Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Siyasi ve ideolojik söyleşiler

Toplum bu siyasetin sınırlarına hapsolmayacak

Ancak, böyle bir sola yönelimin ya da başka olumlu mücadelelerin gelişiminin artık burjuva muhalefetin labirentlerinde, siyasal İslamcılığın ve liberalizmin ideolojik hegemonyasına teslim olmuş yapıların içinden doğması hiç de kolay değildir.

Yusuf Tuna Koç

Resim Ekleme

SOL Parti Başkanlar Kurulu üyesi Önder İşleyen ile seçimlerin ardından ortaya çıkan siyasi durumu, muhalefet partilerinin yenilgi sonrası kendi içlerindeki kavgalarını ve değilim tartışmalarını konuştuk.

Kongreler, yerel seçimler yaklaşırken seçim yenilgisine dair de yeni günah çıkarmalar ve tespitler artıyor. Bunun yanında CHP içi muhalefet de dilini giderek daha fazla sola kaydırıyor. Bu gelişmeleri sol/toplumsal muhalefet açısından nasıl görüyorsunuz?
Burjuva muhalefetin hali seçimler sonrasındaki birbirlerine yönelik suçlamalarda ve kimi itiraflarda da açık biçimde görülüyor. Dar çıkarların ön planda olduğu koltuk kavgalarıyla ülkenin kaderi nasıl gerici güçlere teslim edildiyse bugün muhalefet içinde olup bitenler çok da farklı değil. Seçim sonrasındaki iç krizler ve muhalefet blokundaki parçalanmanın nedenlerinden birisi de mevcut rejim içinde konumlanma arayışlarıdır. Bu anlamda da seçim öncesi bu bloku bir araya getiren ve geniş kesimlerin olumlu anlamdaki tek iddiası olan tek adam rejimini sonlandırma politikasının sonuna gelinmiş görünüyor.

CHP içindeki tartışmaları çok yakından takip ettiğimi söyleyemem ama CHP’deki tartışmaların –o ya da bu taraf fark etmeden söylemek gerekirse– kimsede bir heyecan ya da umut yaratmadığı da ortada. Rejimin IMF patentli sermaye programına ya da yoğunlaşan gerici saldırılarına karşı tek bir gerçek eleştiri ve mücadele ortaya koyulmuyor. Aksine bu konular bir yana bırakılarak daha çok gündelik söz düelloları ile durum idare ediliyor. Onlarca yıldır liberal yenilenme manifestolarında söylene söylene eskiltilmiş ezberleri alt alta sıralayarak bunun olması da beklenemez zaten.

Kuşkusuz ki CHP tabanında önemli ilerici potansiyellere sahip bir parti. Bu anlamda da onun içinde sola yönelimler ortaya çıkması olumlu bir gelişme olur. Ancak, bunun da başka olumlu mücadelelerin gelişimi de artık burjuva muhalefetin labirentlerinde ve onlarca yılın sonunda siyasal İslamcılığa ve liberalizme teslim olmuş yapıların içinden doğması hiç de kolay değildir.

Çözüm ve çıkış başka bir yerde, emekçi halk sınıflarının çıkarlarını ön plana alan eşitlikçi, bağımsızlıkçı, laiklikten yana sol bir siyasette bulunabilir. Bu da sosyalist solun toplumsal mücadeleler içinde bağımsız bir güç olarak etkinleşmesiyle mümkün olabilecek bir şey. Sağa yaslanmış ve ilerici muhalefet dinamikleri üzerinde de bu yönde dönüştürücü etkide bulunan siyaset düzleminin sola bükülmesi de böyle mümkün olabilecek.

Önümüzdeki süreçte iktidarı yenilgiye uğratma mücadelesi hangi temeller üzerinden gerçekleştirilebilir?
AKP, seçimler sonrasında muhalefetin büyük dağınıklığının da sonucu olarak siyaseti bir tür tek kale maça dönüştürmeye çalışıyor. Gazetecilere yönelen tutuklamalarda kendini gösteren baskı politikaları Demokles’in kılıcı misali muhaliflerin başının üzerinde sallanırken öte yandan da yeni anayasa oltası atmaktan geri durulmuyor. Dahası muhalefet içinden de bu oltaya takılmaya gönüllü olanlar ortaya çıkıyor şimdiden… AKP’nin en büyük şansı da bu her oltaya koşan muhalefet olsa gerek.

Bütün bunlara rağmen rejimin giderek zorlandığı da bir gerçek. Din üzerinden yaratılmaya devam eden kutuplaştırma politikaları ile şeriatçı kışkırtma (ve provokasyonlar) bir yanıyla kontrolü elde tutma çabasıyla ilgili görülüyor.

Toplumun en az yarısı bu iktidarın karşısında ve bu değişmeyecek. Öte yandan da ekonomik-sosyal bunalımın da ciddi etkileri ortaya çıkmaya devam edecek. Dolayısıyla toplumun ve siyasetin uzun süre bu sınırlara hapsedilebilmesi mümkün görünmüyor. Bu biriken tepkiler mücadeleye ne kadar kanalize edilebilirse rejimin dikişlerini attırmak o kadar mümkün olabilecek.

Burjuva muhalefetin, şimdi bir kez daha şu ya da bu kişiler etrafında (çoğunlukla da koltuk kapma yarışından başka bir şey olmayan) kümelenmek üzerinden yaratılmaya çalışılacak yalancı baharlarla bir yere varılamayacağı açık olmalı.

Artık siyaseti izleyen değil, sokakta kendi siyasetini yapan bir toplumsal muhalefetin inşasına girişmek gerekiyor. Düzen muhalefetinin seçim döneminde de önümüze koyduğu reçeteler, halkın günlük hayatında yaşadığı sorunlara değil rejimin restorasyonuna dairdi. Kendi sorunlarımıza karşı kendi çözümlerimizin etrafında yan yana gelerek, mücadele ederek dayatmamız gerekiyor.

Ülkedeki devrimci kitle dinamiklerinin, emekçilerin, işçilerin, kadınların ve tüm ezilenlerin bugün yükselen insanca yaşam ve özgürlük taleplerine sahip çıkarak, tüm alanlarda örgütlenmeleri ve kitlesel mücadeleleri çoğaltarak başarmanın yolu açılabilir. Bu anlamda da siyasetin kurulacağı yer de artık parlamento değil fabrikasıyla okullarıyla, mahalleleriyle köyleri ve meydanlarıyla sokaklar olacak.

https://www.birgun.net/makale/toplum-bu-siyasetin-sinirlarina-hapsolmayacak-470887

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]