SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 13 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   9   10   11   [12]   13   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.990
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 19.05.2020- 02:21


Kurtuluşun ilk adımının ulusal ölçek ve siyasal devrim olduğunu söylemekle Kürt siyasal hareketini görmezlikten gelme arasında nasıl bir ilişki kurdunuz merak ettim. Bilimsel sosyalizmi savunmanın ölçütü etnik farklılıklar üzerinden siyaset yapmak olmadığını eminim biliyorsunuzdur. Ve ayrıca, sosyalist ideolojinin   öncelikli ölçüt vurgusu manifestoda bile yer alır. Ayrıca Lenin de işler bu konuyu. Sosyalistler için tartışılır bir yanı da yoktur ama, sanırım siz farklı bir düşünce içindesiniz ki, bu cümleden   ''siyasi aymazlık''a kadar varan bir tepki ortaya koydunuz! Şaşırtıcı. Açıklarsanız okurlar için de yararlı olacaktır!




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.990
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 20.05.2020- 12:28


Ulusalcı ve enternasyonalist sol kavramlarının öteden beri Kürt hareketine endeksli olarak kullanıldığını düşünüyorum. Aslında ''düşünüyorum'' demek de yetersiz kalıyor; özellikle sözde sol, sosyalist ve dahi enternasyonalist forumlarda bu anlamda kullanılagelmiştir. Buna göre solculuğu Kürt hareketine biat eden, kuyrukçuluk yapan, solculuğun Kürt hareketine yedeklenmekten geçtiğine inanan, öyle sanan, öyle bilen veya taşıdığı misyon gereği öyle anlatmak zorunda kalan kesimler enternasyonalistti. Bu forumlar için söylüyorum, bu bağlamda buralarda yazan hemen her üye bu tanımsal çerçeveyi kabul etmek zorundaydı. Yoksa ya forumlarda her türlü küfür ve hakaretle karşılaşacak ve   sonunda dayanamayıp kendiliğinden ayrılmak zorunda kalınırdı, ya da arkasından teneke bağlanarak gönderilirdi. Bu taraflaşmanın muktedir kesimi buralarda kendilerini enternasyonalist veya enternasyonalist komünist olarak tanımlarlardı.

Ulusalcı olarak tanımlananlar ise bu çerçevenin dışında kalanlardı. Çeşitli şekillerde Kürt hareketine biat etmeyenler, kuyrukçuluk yapmayanlar, solculuğun bir ulusal hareketin peşinden gitmek olmadığını söyleyenler, sosyalist mücadelenin merkezinde sınıf mücadelesi olduğunu söyleyenler dolayısıyla varolan iklime aykırılık taşıyanlar, ayrılıkçı değil, birlikçiliği savunanlar, hepsi tamamı ulusalcıydı, yetmez, sosyal şovendi, o da yetmez neo-faşistti. Enternasyonalist veya ulusalcı tanımlanmak konusunda Kürt hareketine göre konum almak bir çeşit turnusol kağıdıydı.

Ulusalcılar, sosyal şovenler, neo-faşistler ve dahi ''devlet solcuları'' mı kimler? Başta CHP, TKP, ÖDP, Halk Cephesi olmak üzere irili ufaklı pek çok örgüt-parti ve örgütlü olmasa da biat anlayışı içinde olmayan hemen herkes bu kapsamdaydı.

Pek çok başlığımız var bu konuda, bu sözde sol, sosyalist ve dahi enternasyonalist forumlarımız gerçekte Kürt hareketinin internetteki uzantılarıydılar. Kimi bilerek, ve planlı olarak bu işi bir misyon olarak üstlenmişti. Her gün bıkmadan usanmadan sol haber ve BirGün taranıyor ve bu biat etmediklerine inandıkları   siyasetlerin haber portallarına akıllarınca ''eleştirilerde'' bulunuyorlardı. Hakaret ve küfür, içinde bulundukları yeterizlikleri örtbas etmenin de bir yöntemiydi. İlkokul çocuklarının boyama resimlerini andıran rengarenk yazılarla yaptıkları tek şey kin ve nefret yöneltmek, biat etmeyen solu Kürt halkının düşmanı olarak göstermek ve solculuğun sanki böyle absurt bir yetersizlik ve saçmalıktan geçtiği algısı yaratmaktı. Aklıma bu tiplerin forumlara bir misyon görevi yüklenerek gönderildiği şeklinde düşünceler de gelmiyor değil ama, böyle olsa hem anlama ve hem de yazma konusunda bu kadar yetersizlik içinde olanlar mı seçilir diye de düşünüp vazgeçtiğim oluyor. Kendi kendilerine bir misyon yüklenmişler bunlar. Elbet kendilerince bir nedenleri de vardır. Ama solcu, sosyalist olmadıkları kesin.

