Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Kürt Ulusal Sorunu

İzmir HDP il başkanlığı binasına silahlı saldırı sonucu bir kişi yaşamını yitirdi. Daha ürkütücü olan, binada 35-40 kişinin katılacağı bir toplantının iptal edilmesiydi. Saldırgan binada başka kişiler olması durumunda onları da öldüreceğini söylüyor, yakalandıktan sonra. Saldırının gerekçesi de PKK'den nefret etmesiymiş.
Sosyal medyada yayınlanmış fotoğrafları ortaya çıktı saldırganın. Hiç yabancısı değiliz. Dilinde bir nefret söylemi, eline kimlerin tutuşturduğu bir türlü açığa çıkartılmayan uzun namlulu silahlar...

Resim Ekleme

Haber kanallarında saldırı sonrasındaki gelişmeleri izlemek mümkün. CHP'nin en üst düzeyden başlayarak Mansur Yavaş dahil hemen hemen tüm belediye başkanlarının saldırıyı kınaması önemli. Ve başta İYİP Genel Başkanı Meral Akşener olmak üzere, Saadet'in, Deva ve Gelecek partisinin de aynı yönde açıklamalar yapmasını da önemsiyorum. Ama artık bu tür kınamalarla yetinmemek gerek. Her parti genel başkan düzeyinde, olmuyorsa bir heyet göndererek, hemen, ivedi olarak HDP'nin yanında yer almalı ve teröre, provokasyona karşı somut bir destek vermelidir. Bu tür saldırıların sadece HDP'ye yönelik olmadığı, HDP üzerinden toplum üzerinde bir yıldırma ve sindirmenin amaçlandığı ve belki seçime kadar bu tür saldırıların uygulamaya sokulacağı, örneklerini daha önce gördüğümüz bir senaryonun pratiğe döküleceği gerçeği AKP-MHP ittifakına karşı daha dayanışmacı ve daha etkin bir muhalefetin   ortaya konulmasını da gerekli kılıyor, diye düşünüyorum.

Milliyetçi arkadaşlara da seslenmek gerek. Hiç kuşku yok, milliyetçilik faşizm anlamına gelmiyor ama milliyetçiliğin faşizmin döl yatağı olduğu gerçeğinin de üzerinden atlamamak gerek. Her konuda olduğu gibi, akılla, bilimle desteklenmeyen ve sadece duygu düzleminde köpürtülen bir milliyetçilik anlayışının saldırgan bir biçime bürünmesi kaçınılmaz hale geliyor. Önce zihinde ve dilde başlayan saldırganlık sonra bir de kullanışlı hale gelince/getirilince bu tür silahlı eylemlerle karşılaşıyoruz. Kesinlikle bireysel bir eylem olmadığını da söyleyelim.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 1
19.06.2021- 02:17

Resim Ekleme

İki gündür dönüp dönüp Deniz'in fotoğrafına bakıyorum. Gencecik bir insan, kahvaltı yapmaya çalışırken yaşamdan kopartılıyor.

Katil de yakalandıktan sonra savcılıkta verdiği ifadede ''içimi soğuttum, beni bırakın'' demiş.
Bu gençleri bu hale getiren iklime lanet olsun.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 2
20.06.2021- 11:19

"İçimdeki intikam ateşini Barış Atay, Selahattin Demirtaş, Abdullah Öcalan, Leyla Zana, Pervin Buldan isimli şahısları öldürerek söndürebileceğimi fark ettim. Ocak ayında 60 bin TL kredi kullandım. Bana bu saldırıda kullanmam için kimse para vermedi. İş merkezine girdiğimde hızlı bir şekilde 2. kata çıktım ve kapının açık olduğunu gördüm. Havluya sarılı silahı aldım, kapıyı ittim açıldı. Birden bir ses duydum ve bir el ateş ettim. Ben öldürdüğüm kişinin ismini bilmiyorum, hiç görmedim. HDP İl merkezinde olduğu ve terörist olduğunu düşündüğüm için öldürdüm. Benim hiçbir terör örgütü ile irtibatı ilişki veya bağım yoktur. Bunu tek başıma yaptım. Pişman değilim."

HDP binasına girip Deniz'i öldüren faşistin ifadesi ortaya çıktı. Daha önce Hırant'ı öldürenlerin ifadesine ne kadar benziyor. Kısaca milliyetçi duyguları kabarmış, öldürme kararı vermiş, silah edinmiş ve bir kaç günlük araştırmayla öldürme eylemini gerçekleştirmiş. Tamamen bireysel yani, hiç kimsenin dahli yok!

Neden bu tür saldırılar hep sağın belli bir kesiminden çıkıyor?
Bu ülkeyi sevmek, bu ülke insanlarını sevmek neden bu tür katliamlara dönüşüyor?
Hiç düşünmüyor muyuz?
Bu ülkeyi, bu ülke insanlarını başkalarından çok daha fazla mı seviyorlar?
Ve eğer böyleyse...
Sevgiyle çıkılan yaşam yolculuğu neden hep bu tür insanlık dışı katliamlarla son bulur?

