Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Dünyadan

Filistin çağrısı ve gerçekçilik üzerine

Aydemir Güler

Türkiye Barış Komitesi bir dizi aydının imzaladığı bir metin yayınladı. Konu Kudüs tartışmaları vesilesiyle Filistin.
 
Kudüs’ün ABD tarafından başkent ilan edilmesi yönündeki Trump provokasyonuna yanıt olarak Yahudi Kudüs’ün karşısına Arap-Müslüman Kudüs’ü ile dikilenler, bir süredir Filistin dostu olarak arzı endam ediyorlar. Barış Komitesi bu tutumu bir demagoji olarak mahkûm ediyor ve tüm Filistinlilerin, dünya kamuoyunun vicdanında ve uluslararası hukukun belgelerinde yerini bulmuş olan meşru taleplerini hatırlatıyor. Özetle şunu söylemiş oluyor: “Olmayan” bir devlet olarak Filistin’in başkentinin neresi olduğunu tartışıp duracağınıza, Filistin’in Birleşmiş Milletler tam üyeliğini gündeme getirin!

Bu talep yeni icat değildir ve uzun zamandır rafta durmaktadır. Raftan inmesi günümüzün güç dengeleri içinde zordur. Ancak bir kere gündeme girmiş ve Filistin BM’nin gözlemci üyesi bir devlet olarak kabul edilmiş durumdadır. Dolayısıyla BM’ye tam üyelik talebi fantezi falan sayılamaz.

Filistin’in BM’nin tam üyesi olması, İsrail egemen bir devlete saldırıyor, topraklarını işgal ediyor anlamına gelecektir. Filistin egemen bir devlet olduğunda başkentinin Kudüs’e taşınacağı ise belgelidir, taahhüt ve kabul edilmiştir.

Ama başta Türkiye olmak üzere demagog liderlikler bir yok-devletin başkentini Kudüs olarak ilan etmeyi seçiyorlar. Bunun ABD ve İsrail’e meydan okumak diye sunulması olsa olsa bir şakadır.

Başta Türkiye’de bu yapılıyorsa, yine öncelikle Türkiye’de bu saçmalığın maskesi indirilmelidir. Türkiye Barış Komitesi buraya çağırıyor. “Biz de Kudüs’ü Filistin’in başkenti ilan ederiz” diyenler hangi devlet gücüyle Kudüs’te elçilik binası açacaklarını, Filistin parlamentosu ve hükümetini nerede toplayacaklarını da açıklasalar, iyi ederler!

*     *     *

Bu göstermelik kampanyanın foyasını Filistinlilerin düşürmesi ise mümkün olamıyor. Filistin siyaseti içine düşürüldüğü yalnızlık ortamında kendisine uzatılan ellere seçici yaklaşamaz. Avuçlarında ne sakladıklarıyla uğraşamaz. Filistin, siyaset alanında direniş hattını kendisi çekemiyor.

Üstelik bir hat çekilecekse, uzlaşmacılığı çok zamandır benimsemiş, Filistin burjuvazisini, onun konformizmini ve muhafazakarlığını temsil eden El Fetih’den, kuruluşu İsrail tarafından direniş bölünsün diye sulanmış dinci gerici Hamas’tan ne beklenebilir? Bu ikisini takip edenlerde de devrimci içerikle radikal biçimciliği birbirine karıştıranlara sık rastlanmaktadır.

*     *     *

Kuşkusuz tartışmanın bu düzlemi yetersizdir. Filistin bir bölgenin parçasıdır ve bu bölge uluslararası dengelerin kurulduğu merkezdir.

Burada geride kalan yıllarda, örneğin Irak’ta, Amerikan işgaline karşı direniş değil işgalden yararlanma veya sonrasında ortaya çıkacak yeni tasarımlara gözünü dikme tutumu ağır bastı.

Kürt özgürlükçülüğü ABD-İsrail hattına yerleşti önce. Bir ara Ankara’dan beslenmeyi denedi. Şimdilerde aynı özgürlük adına ABD’nin Suriye’deki askeri varlığının sürmesi savunuluyor.

Gerici İran rejiminin Ortadoğu’da siyonizme karşı tutarlı, kararlı bir direnişi temsil ettiğine, güvenle kim imza atabilir?

Rusya’nın derdinin Suriye halkının savunulması mı, yoksa bölgede ağırlık oluşturmak mı olduğu sorulsa, yanıtı belli değil midir?

Bu hatırlatmalar şundan: Ortadoğu’da eksik olan sol’dur. Mevcut sol akımlar ise süregiden emperyalist denklemlerin dışına çıkmayı değil, verili dengeleri gözetmeyi seçiyorlar. Yani mevcut sol, büyük ölçüde kendisine bir gelecek tarif edemiyor. Sosyalizmi hedeflemeyen sol kendini boşa düşürür.

Bu tablo değişmeden Ortadoğu’da, halkların çıkarlarına uygun seçeneklerin serpilmesi olanaksızdır. Bölgede en acil, en öncelikli ve en temel görev solu güçlendirmektir. Bu yoksa yetersizlik kendini kuvvetle hissettirir.

*     *     *

Ortadoğu’da eksik olan sol Filistin’de de etkisiz. Filistin sorununa çözüm tartışılacaksa, çözüme giden yolun birinci satırına solun güçlenmesinin yazılması gerekiyor. Mevcut sıralama yanlış. Yakın tarihin biriktirip önümüze boca ettiği veri yığını solun ağırlığının artması yoluyla değiştirilmeden, herhangi bir çözüme yaklaşılamaz.

Soyut bir şeyden söz etmiyorum.

Sol güçlenecek ki, siyonizm ve islami gericilik baskılansın.

Sol güçlenecek ki, emperyalizm keyfince model kuramasın.

Sol güçlenecek ki, İsrailli veya Arap emekçiler birbirlerini ayrı milletlerden karşıt taraflar olarak değil, sömürü düzenine karşı tek bir ailenin parçası olarak hissetsinler.

Filistin sorununa onlarca yıldır solsuz bir çözüm aranıyor ve bulunamıyor. Kapitalist-emperyalist çerçevede çözüm diye bir şey yok çünkü… Eğer bu doğruysa sosyalizmi düşünmenin, sosyalizmi düşünerek sorunlara yaklaşmanın zamanıdır.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
16.01.2018- 09:36

Türkiye Barış Komitesi'nden Filistin çağrısı


Türkiye Barış Komitesi, Filistin'in Birleşmiş Milletler tam üyeliğinin gerçekleşmesi konusunda baskı yapması için tüm ülkelerdeki barış hareketlerinin harekete geçmesi konusunda çağrıda bulundu.

Resim Ekleme


Türkiye Barış Komitesi, Filistin'in Birleşmiş Milletler tam üyeliği için bir harekete geçmek için çağrıda bulundu.

Gazeteciler, yazarlar ve birçok aydının imzasını attığı "Filistin'in Birleşmiş Milletler Tam Üyeliği İçin Harekete Geçmenin Zamanıdır" adlı çağrı metninde, Filistin'in son zamanlarda karşılaştığı Kudüs sorunu karşısında uluslar arası yardım girişimlerinin samimiyetsiz olduğu vurgulandı.

Metinde, Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, Filistin devletinin Birleşmiş Milletler’e tam üyeliği için harekete geçmeye davet edildi. Aynı şekilde dünyanın her yanındaki barış güçlerini de aynı doğrultuda kendi hükümetlerine baskı yapmaya çağırdı. Barış Komitesi'nin çağrı metni şu şekilde:


''FİLİSTİN’İN BİRLEŞMİŞ MİLLETLER TAM ÜYELİĞİ İÇİN HAREKETE GEÇMENİN ZAMANIDIR

Biz aşağıda imzası bulunan Türkiyeli aydınlar, ABD Başkanı Donald Trump’ın, tek taraflı olarak İsrail’in başkentini Kudüs olarak ilan etmesini, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve Genel Kurulu tarafından alınan kararları ve ilgili anlaşmaları yadsıyan, uluslararası hukuka aykırı ve son derece tehlikeli bir oldubitti girişimi olarak reddettiğimizi bildiriyoruz.

Dünyanın en güçlü emperyalist devleti olması, ABD’ye tek taraflı adım atma hakkı ve meşruiyeti vermez. Üstelik bu gayrimeşru adımın provokasyon işlevi göreceği belliydi. Nitekim Filistin toprakları bir kez daha kana bulanıyor. Bizler bu provokasyonu ve ABD ile İsrail’in Birleşmiş Milletler’deki yalnızlıklarını kaba kuvvetle telafi etmeye kalkışmalarını kınıyoruz.

Günümüz koşulları çerçevesinde ulaşılabilecek adil bir çözüm, uluslararası belgelerde temelleri gösterildiği gibi, 4 Haziran 1967 öncesi sınırlar içinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulması, Filistin topraklarındaki İsrail yerleşimlerinin boşaltılması, Filistin’i bölen ve bir hapishaneye çeviren duvarın kaldırılması, 194 sayılı BM kararı uyarınca Filistinli mültecilerin geri dönme hakkının uygulanması, İsrail hapishanelerindeki Filistinli siyasi mahkûm ve tutukluların özgürlüklerinin iadesindedir.

Buna karşılık Filistin halkının yanında olduğunu söyleyen dünya ve bölge güçleri kaçak güreşmeyi tercih etmektedirler. Filistin’in, yukarıda hatırlatılan çerçevede ve tüm haklarıyla egemen bir devlet olarak tanınmasını gündeme getirmeyen “Filistin’le dayanışma” girişimleri samimiyetten uzaktır. Sorunun Kudüs’ün kimin başkenti olduğundan başlatılması ve orada bitirilmesi yetersizdir ve aslında demagojiktir.

Filistin halkının dostları olarak, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini Filistin devletinin Birleşmiş Milletler’e tam üyeliği için harekete geçmeye çağırıyoruz. Dünyanın her yanındaki barış güçlerini de aynı doğrultuda kendi hükümetlerine baskı yapmaya davet ediyoruz.Üstelik bugüne kadar bütün barış görüşmeleri, biri diğerinin işgali altındaki taraflar arasında yürütülmüştür. Böyle bir görüşme masasında ilerleme sağlanması imkânsızdır.

Filistin halkının dostları olarak, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini Filistin devletinin Birleşmiş Milletler’e tam üyeliği için harekete geçmeye çağırıyoruz. Dünyanın her yanındaki barış güçlerini de aynı doğrultuda kendi hükümetlerine baskı yapmaya davet ediyoruz.''


Adnan Serdaroğlu (Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Başkanı)

Ahmet Abakay (gazeteci, yazar)

Ahmet Say (yazar)

Ali Balkız (yazar, Alevi Bektaşi Federasyonu önceki başkanı)

Ali Rıza Aydın (Hukukta Sol Tavır Derneği Genel Başkanı)

Aylin Nazlıaka (Ankara bağımsız milletvekili)

Barış Pehlivan (gazeteci, yazar)

Barış Terkoğlu (gazeteci, yazar)

Cengiz Arın (emekli öğretim üyesi)

Enver Aysever (gazeteci, yazar)

Korkut Boratav (iktisatçı, yazar)

Levent Üzümcü (tiyatro sanatçısı)

Musa Çam (eski DİSK Genel Sekreteri, İzmir milletvekili)

Mustafa Demir (Eğit-Der Genel Başkanı)

Mustafa Karadağ (avukat, Yargıçlar Sendikası önceki Başkanı)

Mustafa Kemal Erdemol (gazeteci, yazar)

Mustafa Türkeş (öğretim üyesi, uluslararası ilişkiler uzmanı)

Neval Oğan Balkız (hukukçu, akademisyen)

Nihat Behram (şair, yazar)

Oğuz Oyan (yazar, eski milletvekili)

Oktar Türel (emekli öğretim üyesi, yazar)

Orhan Aydın (tiyatro sanatçısı)

Orhan Gökdemir (gazeteci, yazar)

Osman Çutsay (gazeteci, yazar)

Rıfat Okçabol (eğitimci, emekli öğretim üyesi)

Sedat Vural (hukukçu)

Sinan Sönmez (iktisatçı, yazar)

Şefik Asan (eğitimci, yazar, eski Barış Derneği yöneticisi)

Yusuf Ziya Bahadınlı (yazar, eski TİP milletvekili)

Zuhal Okuyan (hekim, kapatılan Barış Derneği Genel Başkanı)

http://haber.sol.org.tr/toplum/turkiye-baris-komitesinden-filistin-cagrisi-225107     

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]