Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

melnur  |  Cvp:
Cevap: 33
26.09.2023- 02:09

Şimdi gördüm, bir arkadaş bir küçük yazı asmış: ''Cemal Süreya demiş ki; uzaktan sevmediyseniz birini hiç sevdim demeyin.'' Altına bir iki sözcük karaladım:

İçten içe çekilen acılara ve hüzünlü duyarlıklara bu kadar vurgun olmak neyin nesi diyeceğim de, onlar olmadan da şair olunamıyor ki...Zaten bir yerden sonra insan olmanın gereği de bu değil mi?

melnur  |  Cvp:
Cevap: 34
27.09.2023- 10:24

Solcular olarak çok sorunumuz var da, -arada kaynamasın- bir de şu Türklükten çekinme, rahatsız olma sorunu var. Birileri keskin komünist görünebilmek için Türk olduğunu yadsıma eğiliminde. Sanki Türk olduğunu söylemek, enternasyonal ve hatta ''enternasyonal komünist'' olmakla uyuşmuyor gibi. Ben Türküm. Türk olmam da Türkiye'nin bir yurttaşı olmamla ilişkili. Etnik köken olarak da sanırım Türküm. Çok da ilgili değilim. Bu durum, yani Türk olmam bir sosyalist olmamı da hiç engellemedi, engellemiyor.   Ülkemi de seviyor, insanlarını da seviyorum. Bu da solcu olmama engel değil. Dahası bu coğrafyada emekçiden yana bir mücadeleyi savunuyor ve bir şekilde bu mücadelenin içinde yer alıyorsan bu yalın gerçeklerle kavga etmeye hakkın da yok. Anlamı da yok zaten.

( Öylesine, birdenbire aklıma geldi de bir değineyim dedim: Gericileri anladık, biliyoruz, her şey bir yana kadın düşmanı onlar; ama bize ne oluyor? Bize yani   solda görünüp de cumhuriyetin kızlarının bu müthiş başarılarına biraz yabancı kalanlara ne demeli? Sanki pek de mutlu olmamışlar gibi bir tavır içine girmenin   bu ''Türk olmak''la bir ilintisi olabilir mi?)

melnur  |  Cvp:
Cevap: 35
28.09.2023- 06:23

''El yükseltme'' tamam da, dinci gericiliğin toplumsal alandaki yaygınlaşmasına yönelik somut adımların yüzü sola dönük kesimlerin beklentilerine uygun bir yanı da mutlaka olabilmeli. Yoksa ve hala üçüncü bir yol adı altında bir el yükseltme amaçlanıyorsa, emin olun 14 mayıs seçim sonuçlarını arar bir hale gelebiliriz.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 36
30.09.2023- 06:41

Gezi tutsaklarna verilen cezanın yargıtayca onanmasından sonra verdiğim ilk tepki buydu:

Kavala ve Can Atalay başta olmak üzere Gezi sanıklarına verilen 18 yıllık cezanın Yargıtay'da onanmasıyla Türkiye'de parlamentoya sıkıştırılmış bir muhalefet etme biçiminin hiçbir etkisi olmadığı ortaya çıkmıştır. Aydınlarımıza verilen cezalar sadece onlara değildir ve bu akıl dışı cezalarla kitleler umutsuzluğa ve yılgınlığa düşürülmek istenmektedir. TİP Genel Başkanı Erkan Baş'ı takip edelim. Erkan Baş ve TİP yol gösteriyor.

Resim Ekleme
Hemen ardından bu:

Yargıtayın verdiği bu kararla ülkede bir saray rejimi olduğu, bu saray rejiminin tek adam diktatörlüğü anlamına geldiği   umarım anlaşılmıştır. Sadece bu da değil, yirmi bir yıl boyunca içine düştüğümüz karanlık süreç daha da kararak devam ederken   bu süreçte siyasal iktidarın yenilgiye uğratılmasını merkezine almayan bir siyasal söylem ve   mücadelenin bu sürece destek vermek anlamına geldiği de umarım anlaşılmıştır. Ve bir şey daha, ekonominin halkın belini büktüğü, gericiliğin toplumsal alanda yaygınlık kazandığı ve, insanların hukuk dışı siyasal kararlarla içeri tıkıldığı böyle bir süreçte hala binde birlere mahkum olan sosyalist partilerimizin ve özellikle üye ve sempatizanlarının ''nerede hata yapıyoruz'' diye sorgulamaları gerekmiyor mu?

Ve sonra da bu:

Saray rejimi ve i yenilgiye uğratmanın yolu Kılıçdaroğlu'nu yenilgiye uğratmaktan geçiyor. Yüzünü sola dönen CHP'ye, Türkiyelileşme yolunda adımlar atacak bir HDP'ye (şimdi DHP oldu sanırım) ve sosyalistlerin aklı ve gövdesi olacak bir TİP'in birlikteliğine ihtiyaç var. Yoksa, olmuyorsa, beceremiyorsak   yine gerçekleşmesi mümkün olmayan hayallerle oyalanmaya devam edeceğiz demektir.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 37
03.10.2023- 08:03

Dündü ve birkaç gündür İstanbul sağanak altındaydı. Face'teki yansıması da buydu:

''Eylül yağmurlarla gelir, hüzün ayıdır denir ama, yağmurlar sağanak halinde Ekim'de geldi, Ataol Behramoğlu'nu çağrıştırır gibi, ''Ne yağmur ne şiirler''...

melnur  |  Cvp:
Cevap: 38
07.10.2023- 08:22

Face'e dün yazmştım. Buaya asıyorum, ilgili bir başlık bulunursa biraz elden geçirilerek oraya da asılabilir.

Varsayalım ki komünistsiniz, dahası en büyük komünistsiniz ve sizden başka ne komünist var ortalıkta ve ne de herhangi bir sosyalist. Dahası sadece siz, birkaç kişi de değil, bütün yönetim, bütün üyeler ve sempatizanı olan herkes de bu büyük komünistliğin bir parçası halinde. İyi de sorun bitmiyor ki, yanlış sona ermiyor, beceriksizlik de öyle...

Toplumsal alanda yoksanız, kalabalıklar dönüp bakmıyorsa ve on yıllardır girdiğiniz her seçimde binde birlerden bir türlü kurtulamıyorsanız, komünistliğinizin ne sizlere, ne ülkeye ve ne de işçi sınıfı ve emekçi kitlelere yararı var, demektir. Kitlelerle buluşamayan düşünce ve siyasetlerin toplumu etkileme, toplumsal bir güç olma şansı da hemen hemen hiç yoktur.

Ve hala, bu içler acısı durumu bile sorgulamaktan uzaksanız...
bu ülkede bilimsel sosyalizm de bir şekilde...
ve sizlerin dışında
ve kendine uygun bir mecra da bularak...
yoluna devam edecektir...
kalabalıklaşarak,
daha da kalabalıklaşarak...

melnur  |  Cvp:
Cevap: 39
08.10.2023- 06:24

İki temel sorunumuz var. Solcunun da, sosyalistin, ilericinin de ''bizlerden başka komünist yoktur'' diyenlerin de... Birincisi sosyalizmi toplumsal alanda etkin bir güç haline getirmek ve ikincisi 21 yıldır başımızda olan ve giderek siyasal ve toplumsal alanda kurumlaşarak ülkeyi kapkara bir cendere içine sokan bu iktidardan kurtulmak. Bence hepimiz kendi kendimize bu iki soruyu sorup yanıtlarını da somut bir şekilde verebilmeliyiz.

Benim yanıtım şu: On yıllardır girdiği her seçimde partiyi bir adım öteye taşıyamayan ve dahası sürekli gerileyen ve kalabalıkların da hiçbir şekilde dönüp bakmadığı ve ayrıca bu içler acısı durumdan hiç rahatsızlık da duymayan ve bir türlü de değişmeyen partilerimizin bu işi yapamayacaklarıdır.

Başarma olasılığı yüksek görünen parti de TİP'tir. Son seçimdeki başarısı, kitlelerde uyandırdığı ilgi ve güven ve hanesine yazdırdığı bir milyona yakın oy bu konuda umut vericidir. TİP 14 Mayıs seçimlerinde başarmıştır. Bu başarının mutlaka desteklenmesi ve sürdürülebilir hale getirilmesi gerektiği kanısındayım. TİP'i diğer sosyalist partilerimizden ayıran ve (bence) bu konuda belirleyici olan özellik de budur.

İkinci konu ise saray rejiminin etkinliğinin önüne set çekilebilmesidir. Saray rejimi karşısında bir direnç görmediği sürece yasa tanımazlığını ve otoriter tavrını daha da arttıracaktır. Bu sürecin karşısına dikilmenin yolu ise sadece sosyalistlerin bir araya gelmesi, falan değildir. Sosyalistlerin (bence TİP'in) mutlaka ve mutlaka CHP ve HDP-YSP'yle birlikte bir dayanışma ilişkisi içine girmesidir. CHP ve HDP-YSP hesaba katılmaksızın saray rejimi karşısında bir direnç noktası oluşturabilmek mümkün değildir. Böyle bir tavrın ve dayanışmanın CHP'yi daha da sola ve HDP-YSP'yi de daha Türkiyelileşen bir konuma getirme olasılığı da yüksektir, diye düşünüyorum.

melnur  |  Cvp:
Cevap: 40
09.10.2023- 01:18

Sonuç biraz önce belli oldu ve biraz önce face'e yazdım.

CHP İstanbul İl Başkanlığı seçimini değişimcilerin adayı Özgür Çelik kazandı. Umarım devamı gelir ve değişim, -içeriği ne olursa olsun- genel başkana kadar uzanır. Genel Merkezin adayı Cemal Canpolat'ı dinlerken gerçekten rahatsız olmuştum. Adamda vizyon diye bir şey yok. Zaten bir kişi ''önceden şöyleydim, böyleydim'' diye kendini anlatmaya başlıyorsa anlayın ki bugüne söyleyeceği bir şey yoktur. CHP'nin değişmesi gerek. CHP'nin sosyal demokrasiye yönelmesi gerek. CHP'nin olabiliyorsa Türkiyelileşen HDP-YSP ve TİP ile birlikte iktidar olması gerek. Bu karanlık tünelden belki bu şekilde çıkmak mümkün olabilir.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]