SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Geri adım yok!           (gösterim sayısı: 4.752)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: umut
Konu Tarihi: 12.04.2014- 23:13


Geri adım yok!
Metin Çulhaoğlu


Süreçte gelinen öyle noktalar olur ki kazanılmış mevzi sayılmaları gerekir. Bu mevziler artık sorgulanamaz; orasına burasına bakıp “acaba” denilemez. Bu anlamda tartışma dışıdırlar.

“Daha ileri adımlar ve mevziler” mi? Mutlaka; ancak, geriye dönüp bakmadan, geri adım atmadan…
Türkiye’de sol, her şeye rağmen bir yerlere ulaşmış, belirli mevziler kazanmıştır. Siyaset alanının bütünü düşünüldüğünde bu mevziler belki dışarıdan fazla “görünür” değildir; ama daha “görünür” duruma gelmek için atılacak adımlara bu mevzilerden başlanması gerektiği de kesindir.

Örneğin Türkiye solu, sola çalanı dâhil liberalizmin her rengine kesin mesafe koymuştur. Denecektir ki “Yaşanan gelişmeler liberalizmi zaten boşa düşürmüştü”; ancak sol, liberalizmin günbatımından önce de ayakları üzerinde durabilmiş, bu akıma karşı kendi zeminini koruyabilmişti.

Bir adım bile geri gidilmemelidir.

Sol, “Ne gazanımıymış bunlar, hele bir deyiver” tarzı onca salvoya rağmen kendi öğretisinin tarihsel süreç-gelişim şemasına sadık kalmış; 1923 Cumhuriyet’ini ve kazanımlarını, bunları aşıp çok daha ilerilere taşımaya yönelik bir hamlenin zemini saymıştır.

Hiç geri basılmamalıdır.

Sol, önemli bir siyasal dinamik olarak Kürt hareketini hiçbir zaman karşısına almamış; ancak kendi hattını, açılım-atılım tasavvurlarını ve istikbalini bu hareketin seyrine emanet de etmemiştir.
Burada direnilmelidir.

Bu mevzilerden geriye hiçbir adım atılmamalıdır.

* * *

Az önce söylenenlerin işaret ettiği önemli veri şudur: Bugün geldiği noktada sol, daha ileri noktaları zorlayacak kadrolara sahiptir.

“Kadro” denilen olgu, tarihselliğin ve mevcut koşulların ötesine taşınıp idealize edilmemelidir. Her dönem kendi kadrolarını yetiştirir, donatır ve şekillendirir. Örneklenen mevzi kazanımları sayesinde sol bugün belirli bir kadro birikimi oluşturabilmiştir.

Nicel ve nitel anlamda kuşkusuz gelişmesi, geliştirilmesi gerekir; ama yeni ve daha ileri hamleler için yeterli olduğu kesindir.

Kadro birikimi: Elde var bir…

Ya kadroların yöneleceği “dış halkalar”? Ülkedeki durumun, yaşanılan saflaşmaların işaret ettiği “potansiyel”?

Burada da Haziran’a bakmak zorundayız.

Salt “Ne günlerdi be” diye değil. Tarihsel bir kırılma noktasıydı. Yeni bir dönemin açılış işaretiydi. Sonra en önemlisi, yarattığı havanın ve soluğun kalıcı olduğu, kolayca geçip gitmeyeceği anlaşılmaktadır. KONDA’nın Haziran’daki örneklem temelli araştırmasına göre İstanbul’daki “Gezicilerin” %55,6’sını “yaşamlarında ilk kez bir toplu gösteriye katılanlar” oluşturmaktadır ve bu insanların %79’u da siyasal parti şöyle dursun herhangi bir dernek üyesi bile değildir.

“Potansiyelde” kalmıştık: Bu, potansiyel değil de nedir?

O halde, elde var iki…

Yapılacak iş, eldeki birikimi mevcut potansiyelin üzerine sürmek, onunla ilişkilendirmek ve bu ilişkiyi kalıcılaştırmak, kurumsallaştırmaktır.

Kimse “Ama bu potansiyel karşısında kadrolar nicelikçe çok sınırlı kalıyor” demesin. “Öncülük” kavramı bir terazi-sıklet ilişkisine işaret eder ve solun bugünkü kadro terazisi de Haziran sıkletini pekâlâ çeker…

* * *

30 Mart sonuçlarını, Haziran’ı unutturacak yersiz bir karamsarlık içinde değerlendirip yeniden gerilere bakmanın anlamı yoktur ve yapıldığında bu da geri bir adım olacaktır.

“Diğer taraftakileri de anlamaya çalışsak, biraz empati kursak, değerlerine o kadar dışarıdan bakmasak…”

“Masum” görünen bu tür yakınmaların zihinlere egemen olması, solu ilk başta değinilen mevzilerden geriye götürecek, az önce işaret edilen potansiyelden de uzaklaştırıp bir alacakaranlık kuşağına sürükleyecektir.

Yanlış anlaşılmasın: Elbette “midyeyi kabuğuyla yiyenler” edebiyatına pirim verilmesin; ama şu da bilinsin: Solu bozacak olan, ulaşılamayan bir kesimle “kültür”, “değerler”, “yaşam tarzı” gibi kategoriler üzerinden temas kurmaya, bu kesime böyle yaklaşmaya çalışmaktır. Solun birincil kategorileri olarak “işsizlik”, “sefalet ücreti”, “yoksulluk”, “emek sömürüsü” vb. ne güne duruyor?

Bunlarda yeterince ısrar edildi mi ki iş “kültüre” havale ediliyor?

Burada da en küçük bir geri adım bile olmamalıdır.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör TKP geri dönüyor melnur 6 5818 13.11.2016- 02:36
Konu Klasör E.Helvacıoğlu: Geri Dönüş Yok. melnur 0 2498 14.12.2017- 17:29
Konu Klasör Geri Dönüşümün Önemi catsy 1 4702 26.08.2013- 10:05
Konu Klasör PKK, geri çekilmeyi durdurdu! Lora 2 6264 05.09.2013- 23:33
Konu Klasör Günlük soL geri geliyor solcu 9 8686 21.03.2015- 09:17
Etiketler   Geri,   adım,   yok
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS