SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
CHP, 25 belediyeyi yüzde 2'den az farkla kaybetti           (gösterim sayısı: 4.191)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
ayhan
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 05.12.2013
İleti Sayısı: 1.076
Konum: Tekirdağ
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: ayhan
Konu Tarihi: 16.04.2014- 22:37



CHP, 25 belediyeyi yüzde 2'den az farkla kaybetti


CHP'nin PM'ye sunulacak MYK raporunda yerel seçim sonuçları analiz edildi. Raporda "Zonguldak, Yalova ve Hatay Büyükşehir Belediyelerinin de bulunduğu toplam 19 belediye yüzde 2'den az farkla kazanılmışken; Ankara ve Antalya Büyükşehir Belediyelerinin de aralarında bulunduğu toplam 25 belediye yüzde 2'den daha az oy farklarıyla kaybedilmiştir" denildi.

CHP, 30 Mart yerel seçimlerinin ardından ilk Parti Meclisi (PM) toplantısını 18 Nisan Cuma günü yapacak. Toplantıda, yerel seçimlerde alınan sonuçlar masaya yatırılacak. Edinilen bilgiye göre, CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) tarafından PM'ye sunulacak raporda da yerel seçim sonuçları analiz edildi.

Rapora göre YSK, yerel seçimlerde 194 bin 704 sandıkta oy kullanmak üzere 52 milyon 695 bin 832 seçmen kaydı yaptı. Yüzde 88.57'lik katılım oranı ile gerçekleştirilen seçimlerde, kullanılan 46 milyon 676 bin 764 oyun, 44 milyon 869 bin 521'i geçerli sayıldı. Bu veriler, yaklaşık 6 milyon seçmenin sandık başına gitmediğini; 2 milyona yakın oyun da geçersiz sayıldığını gösterdi.

"OY ORANI 25-30 BANDINA ÇIKTI"

Kesin olmayan sonuçlara göre raporda, belediye başkanlığı bazında CHP'nin oy oranının yüzde 29.6, AKP'nin yüzde 45.6, MHP'nin yüzde 14.7, BDP'nin yüzde 3.5, HDP'nin ise yüzde 2.2 olduğu belirtilirken, AKP'nin 2009'a göre oylarını artırdığı ancak 2011'e genel seçimlerine göre meclis oyları bazında 2 milyon, belediye başkanları bazında ise 1 milyona yakın oy kaybettiği kaydedildi.

Rapora göre, CHP'nin oy oranları ise 2009'a kadar olan süreçte yüzde 20-25 bandından, bu tarihten sonra yüzde 25-30 bandına çıktı. Yerel seçimle karşılaştırıldığında, CHP'nin oyları meclis bazında 2 milyon, belediye başkanları bazında 4 milyon artış gösterdi. Bu artışların oransal olarak yüzde 23,1'den, sırasıyla yüzde 25,6 ve yüzde 29,6'ya olan gelişimi gösterdiği belirtilen raporda, "2011'le karşılaştırıldığında ise, CHP'nin oylarındaki artış meclis bazında 350 bin, belediye başkanları bazında 2 milyon dolayındadır. Görüldüğü üzere, 30 Mart 2014 Yerel Seçim Sonuçları'na göre CHP 6 büyükşehir, 8 il, 102 büyükşehir ilçe, 56 ilçe ve 60 belde belediyesi olmak üzere toplam 232 belediye kazanmıştır" denildi.


"YENİ YASAYLA 4 BÜYÜKŞEHİRDEN 6'YA YÜKSELDİ"


Raporda, 2009 yerel seçimlerinde CHP'li büyükşehir belediyelerin sayısı 4 iken, kesin olmayan sonuçlara göre 30 Mart 2014 seçimleri sonrası bu sayının 6'ya yükseldiği belirtildi. Eskişehir ve İzmir Büyükşehir Belediyelerinin yeni seçimde de muhafaza edildiği, 6360 sayılı yasayla büyükşehir statüsü kazanan Hatay, Aydın, Muğla ve Tekirdağ'ın da yeni dönemde CHP'li büyükşehir belediyeleri arasındaki yerlerini aldığı kaydedildi. Bunun yanı sıra Mersin ve Antalya Büyükşehir Belediyelerinin kaybedildiği ifade edilen raporda, "2009 yerel seçimleri sonucunda CHP'li belediye başkanlarınca yönetilen Ordu ve Artvin İl Belediyeleri yeni dönemde kaybedilmiş olup; Yalova ve Burdur İl Belediyeleri ise 30 Mart 2014 seçimleri sonrası CHP'li olan 8 il belediyesi arasındaki yerlerini almıştır" denildi.

YÜZDE 2'DEN AZ FARKLA

Kesin olmayan sonuçlara göre, toplamda 104 belediyenin muhafaza edildiği, 87 belediyenin kaybedildiği ve 67 yeni belediyenin kazanıldığını belirtilen raporda, "Buna göre, içlerinde Zonguldak, Yalova ve Hatay Büyükşehir Belediyelerinin de bulunduğu toplam 19 belediye yüzde 2'den az farkla kazanılmışken; Ankara ve Antalya Büyükşehir Belediyelerinin de aralarında bulunduğu toplam 25 belediye yüzde 2'den daha az oy farklarıyla kaybedilmiştir" denildi.

Raporda, 2014 Mart yerel seçimlerindeki oy dağılımını belirleyen etkenler ise şöyle sıralandı:

"Seçimlerin yerel seçim karakteristiğinden daha çok genel seçim ve hatta referandum özelliklerini taşıması, seçmenin stratejik oy davranışı nedeniyle partiler arasındaki oy kayışları, yasal düzenlemelerle büyükşehir sayısı ve statüsünün değiştirilmesinin ortaya çıkardığı sonuçlar, AKP'nin devlet olanaklarını kullanması ve kampanyaların tanıtımı ve finansmanı alanındaki açık adaletsizlikler, mevcut belediyelerin başarılı ve/veya başarısız geçmişleri, aday saptama konusundaki başarı ve/veya başarısızlıklar."

"ÖRGÜTLERE PAY YÜZDE 60'A ÇIKTI"

MYK raporunda, bütçeden örgütlere ayrılan yüzde 40 oranındaki payın ise, seçim döneminde, yaklaşık yüzde 60'a yükseltildiği, örgütlerin yıllık kira borçlarının tamamının ödendiği ve bilgisayar donanımlarına kavuşturulduğu belirtildi.

Cumhuriyet



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
ayhan
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 05.12.2013
İleti Sayısı: 1.076
Konum: Tekirdağ
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: ayhan
Cevap Tarihi: 16.04.2014- 22:38


CHP'nin MYK raporu kısaca seçimlerden başarılı çıktık demeye getiriyor. Bu kafayla giderlerse böyle çok ''başarı'' yakalayacaklarına eminim!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 17.04.2014- 11:22


CHP: Süreci anlayamamanın tarihçesi
Tunç Sipahi


Uzun tarihi   boyunca sadece kısa bir dönem sosyal demokrat bir parti olmayı düşünen –ve bu terminolojiyi sadece o dönemde yoğun biçimde kullanan- bir siyasi çizgi elbette ki Batı Avrupa anlamında bir sosyal demokrasi asla olamazdı ve ol(a)madı. Böyle bir amacının olduğu da, kısa dönem (SODEP-SHP) dışında, aşikar değildi veya zaten yoktu. Olsaydı bile, bu topraklarda Avrupa tarihinden gelen anlamıyla sosyal demokrasiye gecikmiş biçimde evrilmeye çalışan bir oluşumu destekleyecek kitle tabanı var mıydı? Şüpheli. Olsaydı hayırlara vesile mi olacaktı? Buna da evet cevabı verilemez.

Sosyal demokrasi batılı bir anlam taşıyamadı çünkü sosyolojik olarak böyle bir oluşumu destekleyecek bir işçi sınıfı 1980 sonrasında dahi oluşamadı. İşçi yok mu bu ülkede denebilir? “İşçi sınıfı” başka, yani sendikalarıyla, belirgin siyasi tercihleriyle ve ideolojisiyle, işçi sınıfı mekanları ve işçi sınıfı kültürüyle, dayanışmasıyla, bir sosyolojik belirlenimin, ağırlığını koyan bir varlığın olması başka, ortada bir işçi kitlesinin olması başka. Ya da “ortanın solu” başka, “merkez milliyetçi” bir parti olarak görülmek başka, “sosyal demokrasi” başka, genel olarak bir şekilde “sol” olmak başka. Peki bu parti –ki bilinen anlamda sosyal demokrat değil ve artık istese de olamaz- bir şekilde “solcu” mu veya sol olma olasılığı var mı? Daha da ileri gidelim: Bu parti var olan veya olası bir kitlesel toplumsal muhalefetin öncüsü ve taşıyıcısı olabilir mi? Nedir bu partinin anlamı ve varoluş nedeni?

Cumhuriyetin kurucu partisi demeyin; bu çok eski bir konu ve CHP en azından 1960’lardan beri zaten defalarca gözle görülebilir biçimde değişti. Bu çizginin hiçbir türü 1950’den beri tek başına iktidara gelemiyor. Sakın “sahillerin partisi”, “yaşam biçimini tehdit altında görenlerin partisi”, “laikliğin savunucusu bir parti” gibi sosyal teorinin kompasında sınırlı bir kavramsal anlamı bile olamayacak açıklamaları öne sürmeyelim; hakikaten ayıp olur. Mesela “hangi laiklik?” sorusu sorulur, “yaşam tarzı ne tür bir sosyal teori kavramıdır?” sorusu sorulur. Elbette ki bu kaygılar gerçektir, mevcuttur ve her gün karşılaşılan, her gün yeniden üretilen kaygılardır; o ayrı. Ancak, sadece bunun üzerine yüzde 25-30 oy alan/alabilecek bir siyasi hareket bina edilemez ve sadece “modern yaşam biçimi tehlikede, bu parti bu yüzden var” diyerek bu boyuta ve tarihi köke sahip, üstelik kendisini dönüştürme dinamiği taşımadığı söylenemeyecek, o kadar da statik olmayan bir oluşum açıklanamaz. Üstelik bu parti bu konuda dahi ısrarlı değil.

Modern olmak, laiklik, özgürlük istemek, aydınlanmacılık... Bunlar bir pakettir ve yurtseverlik ve asgari bir eşitlikçilik olmadan artık bir araya getirilemeyecek bir pakettir. Bir siyasi hareket oradan buradan bir-iki tez alıp, sağcıların hassasiyetlerine de hitap edelim, ABD’yi de yanımıza çekelim vb bir eklektizmle mevcudiyetini sürdüremez.

CHP çok ama çok önemli bir partidir ve yakın geleceğe de, uzak geleceğe de bu partinin alabileceği tutum ve yeniden yapılanma tarzı damga vuracaktır. Neden? Çünkü bu ülkede artık “sağ” denilen siyasi akımlar veridir, dengeye gelmiştir, hangi ideolojik çerçevede kendisini konsolide ettiği ve etmeye devam edeceği anlaşılmıştır. Dengeye gelemeyen, bu nedenle dinamizm taşıyan oluşum CHP’dir. Nasıl? Asıl sorumuz “neden” değil “nasıl”.

Solun ve sağın tek bir ayracı vardır. Çalışan kitleleri temsil etmek, onların taleplerini şekillendirmek ve bazı durumlarda bu talepleri ileri götürmek genel anlamda solculuktur. Sosyal demokrasi çok ileri gitme eğilimi taşıyan bir sol dalganın yükseldiği dönemlerde düzenin sigortası rolünü her ülkede oynamıştır, evet. Ama son 10 ayda yapılanlar bunu da aşmıştır.

CHP bir şekilde sol olacaksa, ki bu mutlaka istenirse “merkez sol” diye içi boş bir ek adlandırmaya da tabi tutulabilir, ilk işi var olan ve var olabilecek muhalefetin büyük çoğunluğunun asgari müştereki olmayı denemektir. Söylediğimi açayım: “Merkez sol” etiketinin anlamı üç şekilde de yoktur: (1) Bu ifade zaten artık sağcılık demektir. (2) CHP zaten doğal olarak merkez soldan daha farklı bir sol olamaz. (3) Zaten merkez soldan uzakta olup da kitlesel bir güç olma potansiyeli taşıyan başka bir sol mevcut değildir. Yüzde 10-15 oy alma potansiyeli olan “radikal” bir sol mu var ki, onunla olan farkın belirtilmesi ihtiyacı oluşsun? Geçelim. Bu tarzda bir iradeciliğe, bir kimlik sabitlemesine ihtiyaç var; çünkü CHP’nin 10 yılı aşan krizi seçmen tercihleriyle açıklanamayacak kadar partiye özel, hem partinin ideolojik bunalımıyla, hem de parti içi dengeler ve kişilerle bağlantılı görünüyor.

Ancak ve ancak, aşikar ve etkisi güçlü sol kanadı olan bir CHP muhalefet olabilir. İktidar olmak ayrı konu. Şu an muhalefet dahi değil. Ve ancak böyle bir CHP her seçimde artan ölçüde bıkkın, inançsız, kerhen oy veren seçmenin mecburiyetten ayakta tuttuğu ‘kimliği belirsiz nesne’ görüntüsünden sıyrılabilir.

Sol bu ülkede tutmuyormuş. Olabilir. Ama önce sol olmayı denemek lazım. Tutup tutmadığını o zaman görürüz. Bu, hem sosyalist olduğunu düşünenler için, hem de CHP için geçerli.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 17.04.2014- 11:23


Kıyıların partisi olmak?
Oğuz Oyan

Türkiye’de merkez sol oyların kıyı illerinde/ilçelerinde toplanmaya başlaması yeni bir olgu değil. Buna bakarak, merkez solu veya CHP’yi kıyılara sıkışmış bir parti, hatta giderek bölge partisi olarak nitelemek ise doğru değil. Daha ileriye gidelim: Orta, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan oy almadan iktidar olunmaz tekerlemesi ne kadar geçerli?

Önce bir demografik saptama: Türkiye nüfusu gitgide kıyısallaşıyor; nüfusun giderek büyüyen bir bölümü kıyı illerinde ve bunların kent merkezlerinde birikiyor. Marmara, Ege ve Akdeniz’e kıyısı olan bütün iller göç alıyor. Göç veren Orta, Doğu ve Güneydoğu illerine Karadeniz illerini de eklemek gerekli. Doğurganlık oranı göç veren illerde genelde yüksek olduğundan ve göç ettikleri bölgelerde yüksek doğurganlığı bir süre devam ettirdiklerinden, kıyı bandında erken yerleşikler ile yeni gelenler arasındaki ağırlık dağılımı da yeni göç dalgalarıyla sürekli değişiyor.

Bu nedenle dinci ve milliyetçi sağ partilerin de kıyılardaki oy tabanı genişliyor. MHP’nin tabanı Orta Anadolu’dan kıyı bölgelerine kayıyor; AKP Türkiye’nin en çok göç alan İstanbul gibi bir metropolünü 20 yıldır elinde tuttuğu gibi, Güney Marmara ve bazı Akdeniz illerinde de başa güreşiyor.

Şimdi ikinci bir saptama: Nüfusun giderek büyüyen bir bölümü kıyı illerinde yaşadığına göre, matematiksel olarak kıyılarda iktidar olan Türkiye’de de iktidar olur. O halde sorun nedir? Sorun, solun kıyılarda da tam iktidar olamamasıdır. Bu, merkez solun Ankara, Eskişehir gibi iller hariç Anadolu’nun iç bölgelerinde oylarının düşük olmasından daha yakıcı bir sorunudur. Kuşkusuz Türkiye’nin her yerinde var olmak, Türkiye’yi yönetme iddiası bakımından, uzun dönemli siyasi istikrar bakımından önemsiz değildir. Ama bu, “kıyıların partisi” küçümsemesini, sadece kıyılara yaslanarak iktidar olunamayacağı çokbilmişliğini haklı çıkarmaz.
Sorun, solun güçlü olduğu kıyı illerinde AKP’ye yaptığı farktan daha fazlasını güçsüz olduğu yerlerde yemesidir. Gene sorun, Antalya gibi dinci muhafazakar görüşlerin ağırlık taşımadığı illerde, bu görüşlerin partisinin iktidar olabilmesidir. İzmir’de Selçuk ve Torbalı gibi ilçelerde yanlış adaylar yüzünden iktidarın kaybedilmesidir. Buralarda CHP’nin ciddi bir siyasi özeleştiriye ihtiyacı vardır.

* * *

Solun, tuzu kuruların oylarına dayandığı nakaratı da esas itibariyle boş bir iddiadır. Yaşam tarzı ile refah düzeyi arasında onyıllar önce var olan koşutluk bugün aynı ölçüde geçerli değildir, hatta bazen karşıtlığa bile dönüşebilmektedir. Dinci muhafazakarlık ortak paydasındaki iktidar/sermaye ittifakının önemli bir zengin tabaka ürettiğini, bunların yaşam tarzı bazı geri özellikler taşısa bile lüks tüketim alışkanlıkları ve gösteriş eğilimleri bakımından toplumun ortalamasını aşan bir refah düzeyini temsil ettiklerini görmezden gelemeyiz. Son seçimlerde 12 milyon 900 bin oy almış bulunan CHP’nin sadece seçkinlerin partisi olduğuna dair “boş görüşler” üzerinden analiz yapamayız. (Türkiye’nin bu kadar seçkini olsa herhalde dünyadaki göreli konumu çok farklı olurdu).

Türkiye’de sol, toplumun her kesiminden oy almaktadır. Göreli önemleri kuşkusuz farklı olabilir, ama bunların ağırlıklı bölümü orta-alt, orta ve alt gelir gruplarıdır; emeğiyle geçinenler ve bunların emeklileridir. Görece daha eğitimli kesimlerin daha yüksek oranda sola oy vermesi ise hayıflanılacak bir durum değildir; marifet, bu kesimlerin oylarını daha fazla alırken düşük eğitimli/düşük yaşam standardında olanların oylarını da arttırabilmektir. Kısacası, kent ve kır emekçisinin ve bunların işsizlerinin oyunu daha çok alabilmektir. Dolayısıyla üretim, istihdam ve bölüşüm eksenli politikalarla bu kitleleri kucaklayabilmektir.

Merkez solun ve sosyalist solun asıl zorlandığı alan, Kürt kökenli seçmenlerin oylarını alabilmek konusundadır. Bu oylar giderek daha fazla dinci siyaset ile etnik siyaset arasında bölüşülmektedir. Batı illerinde birbirlerine oy kaydırmaları/örtülü ittifakları dahi sıradanlaşmıştır. Dinci siyasetin Cumhurbaşkanlığı hesaplarının da bunun üzerine ve kapalı kapılar ardındaki “çözüm” vaatlerine bağlanması, toplumu yeni bir eksende bölecek bir sorun alanı olarak önümüzde durmaktadır.



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Kürt sorunu anketi: Yüzde 35.5 demokrasi, yüzde 5.5 silahlı mücadele... melnur 1 1478 23.08.2021- 02:47
Konu Klasör Yeni sol dalganın dinamikleri farklı... melnur 0 463 18.07.2022- 08:38
Konu Klasör Yüzde birlik farkla evet mi çıkacak! melnur 7 4783 19.04.2017- 09:36
Konu Klasör 14 Mayıs seçimleri, iki sosyalist parti ve iki farklı sosyalist siyaset... melnur 2 528 17.05.2023- 09:03
Konu Klasör CHP ve HDP neden ve nasıl kaybetti? umut 0 2322 03.11.2015- 10:09
Etiketler   CHP,   belediyeyi,   yüzde,   2den,   farkla,   kaybetti
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS