Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Güncel Tartışma Konuları

Ak Saray'ın altında neden gizli geçit var?

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın altında gizli geçit olduğu iddiasını verdiği soru önergesiyle TBMM gündemine taşıdı.

Resim Ekleme


CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na sunduğu soru önergesiyle Ak Saray'ın altında gizli geçit olduğu iddiasını sordu. Tanrıkulu verdiği soru önergesinde "Kamuoyunda 'Ak-Saray' olarak adlandırılan 1000 odalı Cumhurbaşkanlığı binasının altında gizli geçit olduğu iddiası doğru mudur? İddia doğru ise bu gizli geçitlerin inşa maliyeti ne kadardır?” sorusunu sordu.

'NEDEN GEREK DUYULMUŞTUR'
Tanrıkulu verdiği önergede “İddia doğruysa hiçbir demokratik ülkenin Başbakanlık/Cumhurbaşkanlığı konutunda yer almayan fakat otokratik rejimlerin vazgeçilmesi olan gizli tahliye geçitlerine hangi gerekçeyle ihtiyaç duyulmuştur? Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda acil durumlarda sığınmak için kullanılabilecek herhangi bir sığınak alanı mevcut değil midir? Eğer mevcutsa ayrıca bir gizli tahliye geçidine neden gerek duyulmuştur?" ifadelerini kullandı.

ileri

denizcan  |  Cvp:
Cevap: 1
11.11.2014- 13:43

Erdoğan'ın Çankaya'dan Ak Saray'a taşınmasının nedeni bu gizli geçitlerdir bence. Erdoğa bu gizli geçitleri ihtiyaç duymuş olabilir. Ya bir daha Haziran direnişi olursa!

abbas  |  Cvp:
Cevap: 2
11.11.2014- 15:11

Yapımına bir milyar üç yüz yetmiş milyon lira harcanan bir kaçak saray bu. Sadece elektrik giderinin aylık yediyüz bin lira olduğu hesaplanmış. BU kadar yoksul bir ülkede görülmemiş bir harcamayla halka tepeden bakma ihtiyacı ortaya çıkmışsa, bu binanın altında da gizli geçitler olması çok mantıklı. Korkuyorlar çünkü. ''Şimdi uyuttuğumuz bu ülke insanı yarın uyandığında halimiz ne olur'' diye düşünüyorlardır.

dayanışma  |  Cvp:
Cevap: 3
17.11.2014- 21:11

Bin bir oda masalları
MELİH PEKDEMİR



Evet efendim, ben de biliyorum, bin bir değil bin oda var AkSaray’da.

Ama “bin birinci” odayı merak ediyorum.

Siyaset diye masal-maval anlatılıyor artık. İyice şirazeden çıktılar. Malum Şahımız-Şahısımız Amerika’yı yeniden keşfediyor, “Amerika’yı Kolomb değil biz (Müslümanlar) keşfettik” diyor yahu!

Öyleyse, masal-maval bu ya uydur uydur yeniden yaz: Masala göre malum memlekette bir Malum Şah-Şahıs hüküm sürüyor. Şah-Şahıs Cemaatin kendisini aldattığını öğreniyor ve öfkeleniyor. Kendisine bağlı tüm cemaatçilerin nankör ve hain olduğuna inanmaya başlıyor. Önce cemaatin dinlediğinden kuşkulandığı Keçiören’deki evini terk ediyor. Her gece sonrasında paralel yatak odalarını, yine dinleniyordur kuşkusuyla, içindeki cemaatçilerle birlikte peş peşe yıktırıyor. Şah’ın veziri bakıyor ki bu yıkım bitmiyor, aslında vezirlik için yapılmış bin odalı AkSaray’ı Şah-Şahıs’a veriyor ve böylece Şah-Şahıs’ın cemaat korkusu olmadan her gece başka odada yatabilmesi mümkün oluyor. Çünkü Şahlık makamı o memlekette yatma yutma makamı… Ve bin odadan sonra yine yatmak ve yutmak için bininci odaya da giriyor ki, bir de ne görsün…

Ne gördüğünü, yazının sonunda söyleyeceğim. Çünkü önce şunları söylemeliyim:

Son marifetiniz AkSaray’ınızla övünüyorsunuz. Övünürken bir yandan da yaşam odalarını esirgediğiniz madencileri öldürüyorsunuz. Övünürken bir yandan da zeytinleri hâlâ üzerinde ağaçları kesiyorsunuz.

AkSaray maliyeti bin (belki de iki bin) yaşam odası maliyeti kadarmış. AkSaray’a bin oda yaptınız ve orada yaşıyorsunuz, oysa madenlerde yapılmamış her yaşam odası ölüm demek, AkSaray’ın her bir odasının bedeli kesinlikle ölüm demek… Ölüm odalarında yaşayabiliyor ve saltanat sürüyorsunuz.

Artık cümle âlem öğrendi:

Minareler değil gökdelenler süngünüz.

Kubbeler değil AkSaraylarınız miğfer.

Camiler değil AVM’ler kışlanız.

Peki ama neymiş?

Bu AkSaray TC’nin ilk “seçilmiş” cumhurbaşkanına pek yakışırmış. Hayır efendim, “ilk” seçilmiş değil ki! Çünkü aslında TC’nin iki “seçilmiş” cumhurbaşkanı var. Biri Evren biri Erdoğan ve 12 Eylül’dür (1980 ve 2010) ikisini de yaratan…

Yırca’daki Kolin şirketi aslında rejimin aynası. Şirket özel güvenlikçilerini derhal harcamadı mı? “Yeniden” faşizm rejimleri de cemaatçi genel güvenlikçilerini harcamıştı…

Kolin şirketi Yırca’da zeytin ağaçlarını kesmedi mi? “Yeniden” faşizm rejimleri de AkSaray için AOǒde çam ağaçlarını kesmişti…

Biz zeytini severiz, onlar zeytinyağı gibi üste çıkmayı severler.

Biz zeytini severiz, onlar hurmayı severler, zeytin yerine hurma yerler…

Ve bu yüzden AkSaray’daki bin birinci odada yatma-yutma erbabı Şah-Şahıs için hurma dahi depolamışlardır.

Öyleyse? Bin bir oda masalı mutlaka şöyle biter:

“Bugün yedikleri hurmalar…”

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]