Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

17.05.2018- 12:38



Helvacıoğlu ABC'deki yazısına sosyalistleri eleştirerek giriş yapmış. DP'nin bile kurumsal olarak seçime girebildiği koşullarda sosyalist parti ve örgütlerimizin bu konulardaki zaaflarının altını çizmiş. ''Perincek gibi 100.000 imza toplayabilir ve cumhurbaşkanlığı seçimine aday çıkartabilirlerdi'' demiş. Haklı olabilir ama artık geçti; bu konunun üzerinde durmanın da pek yararı yok.

Devam etmiş Helvacıoğlu:

Seçmenlerin büyük çoğunluğunu oluşturan emekçi halkımız konuya bizim gibi “derin analizler” yaparak bakmıyor. Son derece basit yaklaşıyor ve hayatın koyduğu kalın çizginin ya bu tarafında ya da öbür tarafında konum alıyor. Kısacası, kitleler açısından “tamam mı devam mı?” seçimidir bu.

“Tamam” diyenlerin cumhurbaşkanlığı seçimindeki tavrı net: a) Kesinlikle oy ver; b) İlk turda Erdoğan’a oy verme de kime verirsen ver; c) Seçim ikinci tura kalırsa Erdoğan’ın karşısındaki adaya oy ver; d) Erdoğan ikinci tura kalamamışsa zil takıp oynayarak oy ver!

Nesnelliği yansıtan bir kalın hat tutumudur bu. Ama öznesi yoktur.

Birinci olarak söyleyeceğimiz, sosyalistlerin bu nesnellikten kopamayacaklarıdır. Yetinemezler, ama kopamazlar da… Koparlarsa kendilerini bir kez daha arena dışına (bu kez tribünün de dışına) sürüklerler ve silinirler. Daha da kötüsü, kalın çizginin “devam” kısmında yer almış olurlar.

Bu noktada özellikle VP’ye ve HDP’ye yönelik bazı belirsizlikler var. Herkesin netleşmek istediği konu, bu iki partinin, cumhurbaşkanlığı seçimi eğer ikinci tura kalırsa ne tavır alacağıdır. Bu konuda net açıklama bekleniyor ve ilk turda da buna göre oy verecekler.

VP ve HDP adayları, Perinçek ve Demirtaş, seçim ikinci tura kalırsa ne yapacaklarını net olarak açıklamalılar.

Perinçek bu noktada net bir açıklama yapmaktan kaçınıyor. İddiası ikinci tura kendisinin kalacağı ve böyle bir tartışmanın da olmayacağı. Olabilir, ihtimal dahilindedir. Ama kalamama ihtimali de vardır. O halde bu ihtimali de göz önüne alarak bir açıklama yapmalıdır: Seçim ikinci tura kalırsa, kalanlardan biri Erdoğan olursa, kalanlardan biri Perinçek olmazsa, VP ve Perinçek ne tutum alacaktır; Erdoğan’ın karşısındaki adaya oy ver tutumu alacak mıdır? Perinçek’e oy verme eğiliminde olanlar bu konuda net bir açıklama bekliyorlar, haklı olarak.

Gelelim HDP’ye ve Demirtaş’a… Onlar da net şeyler söylemeliler. Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalırsa, Demirtaş kalamazsa ve kalanlardan biri Erdoğan’sa, ne tutum alacaklardır? “Böyle bir durumda Erdoğan’a oy vermeyeceğiz” demek yetmez. Çünkü ikinci turu boykot etme veya tabanlarını serbest bırakma şıkları da var. Böyle bir tutum, açık söyleyelim, Erdoğan’a destek anlamına gelir. O halde onlardan da beklenen, ikinci turda Erdoğan’ın karşısındaki adayı -kim olursa olsun- destekleyip desteklemeyecekleri konusunda net tutum almalarıdır.

Kısacası, bu iki partiden de ikinci tur olasılıkları karşısındaki tutumlarını netleştirmeleri bekleniyor. Bir kesim seçmen kendilerine ona göre oy verecek; bu talebe çalım atamazlar.

***

Sosyalistler halkın bu kalın çizgi tutumundan kopamazlar, fakat bununla yetinemezler. “Tamam” diyerek iş bitmiyor. Çünkü gerek 24 Haziran’a kadarki süreç, gerek 24 Haziran - 7 Temmuz arası, gerekse sonrası ciddi belirsizliklerle dolu. Sadece olası seçim sonuçlarından değil, daha önemlisi toplumsal koşullardan kaynaklanan belirsizlikler var. Bunlar düşünülmeli ve hazırlık yapılmalı.

“Bu düzen değişmeli” diyerek de sorunlar çözülmüyor ve halka bir şey önerilmiş olmuyor. Son beş yıl içindeki en büyük kitle hareketleri olan Haziran Direnişinde, referandumdaki “Hayır” hareketinde bile ayağa kalkan halkın talebi “düzen değişikliği” düzeyinde değildi. Bunlar da esas itibarıyla birer “tamam hareketi” idiler. Halktan daha fazlası da beklenemez zaten. İşin arzu ettiğimiz biçimde tamamına erdirilmesi için halka somut pratik içinde öncülük edilmesi gerekir. Hazırlıktan kastımız budur.

Süreç ciddi politik krizlere gebe. 24 Haziran akşamı kimsenin çoğunluk sağlayamayacağı bir parlamento tablosunun ortaya çıkması büyük olasılıktır; HDP iki cephe açısından da el yakacaktır; cephelerde çatlaklar oluşabilir. Öte yandan, parlamento ile cumhurbaşkanı uyumunun sağlanamayacağı bir tablo da ortaya çıkabilir ve ilginç bir “ikili iktidar” durumu oluşabilir. Bunlar ciddi politik kriz durumlarıdır ve “her şeyin olabileceği” bir süreci başlatabilir. En önemlisi bu kaotik politik sürece, derin bir ekonomik kriz olasılığı koşullarında giriyoruz.

En kısa zamanda toparlanmamız ve bağımsız politika yapıyor hale gelmemiz gerekiyor.


http://www.abcgazetesi.com/tamam-da-8528yy.htm

Perincek ve HDP'nin seçimlerin ikinci turunda nasıl bir siyasal tutum takınacakları ( bana göre) biraz da Erdoğan'a bağlı. Şuna eminim, Erdoğan Perincek veya HDP'ye birtakım tavizler verir ve kazandığında onlarla birlikte bir siyaset geliştireceği ''garantisini'' verirse, hem Perincek ve hem de HDP Erdoğan'a yanaşmaktan çekinmeyecektir. ''ABD emperyalizmine karşı direneceğiz; bölücü Kürtlere karşı mücadelemiz devam edecektir'' sözü Perincek'in destek vermesine yeterlidir. Veya ''Kürt sorununu HDP ile çözmeye karar verdik. Milliyetçiliği tekrar ayaklar altına alıyoruz''desin; bu söylemden bir fayda geleceğini, Bahçel'ye ihtiyacı kalmadığını anlasın, tekrar bir ''çözüm masası'' kurulabilir ve olan biten onca şeye rağmen bir yetmez ama evet'çi olan Sezai Temelli başkanlığındaki HDP masanın etrafında yerini alır. Hiç kuşkum yok.

Ya sosyalistler?

Bence bir önemli konu da bu!
Günlerdir bu konuyu yorumlamaya çalışıyoruz.
Devam da edeceğiz!

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
19.05.2018- 07:45

Toplum TAMAM diyor, SIKILDIK diyor;   bir düzen talebi ortada yokken, tamam ve sıkıldık demenin politik karşılığı cumhuriyet mitingleriydi, Helvacıoğlu'nun deyişiyle Haziran direnişiydi. Şimdi önümüzde yeni bir fırsat var: Sıkıldık artık TAMAM diyebilmenin yolu 24 Haziran seçimlerinde Erdoğan karşıtlığında pozisyon alabilmektir. K.Okuyan'ın ''biz de Erdoğan'ın gitmesini isteriz'' demesinin, Aydemir Güler'in ''Tayyip Erdoğan'ın gitmesi bizim gerisine düşemeyeceğimiz çizgimiz olsun'' demesinin politik karşılığı da 24 Haziran seçimlerinde Erdoğan karşıtlığında pozisyon alabilmeyi reddetmemekten geçmektedir. Oysa ''bu düzen değişmeli, Erdoğan'a da diğerlerine de bas geç'' söylemi toplumdaki SIKILDIK ve TAMAM mottosunu kapsamamaktadır. Bu söylem toplumun en azından yüzde ellisinin   toplumsal heyecan ve coşkusuna ortak olamamaktadır. Onların sesine ses katamamakta, yüzü sola dönül kitlelerle arasında bir kesişme alanı yaratamadığı gibi onlarla olan bağını zayıflatmakta ve nihayetinde Erdoğan'ın işine yaramaktan başka bir sonuca da yol açmamaktadır.

Bu düzen değişmelidir. Tartışmasız bir doğrudur. Kapitalizm kendi yarattığı sorunları değiştiremez, bu da doğrudur. BU ülkenin sosyakizme olan ihtiyacı da öyle. Bu yüzden, sosyalistler düzen partileri olan, düzen solu olan CHP ve HDP yerine sosyalist partilerde bir araya gelebilmeli ve sosyalizmi toplumsal alanda ete kemiğe büründürecek politik çalışmaların içinde olmalılar. Sosyalist olabilmenin, sosyalizm mücadelesine katkı vermenin karşılığı da budur. CHP veya HDP'de bulunmanın CHP veya HDP'ye bir yararı olmadığı, olamadığı gibi   sosyalist mücadelenin oralarda sıkışmasına, önemsizleşmesine ve karşılıksız kalmasına da yol açabilmektedir. Bu yüzden hemen her seçimde bir sosyalist-komünist partinin bilimsel sosyalizmi bir seçenek olarak ortaya çıkarması anlamlı ve önemli olduğu gibi   bu işlevin TKP tarafından yerine getirilmesi de çok daha anlamlı ve önemlidir.

24 Haziran seçimleri önemli. 24 Haziran seçimleri toplumun bıçak gibi ikiye bölündüğü koşullarda çok daha önemli bir hale gelmiştir. Toplumun büyük bir çoğunluğu bu seçimi bir ''tamam mı devam mı'' seçimi olarak görmektedir. AKP'nin 15-16 yıllık icraatları, cumhuriyet kazanımlarının sonlandırılmasına son noktayı koymayı hedeflemesi ve ''parantezi kapatmak'' isteği toplumdaki tepki ve   kaygıları da haklı çıkarmaktadır. Erdoğan bu seçimlerle parantezi kapatmak istemektedir. İşte bu yüzden sosyalistlerin tavrı ''Tayyip Erdoğan'ın gitmesinin gerisine düşemeyecekleri bir çizgi'' olmalıdır ve bunun yolu da ''Erdoğan'a da diğerlerine de bas geç'' biçiminde olmamalıdır.

Öteden beri bir komünist partinin seçimlerde herhangi bir düzen partisini, bir düzen solunu destekleme kararı almasını ve bunu kamuya açıklamasının yanlışlığını savundum. Çok önemsediğimiz 24 Haziran seçimleri için de aynı durumun geçerli olması gerektiğini düşünüyorum. Bu seçimlerde de TKP bir düzen partisini destekleme kararı almamalıydı ve almadı.Karşısına çıkarılan engeli aşmanın yolu bağımsız sol adaylarla seçime katılmaktı, onu yaptı ve sandıkta sosyalizmin de bir seçenek olarak kalmasını sağladı. Solcu, sosyalist olan birinin bu konuya eleştiri getirme hakkı olabilir mi? ( Oyların bölüneceği ve bunun da Erdoğan AKP'sine yarayacağı eleştirilerine katılmıyorum; ayrı bir konu.) Peki ama ya cumhurbaşkanlığı seçimi? Erdoğan'ın (sanırım) M.İnce ile eşitlenmesinin anlamı ne? Sonuçta Erdoğan'a yarayacak bir siyasal tutum takınmanın savunulacak bir yanı olabilir mi? Parti bu konuda ''hepsine bas geç'' derken ''biz de onun gitmesini istiyoruz'' açıklamasıyla ters düştüğünü, toplumsal heyecanın karşısına geçtiğini, toplumda yükselen TAMAM ve SIKILDIK haykırışlarını önemsiz ve anlamsız bir hale getirmiş olmuyor mu?

Partinin cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki bu tavrı ''kollektif akıl, ve biz ML olduğumuz için'' şeklinde açıklanamaz.Ya da bu konuda getirilen eleştirilere ''Amerikancı'', veya ''sol liberal'' safsatalığıyla karşı da çıkılamaz. Parti üyeleri, parti sempatizanları alınan parti kararını savunmak adına bir savruluş içine girmek zorunda da kalıyorlar. Gelinen nokta ''sonuçta hepsi bir'' olmaktan öteye de geçemiyor. Yanlış üzerine yanlış!

Erdoğan karşıtlığında mevzilenmemenin savunulacak hiçbir yanı yok. Böyle bir tutumun sonuçta sosyalistlere bir getirisi de olamaz. İşçi sınıfı ve emekçi halka sınıfsal mücadelede alan açması da beklenmemeli. Parti bu konuda öteden beri konumlandığı çizgisini sürdürebilir, herhangi bir düzen partisini destekleme kararı almadan Erdoğan karşıtlığında mevzilenmenin Türkiye toplumu için önemini vurgulayabilir ve toplumsal ve siyasal alanda gericiliği geriletmenin gerekliliğinin altını çizebilirdi.

Böyle bir kompozisyon parlamento seçimlerine katılacak sosyalist adayların ellerini daha da güçlendirirdi, diye düşünüyorum.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]