Bende zaten yazdıklarınızın CHP ile bir ilgisi vardı demedim. Zaten bir önceki yazımın hiç bir yerinde CHP ifadesi bile geçmiyor. Fakat siz diyorsunuz ki halka mevcut sömürü düzeninin gerçekliğini teşhir etmeyelim, ezen-ezilen gerçekliğini dile getirmeyelim, üretim ve bölüşüm ilişkilerinin çarpıklığını deşifre etmeyelim. Çünkü, halk bunları anlamıyor. Bende diyorum ki tam tersine içinde bulunulan ekonomik kriz göz önüne alındığında, en çok böyle bir ortamda bu gerçekliği daha güçlü bir şekilde dile getirmeliyiz. Zira burjuva sistemin görece istikrarlı olduğu bir dönemde zaten halk bunlara itibar etmez. Hele ki sadaka kültürünün yaygın olduğu bizimki gibi bir coğrafyada...

Fakat kriz ortamlarında halk mevcut ekonomik sistemi sorgulamaya ve anti-kapitalist eleştirilere daha fazla açık olur. Sistem eleştirilerine daha fazla ilgi gösterir. Dolayısıyla burada sorun Kemal Okuyan'ın tavrı değil, sizin forumda sıklıkla yaptığınız, ''Sosyalizmden söz etmeyi kesip, düzen muhalefetini seçimlerde destekleyelim, yeterli'' şeklindeki tavırdır. Çünkü, halk düzen muhalefetine bel bağladıkça, sistem dışında çıkan seçenekleri göz ardı edecektir. Seçimlerde düzen muhalefetine oy vermekle kurtuluşun sağlanacağına inanacaktır. Bu sebeple eğer Kemal Okuyan'a televizyonda konuşması için bir fırsat verilmişse, bu fırsatı Mansur Yavaş veya Ekrem İmamoğlu için oy istemek yerine, piyasa düzenine ve onun getirdiği problemlere dikkat çekmek, buna karşı Sosyalizmin çözüm önerilerini dile getirmek doğru olandır.

''...siz diyorsunuz ki halka mevcut sömürü düzeninin gerçekliğini teşhir etmeyelim, ezen-ezilen gerçekliğini dile getirmeyelim, üretim ve bölüşüm ilişkilerinin çarpıklığını deşifre etmeyelim. Çünkü, halk bunları anlamıyor. ''

''... sizin forumda sıklıkla yaptığınız, ''Sosyalizmden söz etmeyi kesip, düzen muhalefetini seçimlerde destekleyelim, yeterli'' şeklindeki tavırdır.''

Sn.proleter-devrimci arkadaşım, yazınızı okuduğumda yanıt vermek istemedim. Çünkü eleştirdiğiniz konularda bir yığın cümlelerim, yorumlarım oldu. Ne var ki, hiç de sizin anladığınız şekilde bir şeyler yazmadım. Böyle bir algıya ne sebeb olabilir, onu da kestiremiyorum. Yazı dilimin de çok kötü olmadığını sanıyorum, öyleyse neden bu algı, bilmiyorum.

Bana yardım edin de, şu eleştirilerinizin kanıtı olarak bir iki paragraf buraya aktarır mısınız?
Ben de nerede hata yapmış olduğumu anlarım.

TİP lideri Erkan Baş '' güçlü bir üçüncü ittifak şart'' diyor. TKP, EMEP, SOLparti de aynı şeyleri söylüyor. Kurtuluş Kılçer de uzunca bir zaman güçlü bir ittifakın gerekliliğini savunuyor, sorun ne? Sanırım yine HDP. Kimileri HDP'yle birlikte bir güçlü ittifaktan yana, kimileri HDP'siz olandan. İyi de, o zaman bu süreç neden bu kadar uzuyor? TİP HDP'yle ve kendilerine katılacaklarla birlikte bir ittifak kurar, neyi amaçladıklarını deklare eder, sadece sosyalistlerin birlikteliğini savunanlar ise sosyalist bir ittifak kurar, amaçlarını toplumla paylaşı.

Çok zor olmasa gerek.

***
Ender helvacıoğlu face'te de bu soruyu sormuş ve özellikle TKP, EMEP ve Solpartinin ittifak çalışmalarının neden sonuçlanmadığını dile getirmiş. Haklı bir soru.