SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 7 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   3   4   5   [6]   7   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 31.01.2016- 10:44


Alıntı Çizelgesi: umut yazmış

Haluk Yurtsever'in söylediklerinden senin düşüncelerini onaylıyor anlamında bahsetmiştin, şimdi katılmadığını söylüyorsun; iyi döndün:)



Demek eksik olan sensin halbuki onayladığımı söylememiştim.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 31.01.2016- 10:50


Komünizmin hayaleti ortada yokmuş hayaleti biz yaratacağız diyor.yani biz 170 yıl önceki hayaleti bulamayacağı 2016 nın hayaletini yaratacağız diyor. Kaostan kendi düşüncemiz kendi idolojimiz kendi teorimizle bir hayalet yaratacağız diyor H. Yurtsever.

Ve tartışmadan söz ediyor ezberlerle olmayacağından ortak düşünce ortak kararlarla olacağından söz ediyor
Bu durumda H.Yurtsever eski idolojileri çöpe atmamızı yenileri de ortak akıldan çıkacağından söz ediyor.

Bu durumda H. Yurtseverle siz çelişiyorsunuz.


Bunları yazan sendin, ben değil. Yurtsever'in bizimle çeliştiğini söylüyordun, senin düşüncelerini desteklediği anlamında cümleler kuruyordun, şimdi, hemen döndün.




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
bedrettin
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 30.08.2013
İleti Sayısı: 907
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: bedrettin
Cevap Tarihi: 18.02.2016- 15:46


Dünya hem kaos var diyeceksin hem senin insanlık için önerilerin çok uzak hatta biz yaratalım diyeceksin. Bence Yurtsever yanlış analiz içinde.

Yurtseverde fark etmiş görünüyor ama bir şaşkınlık içinde işçi sınıfını özne var sayıyor ama ondan beklentilerini bulamıyor hayaleti yaratalım diyor   yani atıl olanı harekete geçirelim demek istiyor, dolaşan hayaleti göremiyor.

Özneler konusunda iki arada geziyor .Halbuki mülksüzler dese özneleri de hayaleti de görecek.
Bütün mülksüzleri potansiyel işçi olarak görüyor halbuki gelişen teknolojiyi   Marx ın manifestoda gösterdiği işçiler için gelecekteki tehlikeyi görse fark edecek .

Marxın manifestoda gösterdiği tehdit artık var işçiler özne değil burjuvalar bu dünyayı yönetmiyor.  

H.Yurtsever dünya duruyor sanıyor teknoloji yi küçümsüyor üretimde hiç işçinin çalışmadığı fabrikaları görmüyor egemen ekonominin o yöne gittiğini fark etmiyor

Marx dan habersiz marks ın muazzam devrim dediği üretimdeki insanı dışarda bırakan bilgiden bilimden haberi yok.
Bu kapitalizm üretimde sıkıntı yaşamıyor tüketimde sıkıntı yaşıyor ve onu çözmek için çeşitli taklalar atıyor. İşte hayalet her yerde ama bazılarına görünüyor bazılarına görünmüyor

Dev kapitalistler bile kapitalizmden şikayet ederken sen ölüden umut bekle işçi sınıfının özneliği bitti o tarih 1848 -1980 arasında idi geçmiş yüz yıla aitti kapandı. Aynı rüyaları görmenin reel hayata faydası yok.

Ben H.Yurutsever e katılmıyorum Kaos doğru tesbit çözüm yanlış  


Hakkı arkadaş bu yazdıklarını daha açık yazar mısın? Teknoloji gelişiyor, işçiler işsiz kalıyor diyorsun. Burjuvalar dünyayı yönetmiyor, proleterya özne değil diyorsun. Bu söylediklerinden hangisi Marksizme veya Haluk Yurtsever'in söylediklerine aykırı? Teknolojinin gelişmesi işsiz kesimi çoğaltması burjuvazinin veya proleteryanın olmadığı demek değil. Marksizm kapitalizmin çelişkilerini söylerken bunu görüyor zaten. Çelişki olduğunu söylüyor. Bir komünist veya marksistin bunu bilmediğini düşünmek sana yanlış gelmiyor mu? Bunları yazdığında sosyalistler arasında hiç dolaşmadığın, onların bu konuda neler söylediğini hiç duymamışsın demektir. Burjuvazi yönetmiyor, proleterya yok nasıl dersin? Özel mülkiyet kimin? O özel mülkiyette çalışanlar kim? İşsiz kalan insanlar proleterya dışı mı olur? Bu konuları tekrar ne düşünüyorsan onu yazar mısın?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
spartakus
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 23.11.2013
İleti Sayısı: 624
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: spartakus
Cevap Tarihi: 20.02.2016- 22:14


Sosyalizm Nedir?

Resim Ekleme

Amerika Birleşik Devletleri, dünya üzerindeki en zengin ülkedir. Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’sı 12 trilyon dolara ulaşıyor. Ancak, Birleşik Devletler’de 45 milyon insan, sağlık sigortası olmadan yaşamına devam ediyor. Yaklaşık 33,6 milyon insan ise, aç kalma riski ile karşı karşıya veya aç. Birleşik Devletler’de yüzde 39’u çocuk olmak üzere, her yıl 3 milyondan fazla insan, evsiz kalıyor. Her beş çocuktan biri, yoksul bir ailede doğuyor. Afrika kökenli Amerikalılar söz konusu olduğunda, bu rakam her iki çocuktan birisine denk geliyor.

Dünyanın en zengin ülkesinde, kapitalizm şartları altındaki yaşam bu şekilde sürüyor. Kapitalist dünyanın önemli kısmını göz önüne aldığımızda, şartlar daha da çetin hâle geliyor. Küresel çapta, yaklaşık 800 milyon insan işsiz durumda. Yaklaşık 2 milyar insan da, günde 2 dolardan daha az kazanarak yaşamına devam ediyor. 827 miyona yakın insansa yeterli beslenemiyor. Sayıları beş yüzü bulmayan milyarder ve multi-milyonerler, gezegendeki en yoksul üç milyar insanın toplamda sahip olduğu varlığa sahip durumda. Küçük bir azınlık toplumun servetini elinde bulundururken, asıl çalışanlarsa iki yakalarını bir araya zor getiriyorlar ya da uçurumun kenarındalar. Kapitalistler, bunu “doğanın kanunu” diye satıyor. Sosyalistler ise bu argümanı, eşitsizliğin ve zulmün kılıfı olarak değerlendiriyorlar.

Aslında, bir alternatif mevcut.

İşçi sınıfının ortaya çıkmasından itibaren, azınlığın değil çoğunluğun fayda gördüğü bir düzene toplumu yönlendirme çabaları olmuştur. 1800’lerde Sanayi Devrimi sırasında işçiler, daha iyi çalışma koşulları talep etmek için işçi sendikalarında örgütlendiler. 1838’de İngiltere’deki Çartist hareket, parlementoyu işçi sınıfına açmaya çalıştı; sonuç olarak da, milyonlar bazen de sıcak çatışma ortamının doğduğu polisle çatışmalara yönlenmiş oldu.

Aynı zamanda, İngiltere’deki Rober Owen ve Fransa’daki Charles Fourier ile Comte de Saint-Simon gibi ilk ütopik sosyalistler, kapitalizmin yetersizliğine ve adaletsizliğine sadece çözüm üretmek için sosyalist düzenleri savundu. Kendi fikirlerince, zenginin de fakirin de desteğini almaya çalıştılar.

1848 yılında ise, devrim mücadelelerini titiz ve dikkatli bir biçimde izledikten sonra Karl Marx ve Friedrich Engels, kapitalizmin sorunlarına bilimsel bir yaklaşım geliştirdi; aynı zamanda, başka bir yolu işaret etti. Avrupa’da 1848 devrimlerinin patlak verdiği sırada Komünist Birlik için yayımladığı Komünist Manifesto, bilimsel sosyalist hareketin kurucu bildirgesi olarak düşünülebilir.

Marx ve Engels, ete kemiğe bürünmüş işçi mücadelelerinden dersler çıkardı ve kapitalizmin işçi sınıfı ile fabrika, banka ve diğer üretim araçları sahipleri arasındaki kaçınılmaz çelişkiye dayandığı sonucunu çıkardı. Ancak, işçi sınıfının sömürüldüğünden bahsetmelerinin yanı sıra, bu sınıfın sömürüye kati olarak son verebilecek potansiyeli nasıl elinde bulundurduğunu da göstermişlerdir. Bu yüzdendir ki, proletaryanın (işçi sınıfının) tek başına, gerçek anlamda devrimci bir sınıf olduğunu belirtmişlerdir.

1848 devrimlerinin tecrübelerine dayanarak, Marx ve Engels, ezilenlerin ve fakirlerin sömürülmesine son vermenin tek yolunun, bir işçi sınıfı karakterli devrim ile, üretim araçlarının kontrolünün işçi sınıfının eline geçmesi olduğu sonucuna vardı. Ancak ve ancak kapitalist devleti yerle bir edip, onun yerine yeni bir işçi devleti kurmak sosyalizmin temellerini atabilir.

1871 yılına dek, Marx ve Engels, işçi hareketlerinden, büyük ölçüde bu hareketlerin yenilgilerinden dersler çıkardı. Ama 1871 yılında, Paris işçileri, tarihte ilk kez, işçilerin kendi devletini yönetebileceğini göstermiş oldu. Paris’i Prusya işgaline ve kapitalist Fransa hükümetinin ihanetine karşı korumak amacıyla kurulmuş olan Paris Komünü, sosyalizmin nasıl bir sistem olduğuna dair ilk ipuçlarını verdi.

Paris Komünü, bütün kamu çalışanlarına, bir işçininki kadar maaş ödedi. Seçilen memurlar, aniden görevden alınabiliyordu ve çıkardıkları yasaların yürürlüğe girmesini sağlamakla yükümlülerdi. İşçilere zulmeden polis ve ordu terhis edildi; bütün işçi sınıfı silahlandırıldı.

Komün, üç ay kadar sonra, Fransız ve Prusya ordularının birleşik gücü tarafından kanlar içinde boğuldu. Yine de, daha sonraki işçi sınıfı hareketlilikleri için paha biçilemez bir ders ve ilham kaynağı olmaya devam etti.

Marx ve Engels’in hayatta olduğu dönemlerden itibaren, işçi sınıfının, kapitalizmi yıkarak başarılı devrimlere imza atabildiği örnekler ortaya çıkmaya başladı. 1917 Ekim Devrimi, 1945 Kore Devrimi, 1949 Çin Devrimi ve 1959 Küba Devrimi, sosyalizmin inşaşının olanakları hakkında eşsiz tecrübeler ortaya çıkarmıştır; ki hepsi Paris Komünü’nden etkilenmiştir.

Bütün bu tecrübelerden, sosyalizmin kurulmasıyla ilgili birtakım önemli dersler çıkarılmıştır. Her şeyden önce, bütün bu devrimler, üretim araçlarının mülkiyetini burjuvazinin elinden alıp hepsini halka açık hale getirmiştir. Devrimci hükümetler, ekonomiyi kapitalist üretim ilişkileriyle değil; daha planlı ve merkezi yöntemlerle yönlendirmeye çalışmışlardır. Eskiden büyük şirketlerin kâr amaçlarıyla yönettiği dış ticaret, bilhassa devletin kontrolüne bırakılmıştır.

Bütün bu aygıtlar, işçi sınıfı önderleri ve hükümetleri tarafından sosyalizme, yani ekonomik faaliyetlerin küçük bir grubun değil, bütün halkın ihtiyaçlarını gidermek için gerçekleştirildiği bir topluma ulaşmak için kontrol altında tutulmuştur. Marx ve Engels; böylesi bir toplumun, polise, hapishanelere, baskıya gerek duyulmayan ve sömürünün olmadığı gerçek sınıfsız bir topluma yani komünizme varacağını düşünmüştür.

Sosyalizmi kurmaya çalışmış veya çalışmakta olan ülkeler, ne ütopyadır ne de dünya üzerindeki cennetlerdir. Bu ülkeler, kıtlık ve saldırganlık gibi ABD emperyalizminin yarattığı pek çok devasa problemle karşı karşıya kalmışlardır. Rasyonel ekonomik planlama teknikleri düzensiz bir biçimde gelişim göstermiştir. Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa’daki sosyalist blok gibi birtakım sosyalist projeler, baskılara göğüs germede belli noktada başarızlığa uğradı ve Paris Komünü gibi yenildi.

Yine de, bu devrimler, işçi sınıfının egemen sınıf olduğu yeni bir toplumun anahatlarını ortaya koyuyor. Sovyetler Birliği; işsizliğin, ekonomik küçülme ve bunalımın olmadığı bir toplum olarak 70 yıldan daha uzun bir süre boyunca ayakta kaldı. Tarihte bir ilktir ki, Çin, o olağanüstü büyüklükteki nüfusunu doyurmayı başarabilmiştir. Küba, Latin Amerika’da eşi benzeri görülmeyen bir eğitim seviyesine ulaşmıştır; gelişmiş sayılan pek çok ülkenin de eğitim seviyelerini geri bırakmıştır.

Sosyalistler, devrimin bütün toplumsal problemleri hemencecik çözeceğini iddia etmezler. Irkçılık, cinsiyetçilik ve LGBT düşmanlığı gibi pek çok problem, yüzyıllardır sınıf hakimiyetinin esas bileşenleri olarak irinlenmiştir. Ancak, bu toplumsal hastalıkların birinci elden sorumlusu olan ekonomik temeli ortadan kaldırmak, bunlara karşı kararlı ve başarılı bir mücadele örmenin kapılarını açar.

150 yıldır süregelen işçi sınıfı mücadeleleri, “başka bir dünyanın mümkün olduğunu” göstermiştir. Ancak istemek yetmez. Sosyalizme ulaşmak için devrim gerekiyor.

http://komunos.org/sosyalizm-nedir.html



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 24.02.2016- 11:46


Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış


Hakkı arkadaş bu yazdıklarını daha açık yazar mısın? Teknoloji gelişiyor, işçiler işsiz kalıyor diyorsun. Burjuvalar dünyayı yönetmiyor, proleterya özne değil diyorsun. Bu söylediklerinden hangisi Marksizme veya Haluk Yurtsever'in söylediklerine aykırı? Teknolojinin gelişmesi işsiz kesimi çoğaltması burjuvazinin veya proleteryanın olmadığı demek değil. Marksizm kapitalizmin çelişkilerini söylerken bunu görüyor zaten. Çelişki olduğunu söylüyor. Bir komünist veya marksistin bunu bilmediğini düşünmek sana yanlış gelmiyor mu? Bunları yazdığında sosyalistler arasında hiç dolaşmadığın, onların bu konuda neler söylediğini hiç duymamışsın demektir. Burjuvazi yönetmiyor, proleterya yok nasıl dersin? Özel mülkiyet kimin? O özel mülkiyette çalışanlar kim? İşsiz kalan insanlar proleterya dışı mı olur? Bu konuları tekrar ne düşünüyorsan onu yazar mısın?




Bedrettin arkadaşım bu sorduğun soruların yanıtını ne kadar çok anlattığımı ben bile unuttum.
Kapitalin birinci cildinde burjuvalar ve bankalar arasında geçen ilişkiyi anlatırken burjuvaların kapitalist anlamda bankaların işçisi olduğunu söyler Marks.
yani işçilerden biraz yüksek ama bankalara çalışan ücretliler olduğunu anlatır.

Bu gün bir çok burjuva batmış durumda eğer borçlarını ödemeye kalksa sermayesi borcunu karşılamayacak ama bu insanlar işçi çalıştırıyor
Geçenlerde TÜRK-İŞ genel başkanı adeta hükümete yalvarıyor iki isteği var kıdem tazminatına dokunmamak ve esnek işçi (çalışma) sisteminden çekilmek bir de örgütlenmeye devletin müdahil olmaması.
Şimdi böyle bir işçi örgütü ve böyle kapitalist ne kadar hayatı yönetir veya değişiminde özne olabilir.

İşte hayatın gerçekleri teoriler bu gerçekleri açıklayamıyor.

Ama birde müdahil olmak isteyenler var işte gezi olayları hangi sınıfı teşkil ediyorlardı hangi sınıfsal istekleri vardı
Bu gün egemen olan üretim ağırlıklı olarak makinaların etkinliği altındadır dünya o yöne hızla gitmektedir artık dünyada fazla nüfus tartışılmaktadır
Bu kapitalist zincirin zayıf halkası tüketimdir ve bütün kapitalistler tüketim zincirinin kopmasından korkuyor Tüketim zincirine devrimci müdahale niçin Marksizm e ters olsun.

Marks kapitalizmi anlatırken ÜRETİM-DAĞITIM-TÜKETİM demedi mi bu zincirin her hangi bir yerinde aksama diğerlerini etkileyeceğini söylemedi mi.

Bu dünyada iki uygulama yapılıyor 1 sermayeler yatay büyüyemiyor daha çok dikey büyüyor.2 Bu dünyayı burjuvalar yönetmiyor Bürokrasi yönetiyor.
İşte bu derin çelişkiler dünyada yöntem değişimine neden oluyor ve teorilerde bu yöntemlere uygun üretilmesi gerekir.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
bedrettin
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 30.08.2013
İleti Sayısı: 907
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: bedrettin
Cevap Tarihi: 27.02.2016- 19:38


Hakkı arkadaş, Türkiye dünyanın ilk 20 ekonomisi içinde. Özel mülkiyetli bir sistem var ve bu sistemin adına kapitalizm diyoruz. Kapitalizmde üretim araçları kapitalistlerin büyük topraklar da toprak ağaların. Buralarda çalışanlar işçiler ve topraksız köylüler. Değişen bir şey yok. Bir tarafta sömürenler var, bir tarafta sömürülenler. Gerçeğin özü bu. Karşı çıkmak için kendi kafanı karıştırıyorsun. Bunu inkar edeceksen et, inkar edenlerin kervanına sen de katılmış olursun. Bir eksik bir fazla önemli değil. Ancak bilmen lazım ki, bu gerçek reddedilerek solcu, sosyalist, komünist, marksist veya anarşist olunamaz. Bu gerçek reddedildiğinde ne söylersen söyle kapitalist sistemin içinde kendine yer açmış olursun.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 29.02.2016- 12:55


yazdığım yazıyı sildim




Bu ileti en son hakkı tarafından 29.02.2016- 13:01 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
hakkı
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: hakkı
Cevap Tarihi: 29.02.2016- 13:23


Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış

Hakkı arkadaş, Türkiye dünyanın ilk 20 ekonomisi içinde. Özel mülkiyetli bir sistem var ve bu sistemin adına kapitalizm diyoruz. Kapitalizmde üretim araçları kapitalistlerin büyük topraklar da toprak ağaların. Buralarda çalışanlar işçiler ve topraksız köylüler. Değişen bir şey yok. Bir tarafta sömürenler var, bir tarafta sömürülenler. Gerçeğin özü bu. Karşı çıkmak için kendi kafanı karıştırıyorsun. Bunu inkar edeceksen et, inkar edenlerin kervanına sen de katılmış olursun. Bir eksik bir fazla önemli değil. Ancak bilmen lazım ki, bu gerçek reddedilerek solcu, sosyalist, komünist, marksist veya anarşist olunamaz. Bu gerçek reddedildiğinde ne söylersen söyle kapitalist sistemin içinde kendine yer açmış olursun.



Geçekler inkar edilerek ortadan kalkmıyor kapitalist üretim biçimi sermaye birikimi sömürüye dayanır. Ama hayat değişgendir aynı yerde durmaz kapitalistler her daim işçilerden kurtulmak ister tıpkı işçilerin kapitalistlerden kurtulmak istediği gibi .
Biz zamanımıza bakıyoruz .
Kapitalizm değişti işçilerde değişti . Kapitalistler artık üretimde işçilerden kurtuldu (büyük oranda) artık işçileri ağırlıklı olarak artık değer yaratan bölümlerde değil sermaye birikimi olan yerlerde çalıştırıyor (bu biraz karışık bir teori daha sonra anlatırım)
Egemen kapitalizm (çağdaş kapitalizm ) bu şekilde işliyor.

Bu forumda bir başlık açılmıştı marksın hayali diye işte o hayal Marks a ait değil A. Simith ait bir hayaldi o hayal çok şey anlatıyor bize gelecek zamanı ve ne yapılması gerekenleri.

Bu gerçekleri yok sayamayız .Bu gerçeklere göre kendimiz organize etmeliyiz elbette hiç bir hayal bizi insanlık mücadelesi olan sosyalizm mücadelesinden uzaklaştıramaz ama yöntemlerimizi öznelerimizi değiştirir.

Şu ölçücü olmayı lütfen bırakın siz dünyanın otoritesi değilsiniz kendinizi öyle zannederek siz kimsenin gözünde itibarda sağlamıyorsunuz. Bir konu tartışılıyorsa ister fikir beyan edersiniz ister etmezsiniz

Benim hakkımda hayatım hakkında ne biliyorsunuz ki bana sosyalistlik konusunda ölçü koyabiliyorsunuz. İnsan kendini nasıl tanımlarsa o dur
Ben kendime hiç anarşist dedim mi, veya solcu, hatta Leninist hiç birini demedim.   Ama Marksist im dedim. Sen şusun bu değilsin demek ancak küçük burjuva sosyalistlerinin işidir.



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 7 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   3   4   5   [6]   7   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Sol nedir, sosyalizm nedir? melnur 6 11276 18.12.2021- 06:39
Konu Klasör demokratik sosyalizm nedir yura 14 20813 21.02.2014- 18:24
Konu Klasör sosyalizm ile reel sosyalizm arasında ne fark var yura 5 14116 23.03.2014- 12:22
Konu Klasör Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm melnur 19 16410 30.08.2013- 00:25
Konu Klasör Sınıf nedir, sınıf bilinci nedir? ayhan 3 11552 19.10.2014- 19:21
Etiketler   Sosyalizm,   nedir
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS