SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Radikal kayma           (gösterim sayısı: 2.193)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
ilkay
[ Mustafa ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 08.10.2013
İleti Sayısı: 417
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: ilkay
Konu Tarihi: 15.02.2014- 18:04


Radikal kayma
Metin Çulhaoğlu


Son dönemde AKP’nin öyle sanıldığı kadar oy yitirmediğini gösteren anketler ahlar vahlarla karşılandı…

“Soyuyorsa beni soyuyor, sana ne” diyen vatandaşın bu tepkisi dillerde dolaşıyor…

Bir de “Yeter ki iş yapsınlar, arada yeseler de olur” diyenler var ya da varmış…

* * *

Üzerinde yeterince durulan bir konu olmasa bile önemlidir: Bir ülkede genel olarak halkın ya da “seçmenin” yönelim ve tercihleriyle aydın, okumuş yazmış kesimin yönelim ve tercihleri arasında “temel” bir farklılıktan söz edilebilir mi?

Tartışmaya açık olmak üzere, şöyle bir farktan söz edilebilir:

Genel olarak halkın tercihleri, nispeten uzunca bir zaman dilimine yayılan birikimle ve bu birikimin sonucu olan tepkilerle şekilleniyor. Başka bir deyişle, öyle tekil olaylardan hareketle ve anlık olarak ortaya çıkmıyor.

Bir ek daha: Bir kez ortaya çıkan tercih ve yönelim de öyle kolayca ve kısa sürede değişmiyor…

Türkiye’de, önceki dönemlerin birikmiş tepkileri 1946’dan sonra Demokrat Parti’yi yükseltmiş ve yaklaşık 10 yıl yüksekte tutmuştur.

Ecevit CHP’sine teveccüh, 1973’ten 1979’a kadar sürmüştür.

1994’te başlayıp 2000 ve 2001 krizlerinde iyice biriken tepkiler kimi siyasi partileri “gömmüş”, sonuçta AKP’nin önünü açmıştır.

“Aydın”, özellikle sol aydın dendiğinde ise durum daha farklı görünüyor.

Yalnızca Türkiye’ye özgü olmayıp genelleştirilmesi mümkündür: Belirli bir entelektüel donanıma sahip, özellikle sola şöyle ya da böyle bulaşmış aydınların tepkileri ve tercih kaymaları tekil olaylara bağlı, çok “özel” ve anlık olabilmektedir.

Batı’da kalibreli pek çok sol aydın 1939 “Molotov-Ribbentrop Anlaşması”nı içine sindirememiş, o an kayıp gitmiştir.

İkinci Dünya Savaşı sırasındaki Yahudi soykırımı nedeniyle Aydınlanma’ya ve “ilerleme” fikrine yüz çevirme de benzer bir durumdur.

Bir ek daha: Aydınlarda bu tür kaymaların telafisi olmamakta, giden bir daha eski yerine pek gelmemekte, gelememektedir.

Biraz amiyane bir tabirle, “papaza kızıp oruç bozma” halktan çok aydına özgü bir davranıştır.

Nedeni de, aydın olmanın bir parçası sayılsa bile mutlaka dengelenmesi gereken, ancak pek dengelenemeyen aşırı idealizasyon ya da mükemmellik arayışıdır.

* * *

Türkiye’de ciddi, derinlikli, “zaten zamanında ne işe yaramıştı ki” diye bir kenara itilemeyecek sol aydınlardan söz etmek mümkündür.

Bir kesimi, bunca teorik ve entelektüel birikimini, artık zihinlerde obsesyon haline gelen “asker vesayetine” kurban etmiştir.

Pek çoğu, kendi kişisel örgütlülük deneyimlerinin özel bir uğrağında, “Froydiyen” yanlar da taşıyan “aydın-karizmatik örgüt lideri” gerilimlerinin doruk yaptığı noktada kayıp gitmiştir.

Kimisi bir roman okumuş, evet sadece bir roman okumuş ve hayatını olmasa bile siyasal konumunu temelden değiştirme gereğini duymuştur.

Batıda, Yahudi soykırımı olgusundan kalkıp Aydınlanma düşmanlığına yelken açanlar varsa, bizde de Cumhuriyet’i Kürtlere yönelik inkâr ve asimilasyon çabalarıyla özdeşleştiren, bir tarihsel dönemi sadece buna indirgeyip reddedenler vardır.

Eki de utmayalım: Halk, belirli bir marj içinde salınır, yanlış tercihi zaman içinde doğrusuyla telafi edebilir; ama aydında bu olasılık yok denecek kadar azdır: Aydın diyorsak, bu yola bir kez girildiğinde sapıtmanın sınırı yoktur…

* * *

Bugün Türkiye’de papaza kızıp oruç bozma niyetinde olmayan, kendisi diri kaldığı gibi bu diriliği genç kuşaklara, yeni aydın adaylarına aşılayabilen bir aydın birikimi vardır.

Gidenler geri gelmeyeceğine göre bu birikimi daha da zenginleştirmek ve siyasal olarak aktif kılmak güncel görev olarak önümüzde duruyor.

Ama ikinci öğe daha önemli: Son dönemde, öyle klasik anlamda aydın denemeyecek, halktan, “yerellerden doğru” gelen, siyasal olarak giderek daha da dirileşen ve yakın çevrelerini etkileme gücüne sahip unsurlar görülmektedir.

Üstelik bu unsurlar sayıca artmaktadır da…

“Halkın tercih ve yönelimlerinde kayma” olayı için AKP’nin işin başında kalıp daha çok şey biriktirmesini bekleyemeyiz, kimse beklememeli.

Sözü edilen bu unsurlar ne kadar aktif kılınıp belirli bir örgütlenme ağı içinde harekete geçirilebilirse, beklenen radikal kayma da o kadar çabuk gerçekleşecektir.

Başta da dediğimiz gibi, bu tür radikal kaymalar kısa sürede ve kolayca geri çevrilememektedir.

sol



SOL CEPHE
Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör HDP, SOL ve Radikal Demokrasi... melnur 1 2103 21.06.2020- 03:33
Konu Klasör Marksizm ve Radikal Demokrasi denizcan 0 3111 24.01.2016- 12:10
Konu Klasör Syriza mı daha radikal, bizimkiler mi? umut 0 3395 03.05.2015- 10:31
Konu Klasör Radikal sosyalizm hala güncel! melnur 11 9100 13.11.2016- 23:15
Konu Klasör Radikal laiklik-Aydemir Güler melnur 0 2910 02.09.2017- 12:12
Etiketler   Radikal,   kayma
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS