını.. Dolayısıyla, iktidarın meşruiyetini yitirdiğini.. Ve sivil itaatsizliğin / direnişin / muhalefetin meşru hale geldiğini.. O da öğrenecek.

Yurt

abbas  |  Cvp:
Cevap: 1
25.04.2014- 13:36

Türkiye'nin koşar adım geriye gittiği ve bir felakete doğru yol aldığını öteden beri söylüyoruz. Tarhan Erdem bunu yeni fark etmiş. Bölgede ABD'nin taşeronu ve BOP'un eş başkanı olarak görev yapan AKP ülkemizde diktatörlüğe doğru adımlar atarken Tarhan Erdem gibilerinin aklı neredeydi? Şimdi etekleri tutuşmuş bir ''felakete gidiyoruz'' diyor.   AKP'nin kendisinin bir ''felaket'' olduğu yıllardır söylenip yazılırken sessiz kalanların, daha ötesi AKP'yi liberal demokrat olarak göstermeye çalışanların şimdi eteklerinin tutuşması, geçmişteki günahları bağışlamayı mı gerektirecek? AKP'yle birlikte yaşadıklarımız hep felaketti. Kendileri de ''çok safmışız'' diyerek üstü kapalı bir şekilde teyit edenler yine kendileri değil miydi?

solcu  |  Cvp:
Cevap: 2
26.04.2014- 19:02

Olayı sadece Tarhan Erdem'in üzerine yıkmamak gerek. Liberallerin hemen hemen tamamı AKP'ye destek konusunda ellerinden geleni yaptılar. Yetmez ama evet'çilik bu liberal takımın AKP'ye sundukları desteğin açık bir kanıtı değil miydi?

Kaçak  |  Cvp:
Cevap: 3
26.04.2014- 20:29

Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Olayı sadece Tarhan Erdem'in üzerine yıkmamak gerek. Liberallerin hemen hemen tamamı AKP'ye destek konusunda ellerinden geleni yaptılar. Yetmez ama evet'çilik bu liberal takımın AKP'ye sundukları desteğin açık bir kanıtı değil miydi?



değildi.

eğer öyle olsaydı, o zaman hayır'cılık da eski askerî vesayet düzenine desteğin açık bir kanıtı demek olurdu.

solcu  |  Cvp:
Cevap: 4
26.04.2014- 21:15

Alıntı Çizelgesi: Kaçak yazmış

Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Olayı sadece Tarhan Erdem'in üzerine yıkmamak gerek. Liberallerin hemen hemen tamamı AKP'ye destek konusunda ellerinden geleni yaptılar. Yetmez ama evet'çilik bu liberal takımın AKP'ye sundukları desteğin açık bir kanıtı değil miydi?



değildi.

eğer öyle olsaydı, o zaman hayır'cılık da eski askerî vesayet düzenine desteğin açık bir kanıtı demek olurdu.



Haklısın, yetmez ama evet'çiler AKP'ye destek vermediler, onun elini güçlendirmeler. Onlar sadece AKP'nin ülkeyi demokratikleştireceği umuduna kapılmışlardı! Yetmez ama evetçi miydin:) Böyle savunduğuna göre.

umut  |  Cvp:
Cevap: 5
26.04.2014- 21:16

Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Alıntı Çizelgesi: Kaçak yazmış

Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Olayı sadece Tarhan Erdem'in üzerine yıkmamak gerek. Liberallerin hemen hemen tamamı AKP'ye destek konusunda ellerinden geleni yaptılar. Yetmez ama evet'çilik bu liberal takımın AKP'ye sundukları desteğin açık bir kanıtı değil miydi?



değildi.

eğer öyle olsaydı, o zaman hayır'cılık da eski askerî vesayet düzenine desteğin açık bir kanıtı demek olurdu.



Haklısın, yetmez ama evet'çiler AKP'ye destek vermediler, onun elini güçlendirmeler. Onlar sadece AKP'nin ülkeyi demokratikleştireceği umuduna kapılmışlardı! Yetmez ama evetçi miydin:) Böyle savunduğuna göre.



Ne olabilir ki, AKP'yi ve yetmez ama evetçiliği bu kadar savunduğuna göre başka türlü olabilir mi?

Kaçak  |  Cvp:
Cevap: 6
26.04.2014- 22:19

Olabilir. Şöyle olmuş olabilir: mesela başka bir tavrı benimsemişimdir o sırada, ama sonra yanıldığımı anlamışımdır.

Sizlerin aksine bizler, zaman zaman yanılabilen insanlarız. :)

solcu  |  Cvp:
Cevap: 7
27.04.2014- 00:14

Benimsediğin o tavır neymiş? AKP'nin ülkeye demokrasi getireceği mi? Yanılmışım demek yeterli mi? Hala liberallern ezberlerini tekrarlayan AKP'ci tavrınla yanılıyor olduğunu anlamıyor musun?

Kaçak  |  Cvp:
Cevap: 8
27.04.2014- 12:03

Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Benimsediğin o tavır neymiş? AKP'nin ülkeye demokrasi getireceği mi? Yanılmışım demek yeterli mi? Hala liberallern ezberlerini tekrarlayan AKP'ci tavrınla yanılıyor olduğunu anlamıyor musun?



sizlere geniş bir zamanımda türkçe dersleri vermeliyim. ben "yanılmışım" demedim. öyle olmuş olabileceğinden söz ettim. anlamaman şaşırtmadı.

referandumda evet oyu verdim. yanıldığımı düşünmüyorum. ama bu benim öznel düşüncem. elbette yanılma ihtimali de bulunuyor.

sizlerse hayır dediniz. yanıldığınızı düşünmeye bile yanaşmazsınız. tıpkı bir müminin tanrı inancını sorgulamasının güçlüğü kadar güçtür bu sizin için.

oysa yanıldınız.

ama bu sizi hain, alçak, dönek, vb yapmaz. sadece yanılmış yapar, bir de aslında eski vesayete zihnen bağlı insanlar.

akıl yürütme ve mantık dersleri de vermem gerekecek tabii...



Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]