Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Kürt Ulusal Sorunu

Engelleme girişimlerine rağmen HDP'nin iki koldan Ankara yürüyüşü başladı!

HDP'nin Edirne ve Hakkari’den Ankara’ya bugün başlatacağı yürüyüş öncesi Edirne'ye gitmek üzere Silivri'de toplanan HDP'lilere yapılan polis saldırısında 11 kişi gözaltına alındı. Tüm engelleme girişimlerine rağmen Edirne kolunun yürüyüşü başlarken, diğer yürüyüş kolu ise Hakkari'den Van'a ulaştı.
Resim Ekleme

Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) 1 Haziran’da açıkladığı “Demokratik Mücadele Programı” kapsamında Ankara'ya yapılacak olan yürüyüş öncesi, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'ın toplanma noktası olan Silivri'de polisin engellemeleri sonrası yaptığı basın açıklamasının ardından HDP'li milletvekilleri ve parti yöneticileri, yürüyüşe başlamak üzere araçlarla Edirne'ye doğru yola çıktı. Edirne'deki engelleme girişimlerine rağmen, HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın tutuklu bulunduğu Edirne Cezaevi önünden başladı.

İşte dakika dakika yaşananlar:

Yürüyüşe başlamak üzere yola çıkan isimler arasında HDP'li vekiller Pervin Buldan, Sezai Temelli, Musa Piroğlu, Filiz Kerestecioğlu, Saruhan Oluç, Zeynel Özen, Semra Güzel, Ayşe Acar Başaran, Necdet İpekyüz, Oya Ersoy, Ömer Öcalan, Dersim Dağ, Serpil Kemalbay, Ömer Faruk Gergerlioğlu ile Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş da bulunuyor.

Resim Ekleme

Edirne kolu yürüyüşü için HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, milletvekilleri ve parti yöneticileri saat 12.00'da Silivri Maxi Alışveriş Merkezi önünde bir araya gelirken, yürüyüşe izin vermeyen polisin toplananlara saldırması sonucu 9 kişinin gözaltına alındığı öğrenildi. Ardından Pervin Buldan'ın yaptığı açıklama esnasında ise 2 kişi gözaltına alındı. Polis saldırısında gözaltına alınan bazı isimler ise şu şekilde: HDP İstanbul İl Yöneticisi Atilla Özdoğan, HDP Küçükçekmece Eş Başkanı Hüseyin Fidanboy, Antalya İl Eş Başkanı Muhsin Taşer.

Resim Ekleme

EDİRNE İL ÖRGÜTÜNE POLİS ABLUKASI

Öte yandan, bugün Edirne ve Hakkari olmak üzere iki koldan Ankara’ya başlayacak olan “Darbeye karşı demokrasi yürüyüşü” öncesi partinin Edirne İl Örgütü binası ablukaya alındı. Yürüyüşü engelleme çabaları kapsamında günler öncesinden Edirne ve Hakkari’nin yanı sıra Tekirdağ, Van ve Kocaeli Valilikleri kentin girişlere sınırlama getirip, yine bu kentlerin genelinde yapılacak her türlü eylem ve etkinliğe yasak getirmişti.

HAKKARİ'DE HDP İL BİNASI ABLUKAYA ALINDI

HDP'nin Edirne ve Hakkari'den Ankara'ya başlatacağı 'Darbe karşı demokrasi yürüyüşü'nün Hakkari kolu da sabah saatlerinde bir araya geldi. HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Berdan Öztürk, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Sedat Şenoğlu, SYKP Eş Genel Başkanı Canan Yüce, ESP Eş Genel Başkan Yardımcısı Beycan Taşkıran, HDP’nin MYK ve PM üyeleri, milletvekilleri ve partililer sabah saatlerinde parti binasında toplandı.

Yürüyüş öncesi sabah saatlerinden itibaren kentin tamamı polis ablukası altına alındı. Kentin her yanına zırhlı araçlar kunumlandırılırken resmi kurumların önünde özel harekat polisleri ve keskin nişancıların yeraldığı görüldü. Yürüyüş öncesi HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar'ın açıklama yapacağı partinin il binası da abluka altına alındı. Binaya giden sokaklara kalkanlarla barikat kuran polis, milletvekilleri ve yurttaşların il binasına giriş çıkışlarını engelledi.

Resim Ekleme

'ADALET İÇİN YÜRÜYORUZ'

HDP Hakkari İl binası önünde bir araya gelen HDP'llere seslenen HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, yaptığı konuşmada, "Yürüyüşümüz bir adalet yürüyüşüdür. Bir toplumu çürütebilecek en önemli şey adaleti yok etmektir. İşte biz adalet için yürüyoruz. Haksız hukuksuz bir şekilde milletvekillikleri düşürülen, Musa Farsioğulları için, Leyla Güven için, Enis Berberoğlu için yürüyoruz" dedi ve şöyle devam etti:

'ANAYASANIN TANIDIĞI HAKKI UYGULATMIYORSA BİR İKTİDAR, BU DA DARBECİ BİR ANLAYIŞTIR'

"Darbe nedir? Darbecilik nedir? Darbecilik halkın iradesini gasp etmektir. Halkı zulüm altında tutmaktır darbecilik. Darbe sadece tankla topla yapılmaz. Darbe yargıyı kullanarak, iktidarın imkanlarını kullanarak da yapılır. Her darbecinin ilk işi halkın iradesini gasp etmektir. 12 Eylül'de generaller de bunu yaptılar, 27 Mayıs'taki askerler de bunu yaptılar. Şİmdi bu iktidar da aynı yöntemleri kullanıyor. Bunun da adı siyasi darbedir. Darbecilerin en çok korktuğu şey özgürlüktür. Önce halkın iradesini gasp ederler, hemen onunla birlikte özgürlükleri gasp ederler.

Bizim yürüme hakkımız mevcut anayasadan kaynaklanıyor. Halkımızın sağlığı bizim için çok değerlidir. Tabki sağlık şartlarını biz bu iktidardan önce ve çok daha iyi düşünürüz. Eğer gerçekten pandemi bu iktidar için önemli olsaydı, enbaştan halkın sağlığını koruyacak düzenlemeleri düşünürdü.

Şimdi bizim demokratik haklarımızı kullanmamız söz konusu olduğunda pandemiyi bahane ediyorlar. Eğer anayasanın tanıdığı hakkı uygulatmıyorsa bir iktidar, bu da darbeci bir anlayıştır. Hukuk tanımamak darbeciliktir, anayasayı tanımamak darbeciliktir. HDP, demokratik siyasette her şart altında varolmayı kafasına koymuştur, ruhuna yerleştirmiştir.

Bir toplumu çürütebilecek en önemlişey adaleti yok etmektir. İşte biz adalet için yürüyoruz. Haksız hukuksuz bir şekilde milletvekillikleri düşürülen, Musa Farsioğulları için, Leyla Güven için, Enis Berberoğlu için yürüyoruz.

Haksız, hukuksuz yere rehin olarak tutulan önceki Eş Genel Başkanlarımız Figen Yüksekdağ için yürüyoruz, Selahattin Demirtaş için yürüyoruz, sizin çocuğunuz Abdullah Zeydan için yürüyoruz. Gültan KIşanak için yürüyoruz,   hapiste tutulan bütün gazeteciler, bütün aydınlar için yürüyoruz, Osman Kavala için yürüyoruz. Biz bu ülkenin tümüne adalet getirmek için yürüyoruz. Biz bir de Kürt sorununun demokratik çözümü için yürüyoruz."

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar'ın konuşmasının ardından polis, bu kez de halkın toplandığı alandan dışarı çıkmasına izin vermiyor.

EDİRNE'DE HDP'LİLERE POLİS SALDIRDI

Demokrasi yürüyüşü için Edirne’ye gidecek olan heyet, Silivri’de bekleme halindeyken vekillerle birlikte giden en az 10 kişi gözaltına alınmasının ardından, Edirne Cezaevinin önüne doğru yola çıktı.

Edirne'de HDP'nin demokrasi yürüyüşüne polis saldırdı. HDP Milletvekili Musa Piroğlu saldırı sırasında TOMA'nın önüne geçerek " Beni ezip geçmeniz lazım" dedi.


ENGELLEME GİRİŞİMLERİNE RAĞMEN YÜRÜYÜŞ BAŞLADI

Saldırılara rağmen Selahattin Demirtaş'ın tutuklu olduğu cezaevi yakınında yürüyüşün startı verildi. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “82 milyon insanın kardeşçe, barış içerisinde ama özgürce yaşayabileceği bir geleceği vaat ederek yola çıktık” dedi.

Hakkari ile birlikte Edirne’den başlatılacak “Darbeye karşı demokrasi yürüyüşü”ne yönelik gelişen polis saldırısı ve engellemelerine rağmen Silivri’den Edirne’ye doğru yola çıkan HDP’liler kente vardı. Kente ulaşan HDP Eş Genel Başkan Pervin Buldan, partili milletvekilleri ile HDK Eş Sözcüsü İdil Uğurlu, DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, TİP Genel Başkanı Erkan Baş ve ESP Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş, üzerlerine “Em bi hev re”   yazılı önlükler giydi.

CEZAEVİ ÖNÜNE GİTMELERİ ENGELLENDİ

Mezopotamya Ajansı'nın aktardığına göre, Buldan ve beraberindekiler ardından partinin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutuklu bulunduğu Edirne Cezaevi önüne doğru yola çıktı. Fakat heyetin cezaevi önüne gitmelerine izin verilmedi. Cezaevine yakın bir noktaya kadar gitmelerine izin verilen heyet, burada zılgıtlar eşliğinde halay çekti, “Hep birlikte özgürlük, adalet, iş, aş, ekmek” yazılı dövizler taşıdı.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, burada yaptığı konuşma ile yürüyüşlerinin startını verdi. Buldan, şunları söyledi:

“Sevgili arkadaşlar bugün Edirne Cezaevi önünde açıklama yapmak için buraya geldik. Aslında amacımız burada açıklama yapmak değildi. Amacımız Edirne Cezaevinin kapısının önünde açıklama yapmaktı. O utancı bütün Türkiye’ye göstermekti. Bir halkın iradesini cezaevi içerisine tıkmak, bir halkın iradesini gasp etmek ve rehin olarak tutmak ne demekmiş bunu göstermekti. Ancak bugün Edirne’de, Diyarbakır’da, Hakkari’de, Van’da; Türkiye'nin birçok kentinde illere giriş ve çıkışlar yasaklandı. Halkların, insanların kentlere girişleri antidemokratik bir şekilde, meşru olmayan bir şekilde yasaklandı.

'MÜCADELEMİZE ENGEL OLAMAYACAKLAR'

Bugün Edirne'de de, Edirne İl Örgütümüzün önü ablukaya alındı ve Edirne halkıyla bizim buluşmamız engellendi. Bu sadece buraya özgü değil. Bizi asla yıldırmayacak olan bu engellemeler, bu yasaklar; bizim barış, demokrasi, adalet, hukuk, özgürlükler mücadelesini yürütmememize asla engel olmayacaktır.

'EN BÜYÜK SORUN AKP HÜKÜMETİ'

Türkiye’nin en büyük sorunu bu ülkeyi yöneten AKP hükümetinin Kürtlere, Alevilere, kadınlara, Ermenilere ve Türkiye’deki muhalif kesimlere olan baskısıdır, şiddetidir ve inkarıdır.   Evet bugün bu ülkeyi yönetenler Kürtlerin mezar taşlarını tahrip edip kırarak Kürt halkından intikam almaya çalışıyor. Bugün bu ülkeyi yönetenler, Alevilerin cemevlerine saldırarak, ibadethanelerini kırarak, yakarak haksızlık ve hukuksuzluk yapıyor. Bu ülkeyi yönetenler, kiliseleri tahrip ederek Ermeni halkından intikam almaya çalışıyor. Bu ülkeyi yönetenler kadınların tacize, tecavüze ve katliama uğramasına sessiz kalıyor, göz yumuyor ve bunun önlemini almıyor. Bugün sorun Kürt halkının, Alevilerin, Ermenilerin, Süryanilerin, kadınların, gençlerin, çocukların sorunudur bu ülkede. Ama en büyük sorun AKP hükümetidir. AKP hükümetinin yasaklayan ve müdahale eden tarzı, AKP hükümetinin inkarcı tarzı ve bu ülkeyi yönetme tarzıdır. Bu ülkede sorun olan şey budur.

82 MİLYON İÇİN YOLA ÇIKTIK

Biz bugün darbeye karşı demokrasi mücadelesini yürütürken, bu yürüyüşü düzenlerken, sadece HDP’nin ya da sadece Kürtlerin değil, Türkiye’de yaşayan 82 milyon insanın kardeşçe, barış içerisinde ama özgürce yaşayabileceği bir geleceği vaat ederek yola çıktık.

'UZUN SOLUKLU BİR YÜRÜYÜŞ'

Bizim yürüyüşümüz dün başlayan yarın bitecek olan bir yürüyüş değildir. Bizim yürüyüşümüz uzun soluklu, demokrasiye, barışa ve adalete kavuşana dek devam edecek olan bir yürüyüştür.

Bugün cezaevlerinde binlerce insan var. İşte bu yürüyüş, cezaevlerinde olan arkadaşlarımızın, yoldaşlarımızın özgürlüğüne kavuşana dek devam edecek olan bir yürüyüştür. Burada, Edirne Cezaevi’nde, milyonların iradesi olan Selahattin Demirtaş'ın ve Abdullah Zeydan’ın özgürlüğüne kavuşana dek devam edecek olan bir yürüyüştür. Bu yürüyüş Gültan Kışanak’ın Sebahat Tuncel’in İdris Baluken’in, Bekir Kaya’nın, Osman Kavala’nın iradesinin gasp edilmesine karşı başlatılan bir yürüyüştür.

'MİLYONLARIN SESİYİZ'

Leyla Güven'in, Musa Farisoğulları’nın, Enis Berberoğlu’nun haksız ve hukuksuz şekilde milletvekilliklerinin düşürülmesine karşı bir yürüyüştür. Cezaevlerinde barışı, demokrasiyi isteyen aydınlar, yazarlar, akademisyenler özgürlüğüne kavuşana dek devam edecek olan bir yürüyüştür. Çünkü biz sadece bir halkın bir topluluğun ya da bir kesimin değil bugün mağdur edilen, hakları gasp edilen milyonların sesiyiz.

HDP, bugün Türkiye’de milyonların oyunu alan bir partidir. Böyle kısıtlamalarla halkımızla bir araya gelişimizi engellemekle HDP’yi engelleyeceklerini zannedenler büyük yanılıyorlar. HDP duracak, HDP taviz verecek, HDP boyun eğecek, HDP diz çökecek bir parti değildir. Bugün amacımız Hakkari'deki Zap suyu ile Edirne’deki Meriç Nehri’nin buluşmasına dair bir yürüyüştür.

'İRADE GASPINI TANIMIYORUZ'

Biz biliyoruz ki siyasi darbeler sonucunda milyonlarca insanın hakkı ve hukuku gasp edildi. Bu ülke yıllardır aslında darbelerle mücadele eden bir ülkedir. Askeri darbeler karşısında milyonların bir araya geldiği, darbelere karşı durduğu bir ülkedir. Ancak AKP Hükümetinin yaptığı siyasi bir darbedir. Gasp iradesidir ve Türkiye halklarının seçmiş olduğu milletvekillerine, belediye eşbaşkanlarına, onların temsilcilerine dönük bir irade gaspıdır. Bu irade gaspını asla tanımıyoruz, asla kabul etmiyoruz.

'BARIŞI SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ'

Bu sorun, inkar ederek, bu sorun yok sayılarak, bu sorun insanları cezaevlerine tıkarak, bu sorun ölerek ve öldürerek çözülecek bir sorun değildir. Bu sorun müzakereyle, bu sorun karşılıklı konuşmayla ama aynı zamanda hakkımızı, hukukumuzu arama yollarıyla çözülür. Bizler HDP’liler, HDP etrafında kenetlenen milyonlar olarak, bugün Türkiye’ye, Türkiye halklarına sesleniyoruz, HDP umut vermeye devam edecek. HDP Türkiye halklarının barışını, demokrasisini, özgülüğünü, hakkını, hukukunu savunmaya devam edecek.

HDP kadınların, gençlerin, çocukların hakkını ve hukukunu savunmaya devam edecek. Kimsenin kaygısı, kimsenin şüphesi olmasın. Bu yol uzun soluklu bir yoldur. Selam olsun bu uzun yolculuğa çıkan tüm yoldaşlarımıza tüm arkadaşlarımıza bu yürüyüş ve mücadele devam edecek. Bir selamı da Sevgili Selahattin Demirtaş ve Abdullah Zeydan’a gönderiyoruz. Onların şahsında cezaevlerindeki tüm arkadaşlarımızı selamlıyoruz.”

Buldan’ın açıklamasının ardından heyet yürüyüşlerinin ilk durağı olan İstanbul’a doğru yola çıktı.

HDP'nin Hakkari’den Ankara’ya başlattığı yürüyüş, Van’a ulaştı. Abluka altındaki kent girişinden itibaren çevredeki yurttaşlar tarafından alkış ve zılgıtlarla karşılanan konvoy, 2 Nisan Caddesi’nde yürüyüş ile devam etti.

Mezopotamya Ajansı'nın aktardığına göre, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Berdan Öztürk, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Sedat Şenoğlu, SYKP Eş Genel Başkanı Canan Yüce, ESP Eş Genel Başkan Yardımcısı Beycan Taşkıran ile HDP’nin MYK ve PM üyeleri ve milletvekillerinin öncülük ettiği yürüyüş, Van AVM’nin önünde polis müdahalesiyle karşılaştı. Yürüyüşçülerin önünü barikatlarla kapatan polis, çevrede alkışlayan yurttaşları tehdit ederek, fiziki müdahalede bulundu.

POLİS SALDIRISI

Yürüyüşlere destekleri sürdüren bir grup genç, polisin sert saldırısına maruz kaldı. Polise müdahale eden HDP’li vekiller de polis tarafından darp edildi. HDP’li vekil Habib Eksik, Abdullah Koç ve Nuran İmir, polis tarafından darp edildi. Polis saldırısına rağmen partililer, yürüyüşe devam etti.

2 Nisan Caddesi’nden partinin il binasına süren yürüyüş boyunca, “Biji berxwedana HDP’ê”, “HDP halktır halk burada” ve “Darbeci AKP” sloganları atıldı. Polis tehditlerine rağmen çevrede bulunan yurttaşlar, HDP’lileri alkış ve sloganlarla karşıladı.

Partinin il binasına geçen yürüyüşçüler, burada da alkışlarla coşkulu bir şekilde karşılandı.

HAKKARİ’DEN EDİRNE’YE ÖZGÜRLÜK TÜRKÜSÜ

Burada konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partililere ve kent halkına teşekkür etti. Yürüyüşün HDP ile birlikte bileşenleri olan DTK, DBP, HDK, SYKP ve ESP’nin öncülüğünde yapıldığını hatırlatan Sancar, “HDP Türkiye’nin bütün renklerini kucaklama, onlarla birlikte var olma, onlarla birlikte yol alma partisidir. Van’da güzel bir havayla karşılaştık. Engellemeler de vardı, ancak bir şey söyledik yürüyüşe başlarken, demokratik haklarımızı kullanırken kararlı, halkımızı koruyan, demokratik olgunluğu elden bırakmayan bir tarz takip ediyoruz. Bizim amacımız adalet, özgürlük, demokrasi isteğini halkımızla paylaşmak. Bu istekleri dalga dalga Türkiye’nin her tarafına yaymak, Hakkari’den başladık, Edirne’ye kadar özgürlük türküsünü söylemeye başladık” diye konuştu.

‘VAN BİZİ BAĞRINA BASTI’

Sancar, şunları söyledi: “Kürt halkının coşkusu, desteği, inancı her şart altında kendini ortaya koyar. Bazen sessizliği ile ortaya koyar. O yürekte özgürlük aşkı büyümektedir. Türkiye halklarıyla buluşma inancı büyümektedir. Ses verme imkanı bulduğu her yerde sesini yükseltiyor. O sesi alıp Türkiye’nin her tarafına yayıyoruz. Demokrasi yürüyüşümüzün amacı da budur. Türkiye’nin adalet isteyen bütün insanları buluşsun diye. Bu adaletsiz düzeni, savaş düzenini, hep birlikte değiştirelim. İnsanca bir düzen yaratalım. Demokrasiyi birlikte yerleştirelim. Van bizi bağrına bastı, Van bizim iki gözümüzdür.”

YÜCE: FAŞİZM KAMULAŞIYOR

SYKP Eş Genel Başkanı Canan Yüce, yürüyüşün amacına değinerek, “Coğrafyamız güzelliğiyle karşıladı bizi. Bu coğrafya yüz yıllardır bir mücadele tarihine sahip. Elbette bu coğrafya kazanacak. Devletin ve iktidarın saldırılarına rağmen, bir çok alanda kazandık, kazanmaya devam edeceğiz. Bu yürüyüşü başlattık. Çünkü Türkiye’de faşizm gittikçe kamulaşıyor. AKP-MHP iktidarı kendisinden başka bir ses çıkmasın istiyor” ifadelerini kullandı.

EDİRNE’DEN ZAP’A: DARBEYE İZİN VERMEYEĞİZ

Gezi Direnişini hatırlatan Yüce, “Gezi’nin ruhu aynı zamanda HDP ruhudur. Toplumun bütün kesimleri omuz omuza iktidara biz buradayız, Türkiye’de tek adam rejimine izin vermeyeceğiz dedi. O ruh bizleri 7 Haziran’a götürdü. HDP Türkiye’nin her tarafına umut götürdü. İktidar tüm bunları hazmedemedi, saldırılarını arttırdı. Ama biz yılmadık, Türkiye’deki tüm demokrasi güçlerinin gözü HDP’de. HDP var oldukça, bu ülkeye faşizm gelemeyecek. Edirne’den Zap’a kadar bu mesajı veriyoruz: Biz darbeye izin vermeyeceğiz. Demokrasi inşası için çalışmaya devam edeceğiz. AKP-MHP iktidarının gidici olduğunu biliyoruz. Tüm demokrasi güçlerini AKP-MHP’ye karşı ortak mücadeleye davet ediyoruz. Bu yürüyüş iktidarın faşist politikalarına dur deme yürüyüşüdür. Faşizmin tek kırıntısı kalana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

https://ilerihaber.org/icerik/engelleme-girisimlerine-ragmen-hdpnin-iki-koldan-ankara-yuruyusu-basladi-114085.html

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
18.06.2020- 08:01

HDP'nin 'Demokrasi Yürüyüşü' engelleme girişimlerine rağmen sürüyor

Yürüyüşe Edirne kolunda başlayan Eş Genel Başkan Pervin Buldan İstanbul’da ziyaretler yaparken, Hakkari kolunda yürüyüşe başlayan Eş Genel Başkan Mithat Sancar ise Van’dan Diyarbakır’a doğru harekete geçti.

Halkların Demokratik Partisi (HDP), Leyla Güven ve Musa Farisoğulları’nın milletvekilliklerinin düşürülmesinin ardından Edirne ve Hakkari’den Ankara’ya başlatılan demokrasi yürüyüşü üçüncü gününde sürüyor.

Yürüyüşe Edirne kolunda başlayan Eş Genel Başkan Pervin Buldan İstanbul’da ziyaretler yaparken, Hakkari kolunda yürüyüşe başlayan Eş Genel Başkan Mithat Sancar ise Van’dan Diyarbakır’a doğru harekete geçti.

İstanbul’da yürüyüşe devam eden Pervin Buldan ve beraberindeki heyet, Emek Partisi'ni ziyaret etti.

'HDP ÜZERİNDEN YARATILMAK İSTENEN ALGI TÜM MUHALİFLERE UYGULANAN POLİTİKANIN SONUCU'

EMEP ziyaretinde konuşan Buldan, “Türkiye’nin siyasetçilerinin, aydınlarının akademisyenlerinin cezaevinde olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Bütün bunlar aslında Türkiye’nin yönetilemediğinin göstergesidir. Türkiye’yi yönetenler muhalif kesimlerin, mücadele eden insanların önünü keserek ve onları susturmaya çalışarak yol almak istiyor. Oysa biz diyoruz ki, Edirne’den Hakkari’ye kadar bu ülkenin bütün topraklarının barışa ve demokrasiye ihtiyacı var. Fakat bugün bu koşullar olmadığı için HDP bu yürüyüşü başlattı. Partimiz üzerinden yaratılmak istenen algı da bütün muhaliflere yönelik uygulanan politikanın sonucu” diye konuştu.

'EMEK VE DEMOKRASİ GÜÇLERİNİN BASKILARA VERDİĞİ YANIT MÜCADELE OLMALI'

Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan ise, “Bırakın yurttaşların toplu gösteri hakkını, parlamentoda siyaset yapma hakkının engellendiği, milletvekillerinin yürüyüş yapma hakkının, söz hakkının engellendiği bir süreçten geçiyoruz. Siyasi iktidar baskılara, yasaklara dayanan siyasi gericiliğini salgını fırsat bilerek ilerletmeye çalışıyor. Emek ve demokrasi güçlerinin buna verdiği yanıt mücadele olmalı” şeklinde konuştu.

KADIKÖY'DE EYLEM

Buldan’ın görüşmelerin ardından HDP Kadıköy İlçe Binası önünde eylem yapıldı. Önce Kadıköy Boğa Heykeli’nde yapılacağı duyurulan eylem, polis baskısı nedeniyle partinin ilçe binası önüne alındı. Eylemde 'HDP umuttur, umut dimdik hayatta" ve "Faşizme karşı omuz omuza" sloganları atıldı.
Eyleme HDP bileşenleri ile Türkiye İşçi Partisi (TİP), Halkevleri de katıldı. Çok sayıda polis eylemin yapıldığı bölgede hazır beklerken, eylemin ilerleyen dakikalarında kitleye tacizde bulundu.

Resim Ekleme

Resim Ekleme
'NE YAPARLARSA YAPSINLAR HERKES İRADESİNE SAHİP ÇIKACAK'

Mithat Sancar ve beraberindeki heyet ise Van’dan Diyarbakır’a doğru yürüyüşe başladı. Yürüyüş öncesi açıklama yapan DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, “AKP ve MHP, barıştan, özgürlükten, demokrasiden korkuyor. Bu yürüyüş Ankara’ya kadar sürecek. Biz ne kadar barış, özgürlük, demokrasi dedikçe onlar vekillerimizi, seçilmiş temsilcilerimizi tutukluyorlar. Ama ne yaparlarsa yapsınlar herkes iradesine sahip çıkacaktır” dedi.

SALGIN GEREKÇESİYLE KENTE GİRİŞ ENGELLENDİ

HDP'nin başlattığı “Darbeye karşı demokrasi yürüyüşü” için Bingöl’den Diyarbakır'a gitmek isteyen partililerin kente girişi engellendi.

HDP Bingöl İl Örgütü yöneticilerinin “Darbeye karşı demokrasi yürüyüşü”ne katılması engellendi. Bingöl'den yola çıkan partililer Diyarbakır il sınırındaki Abalı polis noktasında 3 buçuk saat bekletilirken, 7 kontrol noktasında da durduruldu. Kente girmesi engellenen partililere, Diyarbakır Valiliği’nin toplu eylem ve etkinlikleri yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle yasaklaması gerekçe gösterildi.

Uzun süre bekletilen HDP'liler, yeniden Bingöl’e döndü.

'HAPİSTE TUTULAN TÜM GAZECECİ VE AYDINLAR İÇİN YÜRÜYORUZ'

HDP Dersim İl Örgütü yöneticilerinin, HDP'nin demokrasi yürüyüşüne katılmak için Diyarbakır’a doğru yola çıktı. Yola çıkmadan HDP'lilerin Sanat Sokağı’nda yaptığı basın açıklamasında “Darbeye karşı demokrasi için yürüyoruz” pankartı açıldı. Açıklamada HDP Dersim İl Eşbaşkanı Nurşat Yeşil, yoğun baskı ve polis saldırısına rağmen yürüyüş planında bir değişiklik yaşanmadığını belirtti. Yeşil, haksız ve hukuksuz bir şekilde milletvekillikleri düşürülen Leyla Güven, Musa Farisoğulları, Enis Berberoğlu için yürüdüklerini belirtti. Haksız ve hukuksuz bir şekilde rehin tutulan önceki dönem eş genel başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş için de yürüdüklerini ifade eden Yeşil, “Mehmet Ali Bul, Edibe Şahin, Nurhayat Altun, Gültan Kışanak ve rehin tutulan tüm belediye eşbaşkanları için yürüyoruz. Hapiste tutulan bütün gazeteciler ve aydınlar için yürüyoruz. Osman Kavala için yürüyoruz” dedi.

Otogara kadar yürüyüş yapmak isteyen HDP’liler polis tarafından engelledi. Engellemeden sonra kitle sloganlar atarak parti binasına yürüdü. Açıklamanın ardından HDP’liler, Diyarbakır’a doğru yola çıktı.

'DİRENEREK KAZANACAĞIZ'

HDP'nin Ankara’ya başlattığı “Darbeye karşı demokrasi yürüyüşü”nün Hakkari kolu, Van'dan sonra Bitlis'e hareket etti. DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, HDK Eş Sözcüsü Sedat Şenoğlu, SYKP Eş Genel Başkanı Canan Yüce, ESP Eş Genel Başkan Yardımcısı Beycan Taşkıran ve birçok milletvekilinin de yer aldığı yürüyüş kitlesi, yurttaşlar tarafından ilgiyle karşılandı.

Yürüyüşçüler, araçlarla Tatvan merkeze doğru yola çıktı. Kentteki polis ablukasına rağmen yurttaşlar zafer işaretleri ve sloganlarla konvoyu coşkuyla karşıladı.

HDP İlçe Örgütü binasında yurttaşlarla bir araya gelindikten sonra kısa bir konuşma yapan HDP Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir, yürüyüşle özgürlük, Kürt sorunun çözümü ve Türkiye'nin demokratikleştirilmesini amaçladıklarının altını çizdi. Halkla buluşmalarının her yerde önüne geçilmek istendiğine dikkat çeken Taşdemir, "Ancak Bitlis halkının gönlünün bizle olduğunu biliyoruz. Direnerek kazanacağız" dedi.

'HALK GÜMBÜR GÜMBÜR GELİYOR, KEYFİ ENGELLEMELERİ KINIYORUZ'

Şırnak ve ilçelerinden Diyarbakır'a yürüyüş için yola çıkan partililerin yürüyüşe katılımı, "15 ve 20 Haziran tarihlerinde kentten çıkış yasak" ve "Seyahat belgesi yok" gerekçeleriyle engellendi. Kayyum ile görevi elinden alınan İdil Belediyesi eşbaşkanları Murat Şen ve Songül Erdem'in araçlarının önü, İdil yolu üzerinde bulunan Pınarbaşı mevkiindeki kontrol noktasında kesildi. Eşbaşkanların geçişi, "seyahat belgesi yok" denilerek engellendi. HDP İl Örgütü yöneticileri ise, kent merkezinde bulunan kontrol noktasında durduruldu. Engelleme üzerine ise partililer geri döndü.

Engellemeye tepki gösteren Eşbaşkan Erdem, "Diyarbakır’daki yürüyüşe gitmemize izin vermiyorlar. Kontrol noktalarında HDP'lilerin geçişine izin verilmiyor. Bizlere 2 gün önceden seyahat belgesi alınması gerektiği bahanesi sunuluyor. Bizler bu uygulamalardan korkmuyoruz ve geri de dönmeyeceğiz" dedi. Eşbaşkan Şen ise, dünden beri evlerinin ve kendilerinin polis araçları ile takip edildiğini paylaşarak, "Bugün belki bizleri engellerler ama unutmasınlar bu halk gümbür gümbür geliyor. Bu keyfi tutumları ve HDP'lilere dönük baskıları kınıyoruz" dedi.

HDP İl Eşbaşkanı Sebahattin Deniz de, engellemelere tepki vererek, "Kontrol noktasında önümüz kesildi. Bizlere '15-20 Haziran tarihleri arasında Şırnak'tan çıkışımıza izin verilmeyeceği' söylendi" dedi.

'ENGELLEMELERE RAĞMEN YÜRÜYÜŞ DEVAM EDECEK'

Mardin ve ilçelerinden Diyarbakır'a yürüyüşe katılmak için yola çıkan HDP'liler de polis engellemesiyle karşı karşıya kaldı. Midyat, Derik, Nusaybin, Kızıltepe ve diğer ilçelerden yola çıkan HDP'liler, Mardin-Diyarbakır yolu üzerinde bulunan kontrol noktalarında durdurularak, ilden çıkışları "Koronavirüs tedbirleri kapsamında Hıfzısıhha Kurulu tarafından alınan tedbirler" gerekçe gösterilerek engellendi. Gerekçeye rağmen HDP'lilere yazılı herhangi bir belge ise verilmedi.

HDP Mardin İl Örgütü binası da sabah saatleri itibaryıla zırhlı araç ve çevik kuvvet polisleri tarafından abluka altına alındı. Parti binasına giden polisler, Eşbaşkan Salih Kuday'ın da aynı gerekçe ile kentten çıkmasına izin verilmeyeceğini bildirdi. Polisler gerekçeyi tanımayıp il binasından çıkan HDP’lilerin etrafını sarıp abluka altına alırken, basın açıklaması yapılmasına izin verilmeyeceğini söyledi. Açıklama yapmayacaklarını belirten HDP’liler araçlarla yola çıktı. Ancak, partililerin önü Mardin-Diyarbakır yolunda bulunan kontrol noktasında yine kesildi.

HDP'lilerin parti binasına dönmesinin ardından binada konuşan İl Eşbaşkanı Salih Kuday, ilden çıkmalarının "korsanvari" bir şekilde önüne geçildiğini belirtti. Kuday, hiçbir hukuki dayanak olmadan yapılan engellemeye rağmen HDP’nin yürüyüşe devam edeceğinin altını çizdi.

https://ilerihaber.org/icerik/hdpnin-demokrasi-yuruyusu-engelleme-girisimlerine-ragmen-suruyor-114183.html

melnur  |  Cvp:
Cevap: 2
21.06.2020- 02:13

Demokrasi yürüyüşü 6. gününde: Yasak ve engellemelere rağmen Ankara’ya ulaşıldı

HDP’nin 15 Haziran’da Hakkari ve Edirne’den başlattığı “Darbeye karşı demokrasi yürüyüşü”, yasak ve engellemelere rağmen Ankara’ya ulaştı. Yürüyüş, Meclis Parkı’nda yapılacak açıklamayla son bulacak.

Resim Ekleme

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu’nun (MYK) belediyelere kayyum atanması, belediye Eş Başkanlarının tutuklanması, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven ile Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları’nın vekilliklerinin düşürülerek tutuklanması üzerine “Darbeye karşı demokrasi yürüyüşü” kararı aldı.

Mezopotamya Ajansı’nın aktardığına göre, vekilliği düşürülen Leyla Güven’in seçildiği Hakkari ve HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutuklu bulunduğu Edirne’den 15 Haziran’da startı verilen yürüyüş, 6’ncı gününde Ankara’ya ulaştı.

YÜRÜYÜŞ GENÇLİK KÖPRÜSÜ’NDE BAŞLADI

HDP’nin bütün bileşenlerinin katıldığı yürüyüşün Hakkari kolu, 68 kuşağının devrimci önderleri Deniz Gezmişlerin inşa ettiği Gençlik Köprüsü’nde start aldı. Günlerce televizyonlarda yürüyüşü hedef gösteren tartışmalar ve yürüyüş güzergahının bulunduğu kentlerde valilikler tarafından alınan yasaklamalarla yaratılan “korku” algılarına rağmen HDP’liler Hakkari’ye yürüyüşle giriş yaptı.

HAKKARİ’DE SIKIYÖNETİM

Yürüyüşün start alacağı 15 Haziran’da, valilik yasağı gerekçesiyle engellenmek istenen yürüyüş, halkın desteğiyle start aldı. Kentte, halkın yürüyüşü karşılaması da engellendi. Bunlara rağmen yollara inen kadınlar, konvoyu coşkuyla karşıladı. Bunun üzerine özel harekat polisleri yurttaşlara saldırdı. Baskı ve tehditlerin engel olamadığı buluşma, buradan alkışlarla Van’a uğurlandı.

VAN’DA BÜYÜK COŞKU

Yürüyüş konvoyu, saatler sonra ulaştığı Van’da da polislerin engeliyle karşılaştı. Kent merkezinde büyük bir coşkuyla karşılanan HDP’liler, sert polis müdahalesi, vekillerin darp edilmesi ve yurttaşların gözaltına alınmasına rağmen partinin il binasına kadar kitlesel yürüyüş yaptı. İl binasında da halk tarafından halaylar ve zılgıtlarla karşılanan partililer, iki gün boyunca kentte sivil toplum örgütleri ve siyasi partileri ziyaret etti.

Van’dan kitlesel bir şekilde uğurlanan “Demokrasi yürüyüşü”nün sonraki durağı Tatvan ve Bitlis oldu. Her iki merkezde adeta örülen “güvenlik” duvarına rağmen halk tarafından coşkulu bir karşılama gerçekleştirildi. Buradan Batman’a uğurlanan yürüyüş, Kozluk’ta çiçeklerle karşılandı. Daha sonra asker ablukası altına alınan Bekirhan Beldesi’ne devam eden yürüyüş, zırhlı araçlar ve silahların gölgesinde engellemelere rağmen HDP ile buluştu.

Diyarbakır sınırlarına ulaşan “Demokrasi yürüyüşü”, Bismil ilçesinde ablukayla karşılandı. Müdahale ve engellemelere rağmen halkla buluşması engellenemeyen HDP’liler, Diyarbakır’a geçti.

DİYARBAKIR’DA HALAYLI KARŞILAMA

Diyarbakır’a ulaşan yürüyüş konvoyu, kent merkezinde büyük bir coşkuyla karşılandı. İl binasına giden yol güzergahı boyunca alkışlanan yürüyüş kolu, partinin il binasında gençlerin halayları ve meşaleleriyle karşılandı. İki gün boyunca kentte temas ve ziyaretlerde bulunan yürüyüşçüler, kitlesel bir şekilde Adana’ya uğurlandı.

ADANA’DAN ANKARA’YA

Yürüyüşün bir sonraki durağı olan Adana’da da kitlesel bir şekilde mor zincir ve Barış Anneleri tarafından karşılanan HDP’liler, buradan Ankara’ya uğurlandı.

SİLİVRİ’DE MÜDAHALE, EDİRNE’DEN START

Edirne’den başlatılan yürüyüşün ilk durağı ise İstanbul’un Silivri ilçesi oldu. 15 Haziran’da İstanbul’un birçok ilçesinden Silivri’ye gelen yürüyüşçüler, polis müdahalesiyle karşılaştı. Engellemelere rağmen yürüyüşün ilk durağı olan partinin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutuklu bulunduğu Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi yakınlarında yürüyüşün startı verildi.

ESENYURT’TA YÜRÜYÜŞ


Yürüyüşün ikinci durağı ise İstanbul’un Esenyurt ilçesi oldu. İlçede temaslarda bulunan HDP’liler, Esenyurt Meydanı’na yürüyüş gerçekleştirdi. HDP’lilerle buluşan halk, “HDP halktır halk burada” sloganlarıyla desteklerini gösterdi.

Yürüyüşün 3’üncü gününde Kadıköy, büyük bir kalabalıkla coşku seline ev sahipliği yaptı. Kadıköy’de yoğun ablukaya rağmen yürüyüşün halkla buluşması engellenemedi.

ABBASAĞA PARKI’NA AKIN

İstanbul’daki son yürüyüşün son durağı ise Beşiktaş’ta bulunan Abbasağa Parkı oldu. İstanbul Emniyeti’nin yığıldığı parka akın eden halk, ezgiler ve halaylarla yürüyüşçülerle buluştu. Buradaki buluşmada, HDP, bileşenleri ve yürüyüşü destekleyenler, demokrasi ve adalet taleplerini dile getirdi.

KANDIRA’YA MOR KONVOY

Edirne kolunun son durağı ise, Sebahat Tuncel, Gültan Kışanak, Figen Yüksekdağ’ın da aralarında olduğu çok sayıda kadın siyasetçinin tutuklu bulunduğu Kandıra F Tipi Cezaevi oldu. Kadınların öncülük ettiği mor konvoy, tüm engellemelere rağmen cezaevi yakınlarına ulaştı. Burada mor zincir oluşturan kadınlar, siyasi tutuklulara özgürlük taleplerini haykırdı.

6’NCI GÜNDE ANKARA’DA

Hakkari ve Edirne’den Ankara’ya uzanan yürüyüş boyunca, iktidarın kayyım politikaları, belediye eşbaşkanlarının tutuklanması, vekilliklerin düşürülmesi ve tutuklanmalarına karşı mücadele, başta olmak üzere bölgede ve Türkiye’de iktidarın politikalarına karşı ortak mücadele vurgusu yapıldı.

Yürüyüş sonrası "HDP'nin Demokrasi Yürüyüşü Sonuç Deklarasyonu" nu açıklayan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ve Mithat Sancar, “Toplum, bütün halklarımız, HDP’nin bu tutumunu, demokratik siyasetteki kararlı ve taviz vermez duruşunu, neyin ne olduğunu gördü. Böylelikle halkımızın kararlılığı, iradesi ve umudu daha da büyüdü” diye konuştu.

HDP Eş Genel Başkanları tarafından okunan deklarasyon ise şöyle:

"1 Haziran’dan 1 Eylül’e kadar sürecek olan 3 aylık bir Demokratik Mücadele Programı hazırladık. Bu programın esası, darbeci zihniyete karşı demokrasiyi, hak ve hukuku, adaleti ve özgürlükleri savunmaktır. Bu amaçla 1 Haziran’da 9 maddelik asgari demokrasi zeminini tanımlayan bir deklarasyon açıkladık ve gidişattan rahatsız olan herkese ortak mücadele çağrısında bulunduk.

Bu kapsamda 15 Haziran’da Türkiye’nin iki ucundan, Edirne ve Hakkari’den Ankara’ya doğru ‘Darbeye Karşı Demokrasi Yürüyüşü’ başlattık. Bu yürüyüşle toplumu nefessiz bırakan, kendisi gibi düşünmeyen herkesi susturmaya çalışan iktidara karşı toplumun yükselen itirazını sokağa taşırmak, artık yeter demek istedik! Yürüyüşümüz boyunca Türkiye halklarının gösterdiği yoğun ilgi nefessiz bırakılan bir toplum için bu mücadeleyi yükseltmenin ne kadar hayati bir ihtiyaç olduğunu herkese gösterdi.

HDP NİÇİN YÜRÜDÜ?


Geçinemeyen milyonların ekonomik ve sosyal hakları, iş ve aş talepleri için; ‘Savaşa Hayır Barış Hemen Şimdi’ diyen on milyonların talepleri için; Kürt sorununda demokratik ve barışçı bir çözüm için; Demokratik bir anayasa ile özgür ve eşit yurttaşlık isteyen bütün kimlikler için; Kadınlar, gençler, emekçiler, yoksullar, işsizler için yürüdük.

Demokrasi, barış ve adalet, hak ve hukuk için yürüdük. 82 milyonun hakkını, hukukunu, iradesini savunmak ve bu iradeye sahip çıkmak için yürüdük. Yalnız da yürümedik. Bütün engellemelere rağmen toplumun büyük çoğunluğunun desteğiyle, onların bizlere verdiği güçle yürüdük.

Partimiz bu yürüyüşüyle bir kez daha Türkiye’nin önemli bir parçası, demokrasinin sigortası, evrensel hak ve özgürlüklerin vazgeçilmez savunucusu olduğunu gösterdi.

HAKLI OLDUĞUMUZU GÖSTERDİK

Her geçen gün daha da otoriterleşen, baskılarını artıran AKP-MHP iktidarına karşı mücadelede demokrasi güçlerinin, toplumsal ve siyasal muhalefetin yan yana gelmesinin ne kadar önemli, vazgeçilmez, gidişatı değiştirecek ve dönüştürecek bir özellikte olduğunu herkese bir kez daha söyledik. Bu anlamıyla Demokrasi Yürüyüşü, toplumsal mücadele ve demokrasi ittifakının alanlarda, sokaklarda, parklarda, bahçelerde vücut bulmaya başlamış hali oldu.

Bu kervan yola çıkmasın, yürüyüş gerçekleşmesin diye harekete geçenlerin, algı operasyonları ve karalama kampanyaları yapanların, her türlü yol ve yöntemi mubah görenlerin heveslerini kursaklarında bıraktık.

Büyük bir demokratik olgunlukla ve sorumlulukla bu yürüyüşü gerçekleştirdik. Toplum, bütün halklarımız, HDP’nin bu tutumunu, demokratik siyasetteki kararlı ve taviz vermez duruşunu, neyin ne olduğunu gördü. Böylelikle halkımızın kararlılığı, iradesi ve umudu daha da büyüdü. Bizler bunları bilerek yola çıktık ve haklı olduğumuzu bir kez daha gördük.

Bizler haklılığımıza, toplumsal ve siyasal meşruiyetimize, halkımızın desteğine dayanarak kararlı ve inançlı bir şekilde bu yürüyüşü başlattık. Önümüze çıkarılan engellemeler bizleri durduramadı. Bizleri engellemek için yürüyüş güzergahımızda bulunan 16 kente giriş çıkışlar Anayasa ve hukuk çiğnenerek yasaklandı. Yürüyüş güzergahımızda yapılan yığınaklarla bir darbe dönemi görüntüsü oluşturuldu. Milletvekillerimiz ve seçilmişlerimiz üzerine zaman zaman suç işleyerek, yasa ve anayasa çiğneyerek saygısızca saldırılar yapıldı.

HER TÜRLÜ ENGELLEMEYE RAĞMEN…

Ama bütün bu engelleri aşa aşa Edirne ve Hakkari’den, ülkenin iki yakasından Ankara’ya ulaştık. 10 il ve onlarca ilçede iradesi gasp edilen halkımızla bir araya geldik. Hakkari yürüyüş kolu Hakkari, Van, Başkale, Bitlis, Tatvan, Kozluk, Bekirhan, Batman, Bismil, Diyarbakır, Ergani, Siverek, Urfa, Antep ve Adana’dan geçerek; Edirne yürüyüş kolu Edirne, Silivri, İstanbul-Esenyurt, Kadıköy, Beşiktaş, Sultanbeyli ve Kocaeli Kandıra’dan geçerek Ankara’ya ulaştı. Hakkari, Van, Diyarbakır, Kadıköy, Esenyurt ve Beşiktaş’taki halk buluşmalarımız her türlü engellemeye rağmen mitinglere dönüştü. Mahallelerde, sokaklarda halkımızla bir araya geldik.

Yürüyüş boyunca barolar, insan hakları dernekleri, evlatlarının mezarları saldırıya uğrayan annelerin yer aldığı dernek ve kurumlar, sanayi ve ticaret odaları, emek ve meslek örgütleri, sendikalar, siyasi partiler, yurttaş inisiyatiflerinin de içinde bulunduğu 30’dan fazla kurum ve kuruluşla bir araya geldik; görüş alışverişinde bulunduk. Bu kurum ve kuruluşların birçoğu bizimle birlikte, yan yana, omuz omuza yürüdü, ortak mücadeleyi büyüttü ve gereklerini yerine getirdi.

'TOPLUM DEĞİŞİM İSTİYOR'

Hep birlikte yürüdük, Hep birlikte sözümüzü söyledik, Hep birlikte çözüm irademizi ortaya koyduk. Yürüyüş boyunca 1 Haziran deklarasyonumuzun ve yaptığımız “ortak mücadele” çağrımızın toplum tarafından, halkımız tarafından sahiplenildiğine tanık olduk. Darbeye ve darbeci zihniyete karşı toplum hassas olduğunu, hiçbir şekilde iradesini çiğnetmeye rıza göstermeyeceğini bir kez daha gösterdi.

Toplum iktidarın dayattığı baskıdan, şiddetten bunalmıştır ve değişim istemektedir. Bu değişimi yaratabilecek güçlerin bir araya gelmesini ve ortak mücadele etmesini talep etmektedir. Görüştüğümüz kurum ve kuruluşların tamamının ortak mücadele konusunda bizimle ortak görüşler paylaşmış olması yürüyüşümüzün en başarılı sonuçlarından biridir. Bu dayanışma ve destek, ortak demokrasi mücadelesi ve bir demokrasi ittifakı açısından son derece kıymetlidir. Hepsine tek tek ve ayrı ayrı teşekkürlerimizi ve şükranlarımızı sunuyoruz.

Halkımızın talep ve isteklerini yerine getirmek için partimizin bütün kurumlarının iradesi ve kararlılığı vardır. Bu uzun yürüyüş; demokrasi, özgürlük, eşitlik, barış ve adalet mücadelemiz kesintisiz ve daha kararlı bir şekilde devam edecektir. Yürüyüşümüz çok önemli sonuçlar ortaya çıkarmıştır ve bunlar önümüzdeki dönem mücadele hattımızı oluşturacaktır.”

Sancar, yürüyüş boyunca kendilerine iletilen talepleri, HDP’lilerin gözlemlerine de dayanarak 9 başlıkta açıkladı:

‘HDP ÇÖZÜM YOLU OLDUĞUNU GÖSTERDİ’

“* İktidar, uyguladığı baskı yöntemleriyle, saldırılarla, halk iradesine karşı düşmanlıkla toplum nezdinde demokratik meşruiyetini yitirmiştir. Toplum bu iktidardan ve zihniyetinden kurtulmak istemektedir. Zora, şiddete, yalana, talana dayalı bu sistem ömrünü tamamlamıştır. Ülkenin bir ucundan diğer ucuna, 780 bin kilometrekare, 82 milyon yurttaş siyaset kurumundan bu demokratik değişimi gerçekleştirme görevini yerine getirmesini beklemektedir. Yakınarak, şikayet ederek değil, demokratik bir güç haline gelip sorunların çözümünü gerçekleştirmeyi istemektedir. HDP, bu yolda bir kez daha toplumdan onay almış ve demokratik bir çözüm gücü olduğunu göstermiştir. Halkımızın bize gösterdiği teveccühün nedeni de budur.

HDP DEĞİŞİME ÖNCÜLÜK ETMEYE ADAYDIR

* Toplum, değişim umudunu dip diri korumaktadır. HDP, bugün umudun merkezi, halkın kararlı ve cesaretli mücadelesinin zeminidir. Partimiz, demokratik güçlerle birlikte bu değişime öncülük ve ortaklık etmeye adaydır. Bu konuda üzerine düşen her türlü sorumluluğu yerine getirme kararlılığı ve iradesi bu yürüyüşle daha da büyümüştür.

TALEPLERİN BAŞINDA DEMOKRASİ GELİYOR

* Demokratik ve ortak yaşam ideali halkımızın ortak paydası ve değeridir. Toplum bunun ancak büyük bir mücadele ile gerçekleşebileceğinin farkındadır. Demokrasi ve özgürlük için mücadeleye hazır olduğunu bir kez daha göstermiştir. Bunun için doğru bir siyasal program kadar doğru bir siyasal mücadele de gereklidir. “Nefes alamıyoruz” diye bağıran halklarımızın en temel taleplerinin başında demokrasi gelmektedir. Demokrasi ekmek kadar, su kadar, nefes kadar hayati bir mesele haline gelmiştir. Bu cendereden, sıkışmışlıktan, baskıdan, zordan çıkışın tek yolu demokratik kanalları genişletmek, demokratik siyaseti büyütmektir.

KÜRT SORUNU BARIŞÇIL YOLLARLA ÇÖZÜLMELİ

* Kürt sorunu bu ülkenin tarihsel, siyasal ve kültürel bir sorunudur. AKP ve MHP’nin insafına bırakılamayacak kadar önemlidir ve hayatidir. Kürt sorunundan başlayarak ülkeyi cendereye alan şiddet sorunu toplumu nefessiz bırakmaktadır. Ülkenin bir ucundan diğer ucuna uğradığımız her haksızlığın temelinde, Kürt sorununun varlığı bahane yapılarak büyütülen otoriter yönetim anlayışı bulunmaktadır. 2015’ten bu yana ülkenin savaş, çatışma ve Kürt düşmanlığı üzerinden getirildiği durum ortadadır. Can alan, içimizi acıtan, toplumu çürüten bu sorunun çözümsüz bırakılmasına, şiddetin toplumsal bir terbiye aracı olarak kullanılmasına bu toplumun tahammülü kalmamıştır. Bu sorun demokratik ve barışçı yollarla çözülmelidir. Partimiz, barışı gerçekleştirme, bu sorunu çözme sorumluluğunun hayati önemini bir kez daha kavramıştır ve üzerine düşenleri yapacağını vurgulamaktadır.

EMEKÇİLER SARAY ENTRİKALARINDAN BIKTI

* Emekçiler, çalışanlar, işçiler, köylüler, esnaf, dar gelirliler iktidarın krizi derinleştiren algı operasyonlarından, ayak oyunlarından, Saray entrikalarından bıkmıştır. Ülkenin ekonomik kaynaklarının bir avuç Saray seçkini ve yandaşları tarafından sömürülmesi, emeğiyle geçinen ve üreten bu topluma yapılan en büyük hakarettir. Merminin, bombanın fiyatını soranlara karşı Türkiye halkları ekmeğinin, adaletin, demokrasinin hesabını sormaktadır. Türkiye’nin her üç gencinden biri işsizdir. Gençler, kadınlar, tüm yurttaşlar iş ve aşla birlikte adalet istemektedir. Yoksulların aş, işsizlerin iş, emekçilerin adalet ve güvence, emeklilerin geçim istedikleri Türkiye gerçeği hepimizin ortak sorunudur. Açlık sınırının 2 bin 394 TL, yoksulluk sınırının 8 bin 282 TL olduğu bu ülkede AKP-MHP iktidarının herkesi düşmanlaştıran söyleminin toplumla bağı kalmamıştır. Bu ülkede açlığa ve işsizliğe son vermenin yolu, ranta ve israfa son vermektir. Yürüyüşle emekçiler, işçiler, işsizler partimize bu sorumluluğu da yüklemiştir.

HAK, HUKUK, ADALET

* Hak, hukuk ve adalet ihtiyacı toplumun temel önceliklerinden biri haline gelmiştir. Hakkari’den Edirne’ye gerçekleştirilen yürüyüş bir kez daha insanların birbirini duyabilmesini ve görebilmesini sağlamıştır. Eşit ve adil bir yaşamın yaratılması, toplumsal adaletin gerçekleşmesi için tahrip edilen adalet ve vicdan duygusunun onarılmasına ihtiyaç vardır. Evrensel ilke ve standartlardan, adalet hedefinden kopan yargı sistemi, başta düşünce ve ifade özgürlüğü, kişi güvenliği, toplantı ve gösteri özgürlüğü olmak üzere bütün hak ve özgürlük alanlarında yaşanan yoğun ihlallerin ana kaynağı haline gelmiştir. Herkes bağımlı ve taraflı hale getirilen yargının, aynı zamanda muhaliflere yönelik siyasi baskı ve tasfiyenin en önemli aracı konumuna geldiğinin farkındadır.

DEMOKRATİK ANAYASA

* Yeni eşit bir toplumsal yaşam kurmanın yolu, yeni bir toplumsal sözleşme olan demokratik anayasadan geçmektedir. Halkımız, kadınların, erkeklerin, çocukların, emekçinin, bütün toplumsal kesimlerin ve ötekilerin yani amasız, fakatsız herkesin kendisini içinde bulduğu eşitlikçi, çoğulcu, özgürlükçü ve adil bir anayasa istiyor. Ayrımcılığı ortadan kaldıran, farklı kültürler ve inançlar arasında eşitliği ve karşılıklı saygıyı içeren yeni bir anayasa istiyor. Darbe rejiminin sona ermesinin ancak katılımcı, sivil ve demokratik bir anayasa ile mümkün olabileceğini biliyor.

KADINLARIN ÖNCÜLÜĞÜNDE

* Demokrasi Yürüyüşümüzün her anına kadınların coşkusu, mücadele azmi ve iradesi damga vurmuştur. Ülkenin dört bir yandan kadınların kazanma iradesini, neşesini, dayanışmasını da getirdik. Kadınlar yıllardır, katliamlara, ayrımcılığa, ötekileştirmeye karşı mücadelenin öncülüğünü yapmaktadır. Kadınların bu mücadelesi, tüm toplumsal kesimlere, tüm siyasi partilere ve demokrasi güçlerine yol göstermektedir. İşte bizler kadınların gösterdiği, kadınların en önünde yürüdüğü mücadele yolunu takip ederek buraya geldik. Şimdi bu yolu hep birlikte yürümenin, kazanımlarımızı büyütmenin zamanıdır. Partimiz kadın partisidir ve yoluna kadınların öncülüğünde devam edecek, direnişe kadın rengini verecektir.

GENÇLER REJİMİ KABUL ETMİYOR

* İktidarın hedef aldığı gençler bu düzeni reddediyor. Gençler ranta, kayırmaya, eşitsizliğe dayalı bu rejimi kabul etmiyorlar. Gençler, emeklerini, bugünlerini ve yarınlarını çalan bu iktidara son verecek kararlılığa da sahip. Kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı hamaset dili gençlerin dinamizmiyle yıkılıyor. Gençlerin dili umudun dili, farklılığın dili, dinamizmin, yeni yaşamın dilidir. Gençliğin hayat enerjisi ve umudu bizi hep birlikte daha aydınlık, barış içinde birarada yaşayacağımız yarınlara taşıyacaktır. Köhnemiş ölüm kusan zihniyet, hayatı boğan, zenginlikleri yağmalayan düzen geleceğimizi daha fazla karartamayacak. Hayat kazanacak, doğa kazanacak, sevgi kazanacak, barış kazanacak.

TOPLUM DOĞANIN HAKKINI SAVUNUYOR

* Toplum talan edilen ve parçası olduğu doğanın hakkını da savunmaktadır. Enerji, tarım, kentleşme, ulaşım politikalar sonucu doğa ve ekosistemler geri dönülemez bir yıkımla karşı karşıyadır. Termik santraller, HES’ler, maden ocakları, nükleer enerji santralleri, kaya gazı, petrol ve doğal gazın yer altından çıkarılması gibi sömürü sistemleri hem bioçeşitliliğin ve ekosistemlerin yok edilmesi sonucunu doğurmakta, hem de dünyadaki iklim dengesini hızla değiştirmektedir. İklim değişikliği ise ekolojik tahribatı büyütmektedir. Ekolojiyi savunarak toplumsal yaşamı da savunacağız...”

‘TOPLUMUN TALEPLERİ HDP’NİN TALEPLERİDİR’

Eş Genel Başkanlar Buldan ve Sancar, konuşmalarını şöyle sürdürdü:

“Yürüyüş boyunca toplumun dile getirdiği bu taleplerin tamamı partimizin de talepleri ve mücadele gerekçeleridir. HDP, demokrasi yürüyüşünün ancak ortak mücadeleyle büyüyeceğini, başarının ancak demokrasi ittifakıyla mümkün olacağını biliyor.

Buradan bir kez daha çağrımızı yineliyoruz: Bu ülkenin, bu toprakların bir halklar bahçesi olması için omuz omuza, yan yana, kol kola olmaktan başka çaremiz yok. Durmayacağız. Demokrasi Yürüyüşü ile umudunu büyüttüğümüz demokrasi ittifakını gerçekleştireceğiz.

Toplumun en temel talebi ve hayati ihtiyacı olan şiddetin son bulması, toplumsal barışın gerçekleşmesi için her türlü sorumluluğu almaya hazırız. Çatışma kısır döngüsüne son verilmesi ve sorunların diyalog yoluyla çözülmesi çağrısında bulunuyoruz. Türkiye’de huzur ortamının tesis edilmesi isteniyorsa, bunun yolu demokratik siyasetten ve müzakereden geçmektedir. Bunu sağlayacak bütün adımların atılması için herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Bu çerçevede sayın Öcalan’ın büyük katkı sunacağına inanıyoruz. İmralı’daki tecridin sona erdirilmesi bu nedenle çok önemlidir. Savaş politikaları toplumu çürütüyor, vicdanları köreltiyor. Bunu ancak hep birlikte durdurabiliriz.

DAHA KARARLI VE UMUTLUYUZ

Taleplerimizi savunmak için dünden daha kararlı, daha umutluyuz. Kendimize, mücadele geçmişimize, haklılığımıza, toplumsal meşruiyetimize, halkımızın desteğine ve kararlılığına güveniyoruz. Bu nedenle yürüyüşümüzü burada bitirmiyoruz, mücadeleyi bir üst düzeye çıkarıyoruz. Toplumsal sorunları çözene kadar da durup dinlenmeden yolumuza devam edeceğiz.

HDP; özgürlükler için, demokrasi için, barış için, adalet için, eşitlik için, iş ve aş için, doğa için, kadın özgürlüğü için yürüdü. Bizim tek derdimiz halkımızın hak ve hukuk temelinde, özgürce bir yaşam sürmesidir. Buradayız! Burada olacağız. Selahattin Demirtaş olarak, Figen Yüksekdağ olarak; cezaevlerindeki tüm üyelerimiz, yöneticilerimiz, milletvekillerimiz, belediye eşbaşkanlarımız ve seçilmişlerimizle birlikte buradayız ve daha güçlüyüz. Yolumuz açık olsun. Mutlaka kazanacağız."

https://ilerihaber.org/icerik/istanbul-barosu-baskani-durakoglu-feyzioglu-kariyerinin-pesinde-avukatlarin-karsisinda-114296.html

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]