SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
AKP-cemaat çatışması üzerine...           (gösterim sayısı: 4.154)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
proleter
[ tek yol devrim ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 16.08.2013
İleti Sayısı: 406
Konum: Yalova
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: proleter
Konu Tarihi: 01.08.2014- 21:23


AKP-cemaat çatışması üzerine...


AKP iktidarı ile Gülen Cemaati arasındaki savaş, iktidarı paylaşım savaşıydı. Her iktidar mücadelesi sonuçta bir egemen sınıf mücadelesiydi ve bu mücadelenin altında eninde sonunda sermaye birikimi, yani ekonomik temel yatıyordu. AKP-cemaat kavgası da son tahlilde burjuvazinin çıkarlarıyla ilgiliydi.

AKP iktidarının cemaate yönelik operasyon sonucu onlarca polis gözaltına alınarak tutukladı. Düzenin bu iki gerici gücünün karşılıklı olarak ortaya çıkardıkları gerçekler düzenin kirli çarkına da ışık tuttu. Bir yandan AKP-cemaat ikilisinin çatışması derinleşirken, öte yandan çatışmanın öznelerinin mağduriyete dayalı kendilerini kitleler nezdinde aklama manevraları da sürüyor. Oysa her iki tarafın da birbirlerinden zerrece farkı bulunmuyor.  

Yıllarca birlikte hareket etmişlerdi
AKP-cemaat savaşının özneleri yıllarca birlikte hareket etmiş, siyasal-ekonomik-sosyal-kültürel yaşama damgalarını vurmalarını engelleyen tüm güçlere karşı ortak hareket etmişlerdi. Çatışmanın tarafları dokuz yıl boyunca tam bir anlayış birliği içinde hareket ettiler. Bu birliktelik sayesinde AKP üç genel seçimi, iki yerel seçimi ve bir referandumu kazandı. “Kazan, kazan” durumu yıllarca sürdü ve karşılıklı olarak şükranlar sunuldu.

Ordu merkezli düzen kliğinin geriletilmesi ve etkisizleştirilmesi operasyonlarında da AKP-cemaat birlikte hareket etmişlerdi. Ergenekon, Balyoz ve benzeri operasyonlarda yargıda ve emniyette kadrolaşması desteklenmiş olan cemaat ana rolü üstlenmişti. AKP de cemaatin arkasında durmuştu. Cemaat operasyon dalgasına Kürt hareketini de eklemeyi unutmadı. KCK’yi hedefe çaktı. Operasyonlarda binlerce kişi gözaltına alınıp, yüzlerce kişi tutuklanırken de, AKP iktidarı desteğini cemaatten esirgemedi. AKP iktidarının elde ettiği her mevzi ve elde ettiği her zafer Gülen Cemaati’nin hanesine de yazılıyordu. Bu gelişmelerin doğal sonucu olarak Gülen Cemaati’nin ayrıcalıkları ve iktisadi-sosyal gücü büyüdükçe büyüdü.

2007 yılı genel seçimlerinin ardından AKP gücünü perçinledi. Ordu merkezli düzen kliği ağır bir yenilgiyle karşı karşıya kaldı. Cumhurbaşkanlığı seçimi AKP iktidarının istediği doğrultuda bitirildi. Abdullah Gül cumhurbaşkanı seçildi. Böylece ordu merkezli düzen kliği bir mevzi daha kaybetti. Cemaatin aktif rol aldığı polis operasyonları ve davalar yoluyla ulusalcı klik iyice yıpratıldı.

Ordu merkezli kliğe yönelik tüm operasyonlarda ve yargılama süreçlerinde Gülen Cemaati, AKP iktidarına tam destek verdi. Gülen Cemaati elinde bulundurduğu medya gücünü de AKP iktidarına tepe tepe kullandırdı. Tüm bu süreçlerde AKP-cemaat bir elmanın iki yarısı gibi hareket ettiler. Ordu merkezli kliğin geriletilmesi önemli bir eşikti. Elbirliği ile bu eşiği aştılar.

Eşiğin aşılması AKP iktidarının gücüne güç kattı. AKP iktidar olma yolunda güçlendi. 12 Eylül 2010 referandumundan da AKP kazançlı çıktı. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Anayasa Mahkemesi’nin yapısı AKP iktidarının istediği şekilde değişime uğradı. AKP iktidarı ve müttefiki olan cemaat artık çok daha büyük, devasa mali kaynakları kontrol etmeye başladılar.

Birlik sona erdi, çıkar çatışması başladı
AKP-cemaat ikilisi kazanmıştı. Artık iktisadi, siyasi ve sosyal güçleri daha da büyümüştü. Dinci partinin liderinde bir özgüven patlaması yaşanıyordu. Tayyip Erdoğan cumhuriyetin 100. yılında iktidar olmayı sürdürmekten ve hedefi 2071’e kadar uzatmaktan bahsediyordu. Her seçimde yaşanan oy artışı dinci parti liderinin özgüven patlamasında önemli bir etkendi. Bu aşırı özgüveni Gülen Cemaati’nin daha fazla rahatsız olmasına yol açtı.

Gülen Cemaati elindeki kozları bu defa da AKP iktidarına karşı kullanmaya başladı. Gülen Cemaati polis bürokrasisi ve yargıdaki silahlarını AKP iktidarına karşı harekete geçirdi. Adımlardan biri de MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın PKK’ye yardım ve yataklık gerekçesiyle savcılık tarafından ifadeye çağrılmasıydı. Bu girişimle asıl mesaj verilmek istenen Tayyip Erdoğan’dı.

AKP iktidarı ile Gülen Cemaati arasındaki savaş, iktidarı paylaşım savaşıydı. Her iktidar mücadelesi sonuçta bir egemen sınıf mücadelesiydi ve bu mücadelenin altında eninde sonunda sermaye birikimi, yani ekonomik temel yatıyordu. AKP-cemaat kavgası da son tahlilde burjuvazinin çıkarlarıyla ilgiliydi.

Cemaat yaşanan süreçten duyduğu rahatsızlığında tetiklediği bir öfkeyle ABD’nin paralelinde durmaya daha fazla özen gösterdi. Zira özgüven patlaması yaşayan AKP iktidarı ABD emperyalizminde de rahatsızlık yaratıyordu. Bu rahatsızlık AKP iktidarının Mısır’da Mursi’ye destek vermesi ve Irak’ta daha fazla boy göstermesi nedeniyle daha da büyüdü. Suriye, Irak, Mısır cemaat-AKP çatışmasının alanlarından biri oldu. ABD’nin paralelinde duran cemaat tüm bunları değerlendirmek için harekete geçti.

Gülen Cemaati rüşvet ve yolsuzluğu ayyuka çıkarıp yakın çevresine devasa kaynaklar yaratan AKP iktidarına vuracağı her darbede ABD desteğini alacağını da umuyordu. 17 Aralık operasyonu tam da bu zeminde gerçekleşti. AKP-cemaat tüm kirli silahlarını kullanmaya başladılar.

Son yerel seçimler cemaat için hayal kırıklığı olarak kayıtlara geçti. AKP iktidarı oy kaybetmesine rağmen seçimde asgari bir başarı elde etti. Cumhurbaşkanı olma yolunda dinci parti liderinin özgüveni pekişti. Tam da bu zeminde cemaatin yargı içindeki birikimine yönelik müdahaleler gerçekleşti. Geçtiğimiz günlerde de cemaatin polis bürokrasisi içindeki gücüne yönelik olarak casusluk iddiasıyla operasyonlar için düğmeye basıldı. Birçok polis şefi tutuklandı.

Yolsuzluğun, kirliliğin, bataklığın kaynağı kapitalizm ve devletidir!
Kirli ilişkiler, çıkar çatışmaları, yolsuzlukların kaynağı kapitalizmdir. Her gün işçi sınıfının artı-emeğini gasp eden kapitalizmdir. İşçi sınıfı kan-ter içinde kölece koşullarda çalışarak kapitalistlerin sermaye birikimini büyütmelerini sağlar. Asalak kapitalizm hem emek hırsızı, hem de sermayesini büyütme yolunda her tür hırsızlığı ve yolsuzluğu yapan bir düzen koşullarında varlığını sürdürür. Kapitalizmin egemen olduğu düzende kazanma yolunda atılan tüm adımlar, kurulan tüm ittifaklar, bozulan tüm birlikler meşrudur. Zira burjuvazinin egemen olduğu düzende esas olan ne pahasına olursa olsun kazanmaktır.

Yolsuzluk, hırsızlık, entrika, çıkar temelinde oluşan ve bozulan birlikler kapitalizmin doğasında vardır. Ülkemizde biatin toplumsallaşması temelinde cemaatler kullanıldı. Tam da bu zeminde cemaatler devasa mali kaynakların sahibi oldular. Bugün güncel planda yaşanan çatışmalar daha fazla kazanmak ve iktisadi ve siyasi olarak daha fazla güçlenmeye yöneliktir. Bu yanıyla işçi ve emekçiler AKP-cemaat çatışmasının kaynağı olan kapitalizme karşı mücadeleyi büyüttükleri ölçüde yolsuzluk ve hırsızlık çarkını kırmaları kolaylaşır.

