Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

01.11.2014- 17:25

geçtiğimiz ay Kobane endeksli büyük kırılmalara sahne oldu. Türkiye'nin ışid'e destek verdiği iddiaları sürekli gündem tutularak yükseltilen gerilim, pkk'nin sürecin bittiği açıklamaları ve hdp'nin "sokağa çıkın" çağrısı ile kitlesel linç gösterilerinde boşaldı.

6-7 Ekim olaylarında kırk küsur kişi hayatını kaybetti. Hdp'li Altan tan bile olaylardaki sorumluluklarından dolayı isyan etti. Hdp içinde ayrışma yaşandı. Ama solumuzdan tepki gelmedi.

İHD raporunda 6-7 Ekim faciasında yaşananlarla ilgili güvenilirliğini zedeleyen ifadeler yer aldı. Mesela Yasin börü'nün iki grup arasındaki çatışmada öldüğü ileri sürüldü. Kafası taşlarla defalarca vurularak ezilen bu gencin ölümü sol çevrelerde tartışma konusu ne yazık ki olamadı. Böylece Berkin Elvan için sokaklara dökülen solumuzun, burakcan'ın dhkpc tarafından öldürülmesine ses çıkarmamasında olduğu gibi, haksız ölümlere karşı ayrımcı yaklaştığı bu olayda da ortaya çıktı.

Kobane'de ışid'e karşı savaş(a)mayan PKK, içeride süreci bitirebileceğini ve savaşı başlatabileceğini Açıkladı. Bu yönde saldırılar ve ölümler oldu. Kobane'de ışid'e karşı silahlı direniş ne kadar saygıdeğerse, içeride tırmandırılan gerilim sırasında yaşananlar da o kadar utanç verici oldu. Ortada tuhaf bir durum olduğu anlaşılıyordu, ama nedeni bilinmiyordu.

Bu arada Ulusalcı kesimin 'sol' 'teorisyen'i Doğu perinçek, kobane'nin ışid'e düşmesinin ülkemiz için hayırlı olacağını söylemiş. Böylece meşhur sözü bir kere daha hatırlamamıza neden olmuş; "alçal ki yerin bu yer değildir"... Teorik zikzaklığıyla ünlü perinçek, ulusalcılığın geldiği bu en aşağı konumu, bütün açıklığıyla ortaya koymuş. Kadınları satan, çoluk çocuk demeden insanları öldüren ve bütün halkı yerinden yurdundan eden ışid canilerini, o çok savunduğu ulus devletinin bekâsı için faydalı bulmuş.

Türkiye ışid kuşatmasına karşı kobane'deki kürdleri aktif biçimde desteklemesi gerekirken bu konuda zoraki yardım ediyor havasında kalmaya devam etti. Erdoğan'ın bu konudaki demeçleri, "Kobane neden stratejik, anlamıyorum" ve "PYD'yi de ışid gibi terörist görüyoruz" demesi bu izlenimi güçlendirdi.

Öte yandan ypg'li yaralıların Türkiye'de tedavisi devam etti. Beklenen Peşmerge koridoru sonunda açıldı ve sembolik geçiş başladı.

Sembolik düzeyde kalmasının sebebinin kürd hareketleri arasındaki güvensizlik olduğu konuşuldu. Özellikle PKK ve pyd'nin Barzani'ye güvenmemesi, kendi küçük iktidar alanları olan rojava'da iktidarı diğer kesimlerle paylaşmaya yanaşmaması bu isteksizliğin sebebiydi. Ama ışid'in ağır silahlarına karşı kobane'yi savunmakta yetersiz kalması, anlaşmaya uyarak hem peşmergeyi hem de öso'yu kabul etmeye razı olmasına yol açtı.

İçeride kürd medyası uzun zamandan beri bölgedeki gelişmeleri manüplatif tarzda veriyordu. Bunlardan en çarpıcı olanı 4 Temmuz tarihli özgür gündem gazetesinin manüplatif haberiydi. Bu 'haber'e göre ABD'nin ve Türkiye'nin bilgisi ve onayı doğrultusunda Barzani'nin ve diğerlerinin katılımıyla Amman'da ışid'e destek toplantısı yapılmıştı. Gizli olan bu toplantıyı içeriden birisi para karşılığı güya açığa çıkarmıştı.

Barzani'nin sert biçimde yalanladığı Ve muhtemelen İran kaynaklı bu manüplatif haber, kısa süre içinde pratik   tarafından da yalanlanmış oldu. Önce ışid KDP ile savaşa başladı, ardından ABD ışid'e hava bombardımanına başladı, şimdi de Türkiye ışid'e karşı peşmergelere koridor açtı.

Öte yandan Türkiye'nin Barzani'ye koridor açabilmesi tezkere sayesinde yasallık kazanmış oldu. Bu da tezkereye evet oyu veren MHP ile hayır oyu veren hdp'yi ironik biçimde boşlukta bıraktı. MHP bu sefer koridora karşı çıkıyordu, hdp ise çekingence de olsa destekliyordu.

Geçen ay yaşanan gelişmelerin ideolojik açıdan boşluğa düşürdüğü bir başka kesim de Ulusalcı sol oldu. Şimdiye kadar Esad rejiminin tüm katliamlarını, işkencelerini, kendi şehirlerini bombardımanla yerle bir etmesini görmezden gelen, her türlü vahşetine rağmen bu rejimi anti emperyalistlik adına destekleyen tkp, ip gibi 'sol 'partiler, radikal dinci hareketlerden ürken ABD'nin tavır değiştirip esad'lı bir Suriye'ye razı olmaya başlaması üzerine üç maymunu oynama pozisyonuna geçtiler.

Demek ki ABD ve diğer Batılı emperyalistler kendi çıkarları açısından meseleye yaklaşıyormuş ve Esad'a da rıza gösterebilirlermiş. Demek ki Esad anti emperyalist bir kahraman değil, eski baasçı geleneğin son kalıntısı bir diktatörmüş. Döktüğü onca kana sessiz kalmaya gerek yokmuş.

Zaten ışid'in örgütleyen, eğiten ve Irak devletinin silahlarını ışid'e aktaran da Saddam'ın eski subaylarıydı. Saddam'ı anti emperyalist ilan eden Perinçek'in ışid'e neden hemen yumuşak yaklaştığı daha net anlaşılıyor şimdi.

Sözde laikçi, cumhuriyetin değerlerini savunucu, 29 Ekim'lerin artık en önde gelen kutlayıcısı ve yürüyüşçüsü 'sol'cularımız, ışid gibi dinci bir harekete rıza göstererek, özde nasıl bir içler acısı halde olduklarını gösteriyorlar. Üstelik sürekli olarak ışid'i Türkiye'nin desteklediğini iddia ediyorlardı ve buna ikna edebilmek için sahte belgeleri paylaşıp duruyorlardı.

Türkiye'nin ışid'e yardım edip etmediğini bilemeyiz ve ancak tahminde bulunabiliriz. Bu en azından bir süreliğine mümkündür diyebiliriz. Ama bu ısrarlı iddialar ve sahte kanıtlar ister istemez düşündürüyor.

Saf solcularımız kolayca aldandı ve kandı. Birilerinin istediği gibi düşündü. Ama işte şimdi en büyük devrimci olan hakikat, en büyük doğrulayıcı olan pratiğin eliyle ortaya çıkmaya başlıyor.

Daha da çıkacak. Bizler de burada yazmaya devam edeceğiz.

abbas  |  Cvp:
Cevap: 1
01.11.2014- 19:19

Bir çırpıda solun teorisini de pratiğini de yerle bir etmişsiniz!

Kaçak  |  Cvp:
Cevap: 2
03.11.2014- 10:10

Alıntı Çizelgesi: abbas yazmış

Bir çırpıda solun teorisini de pratiğini de yerle bir etmişsiniz!



Çünki solumuzun teori ve pratiği bir çırpıda yerle bir edilecek kadar perişan halde.

munzur  |  Cvp:
Cevap: 3
03.11.2014- 17:50

Alıntı Çizelgesi: Kaçak yazmış

Alıntı Çizelgesi: abbas yazmış

Bir çırpıda solun teorisini de pratiğini de yerle bir etmişsiniz!



Çünki solumuzun teori ve pratiği bir çırpıda yerle bir edilecek kadar perişan halde.



Bu yazınızda Türkiye solunun teori ve pratiğini mi anlattınız, öyle mi anlayalım?

Kaçak  |  Cvp:
Cevap: 4
03.11.2014- 19:43

Alıntı Çizelgesi: munzur yazmış

Alıntı Çizelgesi: Kaçak yazmış

Alıntı Çizelgesi: abbas yazmış

Bir çırpıda solun teorisini de pratiğini de yerle bir etmişsiniz!



Çünki solumuzun teori ve pratiği bir çırpıda yerle bir edilecek kadar perişan halde.



Bu yazınızda Türkiye solunun teori ve pratiğini mi anlattınız, öyle mi anlayalım?



Hayır, tek bir yazıda bunu nasıl başarabilirim ki? Sadece geçen ayın değerlendirmesini yaparak, solumuzun teorik ve pratik sefaletini gösterdim.

Yazıyı anlık yazmıştım. Etraflı bir inceleme değildi. Dolayısıyla, daha fazla derinleştirilebilir. Ama esas olarak, solumuzun durumu budur. En abartılı olanı Perinçek'in ışid'e cevaz veren 'teori'si ve öbür tarafda ışid'i avına çıkıp histerik bir vahşeti sergiyelen hdp pratiği.

kemalist  |  Cvp:
Cevap: 5
03.11.2014- 20:18

''Bir kişi öldü sol yürüdü, başka bir kişi öldü sol yürümedi'' deyince solun teorik ve pratik sefaletini ortaya sermiş mi oluyorsunuz? Bu mu?

Kaçak  |  Cvp:
Cevap: 6
04.11.2014- 09:42

Alıntı Çizelgesi: kemalist yazmış

''Bir kişi öldü sol yürüdü, başka bir kişi öldü sol yürümedi'' deyince solun teorik ve pratik sefaletini ortaya sermiş mi oluyorsunuz? Bu mu?



hayır, bu kadar değil. basitleştirerek önemsizleştirmeye çalışmanız doğru bir tarz değil.

abbas  |  Cvp:
Cevap: 7
06.11.2014- 06:06

Solun sefaleti konusunda başka bir şey yazmamışsınız ki. Biz basite indirgemiyoruz, siz bozuk bir dürbünle etrafı görmeye çalışıyorsunuz.

Kaçak  |  Cvp:
Cevap: 8
06.11.2014- 10:16

Alıntı Çizelgesi: abbas yazmış

Solun sefaleti konusunda başka bir şey yazmamışsınız ki. Biz basite indirgemiyoruz, siz bozuk bir dürbünle etrafı görmeye çalışıyorsunuz.



bunları yazacağınız yerde benim iddialarımı çürütecek cevaplar vermeniz daha uygun olmaz mı? oysa sizler basit birkaç cümlelik "cevap"larla kaçak güreşiyorsunuz. oysa "kaçak" benim.

mesela perinçek'in ışid ve kobani görüşü ile ilgili yazdıklarım yanlış mı? bu bir teorik sefalet değil mi? ulusalcı solculuğun, vatan kurtaran şabanlığın, böylesi çalkantılı bir coğrafyaya dar ulus-devletler mantığıyla bakmanın vardığı içler acısı yer değil mi? halkları kendi yaşadığı coğrafyadan edip göç yollarına düşüren, insanları katleden veya pazarlarda satan vahşi ışid çetelerini savunur duruma düşmüş bir politik teorik tavır için daha kibar bir sıfat bulmaya çalışmalı mıyız?

esad için "vatanını savunuyor" deyip katliamlarını mazur gören ve gösterenlerin, şimdi abd'nin iran'la anlaşarak esad rejimine râzı gelmesi üzerine artık katliamları görmeye başlayacaklarını ümid edebilir miyiz? halep halen esad rejimince bombalanmaya devam ediliyor. taş üstünde taş kalmamış görüntüleri tv.lerden görmeye devam ediyoruz. acaba bugüne kadar bu konuda solcu olduğunu iddia eden ulusalcı çevrelerden tek bir itirazı da bırakın, bir soru geldi mi? "bu kadar bombardıman fazla", "okulu neden bombalamışlar ki"yi bırakın; "kendi şehirlerini bombalayarak vatan savunması olur mu?", "şehirler yerle bir edilince geriye vatan kalır mı?" sorularını bile duyamıyoruz.

perinçek, ulusalcı cenahın en karikatürize karakteri. onun kadar dürüst(!) olmayıp daha çekingen bir dille kobani'nin düşmesini içten içe isteyenlerin tümünün siyasî konumlanışındaki sefaleti "cesur" perinçek ele vermiş oluyor.

perinçek madalyonunun öbür yüzü olan pkk-hdp-pyd çizgisinin vardığı yerse bir pratik sefalet değil mi? onları 3 maymun tavrıyla destekleyen solumuzun tavrı pratik sefalet değil mi? 16 yaşındaki bir çocuğun katledilmesini suskunlukla ve bilmezden gelerek geçiştirmenin sol ahlakî değerlerimiz açısından kabul edilebilir bir yanı var mı?

pkk-hdp-pyd çizgisinin, kobani'ye kdp'den bile yardım gelmesi karşısında düştüğü kaygı ve panik hâlindeki zavallılığı, kendi kurduğu kanton'u savunamayıp, buraları ateşlerde yakmaya çalışmanın korkunç çelişkisini görmemek mümkün mü?

pyd'nin düne kadar esad'la flörtü ve esad rejiminin diğer kesimlere yönelik katliamlarını görmezden gelip susmasıyla; şimdi sıra kendisine gelince kobani'yi "stalingrad direnişi"ne benzeterek insanî duyarlılık istemesindeki çelişkiyi "sefalet" değilse hangi kelimeyle ifade etmeliyiz?

daha dün (4 temmuz 2014) kendi basın organlarından olan özgür gündemde, takma isimle   manüplatif haber yayınladılar. güya abd, türkiye ve barzani, ışid'i destekleyen gizli bir toplantı düzenlemişti amman'da. bu manüplatif haber "sol" haber sitelerinde kısa sürede yayılıp bir çok kez tekrarlandı ve bizler inandırıldık. ama o yalan haberin foyası kısa sürede, ışid'in barzani güçlerine saldırması ve savaşmasıyla, abd'nin ışid'i havadan bombalamaya başlamasıyla ve türkiye'nin de ışid'e karşı peşmerge birliklerine koridor açmasıyla dökülüverdi. herhangi bir açıklama, özeleştiri vb okudunuz mu?

bu dediklerim "bozuk dürbün" görüntüleriyse, siz kendi dürbününüzle gördüklerinizi anlatın ki bilelim. bakalım, sizin dürbün nasıl gösteriyor.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]