SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Enkaz devralacağız           (gösterim sayısı: 2.798)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: dayanışma
Konu Tarihi: 21.03.2014- 15:46


Enkaz devralacağız
 
Bugün için hal-i pür mealimiz budur. Ne yargılanmaya geliyorlar ne de istifa edip gidiyorlar…

Resim Ekleme

DENİZ BAYRAMOĞLU

Annemin anlattığı bir meseldi…
Oğlan gecenin bir yarısı evin alt katından bağırır:
-Baba bir hırsız yakaladım.
-Vallah? Tut getir!
-Gelmiyor!?!
-E, bırak gitsin
-Gitmiyor!

Bugün için hal-i pür mealimiz budur. Ne yargılanmaya geliyorlar ne de istifa edip gidiyorlar…

Bu umutsuz gibi görünen duruma rağmen artık açıkça ortaya çıktı ki; iktidar siyasi olarak ömrünü, tarihi olarak da görevini tamamlamıştır. Fakat bunu görüyor olmak ne bu iktidarın sessiz sedasız gideceği ne de gittikten sonra geride günlük güneşlik bir ülke bırakacağı anlamına geliyor. Aksine iktidar bu gidişi durdurmak için hiçbir ahlaki ya da hukuki sınır tanımayacağını birçok kez gösterdi. Hatta “yanarsam hepinizi yakarım” cümlesiyle vecizleşen mafya ahlakının en önemli düsturlarından biri ile hareket ettiğini gösterdi. Hukuk ve devlet mekanizmasıyla bir daha ayar tutmayacak ölçüde oynamak bu çabanın bir yüzü. Gerçi burjuva demokrasilerinde “hukuk ve ahlakın” ancak egemenlerin işine geldiğinde gündeme gelen olgular olduğunu ve bugüne dek devlet mekanizmasının, boyutları farklı olsa da hemen hemen aynı şekilde işlediğini biliyorduk. Burada yeni olan bunun daha önceki örneklerinde olduğu gibi gizli değil açıktan yapılıyor olması.
İktidarın ayakta kalmak, güçlü bir şekilde 30 Mart seçimlerinden çıkmak ve (inanmayacaksınız ama hala daha) Erdoğan’ı “devlet başkanlığına” taşımak şeklinde özetlenebilecek stratejisinin en önemli ayağını “toplumsal ayrışma yaratmak ve bu ayrışmayı derinleştirmek” oluşturuyor. Ve iktidar ülkeye verebileceği en büyük zararı bu toplumsal ayrışmayı daha da derinleştirecek adımlar atarak veriyor.

Başbakan’ın tavrına ilişkin dile getirilen “gerçeklikten kopmuş, psikolojisi bozuk ya da Narsist” gibi tanımlamalar meseleyi mistikleştirmekten öte bir anlam taşımıyor bana kalırsa. Çünkü başbakan tüm dezenformasyonu gayet bilinçli bir şekilde yapıyor. İktidarını korumak ve 30 Mart sonrası devlet başkanlığına oturmak için kendisine oy veren kitleyi militanlaştırmaya ve gerektiğinde herhangi bir “ötekinin” üzerine salınmaya hazır bir ruh haline büründürüyor. İktidarın siyasi habitatında yer alan kesimler de iradelerini rehin verdikleri liderin gösterdiği her yöne düşünmeden atılıyor ve ağzından çıkanı koşulsuz destekliyor.

Bunun örneklerini AKP iktidarı boyunca onlarca farklı vesile ile görmüş olmamıza rağmen Berkin Elvan’ın cenazesi ve sonrasındaki olaylarda çok daha net ve duru bir biçimde gördük. Başbakan’ın miting meydanlarında sizden-bizden ayrımı yapması kimi iktidar kalemleri tarafından seçim atmosferi ve miting meydanı psikolojisine bağlanıyor. Durumu affettirmez ama hadi öyle diyelim. Ama çarşamba gecesi TRT’de “maaşlarını havuz medyasından alan bir grup gazete çalışanının” (gazeteci diyemediğim için böyle bir tanım yapıyorum) Başbakan’ın “yanıtlarını sorulama” çabaları sırasında aynı cümleleri hatta daha ağırlarını, üstelik sahte polis raporlarına dayandırarak, büyük bir sükûnet içinde ayrıntılı şekilde anlatınca geriye iktidar medyası tarafından savunulacak bir şey de kalmadı.
Berkin Elvan’ın cebinden “11 tane patlayıcı çıktığını” iddia etti. “Demir bilyeler” dedi, “puşi takıyordu polis ne bilsin küçük olduğunu” dedi. Oysa hepsi yalandı söylediklerinin. Patlayıcı dediği polisin küçük çocukları içeri tıkmak için kullandığı bir kelime oyunuydu. Polis eylemlerde yakaladığı çocukların cebinden çıkan maytapları resmi raporlarda “hafif patlayıcı” olarak tanımlıyordu. Ama Berkin’in üzerinde maytap da yoktu. Cebinde demir bilye, yüzünde puşi yoktu. Açıktan yalan söyledi başbakan. 17 Aralık’tan bu yana artık kaçıncı yalanıysa… Ve ekledi “Berkin’in ölümü bana kurulan bir komplodur!”
Ne diyordu Cem Karaca: “Bunların hiçbiri onları kurtaramayacak.” Kurtaramayacak ama geriye bıraktıkları Türkiye pek iç açıcı bir ülke olmayacak.

Başbakan ayrım yapmadan tüm kitlesini militanlaştırmaya çalışıyor. Kitle de buna pek itiraz etmiyor, en azından şimdilik. Ama bu kitle içerisinde özel bir grup var. En büyük tehlikeyi de bu grup oluşturuyor. Bunla özellikle son iktidar döneminin başlarından itibaren iktidar partisinin teşkilatlarında kümelenmeye başlayan bir kitle. Çoğu genç, yaşları 16 ile 35 arasında değişiyor. Başbakan Erdoğan’ın kişiliğinin tam bir yansımasını oluşturan bu kitlenin, bilgiden, fikirden, tartışmadan nefret etmek, ‘beyefendi’nin ya da ‘reis’in her bir sözünü kutsiyete varan bir ciddiyetle kabullenmek gibi meziyetleri var. Seçim mitinglerinde meydanın merkezinde, Meclis’teki grup toplantılarında seyirci localarında yer alanlar da onlar.   Kanun tanımıyorlar, hukuk tanımıyorlar, mafya hatta eski ülkücü jargonuyla konuşuyorlar. Çatışmaya meyilli hatta aşırı derecede iştahlı bir kesim bu. Nitekim HDP’ye yönelik saldırılar gibi Okmeydanı’nda Burak Can Karamanoğlu’nun ölümüyle sonuçlanan provokasyonda yer alanlar da bu kişiler.

Daha kısa bir tanımlamayla, Mussolini’nin kara gömleklileri, Ernst Röhm’ün Kara Gömleklileri ne ise Erdoğan’ın Ak Kefenliler’i de aynı şey.

Toplumun nerdeyse tamamının kendisini devlet karşısında korumasız hissettiği, yargı sistemine kolluk güçlerine kısacası devletin tüm kurumlarına güvenin sıfıra indiği, hemen her farklılığın bir ayrışma-bölünme vesilesi sayıldığı bir toplum yaşamak için de yönetmek için de zor bir toplumdur. Bu koşullara bir de tüm olup bitene rağmen ‘lider’in peşinden ayrılmayan seçmen kitlesini -özellikle de reis’in sözünden ayrılmayı neredeyse şirk seviyesinde bir günah olarak algılayan Ak kefenlileri- ekleyin.

İşte Erdoğan sonrası karşılaşacağımız ülke böyle bir ülke olacak.

Hazır mıyız?

Birgün



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Benzer konu yok
Etiketler   Enkaz,   devralacağız
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS