Figen Yüksekdeğ 'Ergenekon' dedi, AKP'yi masaya dönmeye çağırdı

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, "Bugün saraydaki zat Ergenekon atına binmiş, iktidar, başkanlık için şahlanacağını sanıyor" derken "Tecridin derhal kaldırılması ve bütün sorunların çıkış yeri olan masanın dağıtıldığı o noktaya yeniden dönülmesini istiyoruz" ifadelerini kullandı.


HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, parti genel merkezinde düzenlenen Kadın Meclisi Toplantısı'nda konuştu.

AKP-Cemaat ortaklığıyla yapılan Ergenekon operasyonlarına atıf yapan Yüksekdağ, "Bugün saraydaki zat Ergenekon atına binmiş, iktidar, başkanlık için şahlanacağını sanıyor. O at sırtından kimleri attı. Ergenekon atına binip o sarayda ömrübillah başkan olacağını sananlar kuvvetle ve dehşetle yanılıyorlar demektir. Bugüne kadar bu kirli savaş yapısının maşallah dediği 3 gün yaşamadı. Bugün de bu şiddet ve zulüm iktidarı kendi sonuna doğru gidiyor. Bizler bu sonun bir parçası olmayacağız” ifadelerini kullandı.

"Çözüm süreci" açıklaması da yapan ve masa çağrısında bulunan Yüksekdağ sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye halklarının sancıdan çıkabilmesi için Kürt sorununda komplocu siyasete son verilmesi, Öcalan üzerinde uygulanan esaret politikasının bitirilmesi gerekiyor. Tecridin derhal kaldırılması ve bütün sorunların çıkış yeri olan masanın dağıtıldığı o noktaya yeniden dönülmesini istiyoruz."

Aylardır Sur'da, Lice'de, Nusaybin'de, Cizre'de Silvan'da halkın iradesinin teslim alınmaya çalışıldığını belirten Yüksekdağ, halkın bu yönetim şekline karşı itirazının hizaya çekilmeye çalışıldığını, bu karanlıktan çıkmanın yolunun ise direnmekten geçtiğini ifade etti.

Yüksekdağ, "Halka karşı uygulanan zulmün sona erdirilmesi için dört bir yanda seferber olduk. Ne yazık ki bu seferberliğimiz vahşet bodrumunda katledilen kardeşlerimizi kurtarmaya yetmedi. Bunun için üzgünüz, kendimizi sorguluyoruz. Bu zulme karşı öfkeliyiz. Artık AKP ve Saray iktidarı o bodrumun enkazında kalmıştır. Artık AKP ve Saray iktidarının geleceği o bodrumda kilitlidir. Ama halklarımızı bu karanlığa mahkum edemeyecekler" diye konuştu.

SOL

Kürt hareketinin temsilcileriyle beraber olan solcular zamanla kürt hareketinin temsilcileri gibi olup onların dili ile konuşmaya başlıyorlar. Figen Yüksekdağ soldan gelip kürt hareketinin içine yerleşen biri ve Demirtaş'tan bir farkı yok. Aynı dili kullanıyorlar. Ergenekonun ne olduğu ortaya çıktı bunlar hala AKP'nin dilinden bile geri bir dili kullanmaya devam ediyorlar. Ergenekon iddianamelerine o kadar inanıyorlarsa o iddianamelerde PKK'nin MİT tarafından kurdurulduğu iddialarına da inanıyorlar mı?

AKP ergenekon davalarıyla yol aldı, kendini devlet haline getirdi, Figen Yüksekdağ ve Demirtaş bunu hala göremiyor. Yeniden bir öcü yaratıp bu yolla AKP'yle masaya oturmayı düşünüyorlarsa yanıldıklarını ne zaman anlayacaklar? Faşist dedikleri bir iktidarla masaya oturup Türkiye'nin bir bölgesine demokrasi getirme yanlışlarını bu insanlar anlayamayacaklar. Bunlardan   Türkiye'ye de Kürt halkına hiçbir fayda gelmeyeceği belli oldu. Demirtaş buna mahkum da, kendilerine solcu diyen bu insanlar hala   bu gerçeği göremiyor.

Alişan arkadaş, sorun masaya oturmak değil, masanın amaç haline gelmesi ve giderek fetişleşmesidir. Elbette Sovyetler de masaya oturmuştur ancak öncesinde bir dizi savaşı kazanmıştır. KÖH de savaşı kazandıktan (devletin el-mecbur barış teklif etmesi örneğin) sonra pekala masaya oturabilir. Ancak iktidarların diline baktığımızda hiç de masa mecburiyeti göremiyoruz. Aksine, olabildiğince hoyratça ve aşağılayıcı bir dil kullanıyorlar. Hala daha kök kazımaktan bahsediyorlar. Bu durumda masa kurulsa da işte bu şartlarda kurulacaktır. Ve bu şartlarda kurulacak masadan da yine bu şartlar temelinde bir kazanım elde edilebilecektir. Yanlış da zaten buradadır. Sanki masaya oturulsa ve yirmi yıl falan müzakere edilse venihayet hiç bir kazanım elde edilemese de yine masa olmalıymış gibi bir anlam çıkıyor. Oysa masa kurulsa da bir kazanım elde edilemediğinde en başta gerillanın bu masayı devireceği aşikardır.

Niçin solcular kürt hareketini devrimci hareketin bir parçası gibi görüyor anlamış değilim.
Bunu en iyi örneği bu Anadolu da yaşandı M.Suphiler ulusal kurtuluş savaşına katılmak için geldi ama aynı ulusal hareketçiler tarafından infaz edildiler. Komünistler ulusalcılara güvendiği için yanlış yaptı ve hayatları ile yanlışın bedelini ödedi.

Eğer kürt hareketi başarılı olsun ilk infazlar kürt devrimcilerine olacaktır. Bunu işte Rojavada göreceğiz. Her ulusal hareketin özneleri ulusal burjuvalardır o burjuvaların can düşmanları komünistler devrimcilerdir. Ulusal hareketteki burjuvaların   amacı burjuva düzeni kurmaktır komünistlerin amacı paylaşımdır ikisi birbirine zıt görüş ve çıkarları temsil eder.

Şimdi bir de bu işlere emperyalist güçlü devletlerin katıldığını düşündüğümüzde işler daha karışıktır.

Eğer kürt hareketindeki devrimciler ayrı örgütte ve ayrı programda birbirinden farklı yerde duruyorsa işler değişir. PKK ulusal hareketin temsilcileri HDP ve bağlaşıkları onun legal örgütü hepsi farklı yerden aynı amacın temsilcileri.

Bu şekilde bakıp destek verilecekse böyle verilmeli mesafe konacaksa da bunu düşünerek yapılmalıdır.

HDP liler dün barış siyaseti bu gün savaş siyaseti yapar masaya da oturur onların ne gerektiriyorsa ona göre davranır biz onlara ne yapacağını söylemeyiz biz kendimize onların yanıdamıyız ne kadar yanındayız ve nereye kadar onu kendimize sorarız.
Savaşta barışta siyasettir gereken gerektiği zaman uygulanır.

Bence her kes kendi işine bakmalı ve kendini güçlendirmelidir. Kim ne konuşuyorsa kendi adına ve aklına göre konuşuyor o konuşan kişi örgüt genel bir doğruyu anlatmıyor kendi doğrusunu anlatıyor.

Şu soytarıca tabloyu kahrolarak izliyordur Kürt gençliği. KUH'un taktikleri ile bir ayaklanmaya kalkıştılar, yenilmekteler (sanırım burada kazandıklarını iddia eden olmayacaktır). KUH, kollarını bağlamış, Rusya ve ABD ile pazarlıkta. HDP ise hala masa derdinde. Bunu tespit edemeyen, parababaları katliamcılığını kavrayamayan, olayı "Saray'a" indirgeyen (ya onun arkasındaki ekip? TÜSİAD, MÜSİAD ve hatta TUSKON?) ekip gibi müttefikin olsa ne olur?

Çok yazık, gerçekten berbat bir durum.

Ve hala Ergenekon diyor ESP'nin alçak şefi. Komedinin dik alası, acı acı gülüyor insan. Ama bir insan ESP'ye karışmayagörsün... Kafası böyle çorba olur, ne diyelim.