Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

Perinçek’in hedefinde o sanatçılar var

1931-1941 Yılları Arasında Liselerde Okutulan ve Devrimci Kuşakların İdeolojisini Belirleyen Temel Eser; KEMALİST DEVRİM'İN TARİH DERSLERİ SET


Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Sanatçılar Girişimi'nin bildirisine ilişkin Aydınlık’ta bir yazı kaleme aldı.

Resim Ekleme    

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, 11 Eylül'de Sanatçılar Girişimi tarafından "Baş sorumlu, sorumsuz Cumhurbaşkanıdır" başlığı ile yayınlanan bildiriye ilişkin Aydınlık’ta bir yazı kaleme aldı.

Perinçek’in sert sözlerle hedef aldığı Sanatçılar Girişimi'nin Ataol Behram ve Hayati Asılyazıcı'nın önderliğinde kaleme alınan bildirisinde Ulusal Kanal’da program yapan Haluk Çetin, Aydınlık’ın eski yazarı Özdemir İnce, Ulusal Kanal’ın eski yöneticisi ve Vatan Partisi’nin eski Genel Başkan Yardımcısı Levent Kırca, Aydınlık’ın eski yazarı Ferhan Şensoy, Vatan Partisi’nden milletvekili adayı olan Ümit Zileli’nin ve Vatan Partisi’ne yakınlığıyla bilinen Gülsen Tuncer’in   imzalarının yer alması dikkat çekti.

Haberin yayınlanmasının ardından Şair Hüseyin Haydar'ın da aralarında olduğu bazı sanatçılar, bildiriye imza atmadıklarını ve kendilerin sorulmadan imzalarına yer verildiğini söyledi.

Doğu Perinçek, “Geçende bir grup yazarımız, ‘Sanatçılar Girişimi’ imzasıyla ABD emperyalizminin güdümündeki Bölücü Terör örgütüne karşı yürütülen vatan savaşına karşı bildiri yayınladı. Ataol Behramoğlu kardeşimin yanında bazı tanıdık imzaları da görünce, acı duymamak mümkün mü? İnsan vurulmuş gibi oluyor” ifadelerini kullandı.

“BİR KEZ DAHA YAZIKLAR OLSUN!”


Sanatçılar Girişimi’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve tezkereyi hedef alan bildirisine “Yazıklar olsun” diyerek sert çıkan Perinçek “Bu yazarlarımız, bugün Mehmetçiğin verdiği vatan mücadelesini ‘Kanlı, karanlık çatışma ortamının bir kez daha hortlatılması’ olarak görüyorlar. Vah vah ve yazıklar olsun! Bu yazarlarımız, Bölücü Teröre karşı sınır ötesi harekât tezkeresinin Meclisten geçmesine karşı çıkıyorlar. ABD ve AB emperyalistleri ile birlikte o tezkereyi protesto ediyorlar. Bir kez daha yazıklar olsun!” dedi.

“CENAP ŞEHABETTİN GİBİLER DE VARDIR”


“Bu savaşta yüreği Mehmetçikle atmayan şair, Beyoğlu’nun izbe sokaklarından çıksın, beyannamesini halka okuyabilecek mi!” diyen Perinçek, sanatçılara “Cenap Şehabettin” yakıştırması yapıp şöyle çıkıştı:

“Bu savaşta bilgisini, birikimini, güzellik ustalığını Türk Ordusunun cephesine sürmeyen yazar, yarın bu milletin içinde alnı açık dolaşabilecek mi? Vatan savaşına karşı mevzilenerek de şair sıfatı taşınabilir kuşkusuz, ama Namık Kemal olunmaz, Tevfik Fikret olunmaz, Mehmet Akif olunmaz. Hele Nâzım Hikmet hiç olunmaz! Cenap Şehabettin gibiler de vardır. İstanbul’da İstiklâl Savaşına karşı konumlanmışlardı. Bugün edebiyat tarihçileri dışında onların adını bilen kaldı mı?”

“KİMİN YANINDASIN?”

“Kimin yanındasın, ABD’nin stratejik piyonu olan bölücü terörün mü, yoksa vatan savaşı veren Mehmetçiğin mi?” diye soran Perinçek, yazısını şöyle sonlandırdı:

“Şiirin halkı vardır, sınıfı vardır. Kimi şairin ipek yüklü kervanı vardır, kimi şairin yalnızca yanan yüreği. Şiirin rengi vardır. Kimi şiir, kese kese altının rengindedir, sapsarıdır. Ya da sarayların tül perdelerinin rengindedir, pembedir. Halkın yüreğini tutuşturan şiir ise, ateş rengidir. Damarlarda dolaşan ve büyük davalar için akıtılan kan rengidir.”

ayhan  |  Cvp:
Cevap: 1
30.09.2015- 18:55

İŞTE O BİLDİRİ

Doğu Perinçek’in sert sözlerle eleştirdiği Sanatçılar Girişimi bildirisi ise şöyle:

“Haziran seçimleri sonrasında ülkenin kanlı, karanlık bir uçuruma yuvarlanmasının baş sorumlusu sorumsuz cumhurbaşkanıdır.

Anayasaya göre cumhurbaşkanı(vatana ihanet suçu dışında) sorumsuzdur.

Türkiye cumhurbaşkanı sorumsuzluğunu bütün davranış ve demeçleriyle kanıtlamaktadır.

Başlıca sorumsuzluğu yasa tanımazlığı, kendisinin de güvencesini sağlayan anayasayı hiçe saymasıdır.

Bu cumhurbaşkanın demokrasiden, demokrasilerin temel dayanağı olan güçler ayrılığından anladığı, bütün güçlerin tek elde, kendi elinde toplanmasıdır.

Türkiye cumhurbaşkanı anayasal sorumsuzluk kavramıyla sorumsuzluk suçu işlemeyi aynı şey olarak anlamakta, bu en saygın makama seçilişinden bu yana, tıpkı başbakanlığında olduğu gibi sorumsuzluk alanında suç üstüne suç işlemektedir.

7 Haziran seçim sonuçları ülkemiz için bir umut ışığı olabilirdi.

Savaş tezkeresinin yeni meclisten, üstelik de ana muhalefetin bir bölümünün desteğiyle geçmiş olması, bu umudun kararmasında ilk adım olmuştur.

Bir başka muhalefet partisinin kendisiyle aynı sayıda milletvekili çıkaran partiye karşı uzlaşmaz tutumu, iktidar partisinin ve sorumsuz cumhurbaşkanının sultasından kurtulma önünde aşılmaz engel oluşturmuştur.

Böylece de seçim sonuçlarından şiddetle rahatsız olan ve bu rahatsızlığının çok açık nedenleri bulunan sorumsuz cumhurbaşkanına siyasal ortamda dilediğince sorumsuz davranma olanağı sağlanmıştır.

Kanlı, karanlık çatışma ortamının bir kez daha hortlatılmış olmasının yanı sıra bizleri yakından ilgilendiren sanat alanındaki yasa dışı baskı ve uygulamaların sorumluluğu da kuşkusuz ki bütün bu uygulamaların başlıca sorumlusu olan bu sorumsuz kişinin omuzlarındadır.

Ülkemiz daha da çoğalıp şiddetlenerek devam edeceğinden kaygı duyduğumuz böyle bir ortamda seçime nasıl gidecek?

Amaç, seçimi engelleyip sorumsuz kişinin tek adam iktidarını olabildiğince uzatmak mıdır?

Bizler, Türkiye halkının, ulusumuzun birlik ve mutluluğunu, sorumsuzluğun diktasının değil demokrasinin sınırlarının olabildiğine genişletilmesini, düşünme ve yaratma özgürlüğünün sınırsızlığını savunan sanatçılar, ülkemiz için duyduğumuz büyük sorumluluğumuzla, aydın, aydınlanma, sanat ve sanatçı düşmanlığını her fırsatta dile getiren bu sorumsuz kişiye karşı, insan olma onurunu ve sorumluluğunu taşıyan herkesi, bütün kişi ve kurumları suskun kalmamaya, sorumsuz kişiye sorumluluklarını hatırlatmaya çağırıyoruz.”

Bildiriye imza koyan sanatçılar şunlar:

Tarık Akan, Edip Akbayram, Onur Akın, Sunay Akın, Üstün Akmen, Alaattin Aksoy, Mehmet Aksoy, Muzaffer Akyol, Aytaç Arman, Hayati Asılyazıcı, Semir Aslanyürek, Engin Ayça, Orhan Aydın, Rutkay Aziz, Kürşat Başar, Cezmi Baskın, Bedri Baykam, Nihat Behram, Ataol Behramoğlu, Cahit Berktay, Mustafa Bilgin, Metin Boran, Metin Coşkun, Tuncer Cücenoğlu, İsa Çelik, Nevzat Çelik, Haluk Çetin, Meral Çetinkaya, İsmail Hakkı Demircioğlu, Nuri Dikeç, Erhan Doğan, Atilla Dorsay, Bilgesu Erenus, Mehmet Ergen, Genco Erkal, Altan Erkekli, Erdal Erzincan, Mert Fırat, Müjdat Gezen, Altan Gördüm, Mehmet Güleryüz, Tarık Günersel, Hüseyin Haydar, Emin İgüs, Levent İnanır, Özdemir İnce, İlhan İrem, Ekrem Kahraman, Hidayet Karakuş, Bülent Kayabaş, Yıldız Kenter, Erol Keskin, Suna Keskin, Tuğrul Keskin, Arif Keskiner, Levent Kırca, Mine Kırıkkanat, Kemal Kocatürk, Nuri Kurtcebe, Orhan Kurtuldu, Mustafa Köz, Küçük İskender, Safiye Mine Erdurak, Zeynep Oral, Yılmaz Onay, Nedim Saban, Pınar Sağ, Vedat Sakman Sali, Menderes Samancılar, Canan Sezenler, Osman Şahin, Ferhan Şensoy, Burhan Şeşen, Cihat Tamer, Yavuz Top, Gülsen Tuncer, Yaman Tüzcet, Metin Uca, Engin Uludağ, Ersan Uysal, Erkut Uzelli, Hilmi Yarayıcı, Nejat Yavaşoğulları, Işık Yenersu, Ender Yiğit
Hüseyin Yurttaş, Ümit Zileli"

ayhan  |  Cvp:
Cevap: 2
30.09.2015- 19:02

Doğu Perinçek'e zehir zemberek yanıt

Resim Ekleme

Son söyleyeceğimi en başta belirtmek, durduğum yeri cümle aleme ilan etmek ve imzasını çeken arkadaşlar dışında, dimdik duran sevgili dostlarımı selamlamak adına ilan ediyorum:

-Sanatçılar Girişimi’nin bildirisi altında imzamın bulunması, kızıma, gelecekte olacağını varsaydığım torunlarıma, milletime ve gelecekteki “bizlere” sunduğum en değerli armağandır, onur duyuyorum...

Evet, okumadıysanız, satır satır bir kez daha okuyun, okumadıysanız, sindirerek, üstünde düşünerek okuyun ve hazmedin, bu bildiri namuslu, yürekli, her daim dik durmasını bilmiş, bu ülkenin gerçek aydınlarının gelebilecek her türden baskı ve zorbalığa karşı gözünü kırpmadan imza attığı bildiridir...

Evet, bu bildiri “saray savaşı değil, vatan savaşı” uyutmacasına karşı, yalnızca yüreğini değil, bedenini de taşın altına koymuş Cumhuriyet aydınının imzasını taşıyan, önümüzdeki yüzyıllara ışık tutan bir başkaldırı metnidir...

-Ve sanıyorum, şu yukarıdaki satırlar, niçin Vatan Partisi adaylığından, Aydınlık gazetesi yazarlığından ve Ulusal kanal Ana Haber Sunuculuğundan ayrıldığımı anlatmaya yeter...

* * *

Gelelim sadede...

Ülkemizde şu anda yaşanan kaos, bir vatan savaşı değil, diktatörlüğünü sağlama almak isteyen, Büyük Devrimcinin ismi dahil, tüm mirasını bir kabile devletine dönüştürmeye yeminli yobaz kafanın, esir aldığı cumhuriyeti tam anlamıyla “köleler cemaatine” çevirme yolunda oynadığı son perdedir...

Türk Silahlı Kuvvetleri, 2007’de “Oval Ofis” te ABD Başkanı Bush ile Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı sıfatlı muhterem arasında alınan kararla bir kaç yıl içinde tüm cenahlarıyla çökertilmiş, oyunu Türk milletine anlatabilecek aydınlar ise alçakça iftiralarla Silivri zindanlarına tıkılmıştır. O gün “ben bu davanın savcısıyım” diyen kişinin, bugün “aldatıldık” sözleri ise en hafif tabirle ancak çadır tiyatrolarına yakışır!. Bunu en iyi tahlil edebilecek kişilerin başında ise sanırım 6 küsur yılını Silivri zindanında geçiren Doğu Perinçek gelmektedir...

Şimdiii... Orduyu, yargıyı, bürokrasiyi, medyayı kızgın demirden çember içine almış ve bu çemberi gün be gün acımasızca daraltan muhteremin kendi ikbali, yakın çevresi ve sponsorlarını kurtarma, anayasa ve yasaları hiçe sayarak yani bir seçim kararı alma, insan topluluklarını boğazlaşmaya götürme harekatı söyler misiniz, nasıl oluyor da “Vatan Savaşı” kutsiyetine sokulabiliyor?!..

Bunca yürekli aydına, yurtsevere, her daim dik durmuş şairine, tiyatro, sinema oyuncusuna, ressama, heykeltıraşa, gazeteciye “yazıklar olsun” diyerek, “Cenap Şehabettin” aşağılaması yaparak saldırırken, hiç mi düşünmüyorsunuz gün geldiğinde Hürriyet İtilaf, Ahrar Partisi ayarına inebileceğinizi, “Artin Kemal” diye kuyruğunuzda teneke sokaklarda koşturabileceğinizi?..

Yakışır mı, Türk tarihinin gelmiş geçmiş en ahlaksız 13 yılına, bir diğer deyişle “Fetret Devri” ne imza atmış, yarın sizin yargılandığınız Silivri Mahkemelerinde “el aman” diyerek, el etek öperek, “vallahi ben yapmadım, o yaptı” zavallılığına sığınacak olanlarla saf tutmak?..

Yalnızca saf olmaktan bile aşağıda olanların kanacağı, bir yandan PKK’ya savaş açmış, diğer yandan Suriye’deki PKK uzantısıyla, sizin “emperyalist” diye yaftaladığınız ABD’nin emriyle kol kola giren bir iktidarı “vatan savaşı” etiketiyle desteklemek bağımsızlık mıdır, özgürlük müdür, Mustafa Kemalcilik midir, söyler misiniz nedir???

Hiç kuşkunuz olmasın; o bildirinin altında imzası olan yiğit yurtseverler, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gerçekten girişeceği “Vatan Savaşını” kanlarını, canlarını en ufak tereddüt göstermeksizin ortaya koymasını da çok iyi bilirler.

Son olarak; neredeyse çocukluğumdan beri tanıdığım, tanımaktan müthiş bir onur ve gurur duyduğum, sevgili Ataol Behramoğlu’na seslenmek istiyorum:

-Kardeşim dersin bana, gurur duyuyorum... Senin gibi asla eğilmemiş bir yurtseverin şahsında tüm imza sahibi dostlarımı, bir devrimcinin asla sönmeyen ateşiyle kucaklıyorum...

Ümit Zileli

Odatv.com

ayhan  |  Cvp:
Cevap: 3
30.09.2015- 19:13

Sanatçılar girişiminin bildirisine ve Ümit Zileli'nin yorumuna katılıyorum. Bu savaş kirli bir savaştır ve sorumlusu da 7 Haziran seçim sonuçlarını beğenmeyen cumhurbaşkanıdır. Doğu Perincek'e bir şeyler oldu, Silivri'den çıktığından beri AKP'nin yedek gücü olarak davranıyor. Sanatçılar girişiminin haklı bildirisine bile karşı çıkıyorsa bu işin altında bir çapanoğlu olmalı.

Cevap: 4
30.09.2015- 23:21

Perinçek: İttihatçı değil, Abdülhamitçi!

Resim Ekleme

Doğan Ergün - İleri Haber

Rıza Tevfik'i nasıl bilirsiniz?
İttihatçı mı?
Abdülhamit düşmanı mı?
Öyle...

Sonra, Hürriyet ve İtilafçı mı?
Şu dizelerle Abdülhamit'ten af dileyen Rıza Tevfik mi?
"'Pâdişah hem zâlim, hem deli' dedik,
İhtilâle kıyam etmeli dedik;
Şeytan ne dediyse, biz 'beli' dedik;
Çalıştık fitnenin intibahına."
Öyle...

Sevr'i imzalayanlardan, Yüzelliliklerden Rıza Tevfik mi?
O da doğru...

Tarihimizde bir İttihat ve Terakki var.
İttihatçılığın farklı dönemleri, farklı yönelimleri; doğruları, yanlışları var.
Birlik ve İlerleme diyen bir İttihatçılık var.
2. Abdülhamit'e karşı hürriyet mücadelesi veren İttihatçılık var.
Ermenilerle birliği isteyen, zorlayan İttihatçılık var.
Bir de sonrası var... Sonrası ayrışma, sonrası zor, sonrası çözülüş...

Türkiye'nin önünde bugün de iki yol var:
Ya Saray kazanacak, ya halk.
Ya zorbalık ve istibdat kazanacak ya hürriyet.
Ya Saray'a karşı mücadelede birlik kazanacak, ya ayrışma...

İttihatçı mıyız? Hayır, sosyalistiz...
İttihatçılığın yerini, değerini, doğrularını, yanlışlarını biliriz.
Ama ittihatçılıktan kaçışın ne olduğunu da biliriz.
Saray güzellemelerini, Abdülhamitçilikten, Sevrciliğe uzanan yolu iyi biliriz.

Aylar önce ilk işaretleri gelmiş, uyarmıştık.
Kobane'de Türkiye'yle Amerika savaşıyor deyince, kavim siyasetini mahkum etmiştik.
Devamı geldi.
Rıza Tevfik'in mersiyesi pek etkiledi Perinçek'i...
Saray savunmasının marşlarını yazar oldu.
Türkiye'den vazgeçti, dar Türkistan'a razı oldu.
Birlik düşüncesi bitince, ilerleme de bitti. İlerleme bitince birlik de bitti...
Saray'ı vatan sandı, bekçilik ediyor.

NOT: Bu yazı, Saray'a karşı mücadeleye çağıran, savaş tezkeresine "hayır" diyen aydın ve sanatçılara saldıran Perinçek'e yanıt vermek amacıyla yazılmıştır.

umut  |  Cvp:
Cevap: 5
04.10.2015- 10:49

Doğu Perinçek’in ‘vatan’ anlayışı...
Nihat Behram




Sanatçılar Girişimi’nin, Diktatörün kanlı karanlık saldırı ve hesaplarına karşı “Baş sorumlu sorumsuz Cumhurbaşkanıdır” başlığıyla yayınladığı ve   “insan olma onuru ve sorumluluğu taşıyan herkesi, bütün kişi ve kurumları suskun kalmamaya çağıran” bildirisi nedeniyle Doğu Perinçek, gazetesindeki köşesinde “esip gürlemiş”! “Şiirin de toprağı vardır” başlıklı yazısında bildiride imzası olan şair ve sanatçılara “vatan savunması, toprak, halk, devrimcilik” ve de “şairlik” konularında “kılavuzluğa” soyunmuş! Bildiride imzam var. Eh, haddini bilmezin hak ettiği cevap dili budur:

Doğu Perinçek’in “vatan” anlayışı olsa olsa dinci faşizme kürekçilik, ırkçılığa çanakçılık, emperyalizme yalakalıktır. Devrime ve zalimleri devirmeye dönük bir halk ayaklanması olsa, bu alçak “vatan savunması” maskesi altında acaba neler yapacak?. “Acaba” sözü de bu cümlede yanlış oldu, çünkü neler yapacağı gayet açık! “Acaba” yerine “belli ki” demeliydim...

A be alçak, bebekler öldürülüyor, dağ taş bombalanıyor, halk “sokağa çıkma yasağı”yla evine, köyüne, kasabasına kapatılıp katlediliyor; ırkçılık körükleniyor; diktatör koltuğundan düşmemek için her türlü kanlı karanlık hesaplar içinde; bir iktidar ki, sadece Anadolu’da değil Libya’dan Irak’a, Sudan’dan Malezya’ya kadar dinci, cani, katil, halk ve insanlık düşmanı güçlerle ilişkili, bu güçleri besliyor, bu güçlerle emperyalist yağmacılar arasında köprü; nice kanlı karanlık provakasyon ve katliamların kuluçkası...... “Hiç mi vicdanın sızlamıyor” demiyorum, çünkü bu konuda da “belli ki” sende vicdanın kırıntısı yok... Yani, kürekçiliğini yaptığın diktatörle yarışsan açık ara öndesin!

Hele ki, orada burada karşılaştığımızda mahalle eniği gibi kuyruk sallayarak fırdönen şu 2. sınıf manzumeci, ‘siyasi şefin emirerliği bastonu’yla ‘diklenen’ Hüseyin Haydar’a bak! Ömrü billah şair olmak için çabalamasının yüzü suyu hürmetine, o bildiriyi imzalayan şairlere hırlarken bari biraz haddini bilseydi! Ama ne çare, tasması ve doyumluk kemiği, kapısında hırladığı “kasap”a ayarlı!

Şimdi bu Doğu, Suriye konusunda Esad’ı savunuyor! Yani görüntü ve sözde öyle! Esad’ın ‘emperyalist saldırılara karşı vatan savunması yaptığını’ söylüyor. Tamam, Esad emperyalist yağmacılara karşı vatan savunması yapıyor. Peki: ABD güdümlü IŞID ve emperyalizmin savaş oyuncağı örgütleri silahla, parayla besleyen ABD’nin kapı kulu yönetimlere, (diyelim ki AKP ve diktatörüne) karşı Esad da haklı olarak   savaş ilan etse, bu Doğu topacı sarındığı ‘vatan savunması ipi’nden yere indiğinde acaba ne yana dönecek! Hani “soldan sağa da dönse, sağdan sola da dönse topaç topaçtır, ipini sarıp yere vuran onun dönme yönü ve hızını belirler” deseniz de, insan yine de merak ediyor!

Sanatçılar Girişimi olarak yayınladığımız   “Ülkenin kanlı karanlık bir uçuruma yuvarlanmasının baş sorumlusu sorumsuz Cumhurbaşkanıdır” başlıklı bildiri ve altında imzası olan sanatçılar hakkında Doğu Perinçek’in hükmüne bak: “Geçende bir grup yazarımız ABD güdümlü bölücü terör örgütüne karşı yürütülen vatan savaşına karşı bildiri yayınladı....Bu yazarlarımız bugün Mehmetçiğin verdiği vatan mücadelesini ‘kanlı karanlık çatışma ortamının bir kez daha hortlatılması’ olarak görüyorlar. Vah vah ve yazıklar olsun! Bu yazarlarımız bölücü teröre karşı ‘sınır ötesi harekat tezkeresi’nin meclis’ten geçmesine karşı çıkıyorlar.   ABD ve AB emperyalistleri ile birlikte o tezkereyi protesto ediyorlar. Bir kez daha yazıklar olsun!” Topaç, bu kadarla da kalmıyor, dinci faşit, ırkçı   diktatörün kanlı karanlık eliyle sardığı kaytanından aldığı hızla dönmeyi sürdürüyor: “Bu savaşta bilgisini birikimini güzellik ustalığını Türk Ordusu’nun cephesine sürmeyen yazar yarın bu milletin içinde alnı açık dolaşabilecek mi?” Hani MHP veya Alperenler’le falan yarışsa, ırkçılık ve   kan susamışlıkta yine açık ara önde gider. Onların hiç olmazsa   yüzleri açık, yani ırkçılık ve katliam çığırtkanlığının ‘sol maskeli’si değil! Bu utanmazın pervasızlığında sınır da yok! Sanatçılar Girişimi’nin bildirisinden kasıtla “Vatan savaşına karşı mevzilenerek Namık Kemal, Tevfik Fikret, Nazım Hikmet olunmaz...İstiklal Savaşına karşı İstanbul’da konumlanmış Cenap Şehabettin olunur” türü ‘şaire klavuzluk’ işine de soyunmuş! Öyle gaklıyor!  

“Vatan savunması”ymış! Partisinin adını “Vatan” koyduğundan olacak, vatanı da partisi sanıyor! Ülkenin en yiğit, en yurtsever, bütün zorlukların karşısnda dimdik durmuş, her biri ayrı ayrı bedel ödemiş   Edip Akbayram’dan Tarık Akan’a, Genco Erkal’dan Ataol’a, Orhan Aydın’dan Mehmet Güleryüz’e kadar en seçkin sanatçılara “vatan” konusu ve “sanat” konusunda “fetva” veriyor! Edepsizliğin, haddini bilmezliğin boyutu boyundan büyük! Sanatçılara çemkirme konusunda diktatörle yarışsa yine açık ara önde gider!

Ülkeyi ve halkını tarihinin en kanlı, en karanlık uçurumun eşiğine getirmiş, hırsızlıkta doymak bilmez, yalanda, sahtekarlıkta sınır tanımaz, halkın değerlerine saldırıda pervasız, hukuku, demokrasiyi, çağdaş eğitimi, insani değerleri dinci faşizmin ziftiyle kat kat   karartmış, doğasından emekçinin terine dek ülkenin bütün değerlerine sülükler gibi yapışmış ve ‘dövize endeksli pazarlayan’ ve   bütün bunları ABD ve Batı yağmacılığının güdümünde ve taşeronu olarak yapan bir iktidarın “vatan savunması” nasıl bir şeyse artık! Bu da işte o “vatan savunması”nın ramazan davulcusu; emperyalizmin kuluçkasında can bulan dinci faşist ırkçı padişah bozuntusunun tellalı! Gel de, düşmesine yakın günlerde “vatan savunması” söylemiyle   “milleti” Hitler’in arkasında saf tutmaya çağıran “nasyonalist”leri anımsama!

Hayat, vatanı, halkların düşmanı, kanlı karanlık savaş çığırtkanı diktatörlerden ve onların tellallarından, davulcularından korusun!  

KARINCA  |  Cvp:
Cevap: 6
04.10.2015- 14:26

Biz Perinçek ve artıklarına Sosyal Faşist derken bizlere kızıyordunuz!
Oysa Perinçek bugünkü konumuna birden bire gelmedi!

Yaşanan ULUSALCI politikaların,burjuva değerler üzerine oturtulan siyasetlerin, yurt,vatan,bayrak seviciliğinin sonucu geldi.

Umarım bu başkalarına ders olur.
Bu yolun sonunda ,Ulusalcı Batakta Perinçekle buluşmakta var.
Ben biliyorum şimdi koro halinde ezberlediğiniz KUYRUKÇU kelimesiyle saldıracaksınız!

munzur  |  Cvp:
Cevap: 7
04.10.2015- 14:29

Doğu Perincek'i hergün eleştirmek Murat Belgelere, Ufuk Uraslara hiç dokunmamak parlamentoya taşımak konusunda ne diyorsun? Perincek AKP yanlısı politikalar nedeniyle sosyal faşist ise AKP'yi iktidarda tuttuğunu söyleyenlere ne dememiz lazım?   Şu kolaycılıktan kurtulmak lazım.

tekyoldevrim  |  Cvp:
Cevap: 8
04.10.2015- 14:40

Alıntı Çizelgesi: munzur yazmış

Doğu Perincek'i hergün eleştirmek Murat Belgelere, Ufuk Uraslara hiç dokunmamak parlamentoya taşımak konusunda ne diyorsun? Perincek AKP yanlısı politikalar nedeniyle sosyal faşist ise AKP'yi iktidarda tuttuğunu söyleyenlere ne dememiz lazım?   Şu kolaycılıktan kurtulmak lazım.



Samimi olarak sormak istiyorum, Doğu Perincek eleştirilerine neden karşı çıkıyorsunuz? Bu forumda alışkanlık haline gelmiş, Perincek'i eleştirenlere karşı hemen bir cevap yetiştiriliyor.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]