SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Büyük Zafer'in fotoğrafı 69 yaşında           (gösterim sayısı: 3.784)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

36 kere teşekkür etti.
50 kere teşekkür edildi.
Konu Yazan: melnur
Konu Tarihi: 30.04.2014- 16:15


Büyük Zafer'in fotoğrafı 69 yaşında


Resim Ekleme
 

Sovyet halklarının Nazi faşizmine karşı destansı direnişinin ve Büyük Zafer'inin simgesi haline gelmiş olan Reichtag'ta dalgalanan kızıl bayrak 69 yaşına girdi.

(soL - Haber Merkezi) İkinci Dünya Savaşı'nda Nazi ordularına karşı kahramanca bir direniş gösteren Sovyet halkları, Berlin savaşının ardından Hitler ordusunu dize getirmişti. Büyük Zafer'in simgesi ise, Reichtag binasının üzerindeki bir Sovyet askerinin elinde dalgalanan o meşhur fotoğraf karesi oldu.

Yevgeny Khaldei tarafından 30 Nisan 1945 tarihinde çekilen fotoğraf, bugün 69 yaşına girdi.

Berlin muharebesi, İkinci Dünya Savaşı'nın en zorlu sahnelerine tanık oldu. Sovyet askerlerinin sokak sokak ve bina bina savaştığı, günlerce süren ve binlerce kayıp verilen muharebenin sonunda, Nazi ordusunu bozguna uğratan Sovyet ordusu Berlin'i teslim aldı.

30 Nisan 1945'te saat 22:40'da Sovyet askerleri Reichtag binasının tepesine kızıl bayrağı yerleştirdi. Ancak o saatte havanın karanlık olması nedeniyle fotoğraf çekimini yapamayan Khaldei iki gün sonra aynı sahneyi tekrar ettirerek fotoğrafladı. Sovyet askerleri bu defa 2 Mayıs'ta Reichtag binasının tepesinde Sovyet kızıl bayrağını Büyük Zafer'i ilan ettiler.

O günden bu yana, halkların faşizme karşı mücadelesinin ve insanlığın en büyük zaferlerinden birinin simgesi olan fotoğraf, dünya üzerinde yüzbinlerce kopya çoğaltıldı.

Resim Ekleme

http://haber.sol.org.tr/enternasyonal-gundem/buyuk-zaferin-fotografi-69-yasinda-haberi-91747



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 09.05.2021- 07:34


Barışın sabahı

Artık tüm halklar Hitlercilerin ne yaptığını biliyorlar. Yaptıkları; insan onurunun ezilmesi, kâbus ve vahşetten ibaretti. Artık tüm halklar Kızıl Ordunun onları ne tür kaderden kurtardığını anlıyor.

İLYA EHRENBURG

Resim Ekleme

10 Mayıs 1945 günü Pravda'da yayınlanan yazıyı okurlarımıza sunuyoruz.
Çeviri: Aziz Seçilmiş


Sonunda! Önümüzde bir heyula, mermer heykel değil; önümüzde sıcak, canlı, yağmur ve güneşin altında solmuş, yolların tozlarından ağarmış gömlekli, göğsünde aldığı yaraların bandıyla en güzel ve en sevgili zaferimiz duruyordu.

Son top atışları dindi ve uzun yıllar sonra Avrupa en büyük armağana, sessizliğe kavuştu. Anneler uzun süre sonra rahatça çocuklarını sevebiliyorlar, artık beşiklere ölümün gölgesi düşmüyor. Artık tank paletleri altında çiğnenmeyecek çiçekler açılıyor, tohumlar bitiyor ve söğütler yükseliyor. Bu sabahın alışılmamış sessizliğinde milyonlarca heyecanlı kalp barışı selamlıyor.

Kızıl Ordu, insanlığı ölümcül tehlikeden kurtardı. Bu saati faşistlerin işlediği vahşetin manzaralarıyla karartmayacağım – ki buna ihtiyaç da yok- bazı acılar vardır ki hayattan uzun sürerler. Biz yaşadığımızı unutmayacağız, bu bize barışın sunduğu kefalettir. Bu barış, nöbetteki Stalingrad askerlerinin geleceklerini korur. Bu barış hiçbir şeyi unutmadı ve faşizmin sonunun yakın olduğunu biliyor.

Son Alman faşistleri tıpkı sıçanlar gibi Berlin’in yer altında, çatlaklarda ve borularda saklanıyordu. Bu manzaranın derin bir anlamı var. Aydınlığın zaferiyle sarsılan vebalı sıçanlar ellerinden geldiği kadar geceyi uzatmaya çalışıyorlar. Eski ve yeni dünyanın yeraltından hala dişlerini gösteriyorlar, cırlıyorlar ve zehirlerini saçıyorlar. Fakat onlara kurtuluş yok; insanların içinde aydınlığa, gerçeğe ve akla olan özlem dolup taşmaktadır.

Artık tüm halklar Hitlercilerin ne yaptığını biliyorlar. Onların yaptığı; insan onurunun ezilmesi, kâbus ve vahşetten ibaretti. Artık tüm halklar Kızıl Ordunun onları ne tür kaderden kurtardığını anlıyor. Bizim barışsever, bizim iyilik dolu halkımız insanların ezilmemesi için büyük bedel ödedi. Dört yıl boyunca köylüler ve metal dökümcüler, inşaat işçileri ve ziraatçılar, madenciler ve öğretmenler, ormancılar ve makine mühendisleri, taşçılar ve öğrenciler; barış dolu emeğine aşık olan insanlar, kana susamış işgalcilere karşı kahramanca savaştı. Ülkemize dünyanın en güçlü ordusu saldırdı. O yazı hatırlıyoruz; düşman tanklarının cızırtısını ve köylü arabalarının ağlamasını, Smolensk yollarını, çocukların kanlarını ve ‘’dayanacağız!’’ yeminini hatırlıyoruz. Biz dokuz yüz kırk birin yazını, yavşanın acı kokusunu, o acıyı ve ‘’tekrar geleceğiz!’’ yeminlerini hatırlıyoruz. Sovyet insanları kader onlara kolay kurtuluşu sunarken boyun eğmeyip öldükleri için kazandılar. Berlin’e, düşen birinin yerine hemen başka biri geçtiği için gelebildik. Berlin’e, Sovyet askerleri ana yurtlarının her tepesini her çukurunu savunduğu için gelebildik. Berlin’e, Moskova’nın önlerindeki bahçeleri, Leningrad’ın banliyölerini, Sivastopol’ün taşlarını gördüğümüz için gelebildik.   Stalingrad Traktör Fabrikası, Kursk savaşı, partizanlar ve ‘’Genç Muhafız’’ kadınları,   çorak arazilerden yükselen fabrikalar ve kahraman halkımızın dört yıllık mücadelesi sayesinde Berlin’e gelebildik. Almanya’nın büyük gücüne karşı teke tek uzun süre boyunca savaştık. Rus asker Don’da acıyı içmeseydi, Spree’ye kadar ulaşamasaydı Kanadalı çiftçinin çocuklarına yahut Parisli işçiye ne olurdu? Biz sadece yurdumuzu kurtarmadık; biz insanlığın ortak kültürünü, Avrupa’nın beşiğini ve onun kadim taşlarını, onun emekçilerini, müzelerini ve kitaplarını kurtardık. Eğer İngiltere yeni bir Shakespeare’i doğurursa, Fransa’da yeniden aydınlanmacılar çıkarsa, eğer biz insanlığa yeni bir Tolstoy’u armağan edersek, parlak geleceğin umutları gerçek olacaksa tüm bunlar özgürlük askerlerinin binlerce fersah geçip karanlığın şehri üstünde özgürlüğün, kardeşliğin ve aydınlığın bayrağını dalgalandırdıklarındandır. Dünyayı kaplayan o karanlık gecenin sınırının olmadığını sanıyorduk fakat o sınır vardı. O sınır Sovyet bilinci ve Sovyet vicdanıydı. Kitapları yakan faşistleri kim yendi? Leningrad ve Moskova’nın matbaacıları yendi. Çocuk katillerinden kim hesap sordu? Çocuk kreşlerini kuran Sibiryalılar ve Belaruslar sordu. Faşizmi kim devirdi? İbadeti kardeşlik, barışçıl emek ve tüm emekçilerin dayanışması olan bir halk devirdi.

Yugoslavlar, Lehler ve Çekler, topraklarında Sovyet kardeşlerinin mezarlarını görüyorlar ve onlara özgürlüğü kimin verdiğini biliyorlar. Topraklarımızdan uzakta; Paris’te, Oslo’da, Brüksel’de ve Milano’da da insanlar, Avrupa’yı esir etmek isteyenlere en korkunç darbeyi vurduğu için Kızıl Ordu’ya minnettarlar. Cesur müttefiklerimiz bizimle omuz omuza savaşıyordu ve sadakat ihaneti yendi ve faşist Almanya teslim oldu.

Tüm halklar için bu güneşin altında yer var. Faşizm hastalığından arınan Alman halkı da varlığını sürdürecek. Fakat bu saatten sonra göğün altında faşistlere yer yoktur; bu bizim yeminimizdir, muzafferlerin yemini. Özgür insanlar, biz kimseyi esir kılmak istemiyoruz. Almanları köleleştirmeyi de istemiyoruz. Biz başka bir şey istiyoruz; biz, bu korkunç ülsere sıcak demiri bastırıyoruz, çocuklarımızı o boz vebanın dönüşünden kurtarmayı istiyoruz.

Yeni bir çağ açılıyor; çiftçi ve taşçıların, doktor ve mimarların, bahçıvan ve kitapçıların çağı… Yaralı Avrupa baharın gözyaşlarında yıkanmış şekilde kan revan içinde yatıyor. Yirminci yüzyılı faşistler tarafından itildiği kanlı çukurdan kurtarmak için; bu yüzyılın yaralarını iyileştirip onun mutluluk yolunda tekrar yürümesini sağlamak için büyük bir emek, inat ve moral lazım. Halkımızın cesareti, yeteneği ve vicdanı dünyaya ayağa kalkması için yardım edecek. Bir tek şehirlerin üstündeki karanlık dağılmadı, akılların içindeki karanlık da dağıldı ve bu barış sabahında onurlu şekilde şunu tekrarlıyoruz: ‘’Yaşasın aydınlık!’’

Birçok defa ‘’Vatanının özgürlüğü ve bağımsızlığı adına düşen kahramanlar yaşasın!’’ yüce sözlerini duyduk. Yeşil ve yakut roketlere bakarken hayatın kısalığını, halkın yolunu aydınlatanları düşünüyorduk. Ölüler ölümsüzdür. Mezarları ister Kafkasya’da ister Alplerde olsun, her geçen yolcu bu kabirlerin önünde aldığı nefesin bedelinin burada yatanlar tarafından ödendiğini bilerek şapkasını çıkarıyor. Uzun yıllar sonra çocuklar o büyük acılarla dolu şanlı günleri yaşamlarının kaynağı olarak görecekler; çünkü düşenler çocuklarını ve torunlarını kurtarmak için düştüler.

Bu barışın sabahında bir insan aklımızda, o insana herkesin gözleri yöneliyor. Mesele o insanın askeri dehasında veya fırtına esnasında gemiyi kurtarabilen kaptanın gösterdiği kararlığında değil. Stalin bizim için daha fazlasıdır. O; her birimizin acısını bizimle yaşadı, her birimizle beraber savaşıyor ve kazanıyordu. Onun askeri paltosunun altında yalnız onun kalbi atmaz; orada iki yüz milyonun kalbi atar. Bu yüzden de Stalin’in ismi bizim ve tüm dünya içim gecenin sonu ve mutluluğun ilk sabahı demek.

Çok yakında kocalar eşlerine sarılacak, oğullar annelerine sarılacak. Kanın aktığı ve ateş fırtınalarının estiği Ponar’da, Korsun’da ve Mga’da ovalar yeşerecek. Böylesi mutluluğu anlatmak için hiçbir sözlükte kelime bulunamaz.

Zafer senindir, Anayurdum!


https://haber.sol.org.tr/haber/barisin-sabahi-304574



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 09.05.2021- 09:19


Nazi faşizmine karşı Stalin'in zafer konuşması: Özgürlük için canını verenlerin ebedi zaferine!

Hitler faşizmi tarihin çöp sepetine atıldığında Stalin, 'Düşmana karşı mücadelede düşen kahramanların ve halkımızın özgürlüğü ve mutluğu için canını verenlerin ebedi zaferine!' diyecekti.


Resim Ekleme

Bundan 76 yıl önce Sovyet halkları, birlikte mücadele edildiğinde tarihin gördüğü en korkunç savaş aygıtının bile bozguna uğratılabileceğini göstermişti.

Zaferin mimarı Sovyet halklarının önderi Stalin'in "Zafer Günü" yaptığı konuşmasının çevirisini bir kez daha soL okurlarıyla paylaşıyoruz:

"Yoldaşlar! Kadın ve erkek yurttaşlar!

Almanya’ya karşı büyük zafer günümüz geldi. Kızıl Ordu’ya ve müttefiklerimizin kuvvetlerine diz çöktürmeye çalışan faşist Almanya, mağlup olduğunun farkına vardı ve koşulsuz teslim olduğunu ilan etti.

Mayıs’ın yedisinde ön protokol yapılarak Rheims şehrinde teslim olma anlaşması imzalandı. 8 Mayıs günü Alman Üst Komutası, Müttefik birlikler Sovyet başkomutanlık temsilcileri huzurunda 8 Mayıs saat 24:00’da yürürlüğe girmek üzere Berlin’de teslimiyet anlaşmasını imzaladı.

Alman elebaşlarının antlaşma ve mutabakatları paçavra olarak gören tutumlarından haberdar olarak, sözlerine güvenmek için hiçbir nedenimiz yoktu. Fakat, bu sabah, teslimiyet anlaşmasının baskısı altında, Alman güçleri silahlarını bırakmaya ve topluca teslim olmaya başladılar. Bu artık önemsiz bir kağıt parçası değildir. Bu Almanya’nın silahlı kuvvetlerinin hakiki teslimi oluşudur. Çekoslavakya’da hala bir Alman grubunun teslim olmaktan imtina ettiği doğrudur. Ama Kızıl Ordu’nun onları yola getireceğine güveniyorum.

Şimdi Almanya’nın nihai mağlubiyetinin bu tarihi gününde bütün haklılığımızla söylebiliriz ki, Alman emperyalizmine karşı halkmızın büyük zafer günü gelmiştir.

Anavatanımızın özgürlüğü ve bağımsızlığı adına yaptığımız büyük fedakarlıklar, savaş nedeniyle halkımızın maruz kaldığı sayılamayacak yoksunluklar, cephe gerisinde ve ötesindeki çarpıcı işler, anavatan sunağında yerini almış, beyhude olmadan, düşmana karşı kesin zaferle taçlanmıştır. Slav halklarının varoluşu için çağlardır sürdürdüğü mücadele Alman işgalciler ve Alman tiranlığına karşı zaferle sona ermiştir.

Bundan böyle halkların özgürlüğünün yüce sancağı ve halklar arasında barış Avrupa üzerinde dalgalanacaktır.

Üç yıl önce Hitler Sovyetler Birliği'nden Kafkasları, Ukrayna'yı, Belarusya'yı, Baltıkları ve başka bölgeleri kopararak onu parçalamayı da içeren emellerini herkese duyurmuştu. Açıkça “Rusya’yı bir daha asla doğrulamayacağı bir biçimde yok edeceğini” söylemişti. Bu üç yıl önceydi. Fakat, Hitler’in çılgınca fikirleri gerçekleşemedi- savaşın gelişimi bu fikirleri dört bir yana savurdu. Aksine Hitlerin deli saçmalarının tam tersi vuku buldu. Almanya tamamen yenildi. Alman güçleri teslim oluyor. Sovyetler Birliği ne parçalanmış ne de Almanya’nın mahvını seçmiş olsa da zaferi kutluyor.

Yoldaşlar! Büyük Yurtsever Savaş nihai zaferimizle sonuçlanmıştır. Avrupa’daki savaş süreci sona ermiştir. Barışçıl gelişim süreci başlamıştır.

Sevgili erkek ve kadın yurttaşlarım, sizi zaferimiz için kutluyorum.

Anavatanımızın bağımsızlığı ve düşmana karşı zaferimizi sağlayan Kızıl Ordumuzun kahramanca zaferine şan olsun!

Muzaffer halkımıza, büyük halkımıza şan olsun.

Düşmana karşı mücadelede düşen kahramanların ve halkımızın özgürlüğü ve mutluğu için canını verenlerin ebedi zaferine!"


https://haber.sol.org.tr/haber/nazi-fasizmine-karsi-stalinin-zafer-konusmasi-ozgurluk-icin-canini-verenlerin-ebedi-zaferine



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
melnur
[ Gelenek ]
Kurucu
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 02.08.2013
İleti Sayısı: 10.955
Konum: İstanbul
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

50 kere teşekkür edildi.
36 kere teşekkür etti.
Cevap Yazan: melnur
Cevap Tarihi: 12.05.2021- 06:09


9 Mayıs: AB faşizmi mezarından çıkartma, Rusya sosyalizmi unutturma çabasında

SSCB'nin dünyayı Nazi teröründen kurtarmasının 76. yıl dönümünde AB faşizmin ezilmesini unutturma gününü, Rusya'ysa sosyalizmsiz bir Sovyetlerin zaferini kutluyor.

Resim Ekleme

KAYA EMRE UZMAY

İnsanlık tarihinin gördüğü en büyük tehditlerden biri olan faşizmin aldığı büyük yenilginin bugün 76. yılını kutluyoruz; 1945 yılının 8 Mayıs gününün son saatlerinde Berlin faşistlerden temizlenmiş, Nazi rejiminin kalan temsilcileri teslim olmuş ve Hitler öleli günler geçmişti. Ancak insanlığın faşizme karşı zaferinden on yıllar sonra kolektif olarak Batı kapitalizmi bu dönemin ve yapılan fedakârlıkların unutulması için bir çabaya girişmiş durumda. Almanya'da faşizme dair her şey eğitim müfredatlarından çıkartılırken, AB kolektif olarak II Dünya Savaşı hiç olmamış gibi davranarak uygun gördüğü alanlarda faşizmin tekrar palazlanmasını sağlamakta.

Avrupa'da 9 Mayıs kutlamaları (Almanya'da 8 Mayıs) resmi olarak terk edilirken bu tarih AB sermayesi tarafından faşizmin yenilgisinin unutulması namına "Avrupa Günü" olarak revize edildi. Sözde "Avrupa Günü" tam olarak 9 Mayıs'a denk getirilirken bu yapay tarihin iddia edildiği gibi bir "Avrupa halkları arasında birlik"le yakından uzaktan ilgisi bulunmuyor; Avrupa sermayesi bu tarihte Alman ve Fransız kömür-çelik sermayedarlarının tek bir otorite altında birleşmeleri önerisini kutluyor. Bu atılan adım sadece faşizmin yenilgisinin kutlanmasını terk etmek anlamına gelmiyor, onu ortadan kaldıran Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin tarihten silinmesi, sosyalizmin başarılarının unutturulması manâsına geliyor. Faşizmin yaşattığı terörün ve yenigisinin unutulmasıysa bu karanlığın tekrar ortaya çıkması için sunulan en büyük fırsat.

Faşizmin tekrar canlan(dırıl)masıysa sermaye için büyük imkânlar yaratıyor: Kitlelerin apolitikleşip aşırı sağcı komplo teorilerine sarılması, toplumun tepkisinin sefaletlerinin asıl sorumlusu olan sermaye sınıfından sapıp göçmenlere yönelmesi, düzen değişikliği taleplerine karşı kullanılacak çetelerin oluşması, faşist işgalcilik macerasının unutulması sayesinde tekrar savaş çığlıklarına başlama fırsatı... Faşistler ve komplo teorileri, Almanya'daki Querdenker gibi elbette düzen için zaman zaman ayakbağı olabiliyor, ancak artıları göz önünde bulundurulduğunda düzen için kompanse edilebilen bir sorun, üstelik faşistlerin her hareketi takip altına alınmışken.

Almanya'da ve Avusturya'da özellikle pandemi sırasında maske ve kısıtlama karşıtlığıyla popülerleşen Querdenker hareketi faşizan ajandasının bilinmesine karşın herhangi bir şekilde engellenmiyor, göçmenleri korkutmak için Chemnitz'de 2018'de yaşandığı gibi naziler sokaklara dökülüyor ve faşizm düzenin kendisine çizdiği çerçevede yaşamaya devam ediyor.

'Sovyet işgali ve komünizme karşı Avrupa medeniyetinin savaşı'
Nazilerin savaş sırasında kullandıkları argümanlardan biri olan 'Komünizme karşı Avrupa medeniyetini savunmak' AB için hâlâ güncel bir slogan. Nazi Almanyası Propaganda Bakanlığı'nın işgal ettiği topraklarda bastırdığı posterlerde yazılı olan sloganlar Avrupa Parlamentosu'nda "sosyalizm tehdidine" karşı sürekli dillendiriliyor: II. Dünya Savaşı sonrasında (genelde AB nezlinde II. Dünya Savaşı'nın yaşandığı olgusu görmezden geliniyor) "Sovyet İşgali sırasında komünizmin işlediği suçlar" düzenli olarak gündeme getirilip kınanıyor, yeni kararlar kapsamında tekil olarak barış yanlısı kurumlar ve komünist partiler üzerine yeni yasaklar getiriliyor, basın üzerindeki baskılar arttırılıyor. Estonya, Letonya gibi ülkelerde komünist partiler fiili olarak yasaklanırken Polonya'da komünistler üzerindeki baskılar yobaz PiS hükümeti tarafından havadan sudan bahanelerle arttırılıyor, Çekya'nın işgalden kurtulmasına adanmış anıtlar yıkılıyor.

Avrupa'nın düzen siyaseti kıtanın faşizmden kurtulmasına ve SSCB'ye çamur atarak bir taşla iki kuş vurmuş oluyor; komünistler üzerindeki baskıyı arttırırken Sovyetler'le özdeşleştirdiği 'yeni saldırgan' Rusya'ya karşı izlediği dış politikaya bir tarihsel meşruluk yaratmış oluyor. Avrupa Parlamentosu'nun komünizmi fiili olarak yasaklama girişiminin "Nazi, komünist ve diğer totaliter rejimler tarafından yapılan saldırganlık eylemlerini yasaklama" olarak anılmasıysa AB egemenlerinin bu konudaki tutumunun iki yüzlülüğünü ortaya koyuyor. 2019 yılının sonlarında İngiliz İşçi Partisi, Alman Sosyal Demokrat Partisi'nin grubu sosyal demokratlar, Yunanistan'dan iktidarda olan Yeni Demokrasi ve Almanya'da iktidarda olan CDU'nun parçası olduğu Avrupa Halk Partisi, liberal 'Yeniden Oluşum' grubu ve Boris Johnson'ın partisi Muhafazakar Parti'nin de üyesi olduğu Avrupa Muhafazakar Reformistleri grupları ortak bir bildiriyle söz konusu önergeyi sunmuştu. Önerge fiili olarak Nazilerin kurduğu ve Sovyetlerin özgürleştirdiği Auschwitz gibi toplama kamplarından dolayı SSCB'yi suçlamayı da içeriyordu.1

Önerge kapsamında "komünizmin sembolleri" adı altında ülkelerini faşist işgalcilerden kurtarmak için savaşmış yurtseverler ve Sovyet askerlerine adanan anıtların “Tarihi değiştirmek amaçlı totaliter rejim propagandası”1 oldukları gerekçesiyle kaldırılması ön görülürken hem komünistler Nazi Almanyasıyla (her ne kadar Nazi Almanyası hiç olmamış gibi davransalar da) aynıymış gibi gösterilerek öcüleştirilmiş, hem eski sosyalist ülkelerdeki sosyalizm hafızası silinmiş, hem de mevcut komünist partiler üzerinde baskı arttırılmış oluyordu. Özellikle Siemens, Henkel gibi Alman şirketlerin Naziler tarafından kurulan toplama kamplarından elde ettikleri köle emeği ve muazzam kârlar yanlarına kalırken bu yeryüzü cehennemlerindeki tutsakları kurtaran Sovyetler lekelenmiş oluyor, beraberinde düz faşizm propagandasının da önü açılmış oluyor.

'Kutsal Avrupa Medeniyeti' komünizme karşı elinden geleni ardına koymazken faşizm ve göçmen karşıtlığına karşı mücadeleye nasıl isteksiz olduğunu geçtiğimiz yıl yapılan bir BM oylamasında ortaya koymuştu. BM Genel Kurulu'na sunulan "Nazizm, neo-Nazizm ve çağdaş ırkçılık biçimlerini, ırk ayrımcılığını, yabancı düşmanlığını ve ilgili hoşgörüsüzlüğü beslemeye katkıda bulunan diğer uygulamaların yüceltilmesiyle mücadele" önerisine AB ülkeleri kolektif bir şekilde "çekimser" oy kullanırken ABD ve Ukrayna "hayır" oyu veren iki ülke olarak tarihe geçtiler.2

Resim Ekleme
Nazizm, neo-Nazizm ve çağdaş ırkçılık biçimlerini, ırk ayrımcılığını, yabancı düşmanlığını ve ilgili hoşgörüsüzlüğü beslemeye katkıda bulunan diğer uygulamaların yüceltilmesiyle mücadele
Yeşil: Evet, Sarı: Çekimser, Kırmızı: Redd, Gri: Oy kullanmadı

--------------------------------------------------------------------------------

Nazileri anarak Rusya'ya karşı cepheyi sağlamlaştırma derdindeler
Rusya'yı kuşatma derdinde olan NATO, SSCB'ye karşı geliştirdiği ve Nazilerden miras aldığı anti komünist reflekslerden kolay kolay vazgeçmiş değil. Geçtiğimiz yıllarda NATO Nazilerin Estonya'da kurdukları SS tugaylarını anan bir propaganda videosu hazırlamaktan geri kalmazken3 Batı tarafından Rusya'ya karşı bir ileri karakola dönüştürülen Ukrayna'da faşistler siyaset sahnesinde yerlerini almış durumda. 2014'te gerçekleşen darbeden beri faşistler Odessa'da olduğu gibi komünistlere yönelik katliamların yanı sıra ülkenin doğusunda bulunan Rusya destekli cumhuriyetlere yönelik savaşlarda da ön saflarda yer aldı.

Sadece son bir ay içerisindeyse ABD'nin askeri ateşesi Ukrayna'nın cephede çarpışan düzenli ve paramiliter kuvvetlerine düzenlediği teftişte Ukraynalı neo-nazi çete "Sağ Sektör"e ait bir anıtı ziyaret etti ve "Ukrayna ya da Ölüm" yazan kafataslı bir yama taktı,4 Ukrayna'da 9 Mayıs Zafer Bayramı törenleri "koronavirüs" gerekçesiyle yasaklandı ve Kiev'de nazi tugayı "14. Waffen-Grenadier-Division der SS" için anma düzenlendi.

Rusya'yı sıkıştırma gündemi Batılı müttefikler tarafından güncellendikçe Rusya'yı mirasçısı olarak gördükleri SSCB'ye karşı savaşan faşistlerin yüceltilmesi artıyor.

Zafer'in Rusya cephesi: Sosyalizmsiz bir Sovyetler

Öte yandan Batı'nın kolektif anti-komünizmine Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanlığı nezdinde cevaplar gelmekte genellikle geç kalınmıyor. Avrupa'da Kızılordu anıtları birer birer kaldırılırken Rusya buna uluslararası alanda itiraz eden tek ülke konumunda. SSCB'ye karşı üretilen yalan ve dezenformasyonları çürütme konusunda medya kurumlarını seferber etmekten çekinmeyen Rusya, bu anti-komünist akımı sadece ucu Sovyet geçmişine dokunduğunda karşısına alıyor.

AB ve ABD'nin müdahaleci ajandasının bir tarafı olarak Rusya bazında SSCB'yi hedef almasına paralel olarak Rusya da aynı şekilde realpolitikin bir parçası olarak SSCB'nin kazanımlarını sahipleniyor; Batı Sovyetlerle özdeş gördüğü bir "sıcak denizlere inmeye çalışan", "yayılmacı Rus ayısı" resmederken Rusya'ysa diğer ülkelerle olan ilişkilerini dünyayı faşizmin zincirlerinden kurtaran Sovyetlerin mirasına atıfla resmediyor; askeriyede Sovyet sembolleri kullanılıyor, Suriye ve Küba gibi kuşatma altındaki ülkelerle kurulan ikili ilişkilerde SSCB dönemi dayanışmaya vurgu yapılıyor ve her 9 Mayıs günü eski Sovyet Cumhuriyetleri'yle bir tören düzenleniyor. Ancak bu adımlar bir sosyalist dış politika ya da düz bir 'ostalji'5 değil. Bu yılki 9 Mayıs törenleri öncesinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in diğer eski Sovyet ülkelerine yönelik yayınladığı mesajda ülkelerin "liderine" ve "halkına" kutlama yöneltilirken bu durum Ukrayna ve Gürcistan söz konusu olunca sadece "halkına" yönelik bir kutlama oldu. Öte yandan Gürcistan'ın bağımsızlığını tanımadığı Abhazya ve Güney Osetya devlet başkanları Putin'in eski SSCB ülkelerine yönelik kutlama listesinde kendilerine yer buldu. Burada her ne kadar Gürcisan'la Ukrayna'nın güncel iktidarlarının SSCB dönemine olan bakış açılarının payı olsa da bu tek unsur değil; Abhazya savaşında Gürcistan ve Rusya doğrudan karşı karşıya gelirken Batı'yı arkasına alan Ukrayna'ysa fiili olarak Rusya'yla bir karşılaşma planları içinde.      

Moskova'da yapılan 9 Mayıs törenlerinde kızıl bayrak dalgalanmaya devam etmesine karşın Ermenistan ve Azerbaycan bu törende yan yana yürüyüp ertesi yıl sıcak çatışmaya girebiliyor, ya da Kazakistan Orak-Çekiçli semboller ve madalyalar takan askerlerini Kızıl Meydan'da yürütürken ülkedeki grevi gerekçe göstererek komünist partiyi yasaklayabiliyor.6

Öte yandan bu törenlere damgasını vuransa Rusya'nın diğer eski Sovyet ülkeleriyle olan ilişkisinde öne çıkartmaya çalıştığı gibi, insanlığın en büyük başarılarına imza atan SSCB'nin Rusya tarafından devam ettirildiği mesajı. Bu retorik Rusya'nın Sovyetlerden devraldığı bilimsel kurumlarda geliştirdiği ancak bir varlık fonu "CEO"su tarafından dünyaya dağıtılan aşısına verdiği isimde (Sputnik V) bile söz konusu.

Rusya her ne kadar Sovyetler'in devamı üzerinde bir iddiaya sahip olduğunu öne sürse de ülkenin iktidarı ve elitleri komünizme, işçi sınıfına ve bolşeviklere olan nefretlerini gizlemiyor. Geçtiğimiz aylarda gözünü emekli maaşlarına diken Putin ülkede özellikle komünistlerden büyük bir muhalefetle karşılaşmıştı.

Benzer bir şekilde 2012 yılında Putin Büyük Sosyalist Ekim Devrimine yönelik öfkesini Bolşeviklere "vatan haini" diyerek dile getirmişti.7 Stalin hakkında da çelişkili demeçlerde bulunan Putin'in aksine ülkenin burjuvazisi bu öfkesini gizlemiyor.

Ülkenin önde gelen oligarklarından Oleg Deripaska Orthodoks Paskalyası olan 2 Mayıs'ta kişisel Telegram kanalı üzerinden ünlü bir anti-komünist propaganda posteri paylaşmıştı:

Resim Ekleme
Kalkanda yazan: Tanrı bizimle birlikte, Rusya yeniden yükselsin Aşağıdaki başlık: Mesih Dirildi...

-------------------------------------------------------------------------------------

Herhangi bir resmi görevi bulunmayan oligarklar sosyalizme serbestçe saldırırken Putin kamuoyuna yönelik daha düşük bir profil izlemeyi benimsemiş durumda, ancak bu Boris Yeltsin gibi anti-komünist "kahramanları" anması için bir engel oluşturmuyor.

Rusya'nın Sovyetler savunusu güncel politikada bir araçtan ibaret konumda. Rusya'nın SSCB savunusu, Rus egemenlerin Sovyet mirasından faydalanmaya devam ettikçe güncelliğini koruma özelliği gösteriyor; Avrupa'nın anti-komünizminin müdahaleciliğe hizmet ettiği zaman Rusofobi sosuna bulandırılması gibi.

1.a. b. https://haber.sol.org.tr/dunya/avrupa-parlamentosunda-komunizmi-yasakla
2.https://digitallibrary.un.org/record/3894841?ln=en
3.NATO'nun hazırladığı propaganda videosunda Baltık devletlerinde Nazi işbirlikçileri tarafından oluşturulan ve Alman işgalciler çekildikten sonra terör eylemleri düzenleyen çeteler yüceltilmişti. https://www.youtube.com/watch?v=h5rQFp7FF9c
4.Konuya ilişkin Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova "Umarım 'Ukrayna'sını alır" yorumunda bulunmuştu https://twitter.com/mfa_russia/status/1381294560664547328
5.Almanca "Ost" (Doğu) ve "Nostalgie" (Nostalji) kelimelerinden oluşan sözcük. Sosyalist döneme yönelik nostalji ve retro fetişizmi içeren akım
6.https://haber.sol.org.tr/enternasyonal-gundem/sen-misin-iscilerle-konus…
7.https://haber.sol.org.tr/dunyadan/putine-gore-bolsevikler-ulusa-ihanet-…

https://haber.sol.org.tr/haber/9-mayis-ab-fasizmi-mezarindan-cikartma-rusya-sosyalizmi-unutturma-cabasinda-304577



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör 'Karadelik fotoğrafı bizi büyük patlama anını açıklamaya yaklaştırıyor' melnur 2 2401 01.12.2019- 06:08
Konu Klasör TKH: Büyük Ekim Devrimi 102 yaşında... melnur 3 2248 03.11.2019- 19:09
Konu Klasör Fotoğrafa bir de böyle bakmak... melnur 2 2048 04.05.2019- 09:23
Konu Klasör Faşizme karşı görkemli zaferin 69. yılı… proleter 2 5013 09.05.2014- 20:26
Konu Klasör Komünistlerden faşizme karşı zaferin 70.yılında umut 5 4602 13.05.2015- 10:40
Etiketler   Büyük,   Zaferin,   fotoğrafı,   yaşında
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS