Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

03.05.2014- 20:33

İki Kadıköy iki Taksim
Asaf Güven Aksel


Bu 1 Mayıs’ta, hükümetin yasakları ve izinleri çerçevesinde, Kadıköy ve Taksim meydanlarından birini seçme, siyasal tartışma ve ayrışma noktalarından birini oluşturdu.

Geçen yıl da, birinde yasaklanan Taksim’e çıkma, diğerinde izinli Kadıköy’de toplanma olduğu varsayımına dayalı bir benzerlikle, paralellikler kurulmasının gündeme geldiğini gördük.

Türk-İş, Türkiye Kamu-Sen, İşçi Partisi’nin toplandığı Kadıköy, özellikle İşçi Partisi’nin son derece çiğ, ucuz ve milliyetçi fişteklemelerle Taksim iradesine karşı takındığı tavırla, bizatihi meydan olarak dışlanması gereken bir yer gibi algılanır oldu.

Örneğin, geçen yıl orada 1 Mayıs mitingi düzenleyen TKP’nin, bu yıl Taksim’e çağrı yapması da, “böyle bir saflaşmada yeni tutum alma” gibi lanse edilmek istendi.

Oysa, iki Kadıköy ve iki Taksim arasında ne böyle bir paralellik kurulabilir, ne de meydanlara, salt bulundukları konum itibariyle bir “saf temsiliyeti” muamelesi yapılabilir.

Meydanlara rengini veren, hangi safa ev sahipliği yaptığını belirleyen, orada konulan iradedir, toplamın niteliğidir, dile getirilenlerin içeriğidir.

Olaysızlık ya da çatışma, bütün içeriklerden bağımsız olarak, ataleti ya da militanlığı temsil etmezler.

Geçen yılın Kadıköy’ü, önceki iki yılda açık olan Taksim’in kapatılacağının ilanından çok önce yapılmış bir tercih, Taksim’de kurulması kararlaştırılmış kürsüye karşı alınmış bir sınıf tavrıydı. “Meydan fetişizmi” tartışmalarının dışında, devrimci içeriğin doğru bir yönelimiydi.

Bunun gerekçeleri, o dönem uzun uzadıya yazıldığı için burada tekrar etmeyelim. Ama, Taksim’de bir polis ablukası ve çatışma olması, orayı Kadıköy’den daha devrimci içerikli yapmazdı. Bunun karartılmasına izin verilemez.

Bu yıl ise, diktatörlük o alanı kapatacağını ilan ettiği için, buna boyun eğilmeyeceğini göstermenin yeriydi Taksim. Ve Kadıköy, daha önceki yıllarda Taksim’de kurulan kürsülerden farklı yönde de olsa, iktidarla arasındaki bağ ya da mesafe anlamında, yine sınıf kürsüsünü temsil etmiyordu.

Nerede toplandığınızın ya da eylem biçiminizin türlü bileşenleri vardır ve bunların toplamında, 1 Mayıs gibi özel gündemlerde gözetilecek biricik ölçüt, örgütlü akıl ve öncülüğün, kime nasıl seslendiği, verdiği imaj ve toplumsallaşmaya olabildiğince sağlayacağı katkıdır.

1 Mayıs’tan hemen önceki yazıda, eğer bir yarıştan söz ediliyorsa, daha fazla sayıda insanın, özellikle “sıradan”ın sokağa çıkartılması açısından bunun geçerli olmasından, aksi halde “kahramanlık” sınırından söz etmiştik.

Bu yıl, polis şiddetine pabuç bırakmayan, yasakları tanımayan eylemlilik, kuşkusuz büyük önem taşıdı ve mümkün olduğunca yerine getirildi. Sağlam, kararlı bir direnişin rol oynayacağı maya kendisini gösterdi.

Şimdi, bunun bir moment ve dayatılana boyun eğmeme olduğunun altını çizmek, modellememek, belki asıl destanları kitlelerin yazacağı gerçeğinin örtülmesini önleyecektir.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
04.05.2014- 12:27

1 Mayıs konusunda ''Alan Fetişizmi'' yaratmanın bir anlamı olmadığı daha önce söylenmişti. Alanların önemi tarihsel anlamlarından ileri gelir. Bu çerçevede Taksim 1 Mayıs alanı solun, işçi sınıfının asla vazgeçmemesi gereken bir alandır. Yani bu anlamda bir ayrıcalığı vardır ve Taksim 1 Mayıs Alanı işçi sınıfının sembol alanlarından biridir ve en önemlisidir. Bu tespit konunun önemli ama sadece bir yanını özetler.

İkinci önemli konu 1 Mayıs'larda alanlarda kurulan kürsülerde ''ortaya konulan irade'', orada toplanan kitleye ve topluma verilen doğrultudur. Takism 1 Matıs alanı dışındaki bütün alanlarda kurulan kürsülerin böyle bir amacı hedeflediği tartışılır bir durumdur. Çünkü bu kutlama-anmalar genellikle işçi sendikaları ve meslek örgütleri öncülüğünde gerçekleşmekte, ve onların kurduğu kürsülerde ortaya konulan irade ve verilen mesajların sol açısından olması gerektiği gibi olduğunu iddia edebilmek pek de mümkün değildir.

TKP 2013 yılında 1 Mayıs'ı Kadıköy'de kutladı. Gerekçeleri forumun diğer başlıklarında yazıyor. Üstelik bu kararı alırken Taksim konusunda bir yasak da yoktu. TKP'nin Kadıköy'de düzenlediği 1 Mayıs kendi organizasyonuydu ve kendi siyaseti açısından kitleye ve topluma kendi siyaseti doğrultusunda bir yön verme amacı taşıyordu. Hiç bir zaman Taksim dışında, Kadıköy'de sarı sendikaların öncülüğünde düzenlenen bir kutlamaya katılım şeklinde olmamıştı. İşçi Partisi'nin bu yıl Kadıköy'e katılım gerekçeleri bu yüzden temelden sakattır ve Perincek'in hapisten çıktıktan sonra cemaat AKP çatışmasındaki AKP'den yana konumlanış almasıyla doğrudan ilintilidir.

Bu konuda üzerinden asla atlanılmaması gereken bir başka önemli konu var. 2014 Taksim 1 Mayıs'ı AKP tarafından yasaklanırken, bundan böyle Taksim'in bu tür kutlamalar-anmalara açık olmayacağı yönündeki kararıdır. Geçen yıl ile bu yıl arasında en önemli ve belirleyici olması gereken fark budur, bu olmalıdır. İşçi sınıfından yana olduğunu söyleyen hiç bir siyasi parti ve örgütün asla kabullenemeyeceği bir durumdur bu. Diğer bütün gerekçeler AKP'nin bu yasa dışı ve sınıf düşmanlığını tepe noktasına vardıran kararı karşısında öncelik alamaz. AKP Türkiye İşçi sınıfının tarihine göz dikmiştir bu sefer. Sınıfı bugüne kadar verilen mücadelesinden, ortaya koyduğu iradeden ve yitirdiği yoldaşlarından bağlarını tümüyle kesmesini istemektedir. Taksim yasağının altında yatan neden budur ve her şey bir yana direnilmesi ve karşı çıkılması durum da budur. Onun için Taksim yasağına karşı tepki gösterilmiş, direnilmiş ve AKP'nin iki yüzlülüğü ve faşizan zihniyeti teşhir edilmiştir.

Böyle de kalmamalı.
İşçi sınıfı örgütleri, solcular, ilericiler, yurtseverler bugünden başlayarak bu keyfi ve   faşizan tutuma karşı da mücadeleye devam demelidirler.

Taksim işçi sınıfının tarihsel aklı ve en önemli sembollerinden biridir. Hiç bir şekilde gerici egemen anlayışının faşizan kararlarına da teslim edilmemelidir. 2014'ün önemi buydu ve Taksim, 1 Mayıs alanı olarak işçi sınıfına açılacağı güne kadar da hep   böyle kalacaktır.

Alisan  |  Cvp:
Cevap: 2
04.05.2014- 13:42

Bu adamın ne zaman ne yapacağı, kimle ortaklık yapacağı, 180 derece dönüş yaparak dün ne dediyse bugün tersini söyleyeceği,...... belli olmaz ve onun ipiyle asla kuyuya inilmez ve inenlerinde başı beladan kurtulmaz diye yıllardır boşuna denilmedi, demedik. Bu adamı her defasında koruyanlar, savunanlar,..... şimdi şapkalarını önüne koyup eleştirenlere, uyaranlara karşı ne kadar haksızlık yaptıklarının muhasebesini yapmalı. Aksi taktirde bu adamın neden böyle devamlı siyasi yön değiştirdiğinin açıklamasını yapmalı.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 3
04.05.2014- 14:05

Alişan hep aynı şeyleri söylüyip duruyorsun. İşçi Partisi sosyalist bir parti değil. Sen de değilsin. Neden o zaman bu düşmanlık? Kürt hareketine yaklaşımı ise, bunu eleştirebilirsin, ama böyle değil. İşçi Partisi değişimiyle kürt siyasal hareketinin değişimini yan yana koyduğumuzda İP kürt ulusal hareketinin eline su bile dökemez. Samimiysen, ve söylemeye çalıştıkların bir ilksel duruş ise, o zaman kürt hareketini eleştirmelisin. Bu da olmayınca, yazmaya çalıştıkların, söylemeye çalıştıkların hep havada kalıyor.

Siyasette önemli olan ideolojik tutumdur. İşçi Partisi bu konuda hemen hemen hiç değişmedi. Solun tarihi ile ilgili kitaplar okursan göreceksin, Perincek için o zamanlar dahi ''Kemalist'' olduğu vurgusu yapıldığını göreceksin. Böyle bir ideolojik görüş eleştirilebilir ama, zig zap yaptığı pek iddia edilemez. Nasıl gerçekleştirileceği veya bu iktidar mücadelesinde bileşenlerinin ne-kim olacağı ise zaman içinde   bir değişken haline gelebilir. Siz bu konuları da karıştırıyorsunuz. Sadece bu bağlamda bile bakarsan kürt hareketinin ideolojik konumunu sürekli değiştirerek bugünlere geldiğini söyleyebilmek mümkün. İp'te bu konu o kadar belirgin değil. Şunun için söyleme gereği duydum; doğru sandığın ve zaman zaman aynı sözcüklerle dile getirmeye çalıştığın bu konuyu bile yanlış yorumluyorsun.

Alisan  |  Cvp:
Cevap: 4
04.05.2014- 15:11

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Alişan hep aynı şeyleri söylüyip duruyorsun. İşçi Partisi sosyalist bir parti değil. Sen de değilsin. Neden o zaman bu düşmanlık? Kürt hareketine yaklaşımı ise, bunu eleştirebilirsin, ama böyle değil. İşçi Partisi değişimiyle kürt siyasal hareketinin değişimini yan yana koyduğumuzda İP kürt ulusal hareketinin eline su bile dökemez. Samimiysen, ve söylemeye çalıştıkların bir ilksel duruş ise, o zaman kürt hareketini eleştirmelisin. Bu da olmayınca, yazmaya çalıştıkların, söylemeye çalıştıkların hep havada kalıyor.

Siyasette önemli olan ideolojik tutumdur. İşçi Partisi bu konuda hemen hemen hiç değişmedi. Solun tarihi ile ilgili kitaplar okursan göreceksin, Perincek için o zamanlar dahi ''Kemalist'' olduğu vurgusu yapıldığını göreceksin. Böyle bir ideolojik görüş eleştirilebilir ama, zig zap yaptığı pek iddia edilemez. Nasıl gerçekleştirileceği veya bu iktidar mücadelesinde bileşenlerinin ne-kim olacağı ise zaman içinde   bir değişken haline gelebilir. Siz bu konuları da karıştırıyorsunuz. Sadece bu bağlamda bile bakarsan kürt hareketinin ideolojik konumunu sürekli değiştirerek bugünlere geldiğini söyleyebilmek mümkün. İp'te bu konu o kadar belirgin değil. Şunun için söyleme gereği duydum; doğru sandığın ve zaman zaman aynı sözcüklerle dile getirmeye çalıştığın bu konuyu bile yanlış yorumluyorsun.


Konunun sosyalistlikle ne alakasi var şimdi? Sizde hep aynı şeyleri tekrarlıyorsunuz ve yok efendim "sende sosyalist   değilsin" diyerk eleştirme hakkın yok diyorsunuz. Siz ideolojilk olarak kabul etmediğiniz konularda asla görüş bildirmiyormusunuz, eleştirmiyormusunuz? Diğer taraftan ben sosyalizim düşmanı falan değilimki, sadece yanlışlarını eleştiriyorum ve toplumun anladığı ve özlediği sosyalizmin doğruluğuna işaret ediyorum. Siz her zamanki gibi her şeyi kendi tekelinizde görüyorsunuz.
Bırakın İP nin sosyalist olup olmadığını sol dahi değil ama sizin için hala sol. Bir dönemler. "Maucu bozkurt", yani resmen faşist diye niteliyordunuz ve o dönem için söyledikleriniz sadece "sol içi polemik" diyorsunuz. Polemik falan değil siyasi bir tesbitti. Ha siyasi tesbitimiz yanlıştı diyerek öz eleştiri verebilirsiniz ama onu dahi yapmıyorsunuz ve işin kolayına kaçıyorsunuz.
Ben KUH nin herhangi bir elemanı değilim. Ulusal kurtuluş mücadelesi veren herkese destek veriyorum, bunlar Kürtler olur, çerkezler olur,.......   hiç farketmez. Ulusal mücadele verenlerde illada sosyalist olacaklar diye bir şart yok. Tabiiki haklarını almak için dönem dönem devleti temsil edenlerinde siyasetine göre mücadele biçimlerini değiştirebilirler ve her dönem içinde doğruları yapıyorlar denilmez. Ama hatayı sadece çalışanlar yapar evde oturup tembelce konuşanlar değil. Bu siyasettede aynıdır. Yıllardır adamlar mücadele veriyorlar, bu yolda binlerce insan kaybettiler, canları yandı,...... bazı kazanımlarda aldılar, dönem dönem hatada yaptılar. Ya siz sözde sosyalistler ne yaptılar veya yapıyorlar? Hiç bir şey yapmamanıza rağmen sayısız yanlışlarınız var. Keşke sosyalizim adına somut bir şeyler yapmış olsaydınızda tümü yanlış olsaydı. O zaman sizede değer verirdim, mücadelenize saygı gösterirdim. Siz meyve veren ağacı taşlıyorsunuz ama kendi adınıza sıfır mücadele veriyorsunuz. Tek yaptığınız kemalist rejimi cumhuriyetin kazanımları safsatasıyla savunuyorsunuz, hala sosyalist solun dışladığı bir adama sahip çıkıyorsunuz. Siz zaten her şeyi çok iyi bilenlerdensiniz, bu tür cümle kurmakta ustasınız. Neyse zaten gene bildiğinizi okuyacaksınız, değişmeyeceğinizde belli. Bu kadar açıklama yeterde çok bile, tabiiki anlayana. Türkiye sosyalist solunun   yüzde   doksanından fazlası anlıyor, o bana yeter. Sizin anlamamanız fazla önemlide değil.

dayanışma  |  Cvp:
Cevap: 5
04.05.2014- 15:46

Konunun sosyalistlikle şu şekilde alakası var. Sosyalist olmayan biri bir başkasını sosyalist olmadığı şeklinde eleştirmemeli. Saçma olan bu. Kürt hareketini desteklemek kürt halkını desteklemek, kürt hareketine yönelik eleştirilerde bulunmak kürt halkına karşı olmak değildir. MHP'yi eleştiriyoruz, MHP Türkiye'de yüzde 20ye yakın oy alan bir parti MHP'yi eleştiriyoruz diye Türk halkına karşı çıkıyoruz diye bir anlam çıkartılamaz.

Alisan  |  Cvp:
Cevap: 6
04.05.2014- 16:05

Alıntı Çizelgesi: dayanışma yazmış

Konunun sosyalistlikle şu şekilde alakası var. Sosyalist olmayan biri bir başkasını sosyalist olmadığı şeklinde eleştirmemeli. Saçma olan bu. Kürt hareketini desteklemek kürt halkını desteklemek, kürt hareketine yönelik eleştirilerde bulunmak kürt halkına karşı olmak değildir. MHP'yi eleştiriyoruz, MHP Türkiye'de yüzde 20ye yakın oy alan bir parti MHP'yi eleştiriyoruz diye Türk halkına karşı çıkıyoruz diye bir anlam çıkartılamaz.

dayanisma arkadas kusura bakma ama bayagi sacmalamissin. Sen bir sosyalist olarak brujuva demokrasisini benimsemedigin halde burjuva demokrasisinin geregini yerine getirmeyen ama kendisini burjuva demokrasisinin savunucusu olan bir partiyi, iktidari, kurulusu,... asla elestirmiyormusunuz?

Ben Perincek'i neden sosyalist degilsin diye elestirmiyorumki. Bunu dahi anlayamamissiniz. Ben o sahsi kendi söylemleriyle ve yaptiklariyla karsilastirarak degerlendiriyorum.
Birisi sosyalistim diyorsa ama yaptiklariyla sosyalistlige ters düsüyorsa sen soyalist degilsin ve olamazsin deme hakki sadece sizdemi oluyor? Nereden aliyorsunuz bu hakki? Ben veya baska biriside sosyalistligin ne oldugunu biliyorsa ve birisi yanlis olarak kendisini sosyalist olarak lanse ediyorsa pekihala, hayir sen sosyalist degilsin cünkü, yaptiklarin ve söylemlerin sosyalistlige ters düsüyor diyebilirim. Birisinin ossyalist olup olmadiginbi sadece sosyalist olanlar tesbit edebilir diye bir kural varsa gösterinde ögrenelim.
Nedir sizin bu Perincek hayranliginiz böyle? Nereden geliyor bu hayranlik gercekten merak ediyorum.

dayanışma  |  Cvp:
Cevap: 7
04.05.2014- 16:27

Kişisel olarak Perincek üzerinden sol düşmanlığı yapanları ve kürt hareketi üzerinden de AKP yandaşlığı yapanları solcu olarak görmüyorum. Kürt hareketine sempati duyanlarda bu özellik var ve size karşı çıkışımız da ondan oluyor. Siz ise Perincek adını duyar duymaz ayaklanma başlatıyorsunuz. Adamlar iktidarda değil. Gelen vurmuş giden vurmuş, hala İşçi Partisi perincek düşmanlığı. İşçi Partisine düşmanlık yaptığınızda ne oluyor, AKP mi demokrat oluyor, yoksa sola mı kayıyor?   İşçi Partisine duyduğunuz düşmanlığın binde birini AKP'ye karşı gösterebilseydiniz, AKP bu kadar egemen olamazdı.

Alisan  |  Cvp:
Cevap: 8
04.05.2014- 16:31

Alıntı Çizelgesi: dayanışma yazmış

Kişisel olarak Perincek üzerinden sol düşmanlığı yapanları ve kürt hareketi üzerinden de AKP yandaşlığı yapanları solcu olarak görmüyorum. Kürt hareketine sempati duyanlarda bu özellik var ve size karşı çıkışımız da ondan oluyor. Siz ise Perincek adını duyar duymaz ayaklanma başlatıyorsunuz. Adamlar iktidarda değil. Gelen vurmuş giden vurmuş, hala İşçi Partisi perincek düşmanlığı. İşçi Partisine düşmanlık yaptığınızda ne oluyor, AKP mi demokrat oluyor, yoksa sola mı kayıyor?   İşçi Partisine duyduğunuz düşmanlığın binde birini AKP'ye karşı gösterebilseydiniz, AKP bu kadar egemen olamazdı.

Hakkimda sadece yanildiginizi söylemek istiyorum. Inanip inanmamak tabiiki size ait. Ön yargili olmamanizi tavsiye ederim.

Perincek hakkinda sadece Kürt hareketi söylemiyor. Sosyalist Solun ezici cogunlugu. Arastirin göreceksiniz. Sol düsmanligi yapan Perincek'in ta kendisidir. Artik gözünüzü acin lütfen.
Sol düsmanligi Sol'u bu denli asagi cekenlerdir, ülkede yillardir binde birlerde tutanlardir, siyasi arenada bir hic durumuna getirenlerdir,.....

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]