SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Ukrayna           (gösterim sayısı: 2.637)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: umut
Konu Tarihi: 19.12.2013- 13:06


Ukrayna
Yavuz Alogan


ABD ve Almanya, 1991’de Yugoslavya’ya yaptıklarını bu kez Rusya’ya yapmak için harekete geçmiş gibi görünüyorlar. Aslında bu çok basit bir taktik. Yüksek hayat standardı, güvenlik, parlak gelecek vaatleriyle bir bölgeyi ayartıyorsunuz ve bütün yapı çöküyor. Küresel rejisörler, Yugoslavya’da Hırvatistan ve Slovenya’nın oynadığı rolü, Rusya’da Ukrayna ve Gürcistan’a verdiler. Prodüksiyon da çok ucuz. Kendi adamlarınız ölmüyor, pahalı silah stoklarınızı kullanmanız bile gerekmiyor. Kanlı iç savaşlardan sonra, kilit noktaları tutup araziyi jeostratejik çıkarlarınıza uygun biçimde düzlüyorsunuz. Buna “dolaylı harp stratejisi” deniyor.

Yeni bir strateji değil. İngiliz strateji uzmanı Sir Basil Liddell Hart’ın askeri tarihi incelerken geliştirdiği “dolaylı tutum”a denk düşüyor. Irak ve Afganistan’daki kayıplar ABD’yi zaten uygulamakta olduğu bu türden taktikleri daha da geliştirmeye yöneltti. Yakın zamanda Doğu Akdeniz’de düştüğü çaresizliğin acısını Karadeniz’de çıkarmaya, Soros fonlarıyla desteklenen başarısız “Turuncu/Gül Devrimler”inin ardından Ukrayna ve Gürcistan’ı bir kez daha yoklamaya karar verdi.

Haritaya baktığımızda Ukrayna’nın Rusya için ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Kuzeye doğru Doğu Avrupa’nın içlerine uzanıyor, güneyde Karadeniz’e açılıyor. Batı âlemiyle Rusya anakarası arasında bir tampon gibi. Ukrayna yoksa Rusya da yok.

1812’de Napoleon ordularının Moskova’ya doğru ilerlerken, 1941’de Hitler ordularının Ukrayna’nın buğdayını alıp Kafkas petrollerine ulaşmaya çalışırken Kiyev’i bir köprü başı olarak tutmaları kaçınılmazdı. Napoleon’a göre Kiyev, “Rusya’nın ayakları,” Moskova’ya ise kalbiydi. Bolşevikler, Wrangel’in Beyaz Ordusu’nu durduran anarşist Nestor Mahno’nun elinden Ukrayna’yı dört yılda alabildiler. Tarihin bütün dönemlerinde stratejik önemi büyük bir bölgedir.

Rus Karadeniz Filosu’nun bulunduğu Sivastopol üssü günümüzde en stratejik noktayı oluşturuyor. “Turuncu Devrim”den sonra Viktor Yuşçenko yönetimi üssün 2017’de boşaltılacağını ilân etmiş, Ruslar Gürcistan’ın “Gül Devrimi”ne askeri harekâtla son verdikleri sırada Rus savaş gemilerinin her manevrada Kiyev’den izin almaları koşulunu getirmişti. 2010 yılında Viktor Yanukoviç dönemi başlayınca kısıtlamalar kalktı, üssün kullanım süresi 2047 yılına kadar uzatıldı.

Fakat şimdiki zaman daima geçmişin gölgesi altındadır. Ukrayna yüzünü Rusya’ya dönüp yeni bir sayfa açamıyor. İki gümrük birliği arasında sıkışıp kalmış. Bir yanda AB’nin Ortaklık Anlaşması, öte yanda Rusya-Kazakistan Belarus’un gümrük birliği ülkeyi çekiştirip duruyor.

2008’de Rus Ordusu, bir kısmını Türkiye’nin kurduğu Gürcistan askeri altyapısını tahrip ederken, Batı hiçbir şey yapamadı. İnsani yardım ayağına Karadeniz’e NATO gemilerinin girmesini, şu anda Silivri ve Hastal’da yatmakta olan amiraller önlediler. Daha önce, 2005 yılında da ABD, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü’ne gözlemci statüsüyle katılmak istemiş ve İran için önemli bir dış ticaret limanı olan Trabzon’da askeri üs talebinde bulunmuştu. Birinci talebi Rusya, ikincisini de Türkiye (herhalde şimdi içerde olan amirallerin baskısıyla!) reddetmişti.

Özetle, batılı emperyalizm Rusya’nın çevresindeki kuşatmayı daraltmak ve Karadeniz’de hâkimiyet kurmak istiyor. Ünlü coğrafyacı Halford J. Mackinder, daha 1900’lerde, “Avrasya’ya hâkim olan dünyaya hâkim olur,” demiş. Bunun tam tersi de geçerli elbette: Avrasya kendine hâkim olursa, kimse dünyaya hâkim olamaz. Sovyetler Birliği’nin çöküşüne rağmen, Türkiye dahil olmak üzere yine de iyi dayandılar. Yugoslavya’da ve Ortadoğu’da yaşanan felaketlerin Kafkaslara ve Karadeniz Havzası’na yayılmasına karşı bir direnç olduğu muhakkak. Fakat geniş halk kitleleri bilinçlenip harekete geçmediği sürece, direnç nereye kadar?

Benim aklım Kiyev’in Besarabska Meydanı’ndaki Lenin heykelini balyozla parçalayan tosuncuklara takılıp kaldı. Kendi ülkelerini ve geleceklerini parçaladıklarını kim bilir ne zaman anlayacaklar?

sol



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Ukrayna ve 1932-33 Kıtlığı umut 1 3498 26.08.2015- 15:11
Konu Klasör Ukrayna'dan ayrılmaya 'evet' solcu 0 2804 12.05.2014- 13:40
Konu Klasör Ukrayna, Venezuela, Türkiye... umut 1 3912 20.02.2014- 12:23
Konu Klasör Ukrayna olmamak için... toplumcu 1 5182 24.02.2014- 15:49
Konu Klasör Basında antikomünizm, Ukrayna, ABD ve AKP umut 1 3897 19.04.2014- 19:06
Etiketler   Ukrayna
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS