Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Güncel Tartışma Konuları

Suriye/İdlib'de 33 askerimiz hayatını kaybetti.   Rusya yaptığı açıklamada Türk askerlerinin yanında terörist gruplar olduğunu söyledi. MSB Akar bunu kabul etmiyor. Olay sonrasında 5 adet helikopter, şu kadar tank, şu kadar bilmemne vurmuşuz ve şu kadar da 'rejim askeri' öldürmüşüz!

Rahatlamamızı bekliyorlar herhalde!

Suriye'de neden bulunuyoruz, belli değil. Kamuoyuna hangi gerekçeyi anlatıyorlar şu an'a kadar hiç duymadım. Muhalefet de bu konuda güçlü bir ses oluşturamıyor. Suriye sınırından otuz kilometre içeri girecektik, 450 km. boyunca bir tampon bölge oluşturacak, 200m2'lik evler/villalar yapacak, mültecileri ne güzel oralara yerleştirecektik! Ne oldu? Kala kala İdlib'e fit olduk! 50-60 bin olduğu söylenen terörist gruplarla birlikte ne yapacağız İdlib'te?

Neden Suriye'deyiz?
Çocuklarımız neden ölüyor?

Daha bir iki gün önce ''birkaç tane şehidimiz var Libya'da.'' diyen Cumhurbaşkanı ortada yok. Askerlerin ölümünü bildirmek Hatay Valisi'ne düştü. Bu noktaya nasıl geldik; ''Yeni Türkiye'' ve   ''stratejik derinlik'' dedikleri şey bu muydu?

Hatırladıkça öylesine rahatsız oluyorum ki; hani ''çevrenin merkeze gelmesi''ydi AKP'nin iktidara gelişi, öyle söylüyorlardı.Demokrasi açısından bir üst aşamaya geçiyorduk! Jakoben Cumhuriyet'i yıkıyor, 2.Cumhuriye'le de burjuva demokratik devrimini tamamlıyorduk. Sadece DSİP söylemedi bunu; Kürt hareketinin yasal temsilcisine biat edenler ve onların oylarıyla parlamentoya çöreklenen sözde solcular da bu sapkınlığı terennüm ediyorlardı! Karşı çıkanlara, AKP'nin bağırsak temizliği yapmadığını söyleyenlere, her türlü hakareti ve küfrü reva görenlerdi, bunlar...

AKP freni patlamış bir kamyon gibi yokuş aşağı hızla...
Sağa sola çarparak ve kıra döke...
Ve otuz üç yoksul evin sıvasız duvarlarına...
büyük boy ay-yıldızlı bayraklar asılacak...

Çığlık çığlığa yoksulluk...
İdlib'te otuz üç asker hayatını kaybetti...








melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
29.02.2020- 07:05

Milli Savunma Bakanlığı (MSB) açıklamış, Suriye topraklarında ateşkesi sağlamak üzere bulunan askerlerimize topçu ateşi atılmış ve bir asker hayatını kaybetmiş iki asker de yaralanmış! Böyle, satır aralarında Suriye'de neden bulunduğumuzun açıklaması yapılıyor: ''Ateşkesi sağlamak üzere''...

Hiç inandırıcılığı yok. Ama diyelim ki öyle. Suriye'deki ÖSO ve HTŞ mensupları için ne yapıldı? İran ve Rusya ile yapılan mutabakat çerçevesinde teröristlerin oradan atılması, Suriye ''muhaliflerinin'' ise silahsızlandırılması konusunda ne yapıldı?   Bu unsurlar orada bulunduğu sürece Birleşmiş Milletlerce Suriye'nin meşru hükümeti sayılan yönetimin ülke topraklarını bunlardan arındırma girişiminin olmasının da meşru olduğunu anlamaktan bu kadar uzak mıyız? Esad Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunuyor, buna hakkı var   ve bu yüzden topraklarında bulunan   ve terörist olarak nitelendirdiği   gruplara karşı da ateş açıyor. Kayıp verilmemesi için Suriye'den askerlerimizi çekmemiz gerekiyor. Bırakalım ''ateşkesi'' başkaları sağlasın!

Bir daha yineleyelim; Suriye'de ne işimiz var?
Askerlerimiz ne adına, kimin için canlarını yitiriyor?

melnur  |  Cvp:
Cevap: 2
03.03.2020- 07:39

Sabahları SOLhaber'le başlıyorum güne. Sonra diğer haber siteleri... Televizyonda ise genellikle Tele1, KRT ve Halk tv. açık oluyor. Bugün Can Ataklı açıktı. O da AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasını vererek başlamış. Recep Tayyip Erdoğan'ın özellikle kürsü konuşmalarına dayanamıyorum. Abartmıyorum, gerçekten dayanamıyorum, kanın beynime yürüdüğünü hissediyorum. Ya kanal değiştiriyor ya da önemli bir şey yoksa TV.yi kapatıyorum. Bu kez kendimi tuttum; neden bağırıp çağırdığını biraz dinleyeyim dedim. ''Bay Kemal'' diye başlıyor ve mealen Atatürk Çanakkale'de askerlere ölmeyi emretti diye sürdürüyor. Sesinin tonu yine aynı rahatsız edici ayarda. Geçen gün şehitler tepesinin boş kalmayacağını söylemişti. Bağırıp çağırması benzer yinelemelerle sürüp gidiyor. Şaşırmak gerekir mi, bilmiyorum, ama şaşırmamak elde değil. Salondaki AKP'liler alkışlıyorlar. Erdoğan tonlamasını iyice yükseltiyor. Salon hep birlikte kendinden geçmiş gibi. Tam bir Kafkaesk atmosfer.

Bir yandan da sınırlarımızda ve Egede 1.5 milyon olduğu söylenen göçmen hareketliliği. Erdoğan serbest bıraktı ya, onlar da Yunanistan ve Bulgaristan üzerinden Avrupa'ya gitmeye çalışıyorlar. Sınırı geçebilen, botlarla Yunan adalarına geçenler bir yana, geçemeyenler, çoluk çocuk bizim tarafta kalanlar, kötü kaderleri ile başbaşa. Acı, açlık, soğuk ve ölüm...

Can Ataklı dün bir askerin daha hayatını kaybettiğini söyleyerek sürdürüyor yorumlarını...Bir asker daha kaybetmek; bir kınalı kuzuyu toprağa vermek ve bir ailenin tam ortasına düşen alev...Sonra...Sonra bir anketten söz etmeye başlıyor... Suriye'deki savaşı-operasyonu destekleyenlerin oranı yüzde altmış beşmiş! Asker sevkiyatı da sürüyor. Erdoğan ''çekilmezlerse'' diye bağırmasına devam ediyor. Başların kopartılacağı anlamında tehditler savuruyor. İnsanlar alkışlıyor...Anketler yüzde altmış beşi gösteriyor...


Ülke bir çılgınlığı yaşıyor. Bir çıldırının eşiğindeyiz. Birbirine eklenen ve birbiriyle beslenen gerçeküstü   görüntüler bunlar... Kafka'nın bir romanını topluca yaşıyor gibiyiz.


Evet, doğru sözcük bu, tam bir Kafkaesk atmosfer...

melnur  |  Cvp:
Cevap: 3
04.03.2020- 07:54

Dün meclisteki ''kapalı oturum'' sonrasında açıklandı; İdlip'te bir kınalı kuzu daha hayatını kaybetmiş, dokuz da yaralı varmış. Bir ocağa da yangınlar düştü, henüz adı belli değil; asker anaları kaygılı ve korku dolu bekleyiş içinde. Ya o yaralı askerlerimiz? Acılar dinmiyor bu ülkede; neden hep ölümlerle anılır oldu bu coğrafya? Ortadoğu'nun bir bataklık olduğu biliniyor, sürekli söyleniyordu; buraya doğrudan girmememiz gerektiği konusu hep vurgulanıyordu. Sonuçta girdik, belki çıkamıyor, kurtulamıyoruz! Ölümler ardı sıra...Al bayrağa sarılı tabutlarda gencecik yaşta ana kuzuları...

Bu soru hiç durmadan sorulmalı; ne işimiz var Suriye'de, İdlib'te?
Oralarda bulunmanın, Çanakkale ile ne ilgisi olabilir?
İdlib vatan toprağı değil ki, orada hayatını kaybedenler konusunda ''vatan için öldüler'' ilişkisi kurulabilsin.
O zaman neden?
Kim için ve ne adına?

Bir de bu konularla bağlantılı göçmenler konusu var. Erdoğan AKP'si sıkışmış olacak ki, yıllar sonra birdenbire ''hadi Avrupa'ya'' deyiverdi. Birkaç gündür gazeteler ve haber kanalları insanlık dışı görüntülerden geçilmiyor. Çoluk çocuk sınırlarda ve Ege'nin soğuk sularında bir kurtuluş çaresi peşinde... Emperyal kapitalizmin son dönem vahşet görüntüleri bunlar.   Emperyal vahşete kapitalizmin krizini ve onun üstüne de yönetilememe sorununu ekleyin hem sınırımızla ve hem de Suriye'de olup bitenin fotoğrafını göreceksiniz.

Ve emperyalizmin iğrenç yüzünü...

melnur  |  Cvp:
Cevap: 4
05.03.2020- 07:37

Alttan alta bir şey söylenmeye başlandı; alıştıra alıştıra söylüyorlar. Sadece o da değil, sanırım söylediklerine kendilerinin de inanmaları ve alışmaları gerekiyor. İdlib'i kaybedersek sırada Hatay olurmuş, Antep'i hatta Ankara'yı bile kaybedebilirmişiz! Yetmemiş sanırım, İdlib'in ''vatan toprağı'' olduğuna ilişkin   alıştırmalar da yapılıyor. Belki sonra hepsini birleştirirler ''Şehitlik tepesi''nin neden boş kalmaması gerektiğine bağlarlar.

Tansu Çiller de katılmış bu koroya. O da günün ''metin olma ve birlik olma günü'' olduğunun altını çizerek ''milli şuur''dan söz etmiş; tam da İdlip'te iki askerimizin daha hayatını kaybettiği gün...

Evet, iki gencecik insan, iki ana kuzusu daha hayatını kaybetmiş; altı da yaralı varmış. Neden sorusu giderek anlamını da yitiriyor. Ne İdlib için vatan topra denmesi ve ne de milli birlik, milli şuur gibi kavramlarla açıklanabilir bu durum. Gerçek, yaşamının baharındaki çocuklarımıza gelecek olarak şehitler tepesinin gösterilmesidir. Gerçek, ne adına olursa olsun ölümün kutsanmasıdır. Yirmi yılı çoktan devirmiş olan tek parti iktidarının ülkeyi getirdiği nokta budur: Savaş ve ölüm! Öyle; savaş ve ölümün hayatın yerini aldığı günlerden geçiyoruz.

Bir yanda çoluk çocuk göçmenler...
Perişanlık, çaresizlik...
Ve insanı insan olmaktan utandıran   görüntüler

Öte yandan   al bayrağa sarılı tabutlar...
Yoksulluk ve umutsuzluğa eklenen acılı haykırışlar...

Tarihe not düşülecek o kadar çok şey birikiyor ki!
O kadar çok şey...


Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]