Kızıl Bayrak




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
yorum2006
[ yorumcu ]

Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 15.08.2013
İleti Sayısı: 772
Konum: Gizli
Durum: Gizli
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder

2 kere teşekkür edildi.
Cevap Yazan: yorum2006
Cevap Tarihi: 02.08.2014- 05:52


Neden paylaşım kavgası AKP içindeki Tayyip ve şürekası dışındaki diğer kesimleri isyan ettirmiyor da, cemaati isyan ettirdi? Tabii polis içinde adamları olduğundan ve dinleme yaptıklarından hırsızlığı bütün boyutlarıyla görüp tiksindiler belki. Peki diğerleri bilmiyor mu? Parti tabanını oluşturan kesimde bunu bilen -en azından kısmen bilen, gören, anlayan- belirli bir kesim var. Parti seçmenleri içinde de öyle. Ancak bunlar isyan etmiyor. Peki neden cemaatçiler ediyor? Yani yalnızca paylaşım kavgası demek yeterli gelmiyor. Acaba bu boyuttaki hırsızlıktan rahatsız olanlar yok mu AKP tabanında?

Şimdi cemaatin ABD desteği açıktır, arkasında ABD olduğu açıktır. Peki Tayyip'in yok mu? Onu iktidara getiren ve uzun yıllar destekleyen de ABD ve daha sonra desteğe katılan da AB'dir. Son zamanlarda Mursi ve Esad konularında aralarında bazı çelişkiler olması, ABD'nin Tayyip'ten vaz geçtiğini kesinlikle göstermiyor. Sonuçta Esad'a savaş açan da, Mursi'yi getiren de ABD. Tamam Tayyip kraldan çok kralcı çıktı ve geri kalmış toplum siyasetçilerine özgü inatla, ABD geri adım atmasına karşın, hala bozuk plak gibi bunlara saldırmaya devam etti ama, Obama fırça çekince son zamanlarda sustu. Aynı şey IŞİD için de olacaktır. Sonuçta IŞİD'i palazlandıran da ABD. Irak ve Suriye'yi iyice karıştırıp, kitleleri mezhep esasına göre birbirine iyice düşman ettikten ve bölgede gericiliği hakim kıldıktan sonra, IŞİD'i de pasifize edecekler. Tabii Tayyip de bunlara desteği ABD'ye yaranmak için verdi. Arada faz farkıyla geri adım atsa da, sonunda ABD'nin çizgisine gelecektir, gelmeye mahkumdur. Çünkü onu getiren güç de, istediği zaman götürecek olan güç de ABD'dir.

Şimdilik ABD, Tayyip'ten vazgeçmiş değil. Nedeni de belli. Bu kadar yalan dolan ve riya ile peşinden bu kadar geniş kitleyi sürükleyebilecek ikinci bir lider ortada yok henüz. Bu nedenle Tayyip ile devam edecekler. Onu devirmenin yolu da bellidir. 2001'de Evevit'e yaptıklarını yapacaklar. Yani ekonomiyi krize sokacaklar. En etkin yol budur. Kesin etkilidir, kuvvetli olursa tek doz yeterlidir. Ama yapmıyorlar. Şimdilik yalnızca hizaya getiriyorlar, kulağını çekiyorlar. Bir gecede kendisinin ve bakanlarının yakınlarının tutuklanabileceğini gören diktatör de şok geçirmiştir. Bu şokla hareket ediyor. Bu şokla tam itaatkar olacaktır artık. Böyle bakarsanız, cemaat operasyonu ABD kaynaklı olabilir ve ABD burada cemaati de kullanmış olabilir. Büyük olasılıkla da böyle. Zaten cemaate daha sonra geri adım attırdılar. Bazı tapeler açıklanmadı mesela. Şimdilik Tayyip'i göndermeyi de, camaati daha fazla palazlandırmayı da istemedikleri bellidir. Emperyalizm böyledir işte, satın alır, kullanır, zamanında kullanmak için yedekte tutar, pohpohlamak gerekiyorsa onu yapar, tokatlamak gerekiyorsa onu yapar. Yararlığı devam ettiği sürece, sonuna kadar kullanır. Bunu da yeri geldiğinde aşağılayarak yapar. Gururunu kırarak yapar. Başta kalsa da artık gradosu düşmüştür. Ona tiksinerek bakanlar da iyice çoğalmıştır. Tabii bütün bunlar emperyalizme karşı hareket alanını da daraltıyor.




Bu ileti en son yorum2006 tarafından 02.08.2014- 06:04 tarihinde, toplamda 2 kez değiştirilmiştir.
Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Yargıtay’da AKP- Cemaat savaşında Cemaat önde umut 0 3817 17.07.2014- 22:24
Konu Klasör Şeyh Sait Tartışması: Tarihsel gerçek ve sol... melnur 4 304 27.12.2023- 10:40
Konu Klasör Erkan Baş: Asrın dayanışmasını örgütledik, şimdi asrın hesaplaşması geliyor! melnur 0 400 20.03.2023- 10:08
Konu Klasör Cemaat AKP savaşı melnur 3 4205 20.12.2013- 19:53
Konu Klasör Cemaat PKK’ye el mi uzatıyor? abbas 0 2783 22.03.2014- 01:45
Etiketler   AKP-cemaat,   çatışması,   üzerine.
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS