SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 25 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   21   22   23   [24]   25   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
denizcan
[ devrimci ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.12.2013
İleti Sayısı: 2.431
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: denizcan
Cevap Tarihi: 19.02.2016- 11:49


Kuyruk-Mehmet Kuzulugil


Uzun kuyruklarda beklemek çok fena.

Arkada beklerken önde ne oluyor acaba diye dertlenebiliyor insan.

AKP'nin Suriye politikasına ne yapmalı sorusu mesela.

TSK ve “tarihsel devlet aklı” bu konuda tam olarak ne diyor? Yıllardır kanlı bir maceranın merkezine doğru AKP ve cihatçılar tarafından çekilmekte olan ülkemizin “asıl milli” güçleri de bir Suriye harekatından yana mı?

Yoksa önlerden gelen haberler doğru mu? “TSK da kara harekatına karşı” mı gerçekten?

“Terör artık bir milli mesele olmuş, Suriye konusunda milletçe yekvücut olmamız gereken bir zamandayken” Anayasa Komisyonu'nda yer almak milli beraberlik ve yapıcı siyaset ruhu icabı gerekli mi mesela?

Ya da ABD ne diyor bu işlere? AKP'nin kontrolden çıkan politikaları yüzünden “sonunda” Uzun Adam'ın biletini kesti mi? Yoksa o kadar uzun boylu değil mi? Rusya ile tatlı rekabetin kullanışlı değneği olarak gördüğü için Suriye konusundaki bazı aşırılıklara katlanmaya devam edecek mi?

Dün Cemil Bayık'ın yaptığı açıklama yüzünden kendisine çok kızgın bazı sosyalistlere rastladım.

Bayık'a kızıyorlardı: Üstlendi mi üstlenmedi mi belli değil! “Cizre ve Sur'da çok daha fazla sayıda insan katledildi ve şimdi Kürt halkımız bunlara misilleme olarak böyle şeyler yapmaya başlamış olabilir” diyor ya... Kuyruğun arka tarafında kalanlar için hayat zorlaşıyor. Savaş ve işgal yanlısı AKP'nin IŞİD eliyle gerçekleştirdiği bir provokasyon olmasının rahatlığıyla sağa sola saydırırken bir anda şaşırıp kalıyorsun. Söylediğini yutup başka türkü tutturmak yapmadıkları şey değil ama hangi türkü?

Cemil Bayık'a kızıyorlar.

Ama mazlum Kürt halkı adına kitlesel katliamlara davet çıkaran, tam Kürt halkının tüm “dostları” barış mücadelesine yoğunlaşmışken baharda yükselecek savaşın naralarını atan sözleri nedeniyle değil. “Yaptın mı yapmadın mı, açıkça söylesene. Biz de ona göre bilelim ne yapacağımızı” diyerek kızıyorlar, “Sayın Bayık”a.

Uzun ve kapsamlı bir söyleşide, çok kritik unsurlar var. PKK cenahından metropollerde ses getirecek ve can yakacak eylemleri ima eden açıklamalar uzun süredir yapılıyordu. Ama bunlar “hiçbirimiz istemeyiz bunları” gibi cümlelerle ya da “böyle bir noktaya gelmesinden yana değiliz, esasen sivillere saldırılar benimsediğimiz bir yol da değil. Ama kontrolden çıkan (!) unsurlar böyle şeyler yapabilir” gibi mesafeli yaklaşımlarla yapılıyordu.

Cemil Bayık ilk defa “bu tür” eylemler için “haklılık ve meşruluk gerekçeleri” sıraladı. Üstelik bunu “baharda gücünü gösterecek olan” gerilla hakkında saptamaların ardından yaptı.

Ama kuyruktakiler Bayık'ı ciddiyetten uzak buluyor!

İş ciddi.

Pekala, bir dizi patlamanın ve ülkeyi alt üst edebilecek bir “terör” döneminin ilanı da olabilecek satırların “ciddiyetini” göremiyorlar.

Türkiye'de sağlı sollu, kuyruğun gerisinde duranların işi gerçekten zor.

Amerika tüm kartlarını açık oynamıyor. Belirsiz bırakmaktan hoşlanıyor. Politikalarını belirlerken sürekli ABD'ye bakanlara çok enteresan roller dağıtabilmesi biraz da böyle mümkün oluyor.

Kürt hareketi, TSK... Ortadoğu'daki kanlı oyunun en büyük oyuncusu bu kadar oynak olunca, diğer oyuncuların da tutarlı ve kararlı politikalar izlemesi zor oluyor. İlkeliliğe hiç girmiyorum.

Kuyruktakiler de kıvranıp duruyor.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.004
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 30.10.2016- 19:17


Kuyrukçuluk ''çirkin bir ifade'' değildir, siyasi bir kavramdır ve ülkenin sola bu kadar ihtiyaç duyduğu bir zamanda Türkiye sol-sosyalist hareketinin bu tür ''birliktelik''lerden kaçınması bir zorunluluk haline gelmiştir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.004
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 25.09.2018- 04:47


Kuyrukçular, özellikle sanalın kuyrukçuları şimdilerde ''ben kuyrukçu değilim'' diye uğraşadursunlar, böyle bir alışkanlıktan kurtulmak da sanıldığı kadar kolay değildir. Öyle bir iki Troçkist makaleden bazı aşırmalar yaparak ''komünist toplumda itfaiye teşkilatı şöyle olacaktır'' demek kişiyi enternasyonalist komünist yapmaz ve kuyrukçuluktan da kurtarmaz. Hala seçim dönemlerinde ''hadi oylar HDP'ye'' çığırtkanlığı yapıyor musun, yapmıyor musun? Hala eski alışkanlıkları, eski ezberleri devam ettirip, kuyrukçu olmayan yapıları ulusalcı, sosyal şoven ve neo-faşist olarak niteliyor musun, nitelemiyor musun? Ve hala bir enternasyonalist komünist olarak(!) kasım kasım kasılarak yürürken ve cahilliğini ve bilgisizliğini aklınca gizlemeye çalışırken Türkiye'nin aydınlanma birikimine ve Cumhuriyet kazanımlarına düşmanlığa konuları hiç de anlamadan düşmanlık yapmaya devam ediyor musun?

Hala Atatürk, Kemalizm ve CHP düşmanlığını Kemalizmle ideolojik ilişkiyi kesmek olarak algılıyor musun?

Laiklik için bile ''biz laikliği yıkacağız, ve sosyalist laikliği getireceğiz'' saçmalığını sırf bir cumhuriyet kazanımı olduğu için söyleyebiliyor musunuz?

Solcu olabilmenin ulusal bir harekete UKKTH adına yedeklenmekten geçtiği safsatasına inanıyor musunuz?

Uzatmayalım, hiç abartı yok; kuyrukçusunuz!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.004
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 12.10.2018- 21:00


Ulusal ölçekte siyasal devrim perspektifinin Leninizmin olmazsa olmazı olduğu ve komünist kurtuluşun önceliği anlamına geldiği gerçeğinden kaçamayanlar bu kez de bu konuyu nasıl sulandıracaklarının şaşkınlığını yaşamaya başladılar. Liberali, kuyrukçusu, devrim kaçkını ne kadar sanalın şarlatanı varsa bu kez de enternasyonal örgütlenmeden söz ederek ''ulusalcı'' olmadıklarını kanıtlamaya çalışıyorlar.

Samimi değiller; samimi olma konusunda bir çabaları da yok.

''Sınıf mücadelesi önceliklidir'' diyen ve siyasi devrim perspektifini devrim stratejisinin önüne koyanlara ulusalcı deyip, bir ulusalcı-milliyetçi etnik köken hareketine yedeklenmeyi enternasyonalizm olarak adlandırdılar:)

Yıllarca!

Ve Türkiye yıllarca bu çelişkiyle birlikte yaşadı.

(Özellikle sanalda artık tavsadığını söylemek mümkün.)



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
owert
[ İşçi ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 25.11.2013
İleti Sayısı: 246
Konum: Antalya
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: owert
Cevap Tarihi: 15.10.2018- 12:35


Geç oldu ama evet...
Bunun yanın da bu konuyla alakalı parmağını oynatmayanlar,ya da uzak duranlar da sorumlu.. Onlarında günahlarını Allah   affetsin diyeceğim ama, toplumsal tarih ne yazık affetmez . Durur durur yüzüne vurur.

Nasıl Kürt siyasettinin ,ulusalcılığın kuyruğuna   bu denli dört elle sarıldılar hala anlamış değilim.

Nasıl sosyalistti bunlar,yada sosyalistler ..Anlamak mümkün değil.




Bu ileti en son owert tarafından 15.10.2018- 12:41 tarihinde, toplamda 3 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.004
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 15.10.2018- 17:22


Sn.owert;

Hepsinin kuyrukçuluklarının ayrı bir nedeni var. Ama şunu çok açık seçik söyleyebilmek mümkün. Kürt hareketine kuyrukçuluk yapmakta, biat etmekte üç forumda ortaklaşıyordu. Bu konuda aralarında hiçbir fark da yoktu.

Hala öyleler.

( SF kapalı, nedenini bilmiyorum. Diğer ikisi dün neyi savunuyorlarsa, kuyrukçuluk bağlamında aynı yerde duruyorlar. )



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 11.004
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 03.11.2019- 05:08


Metin Çulhaoğlu İLERİ haber'de bu konuyla ilgili bir yazı yazmış. Kuyrukçuluk sözünü kullanmadan daha ''nazikçe'', ''Kimsenin suyuna gitmeden'' başlığını kullanmış ama biraz geç değil mi? Kuyrukçuluğun tavan yaptığı dönemde yapılmalıydı bu yorum. Hatta TKP'yi tam da göbeğinden bölen nedenlerden biriydi... ''Farklı bir siyaset'' denilerek parti farklı bir mecraya taşınmak istenmiş, bu   ısrar da partinin göbekten ikiye yarılmasına yol açmıştı. Çulhaoğlu o dönemde ''yanılırsak geriye dönmek var, ne kaybederiz ki'' anlamında yazılar da yazmıştı, hatırladığım kadarıyla. Ne oldu? Bir kez kopuş yaşandı mı, geriye dönüş o kadar da kolay olmuyor gibi...TKP'den ayrılan HTKP daha sonra TİP'e evrilmiş, Bu durum da Erkan Baş'a HDP kanalıyla vekillikten başka bir şey getirmemişti. ( Mecliste sosyalistlerin sesi fuyulsun diye HDP'ye kuyrukçuluk yapmak için gerekçe üzerine gerekçe yaratan ve aslında ne yaptıklarının bile farkında olmayanlar, meclis Erkan'ın sesini duydu ve pek çoğu da sanırım solcu olma yolunda ilerliyor, diyelim!)

Çulhaoğlu verdiği sözün gereğini yapmalı, en azından bu yolda adımlar atmalıdır. Türkiye devriminin partisi TKP'dir ve bu gerçek başta TKP dışında bulunan sosyalist aydınlarca kabullenilerek gereği yapılmalıdır. Çulhaoğlu gibi bir Marksiste düşen görev ve sorumluluk, bence gelinen noktada bu olmalıdır:

Diğer yazıları gibi, konuyla doğrudan ilintili yazısı da bu:

Kimsenin suyuna gitmeden - Metin Çulhaoğlu

“Suyuna gitme” deyimi Türk Dil Kurumu tarafından şöyle tanımlanır: “Birini kızdırmayacak veya ürkütmeyecek biçimde uysalca davranmak, alışkanlıklarına, isteklerine uygun davranışlarda bulunmak…”
Bu deyimden hareketle Türkiye’deki sosyalistlere önerimiz, kimsenin, özellikle iki belirgin “tarafın” suyuna gitmeden kendi siyasi hattını ve örgütlenmesini geliştirip ileriye taşımasıdır.

Bugün Türkiye’de örgütleyip harekete geçirebildiği kesimler açısından sosyalizmin “maddi gücü” sınırlıdır. Ancak, dünyanın ve ülkenin bugün geldiği nokta nedeniyle sosyalistlerin tespitlerinin, değerlendirmelerinin ve önerilerinin başka taraflar üzerindeki doğrudan ya da dolaylı etkileri ortadaki “maddi gücün” ötesine geçmektedir.

Bu ikili durum bizce hem bir tehlike oluşturmakta hem de bir avantaj sunmaktadır. Tehlike, sosyalistlerin “maddi güç” yetersizliğine bakıp bu gücü taşıdıkları bilinen tarafların “suyuna gitmeye” başlamasıdır. Avantaj ise, sosyalistlerin kendi görüş ve düşüncelerini “başkalarının suyuna gitmeden” dile getirdiklerinde taraflar üzerinde kendi maddi güçlerinin ötesinde etkili olma şansının varlığındadır.
Açmaya çalışacağız.

***

Az önce “iki belirgin taraf” demiştik.

Tarafları söyleyelim: Ülkenin cumhuriyetçi, laik, ilerici ve sola açık kesimleri ile Kürt halkı ve onları temsil eden siyasal hareket…

İşte, sosyalistler bu iki taraftan birinin “suyuna gitmeden” ve kendi asli görevlerini ikinci plana itmeden söylenmesi gerekenler neyse onları söylemelidir.

İki söylemle örnekleyemeye çalışacağız.

Birinci söylem: Sosyalizmin, Kürtlere ve/ya da Kürt siyasetine düşmanlıkla kazanabileceği hiçbir şey yoktur. Sosyalizm şöyle dursun, bu ülkenin “demokrasi” adıyla yüceltilen bir ortama ulaşması bile Kürt faktörü işin içine girmeden mümkün değildir. Anti-emperyalizm, “laiklik”, “ülkenin bütünlüğü” gibi duyarlılıklar, Kürtleri ve Kürt siyasetini bir bütün olarak karşıya almayı hiçbir şekilde gerektirmez.

İkinci söylem: Kürt siyasetinin bugünkü Türkiye ölçeğinde hedefleri varsa ki bu hedeflerden birinin sosyalizm olması da şart değildir, bu hedeflere bir “ulusu”, onun kurtuluş savaşını, cumhuriyetini, kendi ölçüsünde yaşadığı aydınlanmasını, kimi değerlerini, vb. yok sayarak, tümden tu kaka ilan ederek ulaşılması mümkün değildir.

Özellikle vurguluyoruz: Bunlar, sosyalistlerin kendilerinin açıkça, kimsenin “suyuna gitmeden” söylemesi gerekenlerdir; yani “onlar şuralarını, bunlar da buralarını törpüleyip bir yerde buluşsunlar” şeklinde bir tür çöpçatanlık adına söylenmemektedir.

Sadece şu söylenmektedir: Birinci söylemin muhatapları, bu ülkede örneğin 1930’ların bir daha yaşanmasının mümkün olmadığını görmeliler; ikinci söylemin muhatapları da aynı ülkede 1908-1980 döneminden intikal eden “sol belleğin” silinemeyeceğini kabul etmeliler.

Onlar görürler görmezler, kabul ederler etmezler; ama sosyalizmin “kimsenin suyuna gitmeden” en başta vurgulaması gerekenler bunlardır.    

***

Gerisi yok mu?

Var ve “teferruat” sayılamaz; ancak, teferruat sayılamayacak bu başlıkların sosyalizm bu ülkede maddi bir güç haline gelmeden layığınca tartışılması pek mümkün görünmemektedir. Yoksa sosyalizmin birinci “tarafın” bugün fazlasıyla abartarak baş tacı ettiği kimi geçmiş değerler konusunda da, ikinci “tarafta” kendini sosyalist olarak tanımlayanların sosyalizm tasavvurları hakkında da söyleyecekleri vardır.

Ancak henüz sırası gelmemiştir.

Birinci tarafta örneğin HDP’li belediyelere kayyum atanmasını bile içlerine sindirebilen insanlar hala varken, ikinci taraftan ise örneğin Tarık Akan’ın ölümünün ardından bile “hoyratça” konuşabilenler çıkarken önce ortalığın temizlenmesine çalışmak en doğrusu gibi görünmektedir.

Son olarak, her iki taraf için de geçerlilik taşımak üzere tarih ve sosyoloji çalışmalarına ilişkin bir temennimiz var:

Tarih ve sosyoloji alanlarında kim hangi “değerli” tezi ortaya atmış olursa olsun, bunlarla “ezber bozma”, “tarihsel geçmişi yeniden inşa etme”, daha kötüsü bunlardan “siyasal hat türetme” gibi meraklardan vaz geçilmesi çok iyi olur.  

Bugüne kadar “sıra dışı”, “ezber bozucu”, “orijinal”, vb. sayılıp sola hayrı olan herhangi bir teze hiç rastlamadık da…

https://ilerihaber.org/yazar/kimsenin-suyuna-gitmeden-105689.html



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
vito
[ vito ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 25.10.2018
İleti Sayısı: 10
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: vito
Cevap Tarihi: 06.11.2019- 02:08


atatürkçü kesimlere olduğundan daha fazla değer vermek doğru değil. ben de eskiden böyle bir hataya düşüyordum. zannediliyor ki atatürkçüler laiktirler diye diğer gruplara kıyasla komünizme daha meyillidir ama pratikte öyle bir şey yok.
bugün akp'ye tepki olarak popülerleşen ne kadar atatürkçü blogcu varsa hepsi kapitalizmi övüyor, şovenizm yapıyor. bugün baş düşman rte olabilir ama kemalizm de komünizme düşmandır, hep düşmandı. kemalizm, tamamen yaşam tarzı tepkisidir. laik bir rte gelse, el üstünde tutarlar.



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 25 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   21   22   23   [24]   25   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör ''Liberal'', ''işbirlikçi'', ''kuyrukçu''... melnur 0 2263 02.03.2019- 08:38
Konu Klasör İlerlemecilik mi kurtuluşçuluk mu? melnur 1 2051 03.04.2020- 08:28
Konu Klasör İlerlemecilik mi, kurtuluşçuluk mu? melnur 0 1806 25.10.2020- 02:51
Konu Klasör Sol nedir, sosyalizm nedir? melnur 6 11344 18.12.2021- 06:39
Konu Klasör Sınıf nedir, sınıf bilinci nedir? ayhan 3 11605 19.10.2014- 19:21
Etiketler   Kuyrukçuluk,   nedir
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS