SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 20 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   [3]   4   5   6   7   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 14.09.2013- 16:51


Ve dolayısıyla bir öncü'nün öncülüğü onun ideolojisiyle, programatiğiyle, gelecek kurgusu ile, o gelecek kurgusuna yönelik siyasal çalışmaları ve bütün bunları kapsayan örgütsel yapısı ile doğrudan ilişkilidir. Bir arkadaşımız, ülkede onca sol-sosyalist örgüt varken hangisi?" diye sormuştu. Yanıtını da, sanırım, burda yazılanlar ışığında yorumlanabilir.

Dönüp dolaşıp sözü hep de, sözde sol-sosyalist forumlardaki solcu-sosyalist olduğunu iddia edenlere ve onların ezberlerine getiriyoruz. Böyle bir başlık altında da bu ezberlere değinmekte yarar olacaktır.

Ağızlarından ulusalcı, sosyal şoven, reformist vb. gibi yaftalamaları düşürmeyenler için öncelikle bu kişilerin temel niteliklerinin kuyrukçu olduğunu bilmeliyiz. Çünkü söyledikleri ve savunageldikleri bu ezberlerin altında ideolojik bir yaklaşımdan çok daha öte konumlandıkları bu yedekçi durumun etkisi vardır. Yedeklendikleri ve ulusal bir harekete şaşmaz bir biçimde kuyrukçuluk yaptıkları için, önlerine gelen her sorun ve yapıya bu ulusalcı hareketin gözlüğüyle bakmak durumunda kalıyorlar. Kuyrukçulukları ve abuk subuk değerlendirmeleri de bundan.

Leninist parti anlayışı demir disiplinli bir merkeziyetçilik üzerinde şekillenir. Lenin partisi içinde en küçük bir ideolojik hizip anlayışına şiddetle karşıdır.   En zor durumlarda, Meşeviklerin ve Bolşeviklerin parti içinde bir arada olmasını "gerektiren" koşullarda bile sırf bu yüzden birleşme sağlanamaz. Merkeziyetçi, dikey yönde hiyerarşik, MK'nın kararlarının mutlak suretle uygulanmasından yana bir parti öncünün temel özelliğidir. Ancak böyle bir parti kitlelerle arasındaki açıyı her koşulda muhafaza edebilir, ve onun doğru stratejilerle güvenini kazanarak zamanı geldiğinde siyasal devrim perspektifiyle donatabilir. EKİm devriminin gerçekleşmesini sağlayan da bu anlayıştır. Bolşevikler 1917 Şubat devrimine kadar bu örgütlenme anlayışı nedeniyle hep eleştirilmiş, Menşevikler ve özellikle Troçki tarafından en ağır ifadelerle yerden yere vurulmaya çalışılmıştır. Bu eleştiriler, Lenin'in partisi için "elitist" suçlaması da içeriyordu. Ama sonuçta Lenin haklı çıktı. 1917 Temmuz'una kadar hemen her konuda ideolojik bağımsızlığına koruyan ve örgütlenme anlayışından en küçük bir taviz vermeyen Bolşevikler bu "öncülük ve parti teorisi" nedeniyle öncü haline gelebilmiş, devrimi gerçekleştiren bir özne olabilmiştir.

Bir de bugünkü Türkiye tablosuna bakın: Liberal solu ve ulusalcıları saymıyorum. Onlar zaten ML'den sapmışlardır Kendilerini sosyalist olarak niteleyen, daha doğrusu "enternasyonal solcu(!)" olarak tanımlayan ve böyle yaparak kendi abuk subukluklarına karşı çıkan her kesimi ulusalcı, sosyal şoven, ve reformist olarak karalayanların önerdikleri tek şey bir ulusal harekete yedeklenmekten başka bir şey değil. Üstelik böyle bir konumlanışın da Leninist bir tutum olduğunu gözlerimizin içine baka baka söylemekten çekinmiyorlar. Sol sempatizanları bu yolla bir ulusal harekete yedekleyeceksin ve sonra bu oportünist tavra karşı çıkanları ulusalcı olarak niteleyeceksin!

Evet, maskeler düştü; kendi söylediklerine kendileri de inanmıyorlar, ama artık çare de yok. Yoksa dımdızlak ortada kalacaklar!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
iskra
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 30.08.2013
İleti Sayısı: 57
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: iskra
Cevap Tarihi: 15.09.2013- 16:53


Sosyalist bir partinin içinde sosyalizmin farklı yorumlarına sahip hiziplerin bulunması o partiyi zenginleştirmez mi? Ve böyle bir düşünce zenginliği o sosyalist partinin yığınlarla buluşmasında daha etkin bir rol oynamaz mı? Türkiye'de sosyalist solun bu kadar çeşitli örgütlenmelere sahip olması ve bunun sonucunda gelen etkisizliğinin nedeni de bu olamaz örgütlenme anlayışı olamaz mı?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
bedrettin
[ ..... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 30.08.2013
İleti Sayısı: 907
Konum: Trabzon
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: bedrettin
Cevap Tarihi: 15.09.2013- 16:59


Solun çeşitli yorumlarını bir araya getiren parti denemeleri de yapıldığını unutmamak gerek. ÖDP bu tür kaygılarla bir araya gelenler tarafından oluşturulmuş bir projeydi. Ama tutmadığını da gördük.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 15.09.2013- 20:22


Alıntı Çizelgesi: bedrettin yazmış

[size=2]Solun çeşitli yorumlarını bir araya getiren parti denemeleri de yapıldığını unutmamak gerek. ÖDP bu tür kaygılarla bir araya gelenler tarafından oluşturulmuş bir projeydi. Ama tutmadığını da gördük.




İyi bir örnekti. ÖDP sanırım solun çeşitli renklerini biraraya getirme ve bu yolla solun toplum üzerindeki etkinliğini arttırma yönünde bir adımdı. Ama tutmadı. Vardığı nokta Ufuk Uras'ın liberal parti anlayışıydı. Sonuçta da bu anlayış partiden tasfiye edildi. Kısacası bu anlayışın varacağı nokta kaçınılmaz olarak buydu.[/size]



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 15.09.2013- 20:47


Alıntı Çizelgesi: iskra yazmış

[size=2]Sosyalist bir partinin içinde sosyalizmin farklı yorumlarına sahip hiziplerin bulunması o partiyi zenginleştirmez mi? Ve böyle bir düşünce zenginliği o sosyalist partinin yığınlarla buluşmasında daha etkin bir rol oynamaz mı? Türkiye'de sosyalist solun bu kadar çeşitli örgütlenmelere sahip olması ve bunun sonucunda gelen etkisizliğinin nedeni de bu olamaz örgütlenme anlayışı olamaz mı?




Lenin Bolşevik partinin örgüt anlayışını "merkeziyetçi", "hiyerarşik" ve MK'nın emir ve talimatlarına kesinlikle uyacak bir üye profiliyle "disiplinli" olarak nitelerken bu anlayışı   önceki Rusya koşullarında edindiği gözlem ve deneyimlere dayandırıyordu. Lenin'e göre partinin MK'sı ( üst düzey yönetimi) ideolojik bir bütünlüğe sahip olabilmeliydi. Burada hiç bir hizbe yer olmamalıydı. Hiziplerin bulunması, farklı sosyalist yorumların olması, parti üst yönetimi ile sınıf arasındaki ilişkide gevşek bir yapı olması giderek partinin ideolojik bütünlüğüne sapmalara yol açardı ve hem alınacak kararlarda ve hem de o kararların üyeler tarafından hayata geçirilmesinde sorunlar oluşmasına yol açardı. Hatta partiyi ideolojik olarak farklı bir yere taşıyabilirdi. Bu yüzden Lenin hayatı boyunca hep bu tür "çelik disiplinli bir parti" örgütlenmesinden yana oldu.

Bu parti anlayışının başarısını biliyoruz. Rusya'da Bolşeviklerle birlikte pek çok devrimci örgüt bulunmasına rağmen Lenin'in bolşevik partisi hem ideolojisinin ve hem de örgütlenme anlayışının doğruluğu nedeniyle kitleleri Ekim devrimi'ne taşıyabilmiştir.[/size]



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
che21
[ che-fidel ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 04.09.2013
İleti Sayısı: 174
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: che21
Cevap Tarihi: 19.09.2013- 14:41


Rusya'da bolşeviklerin dışında pek çok sosyalist örgüt vardı. Bolşevikler gevşek bir örgütlenme anlayışını da reddederek   daha fazla üye edinebilme olanağını da yok ediyorlardı. Diğer örgütler ise bunun tam tersini savunuyorlardı. Ama devrimi gerçekleştirenler bolşevikler oldu. Bir paradoks gibi geliyor.



Boyun eğme
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.954
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 19.09.2013- 16:51


Konuyu sadece buraya sıkıştırırsak elbette bir çelişki varmış gibi görünür.

Partinin merkez organının ideolojik bütünlüğü çok önemli. BU ideolojik bütünlük biraz gevşek bir yapıda olabilseydi, en azından "ayaklanma" kararı alamazdı. Çok fazla çatlak ses çıkar ve Bolşevikler de "o tarihi an'ı" kaçırmış olurlardı.

Bolşevikler bunun yanında kapılarına sınıfın tamamına da açmıyorlardı. Menşevikler gibi gevşek bir örgütlenmeden yana değillerdi. Bu özellikleri de birinci özelliğe paralel bir bir biçimde sınıfın verili koşullardaki bilinci ile partinin bilinci arasında açının kapanmaması gereği içindi. Bu mesafe kısaldıkça partinin sosyalist aklında da sapmalar olabileceği savunuluyordu.

Bolşeviklerin kitle üzerinde etkili olabilmesi kendi sosyalist aklını kitlelere aktarabilmesindeki beceride yatıyordu. Kuramsal olarak buna "dışardan bilinç taşıma" deniliyor. O günün koşullarında zaten kendiliğinden kabarmış bir kitleyi, o kitleden öğrendikleriyle birlikte mobilize edebiliyordu. Kitle savaştan ve baskıdan bıkmıştı, kitle aç ve yoksuldu. Bolşevikler doğrudan doğruya siyasal bilinç götürürken bu kitleden devrimci kadrolar çıkartıyor ve aynı zamanda o kitlenin taleplerini kendi süzgecinden geçirerek kitleyle bağ kurabiliyordu. "Barış, ekmek ve özgürlük" o dönemin kitleleri kucaklayan sloganlarıydı.

Kadetler de (liberaller), menşevikler de, Sosyalist devrimciler de vb. kitle üzerinde etkiliydi. Sosyalist devrimciler köylülük üzerinde, menşevikler özellikle Moskova ve petrograd sovyetlerinin yönetimindeydi. Ama gevşek yapıları ve ideolojik konumlanışları burjuva devriminin yıkılıp yerine sosyalist bir iktidar kurulmasının karar an'ını verebilmede belli bir dinamizm yaratamıyordu.

Lenin ise özellikle Kornilov ayaklanmasından sonra "zamanın geldiğini ve fırsatın kaçırılmaması" görmüştü. Bütün sovyetler iktidara"yla birlikte ayaklanma kararı aldığında, o "çelik disiplinli parti"nin MK'sında bile karşı çıkış olmuştu. ( Sanırım zinovyev ve Kamanev'di) Bu karardan 2-2.5 ay sonra da iktidar alınır.

Kısaca şu konunun altını çizmek gerekir. Lenin denildiğimizde aklımıza "silahlı mücadele" gelmemeli. BU kavram yanlış algıya yol açıyor. Siyasal devrim zor yoluyla olacak; şu anda elimizdeki veri bu. Ama öncesinde mutlaka kitlesel eylemler olabilmeli ve bu eylemler de öncelikle kendiliğinden bir niteliğe sahip olabilmeli. Leninist öncü kapitalist bir sistem içinde o kendiliğinden kabarışın nesnelliğine ne kadar yakınlaşabiliyor ve o kendiliğindenliği ne kadar kendisine çekilebiliyorsa, devrimci durumun koşulları o çerçeve içinde oluşacaktır.

Ne silahlı mücadele, ne de halka uzaktan bakan ve onun içinde bulunduğu nesnel konumdan ötürü değerleri olarak gördüğünü aşağılayan bir anlayışı doğru bir siyaset olarak görebilmek mümkündür.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proleter
[ tek yol devrim ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 16.08.2013
İleti Sayısı: 406
Konum: Yalova
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proleter
Cevap Tarihi: 27.09.2013- 11:11


Siyasal mücadele örgütlü mücadeledir. Bunun tartışılacak bir yanı yok. Önemli olan nasıl bir siyasi partide örgütlü mücadele verileceği ve o örgütlü mücadelenin arkasında nasıl bir ideolojinin olması gerektiğidir. Devrimin barışçıl bir methodla olmayacağı belliyken, öncülük iddiasında bulunan partiinin de barışçıl bir methoda sahip olması bence öncülük konusunu lgal partiler için tartışmalı bir hale getiriyor. Sol sempatizanların kafasındaki soru işaretleri de bu noktada başlıyor.




Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 20 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   1   2   [3]   4   5   6   7   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 2 kişi görüntülüyor:  2 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Devrimci örgüt anlayışı üzerine tartışma Köroğlu 1 2087 23.03.2020- 20:13
Etiketler   Örgüt.Örgüt.Örgüt.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS