SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 9 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   2   3   4   [5]   6   7   8   >   son» 
Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: solcu
Cevap Tarihi: 18.06.2014- 20:12


Alıntı Çizelgesi: tekyoldevrim yazmış

Ulusalcılık yapılacağına işçi sınıfına sosyalist kuram anlatılacak, teorik bilinçlenme sağlanacak başka nasıl olabilir?



Nasıl? Mahalle kahveleri dolaşılarak işçi sınıfına sosyalizmi anlatmayı mı öneriyorsunuz?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tekyoldevrim
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 17.12.2013
İleti Sayısı: 212
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: tekyoldevrim
Cevap Tarihi: 18.06.2014- 20:13


Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Alıntı Çizelgesi: tekyoldevrim yazmış

Ulusalcılık yapılacağına işçi sınıfına sosyalist kuram anlatılacak, teorik bilinçlenme sağlanacak başka nasıl olabilir?



Nasıl? Mahalle kahveleri dolaşılarak işçi sınıfına sosyalizmi anlatmayı mı öneriyorsunuz?


Neden olmasın?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
munzur
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 19.12.2013
İleti Sayısı: 1.075
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: munzur
Cevap Tarihi: 18.06.2014- 20:14


Alıntı Çizelgesi: tekyoldevrim yazmış

Ulusalcılık yapılacağına işçi sınıfına sosyalist kuram anlatılacak, teorik bilinçlenme sağlanacak başka nasıl olabilir?



Hayal görüyor olmalısınız. İşçi sınıfını baskılayacak her türlü araca sahip olan burjuva egemenliği varken, işçi sınıfının bilinçlenmesi mümkün olmaz. Kaç kez söylendi. Feodalizmden kapitalizme geçildiğinden beri hangi ülkede işçi sınıfı bilinçlendi de ülke idaresini eline aldı? Geçmişi bir kenara bıraksak bile, bugün hangi ülkede işçi sınıfı bilinçlenmiştir ve ülke yönetimini ele geçirmek üzeredir, söyleyebilir misiniz?

Bunlar boş işler. Sovyetlerin yıkılmasından sonra bilimsel sosyalizmi orasından burasından tırtıklamak ve böylelikle işçi sınıfı saflarında görünüp, gerçekte burjuva saflarında olan oportünistlerin marifetleri bunlar. Hiç bir ideolojik alt yapısı olmayanların sosyalizm konusunda gevezelik yapmasına alıştık.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: solcu
Cevap Tarihi: 19.06.2014- 17:38


Alıntı Çizelgesi: tekyoldevrim yazmış

Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Alıntı Çizelgesi: tekyoldevrim yazmış

Ulusalcılık yapılacağına işçi sınıfına sosyalist kuram anlatılacak, teorik bilinçlenme sağlanacak başka nasıl olabilir?



Nasıl? Mahalle kahveleri dolaşılarak işçi sınıfına sosyalizmi anlatmayı mı öneriyorsunuz?


Neden olmasın?



Şaka yapıyor olmalısın. Şakanı ciddi kabul etsek bile böyle sonuç alınacağını umuyor musun? Yoksa solcu maskesiyle kapitalizmin devamından yana sonuçlanacak bir öneri mi bu?




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
yorum2006
[ yorumcu ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.08.2013
İleti Sayısı: 772
Konum: Gizli
Durum: Gizli
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

2 kere teşekkür edildi.
Cevap Yazan: yorum2006
Cevap Tarihi: 20.06.2014- 19:03


Alıntı Çizelgesi: tekyoldevrim yazmış

Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Alıntı Çizelgesi: tekyoldevrim yazmış

Alıntı Çizelgesi: yorum2006 yazmış

Yukarıda zeka yaşı düşük olanların bile anlayacağı gibi yazdım. Tek tek işçiler başkadır, işçi sınıfı başkadır diye.

Komünist partileri de işçi sınıfının en bilinçli kesiminin örgütüdür.



Komünist partiler işçi sınıfının en bilinçli kesimiyse sınıfsız topluma da gerekli yok, işçi sınıfının en bilinçli kesimi işçi sınıfını yönetmeye devam etsin. Bu arada devlette bürokratik bir yapı meydana gelse bile ''o kadar olur'' deyip geçelim. Ne de olsa bilimsel sosyalizmi kitabi biçimde savunmuş oluyoruz!



Sonuçta ne demek istiyorsun? Proletarya devleti olmayacak, devrim olmayacak, kapitalizmde işçi sınıfı kendi kendisini yönetmeyi öğrenecek, sonuçta ne olacak? Kapitalizm altında sosyalizm yaşanacak mı demek istiyorsunuz?



Söylediğim çok açık. Komünist toplumda sınıflar olmayacak ve işçiler kendi kendini yönetecekse, kapitalizm altında işçi sınıfının bilinçlenmesi sağlanacaktır. İşçi sınıfı kendi kaderini eline almadıkça hiç kimse onun adına iktidara el koymaya kalkışmamalı ve kendini sınıfın yerine koymamalıdır. Rusya'da yapılan budur. İşçi sınıfı adına devlete el konulmuş ve ortaya bir başka sömürücü sınıf bürokrasi çıkmıştır. Kalıcılaşan bürokrasi sonunda işçi sınıfını sömürmüştür. Olmaması gerekeni görürsek olması gerekenin ne olduğunu anlayabiliriz.



Yazdıklarınızın Leninizm ile hiçbir ilgisi yok. Sizden ricam "Tek Yol Devrim" nikini kullanmayın. Çünkü söylediklerinizin bu sloganı kullanan grupla hiçbir ilgisi yok. KUlaktan dolma bazı şeyler yazıyorsunuz. Çoğu anti-komünist tezler veya "bürokrasi" gibi zamanında reel sosyalizmi içine sindiremeyen küçük bujuva aydınlarının teorileri. Yani Sovyetler'de bürokrasinin iktidarı vardı, işçi sınıfını sömürüyordu, öyle mi? Nasıl sömürüyordu acaba? Peki, kimdi bu bürokrasi? 1989'dan sonra ne oldu bu bürokrasiye?

İşçi sınıfının bilinçlenmesi konusunda da konuya dışarıdan bakan biri gibi konuşuyorsunuz. Yani siz süpermenler, işçi sınıfına bilinç getireceksiniz. Tüm işçiler bilinçlenecek, sonra da muhtemelen seçim sandığından sosyalizm çıkacak, öyle mi? Bunlar ham hayaldir, realite ile hiçbir ilgisi yoktur.

İşçi sınıfı üretimdeki pozisyonu gereği devrimcidir. Üreten kendisidir. Artı değeri alan ise kapital. Kendisi boğaz tokluğuna çalışıyor, aslan payı kapitaliste gidiyor. İşçilerin çoğu, en bilinçsizi bile, en azından sezgiyle bunu görüyor, anlıyor. Ancak çözümü göremiyor. Bunu anlatmaya gidince de, her türlü metafizik ve anti-komünist şartlanmanın bariyerleri karşınıza çıkıyor. Kimisi ben yolunu bulur kendimi kurtarırım diyor, kimisi kaderimiz bu, herşey Allahtan diyor, kimisi bunu yıkacağız da, yerine ne gelecek, sosyalizm de kötüymüş, bak orada da sömürücü bürokratlar varmış diyor. Yani bilinçlenmenin önünde en büyük engel bu saplantılar, beyin yıkamalar.

Bir de devrim kendiliğinden olmaz. İşçi sınıfı ve emekçilerin partisinin ülkeyi devrime götürecek siyaseti ustalıkla yürütmesi gerekir. Karşı taraf çok örgütlü çünkü, tüm olanaklar ellerinde.   Çok sıkı devrimci militanlardan oluşan kadrolara, son derece bilgili ve deneyimli merkez yönetimine gerek var. Böyle bir parti olmadan düzeni değiştirmek hayaldir. Partisiz iktidarı ele geçirmek de hayal, geçirdikten sonra sosyalizmi kurmak da hayal.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: dayanışma
Cevap Tarihi: 20.06.2014- 21:38


Alıntı Çizelgesi: tekyoldevrim yazmış

Alıntı Çizelgesi: solcu yazmış

Alıntı Çizelgesi: tekyoldevrim yazmış

Alıntı Çizelgesi: yorum2006 yazmış

Yukarıda zeka yaşı düşük olanların bile anlayacağı gibi yazdım. Tek tek işçiler başkadır, işçi sınıfı başkadır diye.

Komünist partileri de işçi sınıfının en bilinçli kesiminin örgütüdür.



Komünist partiler işçi sınıfının en bilinçli kesimiyse sınıfsız topluma da gerekli yok, işçi sınıfının en bilinçli kesimi işçi sınıfını yönetmeye devam etsin. Bu arada devlette bürokratik bir yapı meydana gelse bile ''o kadar olur'' deyip geçelim. Ne de olsa bilimsel sosyalizmi kitabi biçimde savunmuş oluyoruz!



Sonuçta ne demek istiyorsun? Proletarya devleti olmayacak, devrim olmayacak, kapitalizmde işçi sınıfı kendi kendisini yönetmeyi öğrenecek, sonuçta ne olacak? Kapitalizm altında sosyalizm yaşanacak mı demek istiyorsunuz?



Söylediğim çok açık. Komünist toplumda sınıflar olmayacak ve işçiler kendi kendini yönetecekse, kapitalizm altında işçi sınıfının bilinçlenmesi sağlanacaktır. İşçi sınıfı kendi kaderini eline almadıkça hiç kimse onun adına iktidara el koymaya kalkışmamalı ve kendini sınıfın yerine koymamalıdır. Rusya'da yapılan budur. İşçi sınıfı adına devlete el konulmuş ve ortaya bir başka sömürücü sınıf bürokrasi çıkmıştır. Kalıcılaşan bürokrasi sonunda işçi sınıfını sömürmüştür. Olmaması gerekeni görürsek olması gerekenin ne olduğunu anlayabiliriz.


tekyoldevrim'ci arkadaş işçi sınıfının bilinçlenmesi için ne yapıyorsun, onlara ne söylüyorsun merak ediyorum? Bilinçlendirdiğin işçi varsa o işçi o bilinçle ne yapıyor, hayatında nasıl bir değişim oldu söyleyebilir misin?

Milyonlarca işçi ve emekçiyi bu yolla mı bilinçlendireceğiz?



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.994
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 21.06.2014- 21:11


Alıntı Çizelgesi: tekyoldevrim yazmış

Üretim aracını yönetemeyen işçi sınıfsız toplumda kendi kendini ve üretim araçlarını nasıl yönetecek? Böyle bir vargı kabul edildiğinde kendi kendinizle çelişkiye düşmüyor musunuz? Proleter diktatörlük dediğiniz şey işçi sınıfı adına karar veren kliğin devleti yönetmesidir. Bunu işçi sınıfının iktidara gelmesi olarak yorumlayamazsınız. Sovyetlerden hiç mi ders almıyorsunuz? İşçi sınıfının iktidarı aracısız olmadıkça işçi sınıfının iktidarından sözedilemez. Bu yüzden sınıfın bilinçlenmesi ve bu bilincin doğrudan iktidara yansıması gerek. İşçi sınıfını sürekli olarak bilinçsiz olarak değerlendirmek, pratikte onun yönetilebilir bir nesne olarak görmek arzusundan ortaya çıkmakta ve böylece bir diktatörlüğün gerekli olduğuna vurgu yapılmaya çalışılmaktadır. Sizin yapmaya çalıştığınız bu.



''Sizin yapmaya çalıştığınız ne?'' diye de başlanabilir ama siz bu konulara sadece laf olsun, torba dolsun diye girdiğiniz için gereksiz kaçacaktır!

Bakın, sürekli yineleme durumunda kalıyoruz; sosyalizm bilimsel bir ideolojidir. Altını kalınca çiziyorum; bilimsel! Bunun anlamı nasıl ki, evrim konusuna, izafiyet kuramına kulaktan dolma bilgilerle karşı çıkılamıyorsa, çıkılamazsa, sosyalist ideolojiye ve onun temel çıktılarına da bu şekilde, kulaktan dolma bilgi veya önyargılarla karşı çıkamazsınız. Üstelik kendini solcu, sosyalist olarak göstermeye çalışarak hiç karşı çıkamazsınız, çıkmamalısınız.

Bugüne kadar yazdıklarınızdan, sizin sınıfsız ve devletsiz bir toplumu savunmanız dışında dişe dokunur, anlamlı bir yorumunuza hiç rastlamadım. Yaptığınız pek çok yorumun birbiriyle çelişik olduğunu da söyleyebilirim. Şu kadarını söylersek, sosyalist ideolojinin temel çıktıları benimsenmeden sosyalist ideoloji savunulamaz. Savunduğunuzu söylediğiniz sınıfsız ve devletsiz formasyon sosyalist ideolojinin temel çıktıları reddedilerek gerçekleştirilemez. Bu iki farklı tavır çelişkinin daniskasıdır. Bilimseli varken kimse aklına estiği gibi sosyalist ütopya kuramaz, kurmamalı. Marks ve Engels'le   birlikte o ütopyalar çoktan aşıldı ve bilimsel bir temele oturdu. Bunu anlamalı ve içselleştirmeliyiz artık! Sosyalizm gibi bir idealimiz varsa, ya oturup bunun ne olduğunun anlaşılması yönünde çaba harcayacağız, ya da ilgili ilgisiz ahkam kesmeye çalışmayacağız. Ortası gerçekten olmuyor!

Geleceğin ''ya sosyalizm ya da barlık'' olduğunun bilincindeysek ve çubuğun sosyalizm yönünde bükülmesi yönünde bir tavır gösteriyorsak,   sınıfsız, sömürüsüz ve devletsiz bir formasyonun ancak sınıf mücadelesinden geçtiğini, özel mülkiyetin kaldırılmasının ön koşul olduğunu bilmek durumundayız. Bunun neden böyle olduğu Marks'ın kapitalizm çözümlemeleri ve bilimsel çalışmalarıyla sabittir. O zaman bir sosyalist için bugün alınması gereken tavır budur. İşçi sınıfından yana olacağız, özel mülkiyete karşı olacağız! İşçi sınıfından yana olmak, işçilerin tek tek tarihsel çıkarlarının bilincine varmasını sağlayacak ''özel çalışmalar''dan geçmez. Böyle bir şey mümkün değil. Sınıflı toplumlarda, ve özellikle kapitalizmin geliştiği toplumlarda burjuvazinin işçi sınıfı ve emekçi halk üzerindeki baskısı ekonomik ve toplumsal olanın dışında daha da yoğun olarak ideolojiktir. Burjuvazinin bu ideolojik baskısı karşısında komünist propaganda ve ajitasyon sınıfı kitlesel biçimde tarihsel çıkarlarının farkına varmasını sağlayamaz. Komünist(öncü) partiye onun için ihtiyaç vardır. Komünist (öncü) partiler de bu nedenle sınıfın sınıflı toplumda edinemeyeceği (sınıfsal) aklı temsil eder. Partinin devrimdeki öncülüğüne bu yüzden ihtiyaç vardır.

Bu konular sosyalist ideolojinin temel çıktıları, bilimsel tezleridir. İstediğiniz kadar sınıfsızlıktan ve devletsiz bir toplumdan söz edin, bu çıktılar benimsenmemişse, savunduğunuz Marks öncesi ütopyalar olmaktan öteye geçmez. Bu kadar da değil. Özel mülkiyet kaldırılmadan sınıfsızlık hayal demiştik, bunun için de siyasal devrim sosyalist olmanın bir başka temel ilkesidir. Ulusal ölçekte siyasal devrim perspektifi olmayan birinin bu konularda söyleyeceği her şey de, ütopyadır, gevezeliktir. Siyasal devrim, işçi sınıfının iktidarı burjuvaziden almasıdır. Toplumsal devrimler ancak bu süreçten sonra gerçekleştirilebilir. Özel mülkiyetin kaldırılması için siyasal devrim ne kadar gerekliyse, işçi sınıfı ve emekçi halkın kapitalizm altında (kitlesel olarak) edinemeyeceği sınıfsal bilinci edinebilmesinin de bir aracıdır. Kısaca, sizin işçi sınıfının kapitalizm altında bilinçlenmesi gerektiği söyleminiz gerçekte ( farkında olmasanız bile) siyasal devrimden uzaklaşmanın ve onu reddetmenin bir argümanı haline gelmektedir. Bu durumda, siyasal devrim perspektifinden yoksunluk ise sınıfsız ve devletsiz bir gelecek düşüncesini de iflah olmaz bir ütopyaya dönüştürür.

Bunlar da yeterli değil. Marks'ın ''en büyük buluşum''dediği, Lenin'in önemini sürekli vurguladığı proletarya diktatörlüğü olmadan da sınıfsız ve devletsiz bir formasyona varılamaz. Proleter diktatörlük sınıfsal özü proletarya olan işçi sınıfı devletidir. Kapitalizm altındaki her çeşit devlet biçimi nasıl ki, özde sınıfsal bir baskı mekanizmasıysa, sosyalizmdeki devlet de bir baskı mekanizmasıdır ve biçimsel farklılıklar bir yana bu baskı da sınıfsaldır ve proletaryadan burjuvaziye yöneltilmiştir.

( Kulaktan dolma bilgilerle SSCB'deki devlete yönelik eleştirilerle bütün bu temel çıktıların reddi, bilimsel sosyalizmin reddi anlamına gelir. SSCB sosyalistlerin tarihidir. Doğrusu, yanlışı ile SSCB'yi sahipleniriz, uygulamadaki hatalarından dersler çıkartır, bir sonraki deneyimde bunların yapılmamasına çalışırız. Bütün   bunlar başka tartışma konularıdır. Bir kuramın yıkılabilmesi veya reddi, o kuramın yine teoride yanlışlığı ile mümkün hale gelir. Sosyalist ideolojinin bilimsel dayanakları hala dimdik ayakta. Hala temel sınıflar var, hala sömürü var ve hala devlet değimiz mekanizma özde bir sınıfsal baskı mekanizması. Bunlar var olduğu sürece bilimsel sosyalizm de hep varolmaya ve insanlığın gelecekteki ideali olmaya devam edecektir.)

Bakın, Sn. tekyoldevrim; Şu kısa özet, bilimsel sosyalizmin temel çıktılarıdır, bir anlamda abece'sidir. Bütün bunlar bir bütünlük ve tutarlılık içinde savunulmazsa sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya asla mümkün olmayacaktır. Bilerek ya da bilmeden kapitalizmin saflarına savrulmuş herhangi birinin sosyalizm düşmanlığı/karşıtlığını anlarım, ama sosyalizmden, Marks'tan, Engels'ten ve sınıfsız, sömürüsüz bir dünyadan söz ediyorsak, bilimsel sosyalist ideolojiyi tüm çıktıları ile birlikte bütünlüklü bir şekilde savunmak durumundayız. Yoksa, gerisi gevezeliktir, ego tatminidir.

Başka şey değil!



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
tekyoldevrim
[ .... ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 17.12.2013
İleti Sayısı: 212
Konum: Gizli
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: tekyoldevrim
Cevap Tarihi: 22.06.2014- 18:33


Bir soru soracağım, Engels bir kitabında, ''özel mülkiyetin kaldırılması devletin son eylemidir'' demiş ve sonra devletin sönümleneceğini söylemiştir. Bu açık uyarıyı, SSCB'deki devletin bürokratik niteliğiyle birleştirdiğimizde devlet konusunun tümüyle gözden geçirilmesi gerekmiyor mu? Yola, ne kadar iyi niyetlerle çıkılırsa çıkılsın, devletin var olduğu bir yönetim biçiminde bürokrasinin de olacağını varsaydığımızda bu bürokrasi kalıcılaşacak ve toplumun üzerinde bir baskı ve sömürü aracına dönüşecektir. Bunu önlemenin yolu işçilerin bilinçlenmesi ise, bu bilinçlenmeyi devrim sonrasına bırakmak demek bürokrasinin insafına terketmek demektir. Böyle bir düşünce idealist bir tavır değil mi? ''Devletin sınıfsal özü'' de bu bakış açısına göre fazla Polyannacılık haline gelmiyor mu? İşçileri kurtarmayı bir argüman haline getirmektense, önce işçileri bilinçli birey haline getirmek ve bürokrasi karşısında güçlü kılmak neden yanlış olsun?



Yeni Başlık  Cevap Yaz
 Toplam 9 Sayfa:   Sayfa:   «ilk   <   2   3   4   [5]   6   7   8   >   son» 



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Sosyalizm ve devlet... melnur 7 4385 06.10.2018- 10:25
Konu Klasör Devlet ekseninde anarşizm ve sosyalizm melnur 2 4858 27.01.2016- 17:46
Konu Klasör Yapısalcı bir gözle devlet, iktidar, sosyalizm... melnur 0 689 11.01.2022- 09:05
Konu Klasör Ulus devlet-kapitalist devlet farkı üzerine... melnur 4 3084 14.12.2019- 08:39
Konu Klasör sosyalizm ile reel sosyalizm arasında ne fark var yura 5 14158 23.03.2014- 12:22
Etiketler   Sosyalizm,   devlet.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS