Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Kültür-Sanat haberleri

11 Mayıs Sait Faik'in ölüm yıldönümü. Saygıyla anıyoruz. Sait Faik Türk hikayeciliğinin bana göre en önemli kilometre taşı.

Resim Ekleme

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
12.05.2017- 00:18

Sait Faik'in son öykülerini daha çok sever, kendime daha yakın bulurum. ''Yalnızlığın Yarattığı İnsan''da şöyle söyler:

O pasajdaki birahaneye yine gitsem. O masaya otursam o masaya. İnsanlar gelse otursa çift çift kadınlı erkekli. Ben tek başıma. Milyonlar içinde tek başıma. Acı gitgide acıyor. Kavun acısı gibi, zehir gibi bir acı. Kaybettikten sonra bulduğumuz şey. Nedir o bil? Nedir o bil?


''Alemdağ'da Var Bir Yılan''dan:

Dünya ötede idi. Burada bir konsol, bir ayna, bir alçıdan gemici, bir yatak, bir ayna daha, bir telefon, bir koltuk, kitaplar, gazeteler, kitap çöpleri, cigara izmaritleri, soba, battaniye vardı. Dünya ötede idi.''

Yine aynı hikayeden:

İnsanlar her yerde böyle. Yaldızlı karyolalarda çift yatanlar bile tek. Yalnızlık dünyayı doldurmuş. Sevmek, bir insanı sevmekle başlar her şey. Burda her şey bir insanı sevmekle bitiyor.


( Ne zaman bu cümleler aklıma takılsa aynı zamanda Oktay Akbal'ı da hatırlarım. Usta yazarımız, Sait Faik'in bu son cümlesine bir türlü anlam veremez veya, belki de okurun bu konu üzerinde düşünmesini ister.''Neden bir insanı sevmekle bitiyor her şey?'' diye sormaktan kendini alamaz, bir öyküsünde.)

melnur  |  Cvp:
Cevap: 2
12.05.2017- 00:36

''Çarşıya İnemem'' adlı hikayesinden:

Aşklar yasaktır. Gün olur, sular, yemişler bile yasaktır. İnsanlar birbirine yasaktır.

Sait Faik'in Pancho'lu öykülerinden, ''Kalinikhta''da söyledikleri:

Yani! Omonya meydanında akşam oluyor. Gökyüzünden sandallarla şarkılar geçiyor. Arabalarda ışıklar kayıyor, bir at kişnemesi duydun mu? Bir fayton geçti mi delicesine aklından... ve Omonya kahvelerinin camından? Bil ki, ben Taksim meydanında, abidenin önündeki çayırın kısa parmaklıklı demirlerine oturmuş seni düşünüyorum. SEni düşünüyorum. Seni düşünüyorum Yanaki.

Ve SARNIÇ öyküsündeki o son paragraf:

Şimdi uzun boylu, ipince bir İstanbul kızını boş bir odadan, yağan kara bakarak, hatırlıyor; kimseye anlatmayacağım, gizli, egoist bir hayatı yeniden yaşayarak sac sobaya bir-iki odun daha atıyor, kurumuş hatıralar sarnıcına gizli, bilinmez bir membadan akan şarıl şarıl su sesleri duyuyorum. Bu son hatıralarla sonuna kadar idareye çalışıyorum.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]