Tehlikeli bir potansiyel taşıyan ve   her türlü provokasyona açık bir coğrafyada yaşıyoruz. Toplumun bu konuda duyarlı olması ve siyasilerin kişisel çıkarlarına alet olmaması gerekiyor diyeceğim ama, mümkün mü? Öyle bir dönemde yaşıyoruz ve öyle bir süreçten geçiyoruz ki, yerelde de olsa iktidarda kalmak ve oy devşirmek için her türlü provokatif söz ve eylemden hiç kaçınılmıyor. En son 8 Mart'daki kadın yürüyüşünde gerçekleşen bir olay siyasiler tarafından kullanılarak ve tehlikeli bir yalanla süslenerek bu videodaki görüntülerin ortaya çıkmasına yol açmış.

Solun herhangi bir mitinginde ezanın veya herhangi bir inancın kutsallarına yuh çekildiğine hiç tanık olmadım. Böyle bir olay bugüne değin hiç yaşanmadı. Ne sanılıyor; solun bir mitingine katılan herkesin ateist olduğu ve her türlü inanca kin ve nefret duyduğu mu?

8 Mart'taki feminist kadın yürüyüşünde ezanın protesto edilmediğini   biliyorlar aslında; ne var ki, artık topluma söyleyecek bir şeyleri kalmadı. Din ve inanç sömürüsü üzerinden kendi kitlesini konsolide etmeye çalışırken, kaçağı da önlemeye çalışıyorlar. Başka çareleri kalmadı. Toplumun yarışını düşmanlaştırıp o düşmanlık üzerinden oy devşirecekler. Eski bir yöntem ve ne kadar kullanışlı olduğunu da 31 Mart akşamı göreceğiz.