Kriz koşulları ne olursa olsun   düzeni-rejimi sürdürmek isteyenlerin ilk kurcalayacakları, ilk el attıkları kesim hep buralar oluyor. Ortalığı karıştırmak, ülkede yaşanan sıkıntıların önüne geçecek olaylar çıkarmak düzenin-rejimin sahipleri tarafından çoğu zaman başvurulan bir yöntem. Biliniyor, tarihsel süreç içinde onlarca, yüzlerce örneği var. Milliyetçiliğin faşizm olmadığı, ama faşizmin döl yatağı olduğunun söylenmesinin nedeni de bu. Ülkeyi ve milleti sevmek olarak tanımlanan bir duygunun giderek nefret söylemine bulandırılması ve sonra kendisi gibi olmayan, kendisi gibi düşünmeyen insanlara şiddet uygulamaya dönüştürülmesi kendiliğinden bir süreç değil. Yoksa bir insan neden hiç tanımadığı, bilmediği birini örnekse dünya iyisi Hrant'ı öldürmeye kalksın, neden HDP binasına girip daha yaşamının başlangıcında bir güzelliği yok etmeye yeltensin?

Rakel'in Hırant'ın ardından yaptığı veda konuşması kulaklarımda:'' bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılamaz'' demişti. En çok da bu düzenin sürdürücülerine kendilerini kullandırtanlar düşünmeli. Sevginin kinle, nefretle, silahla, ölümle ve öldürmeyle yan yana gelmezliğini anlamalılar. Geliyorsa, evet, sevgiyle başlanan bir hayat ölümle, öldürmeyle sonuçlanıyorsa bu işte bir yanlışlık var demektir. Kendilerini kullananlar var demektir.

Kısaca faşizmin tetikçisi olanların söyledikleri hepsi yalan.
Gerçek olan kullanışlı hale getirildikleridir.
Düzen tarafından...
Rejim tarafından...

Cevap: 3
20.06.2021- 23:48

İlhan Selçuk'un güzel bir sözü vardı. Kelimesi kelimesine tam olarak hatırlamıyorum ama mealen şu şekildeydi; milliyetçiyiz diyen sağcılar, davulla zurna ile marşlar, nutuklar söylerler, sonra gidip bu ülkenin yer altı ve yer üstü zenginliklerini yabancılara satarlar'' şeklinde... Eğer bu halka ve bu yurda bir sevgi besliyorsanız, bu sevgi, bu halkın daha özgür, daha adil ve daha eşit bir düzende yaşayabilmesi için mücadele etmek şeklinde olmalıdır. Eğer özelleştirme adında bu ülkenin zenginlikleri yabancılara satılırken, eğer bu millet akşam eve yiyecek ekmek bile götüremediği için yaşamına son verirken, eğer bu millet ekonomik ve sosyal problemlerin altında ezilirken tepkinizi ortaya koyamıyorsanız, o zaman ''ciliğini'' yaptığınız milleti gerçekten sevmiyorsunuz demektir. Orhun yazıtlarında bile Bilge Han, fetihlerden ve savaşlardan ziyade,   ''Aç kavmi doyurmakla, çıplak milleti giydirmekle'' övünür... Eğer gerçekten bu milleti seviyorsanız, sizde bunun için uğraşsanız ya...

Genç ve silahsız bir kadını öldürerek elinize ne geçti? Ağzınızdan düşürmediğiniz Türklüğün hangi töresinde veya kültüründe silahsız bir kadını öldürmek geçer? Plastik bir tabakta peynir ve domatesle kahvaltı yapan bu kızcağızın, Sivas'ta ki fakir bir Türkmen kızından ya da Adana çayırlarında çadırda yaşayan bir Yörük kızından farkı yoktu... Aynı sınıfsal kökenden ve adına Anadolu denilen aynı coğrafyanın topraklarından geliyordu. Fakat öylesine düşmanca ve ötekileştirici bir politik dil kullanılmakta ki son dönemde bu saldırının gerçekleştirildiği bu partiye karşı, bu vahşetin yaşanmasına şaşırmıyorum bile... Burada tek suçlu bu zavallı kızcağızı öldüren silahın tetiğini çeken katil değil, aynı zamanda bu düşmanlaştıran, ötekileştiren dili kullananlardır.



melnur  |  Cvp:
Cevap: 4
25.06.2021- 01:03

Bu ''milleti ve devleti sevmek'' duygusu üzerinde biraz daha durmak gerekiyor. İnsanımızda bu şekilde karşılık bulan milliyetçilik duygusunu bir ötekileştirme, düşmanlaştırma duygusuna yöneltmek isteyenlere karşı koruyabilmeyi bulmalıyız. Akıldır, bilgidir, bilimdir bunun yolu. Siyasal olarak düşmanlaştırma eğiliminden çıkar umanların oyunlarına ancak bu şekilde direnebilir, alet olmayabiliriz. Ama işte bu süreç bir türlü yaşanmıyor, yaşanamıyor bizim ülkemizde. Tanımına sevgi katılan bir olgunun giderek bir nefret diline dönüşmesi/dönüştürülmesiyle ülkede yaratılmak istenen şiddet sarmalının tipik potansiyelleri haline gelmemenin yoludur akıl ve bilim... Kendini kullanılır hale getirmemenin yolu buralardan geçiyor. Halkı, milleti vatanı, ülkeyi sevmek Kemal Okuyan'ın da altını çizdiği gibi ''kendi ülkenin sömürücülerine karşı çıkabilmek'' kapsayıcılığına genişletilmelidir. Milliyetçilik sadece soyut bir hamasi tavır olarak kaldığında egemenler için kullanışlı bir hale geliyor. Sonrasında ortalık ''milliyetçi tetikçilerden'' de geçilmez oluyor.

HDP'nin il binasına girip Deniz Poyraz'ın yaşamını sonlandıran faşist katil, ''başkaları da olsaydı onları da öldürürdüm'' demesi, milliyetçiliğin kullanışlı bir faşiste dönüştürülmüş örneğidir. O kadar çok örneği de var ki...

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]