Sancar: HDP'yi kapatmanın siyasi maliyeti olur, AKP fiilen etkisiz hale getirmeyi deniyor

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, katıldığı canlı yayında HDP'ye yönelik operasyonları değerlendirdi.

 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, katıldığı televizyon programında HDP’nin kapatılma ihtimaline ilişkin ”HDP’nin kapatılması sürpriz olmaz. İktidar şimdilik bu yolu işletmek istemiyor. Bunu siyasi maliyeti olur. Daha az maliyet yaratacak, fiilen etkisiz hale getirecek bir yöntemi benimseyebilir. HDP’yi kilitlemeyi deniyor. ” ifadelerine yer verdi

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Halk TV’de Şirin Payzın ile ‘Sözüm Var’ programında HDP’ye yönelik operasyonlara ilişkin açıklamalarda bulundu.

‘HDP kapatılmak mı isteniyor’ sorusunu yanıtlayan Sacar, şu ifadelere yer verdi:

”Türkiye’de yargının durumu ortada. Savcıları asla itham etmiyorum. Ama iktidarın hangi yöntemlerini kullandığını biliyoruz. Anayasa Mahkemesi’nde dava açılır. AYM’nin baskı ve şantaj altında olduğunu son günlerde görüyoruz. HDP’nin kapatılması sürpriz olmaz. İktidar şimdilik bu yolu işletmek istemiyor. Bunu siyasi maliyeti olur. Hem uluslararası alanda hem de içte tepkileri olur. Daha az maliyet yaratacak, fiilen etkisiz hale getirecek bir yöntemi benimseyebilir. AKP bir de parti kapatılmasına karşı olduğunu söyleyerek geldi. Kendi seçmeninin hafızasında bu silinmemiştir. HDP’yi kilitlemeyi deniyor. Kapatmaya karşı B planımız var. HDP kapatılsa da kapatılmasa da bu iktidara seçimle kaybettirecektir”

“Kapatma olursa, yeni partiye isim düşündünüz mü?” sorusuna da yanıt veren Sancar, “İsim işi en kolayı. Zamanı geldiğinde, eğer böyle bir niyetleri varsa, kapattıklarında kamuoyu da iktidarın temsilcileri de görecek” diye konuştu.

Sine-i millete dönüş ihtimaline ilişkin konuşan Sancar, “56 milletvekili çekilse iktidarı etkileyecek midir? Eğer parlamenter sistemde siyaset yapmayı imkansızlaştırıyorsa bu bütün muhalefetin sorunudur. Bu bütün muhalefetin gündemi olursa HDP bunu değerlendirir. Bu seçeneğin iktidarı erken seçime zorlayıp zorlamayacağı da belli değil” ifadelerine yer verdi.

6-8 Ekim Koban olaylarına ilişkin açıklamalarda bulunan Sancar, HDP’nin bu yaşananları durdurmak için hükûmet ile birlikte çalıştığınısöylerek “9 Ekim’de Kobani olayları durduruldu. HDP, bu olayları durdurulması için AKP hükûmeti ile birlikte çalıştı. Ölü sayıları bile açıklanmadı. Bunu seçim malzemesi yapmak yerine, hakikatler aydınlatılsaydı yaralar da kapanacaktı” dedi.

Sancar şöyle devam etti:

”Vahşice olaylar yaşandı, acayip provokasyonlar yaşandı. Orası karanlıkta bırakılıyor. Ahmet Davutoğlu başbakanken ‘Hakikatler Komisyonu’nun kurulmasını talep ettik. Bunun çalışmalarının yapılmasına da talip oldum. Bunu olumlu karşıladı ama akil heyetler komisyonu daha sonra çalışmadı. 5 ay sonra da çözüm süreci bitti.”

https://gazetemanifesto.com/2020/sancar-hdpyi-kapatmanin-siyasi-maliyeti-olur-akp-fiilen-etkisiz-hale-getirmeyi-deniyor-390799/

Siyasi iktidarın HDP saldırılarının altında sadece HDP olmadığını, seçim kazanmak için karşısındaki ittifakı dağıtmayı amaçladığını söylemiş ve ayrıntılandırmaya   çalışmıştık. Bu başlıkta HDP'ye yönelik saldırılarda AKP muhaliflerinin neden açık ve görünür bir biçimde destek vermedikleri üzerinde durmanın yararlı olduğunu düşünüyorum. HDP yönetimleri bu konuda muhalif kesimlerden yeterli destek almadıkları konusunda yakınıyorlar belki ama, gelinen noktada bunun hiç de kolay olmadığının anlaşılması gerekiyor. Yaklaşık kırk yıldır süren bir şiddet ortamının her iki tarafta da milliyetçi duyguları bu kadar yükseltmişken hemen hemen her partinin tabanlarında milliyetçi duygu ve reflekslerin hakim olmadığı söylenemez. Başta CHP olmak üzere muhalif partilerimizin HDP konusunda kendi kitlelerinin bu tür bölmelerini dönüştürücü bir siyaset izlemesi gerektiğini düşünüyorum. Ama hem partilerimizin üst yönetimlerinin ideolojik tutumları ve hem de sürekli bir seçim ortamının varlığı kısa sürelerde bu tür dönüştürmeleri pek olanaklı hale getirmedi, dolayısıyla bu dönüşüm de gerçekleşmedi.

HDP'nin de bu konuda belli bir netliğe ihtiyacı var. Ne yazık ki, HDP'nin PKK'nin devamı olduğu ve PKK'nin tüm siyasetini ve şiddet yöntemini benimsediği gibi bir algı var toplumda. Bu algının ne yazık ki, bir karşılığı da var. Kimi liberal çevreler, ''PKK'ye ve oralardan gelen şiddete karşı olduğu konusunda HDP'ye dayatma yapılmamalı'' gibi bir tavrı sürekli dillendirirlerken, bu konuda pek haklı oldukları söylenemez. Siyaset dediğimiz şey halkla yapılır. Üç beş kişinin karşılıklı diyaloğu değildir siyaset. Halkta da, en azından önemli bir kesiminde bu şekilde bir algı varken, bu algıyı değiştirmek görev ve sorumluluğu da HDP'nin omuzlarındadır diyeceğim, ama...

Ama işte, AKP MHP ittifakının bunca saldırıları karşısında bir de bu algıyı yıkma sorumluluğunun bu koşullarda HDP'nin omuzlarına yüklenmesi de vicdani bir şey olmasa gerek.

( Böyle düşünüyorum. Kürtlerin bu ülkede tıpkı diğer etnik kökenden gelenler gibi eşit yurttaşlık haklarına sahip oldukları, olmaları için mücadele edilmesi ve bu mücadelenin sınıfsal/emek mücadelesine bağlanması gerektiğine inanıyorum. Kürt etnik kökenden gelen yurttaşların bir şekilde ayrılmayı, bölünmeyi dillendirmesinin bile beni çok rahatsız ettiğini söyleyebilirim. Lenin, emperyalizm vb. bir yığın gerekçe gösterilerek solun bu konuda ayrılıktan yana olmaması gerektiği ileri sürülebilir ve ayrıca bir yığın akılcı önerme ve iddialar da dile getirilebilir, ama sadece bunlar da değil, duygularımız, vicdanımız, anılarımız, tarihsel süreçten gelen birlikteliğimizin yaratmış olduğu o büyük gerçeklik, hepimizin içine işlediği bu büyük fotoğrafın dayattıklarını yok mu sayacağız. Hepimizin hayatında var olan ve hiçbir şekilde de yok olmayan ve yok olmayacak olan anılarımızın bile bir anlamı ve değeri yok mu?   Kürt sorunu, HDP veya PKK dendiğinde etkisinde kaldığım bütün bu düşünce ve duyarlıktır beni HDP konusunda önyargılı yapan. Demirtaş'ın Türkiyelileşme süreci bu yüzden çok önemsenmeli. Sonrasında arkası da geldi. AKP'yi HDP'ye karşı bir tavır alma süreci de zaten o noktada başlamıştı. Zor bir süreç olacak ve Kürt dostlarla birlikte bu ülkeyi daha da güzelleştireceğiz. Buna inanıyorum.)