Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

Bayrampaşa saldırısında konu buraya gelmişti. Devrim nasıl olacak, işçi sınıfını ayağa kaldırmak için ne yapılmalı, devrimde işçi sınıfına ihtiyaç var mı? Görüşlerimi ilgili konuda yazmıştım. İşçi sınıfına sosyalist devrimde ihtiyaç var. Devrimde bütün halk kesimlerine ihtiyaç var. Ne yapmalı, nasıl yapmalı?

İşçi sınıfının devrime hazır hale getirilmesi için de slahlı eylemin gerektiği yolunda görüşler var. Reformizm ile devrimci marksizm arasındaki fark bu yöntem ise, bu yöntemin işçi sınıfını hazır hale getireceğini sanmıyorum. Silahlı eylemlerin işçi sınıfının hazır hale geldiği devrimin koşullarının oluştuğu aşamada kullanılması lazım geldiği yolundaki görüşüne de katılıyorum. Arada kalışımın nedeni bu. Sadece barışçıl bir siyasete sarılmak reformizme, silahlı eylemler de sınıftan kopuşa yol açıyorsa başka bir yöntem gerekiyor. İşçi sınıfının iktidar arayışı yokken ve burjuvazi tarafından sindirilmişken barışçı yöntemler de işe yaramıyor, bu tür silahlı eylemler de.

http://www.solpaylasim.com/k6426ks16-istanbul-bayrampasa-da-polise-saldiri.html#c21178

Devrimin öznel ve nesnel koşullarının ne olduğu konusu sorularımı kısmen cevaplandırıyor. Emperyalizmin dünyada hegemonya kurmuş olması nesnel koşulların bütün dünyada gerçekleşmiş olduğunu gösteriyor. Nesnel koşullar olgunlaşmışsa devrimin gerçekleşebilmesi için öznel koşulun da devreye girmesi gerekiyor. Öznel koşul parti ise ondan da Türkiye'de bol bir şey yok. O zaman neden devrim olmuyor demiyorum, bu konuda bile neden ilerleme olmuyor?

denizcan  |  Cvp:
Cevap: 1
07.03.2016- 20:05

Emperyalizm çağı proleter devrimler çağıdır. Emperyalist dönemde bütün ülkeler için nesnel koşullar var demektir. Eksiğimiz örgütlenme. Örgütlenme olmadıkça, nesnel koşulların uygunluğu devrim için yeterli olmuyor. Kendini öncü olarak ortaya koyan komünist partilerin örgütlenme sorununu aşamaması nesnel koşulların uygun olmasına rağmen sosyalist devrimin gerçekleşebilme şansını ortadan kaldırıyor.

hakkı  |  Cvp:
Cevap: 2
08.03.2016- 09:17

Alıntı Çizelgesi: denizcan yazmış

Emperyalizm çağı proleter devrimler çağıdır. Emperyalist dönemde bütün ülkeler için nesnel koşullar var demektir. Eksiğimiz örgütlenme. Örgütlenme olmadıkça, nesnel koşulların uygunluğu devrim için yeterli olmuyor. Kendini öncü olarak ortaya koyan komünist partilerin örgütlenme sorununu aşamaması nesnel koşulların uygun olmasına rağmen sosyalist devrimin gerçekleşebilme şansını ortadan kaldırıyor.



Aslında sorular güzel de cevaplar bir türlü bulunamıyor .
Acaba tedavi mi yanlış teşhis mi.
Emperyalizm çağı proleter devrimler çağıdır. Acaba doğru teşhismi . Doğru ise niçin 1920 den sonra hiç proleter devrim olmadı.
Emperyalist dönemde bütün ülkeler için nesnel koşullar var demektir. Eksiğimiz örgütlenme. Madem emperyelizm çağında nesnel koşullar olgunlaştı niçin işin mataplarına ulaşılamıyor. Ne eksik mataplara ulaşacakların teknik donenımlarımı eksik yoksa mataplar o programla ilgilenmiyor mu.
Kendini öncü olarak ortaya koyan komünist partilerin örgütlenme sorununu aşamaması nesnel koşulların uygun olmasına rağmen sosyalist devrimin gerçekleşebilme şansını ortadan kaldırıyor
Kendini öncü görenler gerçekten öncü mü yoksa işçiler öncülerin farkında mı değil.
Bu soruların cevaplar askıda asılı duruyor

Bence emperyelizm çağı proleter devrimler çağı değil bu tesbit yanlış. Çünkü bu çağda yapılan bütün devrimler küçük prujuva ınıfının öncülüğünde ulusal kurtuluş savaşları idi o savaşlarda kazanılan zaferler sosyal kurtuluşa dönüşmesi için yine küçük burjuva sınıf mensupları öncülüğünde gerçeleştirilmek istendi.
Örgütlenmelerde bu düzeyde yapıldığından başarı bir türlü işçi sınıfına indirgenemedi. Bu gün hala işçi sınıfının sosyalist devrim diye bir talabi yok ki o öncü partiler işçi sınıfına ulaşamıyor.

Bizde kanser hastasına sıtma tedavisi yaparak iyiletireceğimizi sanıyoruz.
Emparyalizm çağında işçi sınıfı yüksek ücretle tanıştı bütün örgütlenmeleri arz ve talepleri bu yüksek ücrete yönelik oldu işte örgütlenme bu düzeyde kaldı .
Bu gün işçi sınıfı kafa yapısı olarak aynı kapsamda bulunmaktadır Sendikaları ancak işten atıldığı zaman fark ediyor çağımızda en büyük felaket de borçlanmadır bu borç yükleri işçiler ve diğer yoksul halklar için boğazına takılmış esaret zincirleridir.

Tepkiler ve protostoler daha ziyede hala küçük burjuva sınıfının insiyatifinde gerçek oluyor Türkiye koşullarında kürt halkı üzerinde etkileri küçümsenmeyecek derecededir.
Benim gördüğüm bunlar.

Teşhis tedavinin doğru yoludur.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 3
08.03.2016- 20:38

Alıntı Çizelgesi: denizcan yazmış

Emperyalizm çağı proleter devrimler çağıdır. Emperyalist dönemde bütün ülkeler için nesnel koşullar var demektir. Eksiğimiz örgütlenme. Örgütlenme olmadıkça, nesnel koşulların uygunluğu devrim için yeterli olmuyor. Kendini öncü olarak ortaya koyan komünist partilerin örgütlenme sorununu aşamaması nesnel koşulların uygun olmasına rağmen sosyalist devrimin gerçekleşebilme şansını ortadan kaldırıyor.



Emperyalist dönemin proleter devrimler çağı olduğu bir gerçek. Eksiğimizin örgütlenme konusunda da olduğu saptamanız doğru. Ama gerisini biraz daha açmak gerekiyor, sanırım.

Emperyalizm kapitalizmin ulusal sınırlar taştığı bir süreçtir. Emperyalist dönemde kapitalizm dünyanın her yanına ahtapot gibi kollarını uzatmış ve hegemonyasını kurmuştur. Bu süreç   emperyalizmin yayılabileceği alanların sınırını göstermektedir. Buna ek olarak kapitalizmin bilimsel-teknolojik gelişimi komünizmi oluşturabilecek alt yapının da dünyasal ölçekte sağlandığını göstermekte ve ikisi birlikte nesnel koşulların evrensel düzeyde gerçekleştiği anlamındadır. Bu koşullar sosyalizm için dünyasal ölçekte nesnel koşullardır ve olgunlaşmıştır. Bu yüzden emperyalist dönemle birlikte proleter devrimler çağının başladığını söylemek ve bu konuda nesnel koşulların olgunlaştığını dile getirmek doğrudur. Ne   var ki bu doğru, her ülkede nesnel koşulların aynı olduğunu ve olgunlaştığını göstermez. Örnekse, Almanya'nın, Türkiye'nin, Hindistan, veya herhangi bir Afrika ya da Güney Amerika devletlerinin kendi ülkelerindeki koşulları bir ve aynı değildir. Bu nedenle, dünyasal ölçekte nesnel koşulların sosyalizme uygunluğu, ayrı ayrı ülkelerdeki nesnel koşulların sosyalizme ve devrime uygunluğu anlamına gelmiyor. Lenin'in bu konudaki saptaması belli, bir ülkede devrimin koşullarının ne olduğu konusu kısaca yönetenlerin eskisi gibi yönetemediği, yönetilenlerin ise yönetilmeme iradesi göstereceği koşullar her ülkede farklıdır. Kapitalist bir ülkede işçi sınıfının durumu, örgütlülüğü, sosyalist saflara ne ölçüde katılıp, politik mücadelelerin içinde yer aldığı ve sistem içindeki diğer sınıf ve katmanlarla nasıl ve ne kadar ilişki kurup onları saflarına çektiği ülkedeki nesnel koşulun belirleyiciliğinde rol oynamaktadır.

Bunlar da yeterli değil. Devrimci sürecin olmazsa olmazı önderlik ve örgütdür. İşçi sınıfının tarihsel aklını oluşturan önderlik ve örgüt-parti olmadan ülke içindeki koşullar ne olursa olsun, ( bu ne olursa olsuna, işçi sınıfının kitlesel eylemliliğini de katabiliriz) devrim gerçekleşmez. Önderlik ve örgüt-parti bu derece önemlidir. Ve aynı derecede önderlik ve örgüt-partinin ideolojisi de ( siyasi programı). Örgüt ve partisi ve bilimsel sosyalist ideolojisiyle öncülüğe soyunmuş işçi sınıfının tarihsel aklı, sınıfın ve emekçinin verili koşullardaki aklı ile bütünleşmedikçe yine devrim gerçekleşmez. Bu nedenle emperyalizmin dünya ölçeğindeki nesnel koşullarının varlığı her ülke için nesnel koşulların olgunlaştığı anlamına gelmiyor. Devrimin nesnel ve öznel koşulları dediğimiz işçi sınıfının bilimsel sosyalist ideolojisiyle donanmış önderlik ve parti olmadan ve işçi sınıfının ve emekçi halkın genel bir kalkışma aşamasına gelen politik mücadelesi olgunlaşmadan ve ayrıca iki durum-koşul bir arada bütünleşmeden hiçbir ülkede sosyalist devrim gerçekleşmez.

bedrettin  |  Cvp:
Cevap: 4
09.03.2016- 16:00

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Bunlar da yeterli değil. Devrimci sürecin olmazsa olmazı önderlik ve örgütdür. İşçi sınıfının tarihsel aklını oluşturan önderlik ve örgüt-parti olmadan ülke içindeki koşullar ne olursa olsun, ( bu ne olursa olsuna, işçi sınıfının kitlesel eylemliliğini de katabiliriz) devrim gerçekleşmez. Önderlik ve örgüt-parti bu derece önemlidir. Ve aynı derecede önderlik ve örgüt-partinin ideolojisi de ( siyasi programı). Örgüt ve partisi ve bilimsel sosyalist ideolojisiyle öncülüğe soyunmuş işçi sınıfının tarihsel aklı, sınıfın ve emekçinin verili koşullardaki aklı ile bütünleşmedikçe yine devrim gerçekleşmez. Bu nedenle emperyalizmin dünya ölçeğindeki nesnel koşullarının varlığı her ülke için nesnel koşulların olgunlaştığı anlamına gelmiyor. Devrimin nesnel ve öznel koşulları dediğimiz işçi sınıfının bilimsel sosyalist ideolojisiyle donanmış önderlik ve parti olmadan ve işçi sınıfının ve emekçi halkın genel bir kalkışma aşamasına gelen politik mücadelesi olgunlaşmadan ve ayrıca iki durum-koşul bir arada bütünleşmeden hiçbir ülkede sosyalist devrim gerçekleşmez.



Parti ile emekçi halkın buluşması olmuyorsa, halk boyun eğmişse ne olacak, devrim mi olmayacak?

munzur  |  Cvp:
Cevap: 5
10.03.2016- 21:46

Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Bunlar da yeterli değil. Devrimci sürecin olmazsa olmazı önderlik ve örgütdür. İşçi sınıfının tarihsel aklını oluşturan önderlik ve örgüt-parti olmadan ülke içindeki koşullar ne olursa olsun, ( bu ne olursa olsuna, işçi sınıfının kitlesel eylemliliğini de katabiliriz) devrim gerçekleşmez. Önderlik ve örgüt-parti bu derece önemlidir. Ve aynı derecede önderlik ve örgüt-partinin ideolojisi de ( siyasi programı). Örgüt ve partisi ve bilimsel sosyalist ideolojisiyle öncülüğe soyunmuş işçi sınıfının tarihsel aklı, sınıfın ve emekçinin verili koşullardaki aklı ile bütünleşmedikçe yine devrim gerçekleşmez. Bu nedenle emperyalizmin dünya ölçeğindeki nesnel koşullarının varlığı her ülke için nesnel koşulların olgunlaştığı anlamına gelmiyor. Devrimin nesnel ve öznel koşulları dediğimiz işçi sınıfının bilimsel sosyalist ideolojisiyle donanmış önderlik ve parti olmadan ve işçi sınıfının ve emekçi halkın genel bir kalkışma aşamasına gelen politik mücadelesi olgunlaşmadan ve ayrıca iki durum-koşul bir arada bütünleşmeden hiçbir ülkede sosyalist devrim gerçekleşmez.



Parti ile emekçi halkın buluşması olmuyorsa, halk boyun eğmişse ne olacak, devrim mi olmayacak?



Parti ile halkın buluşması olmazsa devrim nasıl olsun, parti dar kadrosuyla devrim yapamaz ki. Devrimin gerçekleşmesi halkın da irade koymasına bağlı. Tek başına devrimci partinin görevi değil.

bedrettin  |  Cvp:
Cevap: 6
11.03.2016- 17:49

O zaman devrimin gerçekleşmesi partinin kitleye devrimci bilinç vermesine bağlı oluyor. Kitleye devrimci bilinç verilmesi ise kitleyi meydana getiren bireylere tek tek sosyalist bilinç vermekten geçiyorsa bu süreçte burjuvazinin ideolojik baskısını ortadan kaldırmak sence mümkün mü? Komünist partilerin elinde burjuva baskısının önüne geçebilecek olanaklar yok. Kitleler komünistlerin bilinçlendirme siyaseti ve burjuvaların ideolojik baskısı altında kaldıklarında burjuvazinin egemenliği nedeniyle, burjuva kültürden ve ideolojiden daha çok etkileneceklerdir. Bu durumda devrimin gerçekleşebilmesi yine mümkün görünmüyor demektir. Ya yanlış ifade ediyoruz, ya da başka şeyler olmalı.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 7
15.03.2016- 18:37

Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış

Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış

Bunlar da yeterli değil. Devrimci sürecin olmazsa olmazı önderlik ve örgütdür. İşçi sınıfının tarihsel aklını oluşturan önderlik ve örgüt-parti olmadan ülke içindeki koşullar ne olursa olsun, ( bu ne olursa olsuna, işçi sınıfının kitlesel eylemliliğini de katabiliriz) devrim gerçekleşmez. Önderlik ve örgüt-parti bu derece önemlidir. Ve aynı derecede önderlik ve örgüt-partinin ideolojisi de ( siyasi programı). Örgüt ve partisi ve bilimsel sosyalist ideolojisiyle öncülüğe soyunmuş işçi sınıfının tarihsel aklı, sınıfın ve emekçinin verili koşullardaki aklı ile bütünleşmedikçe yine devrim gerçekleşmez. Bu nedenle emperyalizmin dünya ölçeğindeki nesnel koşullarının varlığı her ülke için nesnel koşulların olgunlaştığı anlamına gelmiyor. Devrimin nesnel ve öznel koşulları dediğimiz işçi sınıfının bilimsel sosyalist ideolojisiyle donanmış önderlik ve parti olmadan ve işçi sınıfının ve emekçi halkın genel bir kalkışma aşamasına gelen politik mücadelesi olgunlaşmadan ve ayrıca iki durum-koşul bir arada bütünleşmeden hiçbir ülkede sosyalist devrim gerçekleşmez.



Parti ile emekçi halkın buluşması olmuyorsa, halk boyun eğmişse ne olacak, devrim mi olmayacak?



Sn.bedrettin;

Siyasal devrim konusunda iki temel yanlışımız var. Bunlardan birincisi kapitalizmin küresel bir niteliği olduğu, uluslararası ölçekte hegemonya kurduğu ve dolayısıyla siyasal devrimin de enternasyonal düzeyde olmak zorunluluğu... Siyasal devrime bu tür bir yaklaşım kökten yanlıştır.   Bu tür yaklaşımlar genellikle Marksist Leninist kuramı bütünselliğinden saptıran ve ulusal ölçekte siyasal devrim perspektifini reddetmenin gerekçesini yaratmanın peşinde olanlar tarafından ileri sürüldüğü de bilinmektedir. Bir kez, ulusal ölçekte siyasal devrim perspektifi reddedildiğinde artık konformist bir siyasal tavır içine girilmekte, liberalizme veya kürt siyasetine kuyrukçuluğa savrulma yaşanmaktadır. Bir anlamda bu ''tez''in savrulmaya kılıf yaratmanın ötesinde hiçbir anlamı da bulunmamaktadır. Birinci yanlışımız bu.

İkincisi siyasal devrimin işçi sınıfı ve emekçi halktan soyutlanmış bir örgütlülükle gerçekleşebileceğini savunmaktır. İllegal ve silahlı bir örgütün eylemlerinin verili koşullardan bağımsız bir biçimde devrim önündeki engelleri düzleyeceğini savunmak da en az birinci koşul kadar yanlıştır ve bu yanlışlığı Marks ve Engels 1850'lerde ortaya koymuş, Lenin'e de bu konunun teorisini yazmak düşmüştür. Kısaca söylenecekse siyasal devrim öncü parti ile işçi sınıfı ve emekçi halkın bütünleşebilmesinden geçmektedir. Sosyalist siyasal devrimin olmazsa olmaz koşulu budur. İşçi sınıfı ve emekçi halkın ''eskisi gibi yaşamama iradesi'' gösterdiği eylemsellik koşulları olmadan ve o koşullarda kitleyle organik bağı kurabilmiş bir öncü bulunmadan siyasal devrim gerçekleşemez. Siyasal devrim konusunda bizlerin savunacağı ''amentü'' de budur.

Bununla bitmiyor; sizin de sorduğunuz üzere, işçi sınıfı ve emekçi halk sistem tarafından boyun eğdirilmişse ve devrimci özne ne yaparsa yapsın   o taraflarda bir etki yaratamıyorsa ne olacak? Bir kere, devrimci özne ve işçi sınıfı ve emekçi halk bütünleşmesinden vazgeçilmemesi gerekiyor. Böyle bir ''vazgeçme'' kuramın bütünselliğinin bozulmasından ve bunu savunan kişi ve anlayışların ML'den savrulmasına yol açar ve başka bir işe de yaramaz. Siyasal devrim mutlaka öncü parti önder sınıf birlikteliğinden geçmek zorunda; hem siyasal devrim ve hem de sonrasında kuruculuk dönemi için.

Öncü parti önder güç birlikteliğinin zorunluluğunu devrim için en başa yazdıktan sonra yapılması gereken, verili koşullarda geriye çekilmiş sınıf ve emekçi halkı bu doğrultuya nasıl sokmak gerektiğinin araçlarını bulmaktır. Bunun başkaca bir yolu ve yöntemi de bulunmamaktadır. Şunu da eklemek gerek; kapitalizmin yol aldığı ve temel sınıfların şekillendiği bir ülkede bu araç silahlı öncü birlikler değildir.Bu tür ülkelerde işçi sınıfı ve emekçi kesimleri siyaset alanına çekmek zaten başlı başına bir zorluk içerirken, bu tür kitleden kopuk eylemler hangi gerekçeyle yapılırsa yapılsın emekçi sınıfların daha da içine kapanmasına ve sinmesine yol açmaktan başka bir işe de yaramıyor. Siz ısrarla ''olmuyorsa ne yapmalı?'' diye sorarken ''silahlı öncü birliklerin'' bir ''çözüm'' olduğunu ima etmek istiyorsanız, çözüm olmadığı rahatlıkla ileri sürülebilir.

hakkı  |  Cvp:
Cevap: 8
16.03.2016- 09:58

Lafı orta yerde dolandırıp durmuşsunuz

Soru basit
Parti ile emekçi halkın buluşması olmuyorsa, halk boyun eğmişse ne olacak, devrim mi olmayacak?
parti ile emekçi halk neden buluşmuyor.? buna cevap vermek o kadar mı zor.

Ya parti işçi sınıfı (halk) için kurtarıcı değil ya işçi sınıfının (halkın) kurtarıcıya ihtiyacı yok .
Lafı liberallere kürtlere konfortizm e gitirerek sorulara cevap veriliyor mu.

Bir ülkede devrim olabilmesi için 3 şart gereklidir bunu Lenin söylüyor ben değil.
1.Devrimci durumun olması gerekir.
2.Partinin hazır olması gerekir.
3.Dünya koşullarının devrim için olgunlaşması gerekir.
Bu şartların üçünün de oluştuğunda devrim olur .
Şu anda bir tek şart uygundur Devrimci vardır diğerleri yoktur.

Bunu için şeytan aramaya gerekte yoktur Siz devrim yapmak istediniz şartlarda sizin istediğiniz oranda gelişti elinizi kim tutar .Devrim yapmanızı ne kürtler engeller ne kürt hareketine takılmış solcular ne liberaller ne konfortistler .

Siz devrim den önce dünya koşullarını analiz edin bir komünist partisinin tek hedefi devrim değildir yığınları da hazırlamak diye hedefi vardır. Bu gün devrimci var zaten ama devrim yapacak parti yok.
Bütün partiler ya ulusalcılığa takılmış ya vatan kurtarmaya ya kimlik siyasetine sonra niçin devrim olmuyor.
Öncelikle devrim yapacak partiler nasıl bir devrim yapacaklarını bilmiyor geçmişin tekrarı ile devrim yapacaklar geçmiş yıkıldı gelecek geçmişin tekrarı olmayacak .

her parti bu günü eleştiriyor ama insana ne gibi gelecek vaad eden bir parti yok. İşte kitlelerde bu partilere güvenmiyor
Böyle bir partilere güvenip yeni maceralar aramıyor kitleler .
İnsan hedefine koyacak insanı esaretten kurtaracak program istiyor yığınlar. Bu güne kadar bütün devrimci partiler vatan kurtardı devleti i kutsallaştırdı ama esareti ortadan kaldıramadı .

Artık bu eski programlar işe yaramıyor insan kurtuluş bekliyor.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]