SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Post-Ergenekon           (gösterim sayısı: 3.362)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 15.08.2013- 10:29


Post-Ergenekon
Metin Çulhaoğlu


Beklendiği gibi oldu; 5 Ağustos'ta Ergenekon sanıklarına ağır cezalar yağdı.

"Durun bakalım, daha bu işin temyizi var" gibisinden laflara kulak asılmamalıdır. Önümüzdeki yakın dönemde Türkiye'de pek çok taşı yerinden oynatacak gelişmeler yaşanmadıkça, yargının bu noktası da mevcut kurguya uyacak ve gereği neyse onu yapacaktır.

Ancak bu söylenen, ünlü davanın artık gerçekten bittiği, meselenin kapandığı, şu ya da bu siyasal manipülasyonun aracı olarak kullanım değerini tamamen yitirdiği anlamına gelmez.

Meseleye önce mevcut iktidar açısından bakalım.

Ergenekon davasının kendisinin ve hüküm giyen sanıklarının kullanım süresi dolmamıştır. İlkinden, davanın kendisinden başlarsak, Türkiye'de bundan böyle iktidara yönelik her ciddi hareketin, sokaklarda da etkili olabilen her direnişin, genel olarak "darbecilikle", özel olarak da "Ergenekonculukla" ilişkilendirileceği bugünden bellidir. AKP iktidarı, yandaşlarının, liberallerin, kimi "solcuların" ve yer yer de Kürt siyasetinin yardımlarıyla işi bu noktaya getirebilmiştir.

İş bu noktaya gelmişken, AKP'nin karşısındaki yeni herhangi bir direnişe "bak işte, bunun darbecilikle, Ergenekonculukla ilişkisi yok, bu yeni bir şey" diyecek hali yok ya...Kendisi böyle diyecek olsa bile yandaşları bırakmayacaktır: "Yok yok, işte tam da Ergenekon"...

Bazıları bu kadar düşmüşlerdir...

* * *

Hüküm giyenlerle devam edelim.

Onların durumu da, siyasetin önümüzdeki dönem gelip dayanacağı kimi kritik uğraklarda, çeşitli pazarlıklarda, hesaplaşmalarda ve manevralarda malzeme olarak kullanılacaktır.

Ama kendi başına bir düğüm noktası, can alacı bir belirleyen olarak değil, yan malzeme olarak. İktidarla cemaat arasındaki gerilim mi, Kürt diyalogunda yaşanan herhangi bir takınma mı, meclisteki muhalefetle belirli konularda al gülüm ver gülüm işleri mi? İşte böyle durumlarda kullanılabilecek bir malzeme...

1960'lı yıllarda Yassıada mahkumlarının durumuyla ilgili gelişmelerde olduğu gibi.

Yassıada mahkumları meselesi de dönemin siyasetinde hiçbir zaman başat belirleyen olmamış ancak yan malzeme olarak tepe tepe kullanılmıştı.

* * *

"Post-Ergenekon" süreçlerde yukarıdakilerden daha önemli bir konu ise, solun (ama gerçekten solun) benimseyeceği tutumdur.

İşin en başında bir nokta çok açık olmalıdır: Sol, davayı, suçlamaları, kararları vb tümden reddetmeli, operasyonun belirli bir tarihsel-siyasal hesaplaşmada oturduğu yere odaklanmalı, daha teknik düzeyde ise işin tezgâh boyutunu, apaçık hukuksuzlukları es geçmemelidir. Daha açığı, bu konumlanış, "Ama aralarında gerçekten darbeci olanlar da var... "Ne yani şimdi şunu bunu da mı sahipleneceğiz?" gibisinden ikirciklenmelere gölgelenmemelidir.

Bu kadar açıktır ama buraya kadardır...

Daha sonrası açısından, Türkiye'de solun ilerlemesinde ve güçlenmesinde kritik sıçrama trampleni olarak bu davanın ve mahkûmiyetlerin görülmesi yanlış bir tercih olacaktır.

Önce de böyleydi ama Haziran direnişinden sonra daha da böyledir.

Herhalde dikkat edilmiştir: Haziran direnişi, bunca Mustafa Kemal posterine, Türk bayrağına rağmen özellikle ön plana çıkan bir "Ergenekon duyarlılığı" sergilememiştir. Dahası, pek çok polisiye neden gösterilebilse de, "Haziran ruhu" Silivri'ye beklendiği kadar yansımamıştır.

Herhalde bir anlamı vardır?

Türkiye'de birtakım yeni duyarlılıklarla, algılarla ve tepkilerde de beslenerek güçlenen bir sol muhalefet, elbette Ergenekon'a da kayıtsız kalmayacak, bu tezgahın hesabını sormaktan geri durmayacaktır. Ama...

"Ama"sı şu: Diyelim Ergenekon'un sanık sandalyelerine oturtulanların siyasal kimliklerinden bir "ortalama" çıkarıldı ya da hepsi belirli bir "asgari müşterekte" buluşturuldu. Eğer bu ortalama ya da asgari müşterek Türkiye solunun bugünkü ihtiyaçlarına, gündemlerine ve hedeflerine göre "geride" kalıyorsa, salt AKP iktidarına ve düzenine göre "ileride" durduğu için sol siyasetin asli zemini ilan edilemez.

Türkiye sol hareketi, "Birinci Cumhuriyet'in" değerlerini de, temsilcilerini de bulundukları noktadan ileriye, kendi yanına taşımak için elini onlara uzatabilir, uzatmalıdır ama onların "sen buraya, benim yanıma gel" diye uzattıkları el karşısında söyleyebileceği tek bir şey olmalıdır:

"Kusura bakmayın, başka işlerim var"...

http://haber.sol.org.tr/yazarlar/metin-culhaoglu/post-ergenekon-78040




Bu ileti en son melnur tarafından 15.08.2013- 10:37 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Post-modern faşizm toplumcu 0 3116 14.01.2014- 23:21
Konu Klasör Neo + Post = Pre-Metin Çulhaoğlu denizcan 0 2920 23.12.2014- 12:17
Konu Klasör POST-MARKSİZM VE TÜRKİYE spartakus 3 4122 03.08.2015- 02:06
Konu Klasör Liberal mi? Post-modern mi? tarihselmaddeci 1 4480 26.06.2015- 15:29
Konu Klasör Post Marksist bir manifesto: Sol Popülizm... melnur 2 2087 23.11.2023- 01:32
Etiketler   Post-Ergenekon
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS