Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

08.03.2015- 04:17

Mahir'in Mirası

Barış Yıldırım

17 Ağustos 2014


Mahir Çayan bundan tam 40 yıl önce dokuz yoldaşıyla birlikte Kızıldere'de kuşatıldığında teslim olsaydı bu ülkenin tarihinde farklı sayfalar okurduk. Köhne bir köy evinden çıkartılan 10 şehit, elbette Homeros'tan Dedem Korkut'a, rapsodlardan dengbejlere dünyanın en büyük destancılarının en görkemli türkülerini hak eden bir yiğitlik sergilediler. Ancak onların asıl yiğitlikleri ve büyüklükleri, bir ülkeye de değil bütün ezilen halklara kurtuluşa uzanan ''engebeli, dolambaçlı ve sarp'' fakat tarihin ve aşkın yasalarınca zorunlu kılınmış yolu göstermeleriydi.

Sömürge devrimlerinin büyük kuramcısı Mahir Çayan


''Mahir bugün yaşasaydı ne yapardı?'' sorusu bizim için anlamsızdır. İlle spekülasyon yapacaksak ''Bugün yaşayan bir Mahir ne yapardı?'' sorusu üzerine düşünmeyi tercih ederiz.

Hayal gücünün dizginlerini salsak ve bugün Marx'ı bir medya imparatorluğunun kapitalistlerin sofrasından beslenen başkalemi; Lenin'i pazarlarını agresif bir şekilde yedi kıtaya yayan çokuluslu bir şirketin CEO'su, Mahir'i oligarşinin bir partisinin grup başkanvekili olarak tahayyül etsek, bu devrimci önderlerin kendi koşullarında söyledikleri ve eylediklerine dirhem halel gelmez.

Çünkü bireyin tarihte ne kadar önemli olursa olsun tali bir rol oynadığını biliriz. Önemli olan, dünyayı doğru gören bir bilincin somut koşulları tahlil ettiğinde vardığı somut sonuçlar ve bunların ışığında atılan somut adımlardır.

Yine de bayraklarımızda bazı bireylerin silueti dalgalanıyor.

Çünkü onlar tarihin bir anında öyle bir tavır almışlardır ki tarihin geri kalanında oturulması gereken sandalyeyi göstermişlerdir. Biz aslında insan yüzlerini değil siyasi duruşları boyarız pankartlarımıza. İçinden ''kişi kültü'', ''fetişleştirme'' gibi laflar geçen cümlelere güler geçeriz. Ahmakların birey gördüğü yerde biz devrim görürüz.

Mahir Çayan bundan tam 40 yıl önce dokuz yoldaşıyla birlikte Kızıldere'de kuşatıldığında teslim olsaydı bu ülkenin tarihinde farklı sayfalar okurduk.
Köhne bir köy evinden çıkartılan 10 şehit, elbette Homeros'tan Dedem Korkut'a, rapsodlardan dengêjlere dünyanın en büyük destancılarının en görkemli türkülerini hak eden bir yiğitlik sergilediler. Ancak onların asıl yiğitlikleri ve büyüklükleri, bir ülkeye de değil bütün ezilen halklara kurtuluşa uzanan ''engebeli, dolambaçlı ve sarp'' fakat tarihin ve aşkın yasalarınca zorunlu kılınmış yolu göstermeleriydi.

Kızıldere'deki evin duvarlarındaki kurşun deliklerinden onlarca siyasi hareket çıktı. Bunların bir kısmı, sonraki 40 yıl boyunca Türkiye ve Kürdistan'daki devrimci kavga ırmağının en gür kollarını oluşturdular. Dünyanın en büyük, en direngen, en savaşkan gerilla hareketlerindendi bunlar.

Mahir Çayan ''Biz buraya dönmeye değil ölmeye geldik!'' dediğinde ''Biz burada dünyanın ezilen halklarına özgür yaşam yolunu göstermek için öleceğiz!'' diyordu aslında. Bu yüzden biz, o cümlede ölümü değil herkes için bir yaşamın kurucu iradesini okuruz.

Sömürge devrimlerinin büyük kuramcısı

On'ların direngen ve savaşkan pratiğine 40 yıllar boyunca milyonlarca yumruk kaldırsak az gelir. Çayan'ın teorisi layık olduğu saygıyı en gerekli yerden, kavga alanlarından görmüştür, görmektedir. Ama bu mirasın teorinin alanında aynı düzeyde ele alındığını söyleyemeyiz.

Faşizme faşizm dememek için kırk takla atan akademi eşrafından bekleyecek bir şeyimiz yok, ama kitap ciltleri arasında ne kadar dolaşsa da devrimin ışığıyla göz temasını hiç kesmeyenlerimiz de söz konusu Mahir olduğunda dirence selam göndermekten öteye fazla geçmiyorlar.

Devrim tarihimizin en önemli dönemeçlerinden birinin 40'ıncı yıldönümünde vurgulamalıyız ki, Mahir Çayan, sömürge devrimciliğinin en özgün kuramcılarından biridir.

Yeni sömürgecilik, sürekli devrimci durum, faşizmin bir içsel olgu olması, suni denge, silahlı propaganda, politikleşmiş askeri savaş stratejisi, gizli işgal   kavramları etrafında örülen bu kuramın tek tek öğelerinin tarihi incelenecek olursa, bunların birçoğunun Çayan tarafından ''bulunmuş'' kavramlar olmadığı görülecektir. Bu kavramlarda Amilcar Cabral'dan Carlos Mariguella'ya, Mao'dan Althusser'e, Che'den Ho Chi Minh'e birçok kalemin mürekkebi veya gölgesi bulunabilir.

Aranıp bulunmalıdır da. Ancak Çayan';ın özgünlüğü, emperyalizmin ikinci paylaşım savaşı sonrasındaki sömürgecilik politikalarına karşı dünyanın her köşesinde yükselen devrimci kavgaların teorik mirasında birer ikişer serpiştirilmiş halde bulunan bu kavram ve tahlilleri, tutarlı ve sıkı bir bütünlük halinde örmesidir.

Bütün Yazılar'ında, özellikle de ''Kesintisiz Devrim II ve III'' makalelerinde ortaya konulan bu bütünlüklü devrim teorisinin örneğine, diyebiliriz ki, bu teorinin çeşitli (bazen de bütün) unsurlarını kullanarak devrimini gerçekleştirmiş Küba, Nikaragua, Vietnam gibi ülkelerde bile rastlamayız. Bu yüzden de Çayan'ın teorik mirası teorik ilgiyi özellikle hak etmektedir.

Araştırmacı için bir yol haritası taslağı

Mahir Çayan'ın teorisini inceleyecek bir araştırmacı bu teoriyi oluşturan kavram cephaneliğinin tek tek bütün unsurlarının ve ortaya çıkardıkları bütünün izini şuralarda sürmek göreviyle karşı karşıyadır:

-İkinci paylaşım savaşı sonrası sömürge devrimciliği teorilerinde (üçüncü bunalım dönemi, yeni sömürge tahlili, devrimci durum tahlilleri, silahlı propaganda vd.)

-Gramsci'den Althusser'e giden sol çizginin kimi öğelerinde (ideoloji, hegemonya ve suni denge ilişkisi)

-Bugün ''yeni'' diye ortaya çıkan sol tandanslı kuramların kimi kurucu öğelerinde (bugün hâlâ çok güncel bir olgu olan sermayenin bileşenlerindeki değişim, maddi olmayan sermaye vd.)

Öte yandan bu teorinin 1980 sonrasında ülkenin tarihini değiştirecek müdahalelerle uygulanması sırasında geçirdiği değişiklikler, bu teoriye yapılan katkılar, bu teoriden (doğru ya da yanlış) sapmalar, başlı başına bir araştırma alanıdır.

Bugün Mahir Çayan kuramının unsurları güncel politikanın bir parçasıdır. Faşist politikacılar bile ''demokrasicilik oyunu''ndan bahseder; emperyalistlerle rekabet edemediği için iflasın eşiğine gelen eski solcu bir yeni kapitalist ''gizli işgal'' kavramını hatırlayıverir; içli köşe yazarları onun savunduğu her şeyi reddederek onu anabileceğini sanır; sol liberaller bir sabah kalkıp -gece artık nasıl bir kabus gördülerse- Mahir'in kişiliğine yahut teorisine bayram-değil-seyran-değil-seferberlikler ilan ederler.

Bu teorinin asıl tartışılacağı yer, doğduğu ve bayraklaştığı yerdir: ''Gerillaların bayrağı birbirine devrederek tırmandığı engebeli, dolambaçlı ve sarp devrim yolu.''

Ama bu gerçek bizi, topraklarımızda doğan ve 27 yaşına basmadan şehit düştüğü halde tarihsel önemi reddedilemez büyük devrimci hareketleri esinleyen bir önderin oluşturduğu kurama, sömürge devrimciliğinin en bütünlüklü kuramlarından birine, emek harcamaktan alıkoymamalı. ''Bugün yaşayan bir Mahir Çayan''ın hangi teorik ve pratik tutumları alacağını ancak bu şekilde daha iyi görebiliriz çünkü. Devrimci teori devrimci pratiğe böyle böyle akar.

Bu akışın maharetli kaptanına, sözün ve eylemin büyük ustasına saygıyla, kavgayla...

http://siyasol.org/mahirin-mirasi/

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]