Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Güncel Tartışma Konuları

Kılıçdaroğlu mu, Muharrem İnce mi? sorusunun yanıtı CHP içinde bir kez daha sonuçlandırılmak zorunda. Yoksa bu birkaç gündür verilen demeçler, Muharrem İnce'nin kendisine yakışmayan zehir zemberek açıklamaları partiye zarar vermekten başka bir işe yaramıyor.

Evet, birkaç gündür ''Saraya giden CHP'li'' haberleriyle gündem değişti. Gitti mi, gitmedi mi, Muharrem İnce miydi, yoksa CHP merkezinin bir ayak oyunu mu? Haberin kaynağı ''açıklama yapacağım, Kılıçdaroğlu'nu bekliyorum''   diyor. Kılıçdaroğlu her zamanki gibi ''ben biliyorum, ben'' diyerek yanıt veriyor, Muharrem İnce, şaşılacak bir şekilde ''Cumhurbaşkanının ilgisi yok, bu kumpas CHP genel merkezinde hazırlandı'' diyerek gerçekten de kendisine yakışmayan bir üslupla yanıt veriyor. Erdoğan rahat, yandaş medyanın ise ağzı kulaklarında... Her tarafta CHP manşetleri ve partinin içinin karışması yönünde beklentiler...

Bu deniz çalkalanmadan durulmaz. Yandaşların da köpürtmesiyle sanırım ne olup bittiğini anlayacağız. Ama şimdiden söylenecek bazı şeyler var. Bu spesifik olay gösterdi ki, Kılıçdaroğlu hem donanımı, ve hem de üslubu ve kitleler üzerinde etkili olamaması nedeniyle CHP liderliği için   çok yetersiz kaldığını gösterdi. İsmet Paşa, Ecevit, hatta Deniz Baykal gibi örneklerin yaşandığı bir partide gerçekten sırıtıyor. Partiyi sırtladığı, partiye bir şeyler kattığı kesinlikle   söylenemez. Konu dışı ama, partiyi giderek sağa kaydırdığı hiç de yanlış değil. CHP bugün yüzde 25'e demir atmış bir durumda bir gram ilerleyemiyorsa nedeni de Kılıçdaroğlu ve onun partiye egemen kıldığı ilkesiz pratiklerdir. Son seçimde birçok belediye başkanlıklarının AKP'den alınması bir ''başarı'' olarak gösterilebilir, ama onun da çok farklı nedenleri olduğu ve ülkede Erdoğan AKP'sinden sıtkı sıyrılan yığınların giderek daha da genişlediği ve bu durumun son seçimde sonuçlara yansıdığı söylenebilir. Ne var ki, hem HDP ve hem de İYİP'i CHP'ye yönlendirme konusunda başarılı sayılabilir, diyelim...Ne olursa olsun, Kılıçdaroğlu'nun daha yetkin bir kadro ve lider tarafından parti genel başkanlığını bırakması/bıraktırılması gündeme gelmeli, getirilmelidir. Bu konuda geç bile kalındı.

Peki bu kişi Muharrem İnce mi?
Olabilir mi?

İlk ortaya çıktığında ''olabilir'' diye düşünmüştüm; en azından ''ağzı laf yapıyor'' ve ''kitlelerle diyaloğu ve etkileşimi de oldukça iyi''ydi. Sonra bir TV. programında daha genel konulardaki görüşlerini dinlediğimde onun bir sosyal demokrat liderde olması gereken entelektüel düzeyin çok gerisinde olduğu algısı uyandı bende. Haklı olarak Kılıçdaroğlu'nu gözüne kestirmiş olabilir, parti genel başkanlık koltuğuna onun değil kendisinin layık olduğunu düşünebilir, ve hatta CHP'yi daha ileri taşıyabileceğini, iktidar yapabileceğini savunabilir, bu yüzden bir ''muhalif'' mücadele içinde de olabilir. Hakkıdır. Ne var ki, cumhurbaşkanlığı seçimini kaybettiğinin belli olmasından sonra ortadan kaybolmasından başlayarak son basıl toplantısındaki sözlerinin savunulacak bir yanı yok. Söylediği şu:Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin olduğu akşamdan bu yana bir iftira ve komplo ile karşı karşıyayım. Yok sarhoştu, yok NATO askeri kaçırdı, bunların hepsi CHP Genel Merkezi üretimli. Bunları parti içinde küçük bir grup üretti. Ve dedikodu üretmeye devam ediyorlar.''

Kılıçdaroğlu için ''bildiğini söyledi, açıklamalı'' mealinde konuşan bir lider adayının   parti eleştirisinde bulunurken daha somut konuşması gerekmiyor mu? Madem bu ''komplo'' parti tarafından üretildi ve Muharrem İnce bunu biliyor, neden aynı anda isim vererek Kılıçdaroğlu'nu suçladığı konuda aynı ''hatayı'' tekrarlıyor?

Yazı epey uzadı, devamı devamında yazılır.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
26.11.2019- 12:26

Bu konuda, bir operasyondan söz edilemez mi? Veya bu olay, öyle sıradan bir olay mı; bir gazeteci, bir başka gazeteciye bir haber uçuruyor, o gazeteci bunu köşesinde yazıyor, sonra isimler ortaya dökülüyor, ve nihayet bugün, bütün yandaş basın CHP, Kılıçdaroğlu ve Muharrem İnce üzerinden tepinmeye başlıyor!

Burada bir kumpas olmadığı söylenebilir mi?

Suriye operasyonu sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan açık açık millet ittifakının dağıtılması gerektiğinden söz etmişti. Şimdi bu sözleri unutacak mıyız? Ya da bu sözleri bir emir telakki edip gereğinin yerine getirecek birilerinin harekete geçmeyeceği göz ardı edilebilir mi?

Ortada birtakım gerçekler var; ülke iyi yönetilmiyor, AKP giderek daha erime süreci içinde. Erdoğan eskisi gibi kitleler üzerinde fazla etkili olamıyor ve konsolidasyon konusunda sorunlar yaşıyor... Ve ayrıca Erdoğan AKP'si iktidardan düşmemek zorunda... Eğer düşerse, sadece bir muhalefet partisi olmayacak başka başa sorunlar ve suçlamalarla da karşılaşmak durumunda kalacak? Eee, öyleyse?

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir yurt dışı gezisinden dönerken uçakta, gazetecilere yaptığı açıklama tam yerine oturmuyor mu?

''Millet ittifakı dağıtılmalıdır.''

Şimdi, ülkenin rutini bu gerçeğin şekillendirmesi altındayken, başrolünde Talat Atilla ve Rahmi Turan'ın olduğu süreci öyle sıradan ve kendiliğinden gelişen bir olay olarak nitelemek mümkün mü?

Muhareem İnce'nin en büyük hatası öncelikle bu gerçeği yok sayarak ''saray değil, CHP içindeki çete'' açıklamasında bulunması. Bana göre bu açıklamasıyla kendini de bitirmiştir. CHP'nin olağanüstü kongresinde artık aday olur mu bilemem, ama bu saatten sonra ''umutsuz bir vaka'' haline gelmiştir. Bu olayda,   CHP ve Kılıçdaroğlu'nu suçlaması ''partinin evladı''na hiç yakışmadı. Bu kadar deneyimli bir siyasetçinin bu tezgaha gelmemesi gerekirdi. Ama kendince yürüttüğü genel başkanlık mücadelesi sanıyorum böyle bir reflekse yol açıyor. Kılıçdaroğlu'nun bütün eksi yanlarına rağmen Genel Başkanlık koltuğunda hiç olmadığı kadar güçlüyken İnce'nin böyle bir çıkış yapması bence o sürecin de noktalanması anlamına gelecektir.







Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]