Konu sadece böyle bir çerçeveyle sınırlı da değil. Bir enternasyonalist ve bir de ulusalcı (ve neo-faşist, sosyal şoven ve devlet solu) tavrı varsa içlerinin biraz daha doldurulması gerekiyor ki, daha geniş sempatizan kesimler karşısında bir ''inandırıcılık'' oluşturulabilsin. Öyle de yapıyorlar ama, tam olarak kendilerini anlatarak değil. Nasıl bir solculuk ve nasıl bir sosyalizm konusunda sus puslar. (En ''ileri'' olanları dünyaya solu taşımanın yolunun ''demokratik modernite''yle olabileceğini şöyle bir dokunup bırakıyorlar. Anlaşılan ya okumamışlar ya da okuduklarından bir şey anlamamışlar.)

SOLpaylaşım'ın önceli yazıyazforum'da özellikle evrim konusunda çok hararetli tartışmalar olurdu. Evrimin bir doğa gerçeği olduğunu, canlılığın da aynı süreçlerle değişip dönüştüğünü anlatmaya çalışan bizler, dilimiz döndüğünce bu süreçlerin nasıl gerçekleştiği ve nedenleri üzerinde durmaya çalışırdık.   Evrime karşı çıkanlarin yaptıkları tek şey ise bizleri yanlışlamaya çalışmaktan ibaret olurdu. Sanki yanlışladıklarında kendi inançlarının gerçek olduğu ortaya çıkacakmış gibi bir algı içindeydiler. ''Yahu'' dedik, ''canlılık bir defada 'ol' denilerek yaratılmış olamaz. Fosil kayıtlar var. Canlılık ortaya çıkışından milyonlarca ve milyarlarca yıl denizlerde ve okyanuslarda varlığını sürdürür ve çeşitlenirken, karalarda tek bir ot bile yoktu. Bilimsel kanıtlar, fosiller var'' derdik. Yanıt veremezlerdi, bu kez bu söylediklerimizde bir yanlışlık aramaya çalışırlardı. Ben bu sözde sol, sosyalist ve dahi enternasyonalist forumların durumlarını buna benzetiyorum. Solcular, sosyalistler, enternasyonalistler ama neyi savundukları belli değil. Tek yaptıkları şey var;   tek yaptıkları...

Evet, bu tiplerin tek yaptıkları şey, bizim yazıyazforum'daki evrim karşıtlarının yaptığı gibi karşısına koydukları siyasetleri akıllarınca yanlışlamak, ötekileştirmek ve düşmanlaştırmak. Böyle yaptıklarında ve birilerini de inandırdıklarında sanki otomatik bir ''enternasyonalist solcu'' kazanıyormuş gibi oluyorlar. Yaptıkları şey bu ve enternasyonalist solculuğun karşılığı da bu sözde sol -sosyalist ve dahi enternasyonalist forumlarda Kürt hareketine yedeklenmektir. Yedeklenmiyorsan, biat noktasına gelmemişsen zaten ulusalcısın, neo-faşistsin ve sosyal şovensin.

( Bu tavrın artık açığa çıktığını ve bu tiplerin artık deşifre olduğunu düşünüyorum. Hiçbir inandırıcılıkları yok çünkü inandırabilecekleri kitle de yok. Şunu da söylemeliyim, bu tavrın sadece internet forumlarında ve belki sosyal medyada geçerli olduğunu düşünüyorum. Toplumsal alanda bir karşılık bulduğunu da sanmıyorum. HDP'yi de buradaki eleştirilerimden ayrı tuttuğumu da belirtmeliyim. Bu sanal tiplerin hem HDP'ye ve hem de yarattığı kin ve nefret duyguları nedeniyle Kürt halkına da zarar verdiğini düşünüyorum.)

( Bu konu bir şekilde sürdürülmeli. Sanaldaki bu sözde solculuk yıllarca sürdü, sürdürüldü ve bir yığın sol sempatizanın zihnine enternasyonalizm adına sol-sosyalizm zehitleri akıtıldı, sola düşmanlıklar yaratıldı. Bu zehirlerden biri de sürekli olarak ''Türk Devleti'' başlığı altında sürdürülen Tür halkına ve Türkiye soluna yönetilen kin, nefret ve düşmanlıklardır...19 Mayıs'ta yine örneklerini gördük. Şimdi de Atatürk'ün Samsun'a çıkışının Pontus soykırımı nedeniyle gerçekleştirildiğine ilişkin kendini bilmezlikler var. Ne diyelim, belki bir gün bunu da ciddiye almak durumunda kalırız.)








Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.990
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 25.05.2020- 05:52


Bu sözde sol-sosyalist ve dahi enternasyonalist forumların sözde solcu, sosyalist ve dahi enternasyonalistleri bir ara gerçekten zıvanadan   çıkmışlardı. Öyle bir hal almışlardı ki, tutabilene aşk olsun! Örmekse bir ara hemen hepsi iki solcu, sosyalist grubu önerir hale gelmişlerdi.   Bir yanda ulusal solcular vardı, öte yanda enternasyonalist solcular. Enternasyonalist solcular bu zihniyete göre UKKTHC'ydiler. UKKTH'ci olmak da hem sosyalist/komünist olmanın öncelikli koşulu ve hem de Kürt ulusalcılığına ( daha çok   bu forumlarda Kürt hareketinin içinde olanlara ve kuyrukçu yapanlara) biat etmenin tek yoluydu. Sonrası çok da önemli değildi. İster sağdan soldan tırtıklanan Marks ve Lenin alıntılarını sahipleniyormuş gibi yapılsın, ister doğrudan doğruya liberal tezlerin ülkeye ve hatta bölgeye demokrasi getireceği savunulsun, hepsi birdi, hepsi enternasyonalistti ve heps, kendilerinden olmadıklarını düşündükleri hemen her şeye hem karşıtlardı ve hem de düşmanlaştırılması ve hatta şeytanlaştırılmasından yanaydı. Ulusalcılık kavramını içeriğini de bilmeden ve doğru dürüst tanımlayamadan kullanmalarının nedeni de buydu. Ulusalcılık bir hakaret ve küfür karşılığıydı. Neofaşizm, sosyal şoven de öyle. Onlar gibi değilsen, her türlü aşağılanma, hakaret ve küfrü hak ediyprsun demekti. Öyle de yaptılar. Anlamadan, bilmeden sanal dünyada garabet bir zihinsel yapı, rahatsız edici bir iklim yarattılar. Özellikle sol sempatizanları köklerinden kopardılar ve kendi düşmanlıklarının bir parçası haline getirebilmek için ellerinden geleni yaptılar. Kısmen başarılı da oldular. Unutmadığım örnekler var: Bir yazıda görmüştüm adam ya da genç, neyse artık, çok ilgisiz bir konuda, sanırım Kürt hareketini eleştirme anlamında bir şeyler söyleyecekse ''yanlış anlamayın TKP'li değilim'' diye cümle kurarak başlamak zorunda kalıyordu.

Bu solda olduğuna bin şahit gerektiren forumlarda kendileri gibi olmayanlara yapılan hakaret ve küfürler giderek bir siyasi ezber de oluşturmak zorundaydı. Karşıydılar, ötekileştiriyorlar, düşmanlaştırıyorlardı ve bir dizi gerekçeler ve kavramlar da oluşturmak gerekiyordu. Uydurdukça uydurdular. Öyle bir noktaya gelindi ki, ''ulusal ölçekte siyasal devrim perspektifi''ne bile karşı çıkmaya başladılar. Keskin kömünisttiler, ama devrim sözcüğünden anladıkları Kürt silahlı hareketine biattı. Ulusal ölçekte devrim yaklaşımı bile ulusalcılık anlamındaydı onlar için. Ulusal ölçek demek bile enternasyonalizm karşıtlığıydı, şeytanlaştırılması ve düşmanlaştırılması gerekiyordu.

Şuraya bağlayalım: ''Devlet solu'' da bu uydurdukları kavramlardan biridir. Tipik ve solla ilişkili olmayan bir genellemeden başka bir şey değil aslında. Bilimsel sosyalizmin kendi jargonu var. Neden başkalarının, bir ulusalcı hareketin veya dünya emperyalist sisteminin kavramlarıyla konulara yaklaşsın? Kürt hareketinin silahlı şiddetini desteklememek neden devlet solu olsun? Solcu olmak ayrılıkçı siyasi yaklaşımlardan yana olmak değil ki. Bilimsel sosyalizmi savunduğu iddiasında bulunan bir bireyin ya da bir siyasi yaklaşımın tek bir önceliği olur, öncelikli tek bir ilkesi... O da siyasi devrimdir. Lenin'in sözü; ''ulusal ölçekte siyasal devrim''.

Halkları birbirinden uzaklaştıracak, halklar arasında milliyetçi/şoven yaklaşımları ve ayrılıkları körükleyecek hiçbir siyasi eğilim bilimsel sosyalizmi savunan ve bu bağlamda siyasal devrim perspektifini önüne rehber olarak koyanların benimseyeceği bir anlayış olamaz. Ulusalcı/milliyetçi hareketler istedikleri yol yöntemi benimseyebilir, istedikleri ideolojik ve siyasal bir hatta yürüyüşlerini gerçekleştirebilirler. Ama solcular ve sosyalistleri kendileriyle beraber yürümedikleri, kendilerinin dilini kullanmadıkları ve kendilerinin sahiplendikleri silahlı şiddet yöntemini benimsemedikleri için suçlayamazlar. Böyle bir dünya yok. Sosyalistlerin yolu sınıfsallık temelinde ve ulusal ölçekte siyasal devrim hedefinde belirlenir. Farklılığımız bundan...

Sosyalistler, bilimsel sosyalizmi kurtuluş için rehber kabul edenler hep bu siyasal konumlanış içinde olacaklar. Türk halkı gibi Kürt halkının ve bütün halkların kurtuluşunun ayrılıkçı değil birlikçi siyasetten yana olduğunu bıkıp usanmadan yineleyecekler ve o yolda mücadelelerini verecekler. Süreci bulanık hale getirmeden ve kendi jargonunu da yitirmeden. Bu yüzden ne ''devlet solu'' garipliğini üzerimize alırız ve ne de dünya kapitalizmi ''soykırım'' dediği için birtakım acılı süreçleri bu şekilde tanımlama zorunluluğu hissederiz.

(Soykırım sözü konu dışı belki ama, tam da yerine oturduğu için değiniyorum. Birileri öyle niteliyor diye, Türkiye solcusu soruna o çerçeveden, o bakış açısından bakacak değildir. Ve ayrıca milliyetçiliğin şovenizm soslusu da sadece tek taraflı değil, iki taraf için de sorunlu bir bakış açısıdır. Adını da verelim, tehcir bizler için bir büyük ve acılı süreçtir. Evet, büyük bir felakettir. Detaylandırılabilir ama bu başlık yeri değil. Sadece Atatürk'ün bile süreci ''alçaklık'' olarak nitelediğini söyleyerek geçelim.)



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.990
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 04.11.2020- 19:44


SOLpaylaşım'ın önceli olan yazıyazforum'da yazmış olan bir enternasyonalist/troçkist (!) arkadaşımız vardı; ara sıra ve genellikle Kadıköy'de karşılaştığımızda oturup suhbet ediyoruz. Evet, daha önce bir enternasyonalist olarak bildiğimiz kuyrukçu bir   tavır içindeydi. Şimdilerde forumlara pek uğramıyor; ara sıra yazdığı yerler varmış ama onu da söylemiyor. Tipik bir kuyrukçuydu, ''oylar HDP'ye''ciydi. Nedeni, niçini yok; zaten böyle bir alışkanlığı da yok. Bir yerlerde okuyor, sonra kendi yetersizlikleri içinde o okuduklarını yazmaya çalışıyor( du). Değiştiğini sanmıyorum. Sadece iklim biraz değiştiği için bir başka yüzünü ortaya çıkarıyor. Cumhuriyet düşmanlığı ve gizli bir AKP seviciliği...Evet, aynen böyle. Kuyrukçu olduğu dönemde Kürt hareketinin AKP'den yana tavrı nedeniyle dolaylı bir AKP'ciliği vardı; şimdi Kürt hareketinin siyasetinde bir değişme olunca o da değişti. Cumhuriyet, CHP, Kemalizm düşmanlığında değişen bir şey yok. Yani yine, yeniden dolaylı bir AKP seviciliği...İlginç!

Ama bir değişiklik daha var. Önceleri solu enternasyonal sol, ulusalcı sol diye ayırırdı; şimdilerde -artık kimi okudu ve etkilendiyse- devrimci sol ve sistem solu diye ayırıyor. Söylediğim gibi yine, yeniden dolaylı AKP seviciliği. En kolay, en tehlikesiz solculuk bu olsa gerek. AKP'ye soldan (!) destek vermek kadar   tehlikesiz bir tavır olabilir mi?

Anlattı durdu; efendim neymiş, devrimci solun işi düzen partileri değilmiş, örgütlenmeye çalışmalıymış; zaten dünyada kapitalizmin sonu gelmiş, sosyalizm için mücadele esas olmalıymış... -falan! Çok değil, bir iki yıl öncesinde ''AKP'yi geriletmek için oylar HDP'ye'' derken bu söylediklerin gündemde değil miydi? diye soracaktım, vazgeçtim. Kapitalizmin de sonu falan gelmedi. Kapitalizm kendini hala üretebiliyor ve burjuvazi kendi sınıfsal çıkarlarını toplumun çıkarlarıymış gibi kabul ettirebildiği sürece koşullara uygun bir kendini üretim süreci işleyecektir. Ezberciliği bırak artık diye de ekleyecektim ama, elinden başka bir şey gelmediği, gelmeyeceği için faydası olmayacaktı. Bir hayal aleminde, kendi kendini böyle tatmin ediyorsa, bırakalım etsin; böyle mutlu olsun! Etrafında bulunan bir iki kişinin ilgisini böyle çekiyordur belki...Dünyası bu. Bir şey söylemedim. Çaylarımızı içerken o hala konuşuyor, enternasyonalist soldan, devrimci sola sıçramasını gerekçelendirmeye çalışıyordu.

Keşke içine yuvarlandığımız faşizm karanlığına ilişkin de bir şeyler söylemeyi aklından geçirebilse. Örgütlenmeye çalışırken, sosyalist mücadeleyi en başa yazarken siyasi iktidarın despotik yönetimine hiç değinmeden nasıl keskin sosyalist, enternasyonalist komünist veya devrimci sol olunur ona da değinebilseydi!

Ha, bu arada, Ekim Devrimi Rusya'da bir politik devrim olarak kapitalizm altında üretim ilişkilerinin, üretici güçlerin gelişimini engellemeye başladığı anda ortaya çıkmamıştır. Rusya'da kapitalizm yeni yeni gelişmeye başlıyordu ve çoğunlukla feodal ilişkilerin hakim olduğu bir coğrafyaydı. Yine yanlış bir anlama, yine yanlış bir cımbızlama... İnsan arada bir doğru şeyler yazar, doğru yorumlarda bulunur diyeceğim ama, zihin bir kez çarpılmışsa düzelmesi için özel bir bilgi, çaba ve ahlak gerekiyor. Olmayınca da olmuyor.

Çaylarımızı içtik, kalktı, karanlığa karışıp gitti.




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.990
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 05.11.2020- 11:39


Alıntı Çizelgesi: RAGE-SF yazmış


[size=2][size=2]"Kurtuluşun ilk adımı ulusal ölçektir; siyasal devrimdir,.."
[/size][/size][size=2]deyip Kürt siyasi hareketini görmezden gelmek siyasi aymazlıktır.

Kürt halkına binlerce kilometre ötede olan farklı sınırları olan bir bir halkmış gibi davranmanız sizi sağ çizgiye iter. Kürt sizin kapı komşunuz olacak kadar size yakın bir halktır.


[/size][size=2][/size]



Aslında bu tür konularda çok yazdım ve şunu söyleyebilirim ki, ''Kürt halkına binlerce kilometre ötede olan farklı sınırları olan bir halkmış gibi davranma'' değil, tam tersine Kürt ve Türk halklarının et ve tırnak gibi ayrılmaz bir bütünün parçaları olduğunu söylüyorum.   Duygusal bir tavrın ötesinde nesnel bir gerçekliği olduğunu da görüyorum. Hemen hemen başlangıcı 1984 olarak yazılacak bir tarihten bu yana insanımızı kahreden, bölmeye çalışan bir şiddet sarmalı yaşanmış ve bu kahredici süreç bile Türk'ü, Kürt'ten, Kürt'ü Türk'ten ayıramamıştır. Özellikle yeni yetişen gençlikte ve her iki tarafta yükselişe geçen milliyetçi duyguların etkisinde duygusal bir ayrışma yaşansa da kitlesel olarak Kürt ve Türk halkları arasında bir kopuş yaşanmamıştır. Bu gerçeği görmemiz gerekir. Daha baştan, toplumda bir ayrılık, bir kopuş olduğu şeklinde bir algıdan yola çıkarsak doğru bir siyaset üretebilmek mümkün olmaz., olmayacaktır.

Kürtler bu ülkede bir azınlık değildir. Bu yüzden ülkede var olan azınlıklar gibi bir azınlık statüsüne tabi de değillerdir. Bu ülkenin temel yurttaşlarıyız biz. Türkü, Kürdü, Alevisi, çerkesi, Sünnisiyle birlikte hepimiz eşit yurttaşlarız. Kuruluştan bu yana süreç içinde yanlışlıklar olmuş, ümmet toplumundan ulus toplumuna, kulluktan yurttaşlığa geçilirken kimi yanlışlıklar, hatalar, zorbalıklar yapılmış olabilir. Ama bütün bu olan bitene rağmen Kürt ve Türk toplumu birbirinden kopmamıştır. Birbirinin içine girmiştir ve -ırkçı bir idade olacak belkiama- kız alıp vererek, bunu doğal bir süreç olarak işleterek kanları da birbirine karışmıştır. Ayrılık için bir iki neden sayılabilir mi, bilmiyorum ama, birlikte devam etmek ve birlikte kurtuluşa yönelmek bir solcu için en doğru olan ve en savunulur olandır.

Bu yüzden, Kürt ve Türk halklarının iki ayrı halk olduğu gerçeği üzerinde fazlaca tepinmek bir ölçüde can acıtıcı geliyor bana. Evet, Kürt halkının ulusal/kültürel hakları konusunda toplumsal bir eşitsizlik olabilir; bu konuda mücadele de edilebilir. Ama   bu önceliği, bu mücadele biçimini sosyalist mücadeleye katmadan savunmanın solculuk-sosyalistlik olduğu iddiası da bana çok doğru gelmiyor.




Bu ileti en son melnur tarafından 05.11.2020- 11:40 tarihinde, toplamda 1 kez değiştirilmiştir.
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.990
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 08.11.2020- 01:41


Ulusalcılık, ulusalcı sol enternasyonal sol üzerine çok yazı yazdım, çok yorumlarda bulundum ve fakat, doğruyu söylemek gerekiyorsa ulusalcı sol kavramıyla söylenmek istenenleri ya da doğrudan ne anlama geldiğini somut bir şekilde gözlerimin önüne getirebilmek o kadar da kolay olmuyor. Birincisi ulusalcılık teriminin karşılığının tam olarak ne olduğu konusunda üzerinde uzlaşılmış bir anlamı olmadığıdır. Tamam anlamını bilmeden,   bu kavramı sadece bir ötekileştirme ve hatta bir hakaret olarak kullananlar sıkıştırıldıklarında   ''enternasyonalizm karşıtlığı'' anlamında yorumlamaya çalışsalar da, gerçekte ulusalcılık   sol soslu bir milliyetçilik olarak yorumlanabilir, diye düşünüyorum. Sol kavramını da genel anlamından sıyrılıp parçalı içeriğiyle alacaksak ulusalcı bir sosyal demokrasi kavramını çok yadırgatıcı bulmuyorum. Sol soslu milliyetçilik de enternasyonalizm karşıtlığı olamaz. Böyle yorumlanamaz. Enternasyonalizmin burjuva kozmopolitizminden farklı bir sınıfsal özü vardır; bilimsel sosyalizmle ilişkili bir kavramlaştırmadır ve bu haliyle özel mülkiyete karşıt olmayan bir sosyal demokrat anlayışla arasında kulvar farkı olacaktır. Dolayısıyla karşılaştırılması doğru değildir, anlamsızdır.

Solu sosyalizm olarak alacaksak eğer bu kez de ulusalcı bir sosyalizmi söylem düzeyinde anlamlandırabilmek pek mümkün olmuyor. Milliyetçilik/yurtseverlik konularına girmiyor. Bunları çok konuştuk, konuşuyoruz; daha farklı bir yaklaşım denenecekse, ulusal bir sosyalizmle bilimsel sosyalist ideolojinin ulusal ölçekte tamamlanacağı iddia ediliyor ve bu yüzden ulusalcılık veya ulusalcı sol karşıtlığı içine giriliyorsa bu da doğru değil. Çünkü bilimsel sosyalizmi savunup da ulusal bir coğrafyada sınıfsız bir toplumsal sistemin kurulabileceğini savunan bir örnek ortada yok. Peki o zaman neden özellikle sözde sol-sosyalist ve dahi enternasyonalist forumlarda dinci faşizm bile görmezden gelinerek sürekli ulusalcılık üzerinde tepinilmiştir; diye de sormuyorum çünkü bu sorunun yanıtı artık anlaşılmış olmalıdır.

Burayı geçebiliriz, sanıyorum.

Geriye sadece Perincek siyaseti kalıyor. Perincek ve partisi için rahatlıkla ulusalcılık yakıştırması yapılabilir. Çünkü Perincek ve partisini milliyetçilikle içli dışlı nitelediğimizde bile hata yapmamış oluruz. Perincek'in milliyetçiliği sadece dar anlamda yurdunu sevmenin ötesinde millet kavramını da içerdiği ve Perincek'in sosyalizm anlayışının burjuva devriminin tamamlanması ve devrim anlayışının da (bu nedenle) ''Kemalist Devrim'' olduğu için böyle. Perincek'in sınıfsız toplum ideali ( hala devam ediyorsa eğer) böyle bir süreç içerdiği için ulusalcılık yakıştırması/sıfatı belki bu tür bir siyaset için kullanılabilir diye düşünüyorum.

Önemi de şurada yatıyor. Sadece ulusalcılık veya ulusal sol kavramında değil   her kullandığımız kavramı belli bir içeriğe oturtarak kullanmalıyız. Anlatmak istediğimiz şey ne ise, onu anlamlı ve anlaşılır kılacak şey içeriği doğru ve net bir şekilde açıklanabilen kavramlar kullanmak olacaktır. Yoksa ''enternasyonalizm ulusalcılık karşıtlığı, ulusalcılık da enternasyonalizm karşıtlığıdır'' der, ve bu totoloji bağlamında ne söylemek istersek   söyleyelim anlamsız söz öbekleri kurmaktan öteye geçemeyiz.

Ve hiç kuşku yok, saçmaladıkça saçmalarız.
Yıllarca sözde sol sosyalist forumlarda yapıldığı gibi...



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.990
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 13.11.2020- 04:06


Enternasyonalizm konusunun bilimsel sosyalizm için olmazsa olmaz bir aşama olduğunu ve hem proletaryanın tarihsel çıkarları ve hem de insanlığın kurtuluşunun toplumsal formasyonu anlamlarını içerdiğini söyleyebiliriz. Ve tekrar tekrar altını çizmekte yarar var; enternasyonalizmi ısrarla dillendirmek ve savunmak demek ulusal ölçekte siyasal devrim perspektifinden geçer. Enternasyonal bir toplumsal formasyon ( komünizm) ulusal ölçekte sosyalizm mücadelesinden geçer. Bu yüzden özellikle sempatizan düzeyinde gereksiz bir enternasyonal gevezelikleriyle uğraşmak ulusal ölçekteki sınıf mücadelesini önemsizleştirip zayıflatmaktan öte bir anlam taşımaz. Türkiye'de ''sıradan'' bir sempatizan için bu gevezeliklerin bir yararı olduğunu da sanmıyorum.

Bir dönem bu konuda bütünüyle yanlış bir algı oluşturulmaya çalışıldı ve enternasyonalizm hem burjuva kozmopolitizmi ve hem de bir hümanist yaklaşım olarak yorumlandı. Yanlıştı, ilgisi yoktu. Hiçbir gerekçe ulusal ölçekte devrim perspektifinin ve dolayısıyla sınıfsal mücadelenin önüne geçemez ve önceliği de olamaz. Enternasyonalizm uzunca bir dönem ve özellikle sözde sol-sosyalist forumlarda abuk sabuk olarak yorumlandığında böyle bir enternasyonalizm karşıtlığı olarak nitelenen ulusalcılık da içerikten yoksun bir şekilde oradan oraya çekildi durdu. Zaten enternasyonalizmi savunanlar ve ulusalcılığı da bir hakaret anlamında kullananların bu kavramların içeriğiyle ilgilendikleri de yoktu. Onlara göre kerteriz Kürt hareketiydi. Kürt hareketine kuyrukçuluk enternasyonalizm gereğiydi ve Kürt hareketine siyaseten biat edenler enternasyonalistti, etmeyenler ise sosyal şoven, neo-faşist ve dahi ulusalcı!

Konunun özü budur.




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.990
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 30.08.2021- 06:46


Enternasyonal sol, ulusalcı sol kavramları başka ülkelerde bu derece yoğun gündemde tutuldu mu bilmiyorum, ama bizde ve özellikle sanalda, bir dönem çokta revaçta olan   sözde sol-sosyalist ve dahi enternasyonalist forumlarımızda kullanılan en gözde kavramlardı. Buralardaki kimi arkadaşlarımız kendilerini ve kendilerine yakın hissettiklerini enternasyonal komünist falan niteler, kendileri gibi olmayan her siyaseti ulusalcılıkla suçlarlardı. Ve üstelik bu kavramların ne anlama geldiklerini de bilmeden. Evet, tam tamına doğru sözcükler bunlar, anlamlarını bile bilmeden kullanırlardı. Önlerindeki temel ölçüt/kıstas da Kürt ulusalcılığıydı. Kürt ulusalcılığına biat ediyorsan enternasyonal solcu veya komünist, yok eğer solun-sosyalizmin bağımsız siyasettinden ve merkezinde sınıfsallık olan bir siyasetten söz ediyorsan, ulusalcısın demekti. Böyle yorumluyorlar, böyle yapıyorlar, buna inanıyorlar ve Lenin'in UKKTH konusundaki kimi alıntılarıyla kendilerini haklı çıkarma peşine düşüyorlardı. Üstünkörü, yüzeysel bile denmezdi, bir anlamı yoktu söylenenlerin. Solculukları/komünistlikleri(!) kuyrukçuluk enternasyonalist oluşları da liberal ağızlardan duydukları burjuva kozmopolitizmiydi.

Oysa sosyalizmin Marksist yorumu, yani biimsel sosyalizm olarak tanımladığımız ideoloji zaten enternasyonalisttir, öyle olmak zorundadır. Onu enternasyonalist yapan şey de, insanlığın kurtuluşunun ulusal bir çerçevede olmayıp enternasyonalist dünya brlikteliğinden geçtiği gerçeğidir. Enternasyonalizm bu bağlamda işçi sınıfının tarihsel çıkarlarını savunmaktan geçer. Enternasyonalist olmak yine bu çerçevede ulusal sınırlar içinde bir devrim perspektifne sahip olmayı savunmaktan geçer. Çünkü enternasyonalist dünya birliği ulusal sınırlar içinde siyasal iktidar mücadelesini öncelemek demektir. ''Biçim öyleymiş de, öz böyleymiş ve manifestoda yazıyormuş'' zevzekliği üzerine tepinmek sadece konuyu bir bütün olarak anlamamak demektir ki, ekleyeyim, neyi doğru dürüst anladılar?

****

Alıntıdan ve verilen yanıttan fark ettim, Bir üstte RAGE-SF mahlaslı arkadaş da Kürt ulusal harekete destek verilmemesini Kürt halkına uzakta kalmakla eşanlamlı tutmuş. ( Eminim o da bir yanıyla enternasyonalisttir. Etnik bağlılık var mı bilmiyorum ama enternasyonalizmin böylesi bir dar anlamda ve yanlış yorumlandığını her seferinde dile getirmeye de çalışmıştım.)

Bir seferinde Kürt hareketi için milliyetçi yorumunda bulunduğumda face'te, uzun zaman SİP TKP'sinde çalışmış, sonra HTKP'ye geçmiş ve şimdi sanıyorum TİP'li bir arkadaş bana ''Kürt halkının düşmanı'' eleştirisinde bulunmuştu. En hafifinden böyleydi ve tartışma da o anda kilitlenmişti. Şaşırmıştım. Şaşkınlığım   TKP'nin bile kendi üyelerine bu konuda doğru dürüst bir bilgiyi taşımamış, taşıyamamış olmasınaydı. Başka örneklerle de karşılaşmıştım, yine face'te, genç olduğunu sandığım bir TKP sempatizanı da Kürt ulusalcıığına Perincek üslubuyla yaklaşıyordu. Karşı çıktığımda, benim TKP'li olamayacağımı, liberal bir yaklaşıma sahip olduğumu ileri sürüyordu.:)

Bu ''Kürt halkının düşmanı'' ritüeli aslında sanalda epey yaygın. Halk Cephesi'nin bir dönem Kürt ulusalcılığı için milliyetçi tabirini kullanması, sanal soytarısı enternasyonalist komünist(!) birinin Cephe'yi ''Perincek partisinin silahlı gücü'' olarak yorumlamasına yol açmıştı.Aynı yerlerden besleniyorlar çünkü. Bilgileri sanalın kimi makalelerinden öteye geçmiyor. Hepsi için değil belki ama çoğu için yine aynı şeyleri söyleyeceğim, takp ediyorlar, özeniyorlar, taklit etmeye çalışıyorlar ama anlamıyorlar. Bu saatten sonra da anlayabileceklerini sanmıyorum.

****

Bu son söylemeye çalıştıklarım, kuşkusuz RAGE arkadaş için değil. Tanımıyorum bu arkadaşı. Ama üstte değinmeye çalıştığım şekilde söylediği hiç de doğru değil. Etnik kökeni ne olursa olsun bir solcunun, sosyalistin bir halk için ''uzak durması'' mümkün olabilir mi? O halkı temsil ettiği iddiasıyla siyaset yapan bir ulusalcı harekete biat etmemek, ayrılıkçı siyasetleri solcu-sosyalist olmanın gereği olarak benimsememek ve Türkiye koşullarına hiç uygun bulmamak neden Kürt halkına uzak durmak anlamına gelsin ki; böyle bir şey olabilir mi?

****

Şunu da ekleyeyim, Türkiye'de sosyalist mücadele   Kürt halkının katkısı olmadan verilemez ve böyle bir mücadele de hep eksikli kalır, kalacaktır ve zaten öyle olmaktadır ,dahası bu ülkede sosyalist devrim Kürt halkının mücadelesi olmadan gerçekleştirebilmek mümkün değildir. Solcu olmak, sosyalist olmak her şeyden önce bu temel doğruları içselleştirmekten geçer, diye düşünüyorum. Ne liberal tezlere bulanmış bir kuyrukçu anlayış ve ne de Kürt halkına yönelik ırkçı/şoven bir tepki sol-sosyalist bir söylem ve üslup olamaz.

Bir şey daha ekleyip bitireyim, bu Kürt, Türk gibi etnik terimlerin de rahatsız ediciliğinden bir an önce kurtulmalı. Solun dili de, üslubu da, referansları da sınıfsal olmalıdır. Şu ayrı gayrılık gerçekten bıktırdı. Zorunlu olduğumuz için kullanıyoruz belki ama gerçekten rahatsız edici. Farkında olmadan bu ayrıştırma tuzağına   biz de düşüyoruz.



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 13 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   9   10   11   [12]   13   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Anti kapitalistler enternasyonalist mi? solcu 4 4630 02.10.2014- 13:05
Konu Klasör Onları sosyalist veya enternasyonalist mi sayacağız? melnur 2 1625 02.09.2021- 02:56
Konu Klasör Solcu, sosyalist, enternasyonalist olmak üzerine... melnur 14 7134 10.07.2020- 05:16
Konu Klasör ''Ulusalcılar'' ve liberaller üzerine... melnur 4 2283 03.01.2021- 03:22
Konu Klasör Ulusalcılığa ve liberalizme dair... melnur 3 2501 29.05.2021- 07:56
Etiketler   Ulusalcı,   sol,   enternasyonalist
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS