Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

Sözde sol-sosyalist ve dahi enternasyonalist forumlarda devletçi sol sayıklamalarının buralarda kümelenmiş kuyrukçu şarlatanlar veya ne yaptığını, söylemeye çalıştıklarının ne anlama geldiğini bilmeyen/anlamayan kerameti kendinden menkul bir sözde solculuğun üfürükleri olduğunu bilmeyen kalmamıştır. Ulusalcılık, şovenistlik, neo-faşistlik gibi devletçi sol yakıştırmaları da bu şarlatanlığın dilinde aslında Kürt hareketine biat etmemenin adıdır. Kürt hareketinin ideolojik ve siyasi yönelimini açıktan savunamayanlar dolaylı yoldan bu hareketin ideolojik ve siyasi tutumunun savunulması ve hatta biat edilmesini ima ediyorlar, solcu olmanın da öncelikle bu tür yaklaşımı benimsemekten geçtiği yalanını hemen her gün bıkıp usanmadan yineliyorlardı. Bunlara göre, 20-21 yaşındaki askerlere uzaktan kumandalı tuzaklarla saldırmak veya sivil yerleşim yerlerinde bombalar patlatmak solculuk ve devletle savaşmak, bu yönteme biat etmeyenlerin siyasal tavrı ise siğer hakaret ve küfür anlamında kullanılan sözcükler gibi devletçi sol olmaktı.

Konunun çok ciddiye alınır yanı yok; bu tavrın siyasi bir yaklaşımdan öte, bir şarlatanlık olduğu zaman içinde açıkça ortaya çıktı. Bu tür tipler ya gerçekten bilmiyor ve bir yandan egosunu tatmin ederken diğer yandan solculuk sandığı ve anlamadan alıntıladığı Marksist ustaların alıntılarıyla bu değirmene su taşıyor, ya da özellikle böyle bir şarlatanlığın doğrudan öznesi ve sürdürücüsü olmayı içinde bulunduğu siyesetin çıkarına görerek siyasetine bu tür yalan dolanlarla sempati uyandırmaya çalışıyordur. (Bir dönem başarılı olduklarını da söylemeliyim. Bu sözde sol-sosyalist ve dahi sözde enternasyonalist forumların üfürdüklerini solculuk sanan epey sol sempatizan da ortaya çıktı.) Artık yaratılan bu şarlatanlığın rağbet görmediği ve dolayısıyla oluşturulan bu iklimin ortadan kalktığını söylemek mümkün. Şarlatanlık her halde kalıcı hasarlar yaratıyor ki, bu üfürmeleri hala sürdürmeye çalışanlar olduğunu söylemekle yetinelim.

Hiç aklımda yoktu böyle bir yazı yazmak. Ama dün Metin Çulhaoğlu'nun ''Solda devlet düşkünlüğü'' yazısını okuyunca canım sıkılmıştı. Canımın sıkılmasının nedeni Metin Çulhaoğlu'nun üstteki şarlatanlar korosuna katıldığını düşünmemden kaynaklanmıyor. Çulhaoğlu için böyle bir düşünce içinde olmak mümkün değil. Ama yapılan yorumun ve bu tür yazıların rahatsızlık uyandıran ve yanlış anlamaya yatkın bir yanı olduğunun bu kadar deneyimli sosyalist aydınlar tarafından anlaşılmış olması gerekmiyor mu? Bugün bu konuya değinmeden geçmeyeyim istedim.

Yazının ilk bölümü bu:

''İnsan, doğup büyüdüğü yerlerden uzakta yaşıyorsa ülkesini ve halkını özlemesi doğaldır, solculukla bağdaşmayan bir yanı da yoktur. İnsan bunları özler. “Şimdi İstanbul’da olmak vardı” diye şarkı söyleyebilir. Nazım gibi Varna kıyılarından memleket hasretini dile getirebilir.

Bunlar olur…

Ama siz hiç “Şu gurbetin gözü kör olsun, devletimi çok özledim” diyen birini duydunuz mu?

Ülke, doğası ve her sınıftan insanıyla belirli bir coğrafyadır. Halk, büyük çoğunluğunu emeğiyle geçinenlerin oluşturduğu bir topluluktur. Kişi, bunların bir parçasıdır. Ama devlet, bunların her ikisinin de üzerine oturan, belirli bir sınıfın çıkarlarına göre oluşmuş bir kurumsallıktır.  

Devlet, sınıflı toplumda öyle yapılanmıştır ki Marx zamanında “İşçi sınıfı, hazır devlet mekanizmasını basitçe eline alarak onu kendi amaçları için kullanamaz” vurgusunu gerekli görmüştür.

İnsanın, kendini ülkesinden ve halkından önce “devletine” ait hissetmesi sağlıklı bir durum sayılamaz. “Devlet ana”, “devlet baba” ve “kerim devlet” gibi olumlayıcı sayılabilecek deyimler bile, ülke ve halktan farklı olarak, insanın kendisine dışsal, onun üzerinde bir otoriteye işaret eder.

Normal bir insan, bu otoriteye itaat edebilir ama gerçek anlamda sevemez, üzerine titreyemez, kendini onunla özdeşleştiremez. ''


Çulhaoğlu'nun yazdıkları bilinmeyen bir şey değil. Solcu-sosyalist olmanın abecesi bu. İyi ama''durup dururken'' böyle bir ''hatırlatmanın'' nedeni ne? Eğer düzen solundan söz ediyorsa bence doğru bir yazı değil. Düzen solu diyeceğimiz kesimlerin bu konuda şaşırtıcı bir yanı olmaması gerekir. Bunun dışında TSK'nın Suriye topraklarına girişini fetih marşlarına katılarak savunan tek bir sosyalist özne de yok ortalarda; o zaman bu yazı, bu yorum neden? Çulhaoğlu Perincek ve   hempalarının tavrı için böyle bir yorumda bulunmuşsa o zaman da mutlaka ve mutlaka çok daha somut bir yazı kaleme almalı ve Perincek siyasetini madem ki ciddiye alarak bir yorumda bulunmuş o zaman böyle bir yol yöntem izlemeliydi.

Yazısının buraya almadığım ikinci bölümü de bence sorunlu. Hem küreselleşme denilen emperyalist yayılmacılığa karşı çıkmak ile ulus devleti savunmak noktasındaki yorum da bence çok daha açık ve net ortaya konulmalıydı. Küreselleşme/emperyalizme karşı çıkmak aynı anda ulus devletin savunulduğu anlamına gelmez, tıpkı Kürt hareketinin illegal örgütlenmesinin ''devletle çatışmasının'' benimsenmemesinin devletçi sol olmak anlamına gelmeyeceği gibi... Metin Çulhaoğlu eminim farklı bir şeyler söylemeye çalışıyor. Bir ara Ertuğrul Kürkçü'den dinlemiştim; Türk Hizbullahı'nın ve dinci gericiliğin devlete karşı çıkışlarınına karşı çıkılmaması mealinde bir şeyler söylemişti. Çulhaoğlu'nun savunduğu şey böyle bir görüş olamaz; olmamalı. Hem bu görüş ve bu tavır doğru değil -dediğim gibi gerici siyasetlere karşı çıkmak, o gericiliğin kendince karşı çıktığı ve mücadele ettiği devletin sınıfsal biçimini desteklemek ya da o saflara yuvarlanmak anlamına gelmez.

Evet, bu tür yazıların mümkünse kaynak göstererek ve örnekler vererek somut bir biçimde yazılmasından yanayım. Yapılmadığında ayakları yere basmayan ifadeler olarak ortada kalıyor. Ve ayrıca yanlış yorumlanmaya da müsait yazılar olduğunu söylemeliyim. Metin Çulhaoğlu gibi gerçekten de Marksist kuramı özümsemiş aydınlar içinde en önde gözükenlerden birinin bu konularda çok daha özenli olması gerekiyor. Sanırım, hemen her gün bir yerlere yazı yetiştirmek durumununda kalmanın aceleciliği zaman zaman bu tür ''hatalara'' yol açabiliyor. Ne var ki, belki gereksiz bir saptama olacak ama biz yine de Metin Çulhaoğlu'nun Yalçın Küçük, Aydemir Güler ve Kemal Okuyan'la birlikte ML'i içselleştirebilen en önemli sosyalist aydınlardan biri olduğunun altını bir kez daha çizelim.



melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
17.10.2019- 05:50

Bu ''devletçi sol'' kavramına Metin Çulhaoğlu'nun buraya alıntıladığım yorumundan bağımsız olarak tekrar değinmek isterim. Sözde sol-sosyalist ve dahi enternasyonalist forumlarda Kürt hareketine biat etmeyen, kuyrukçuluk yapmayan her siyaset, ve kişi olarak hemen herkes ''ulusalcı'', ''sosyal şoven'', '' neo-faşist'' vb. olarak karalanmaya çalışılmış, küfür ve hakaretlere uğramıştır. ''Devletçi sol'' da bu zihniyetin bulduğu aklınca bir cinlikten başka bir şey değildir. Solun kapitalist devleti sahiplenmemesi kolaycılığını temel alan bu köylü kurnazlığı, sağa sola bombalar atıp, 20-22 yaşlarındaki askerlere pusu kurmayı devletle savaşmak olarak dayatan zihniyeti eleştirenlere ve en önemlisi bu tavrın altındaki siyaseti benimsemeyenlere de ''devletçi sol'' yakıştırması yapmaktadır. Bu kavramın altındaki köylü kurnazlığı bu...

SOLpaylaşım'dan önce yazıyazforum adıyla bir forumumuz vardı. Her türden konu açık seçik tartışılırdı ve evrim konusundaki tartışmalar konunun önemi ve anlamı nedeniyle çok güncel olurdu. Evrim karşıtı arkadaşlarımız da çok sıkıştıklarında bilime ve yöntemine karşı olmadıklarını söyler ama nedense evrim tartışmalarını sürdürürken sürekli olarak karşıt olarak gördükleri düşünce ve iddiaları çürütme çabası içine girerlerdi. Anlamadıkları veya anlamazlıktan geldikleri nokta ise, iddia edilen düşünceyi çürütseler bile bu evrimin yanlışlığı anlamına gelmeyeceği idi. Karşıdaki kişinin yetersizliği, bilgisizliği olabilir, ileri sürülenin yanlışlanması neden yaratılış iddiasının doğrulandığı veya kanıtlandığı anlamına gelsin ki?( Bir yöntemin yanlışlığından söz ediyorum, yoksa buradaki kısa yorumdan evrim kuramının bir şekilde yanlışlandığı anlamı çıkarılmamalı...)

Evet yöntem yanlıştı.

Bilimden söz eden ve bilimsel yöntemi de tıpkı evrimciler gibi önemsediklerini söyleyenlerin kendi iddialarını kanıtlamak için nasıl ki, evrimi yanlışlamaya çalışmasının kendi iddialarını kanıtlayacak bir bilgi sağlamayacaksa, bu köylü kurnazı kuyrukçu ve biatçı güruhun sol-sosyalizm düşmanlığından başka bir kapıya çıkmayan saldırı yöntemi de Kürt ulusalcılığının/milliyetçiliğinin neyi istediklerini ve onu nasıl gerçekleştirmeye çalışacakları siyaset ve yöntemi sol açısından doğrulamaz. Dikkat edin, öteden beri yaptıkları şey, biat etmeyenlere saldırıdır. CHP'yi de, Vatan Partisi'ni de, TKP'yi de, HKP'yi de, ve yeri geldiğinde ÖDP ve Halk Cephesi'ni de hep aynı terazinin aynı kefesine koymuşlardır. Bu siyasi yapıların hemen hepsinin ayrı bir siyaseti ve siyaset yapma kültürü varken, ortak oldukları tek şey biat etmemeleri ve bir milliyetçi/etnik siyasete kendi siyaset ve ilkeleri doğrultunda yancılık yapmamalarıdır. Bu yüzden yıllarca hedef tahtası haline getirilmişlerdir ve bu yüzden yıllarca ulusalcı, sosyal şoven, neo-faşist diye karalanmaya çalışılmışlardır. ''Devletçi sol'' yakıştırmaları da işte bu gerçekte sol-sosyalizm düşmanı güruhun uydurduğu bir başka köylü kurnazlığından başka bir şey değildir. Kendileri söylüyor, kendileri dinliyor. İnanan kalmış mıdır, artık; sanmıyorum. Tıpkı evrim karşıtlarının yapmaya çalıştıkları gibi hemen her gün sola-sosyalizme çatarak, hakaretler ve küfürler ederek etnik siyasetlerinin çizgisinin doğruluğunu kanıtlamaya ve bu yolla sol sempatizan devşirmeye çalışıyorlar.

Oysa, denizin tükendiğinden haberleri yok!

:)
Baksanıza yılların kuyrukçusu bile ''ben kuyrukçu değilim'' diye çırpınıp duruyor!

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]