SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Ezidiler kimdir?           (gösterim sayısı: 5.210)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
proleter
[ tek yol devrim ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 16.08.2013
İleti Sayısı: 406
Konum: Yalova
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: proleter
Konu Tarihi: 08.08.2014- 21:43


Ezidiler kimdir?

İçine düştükleri vahim durum nedeniyle kendilerini birden spot ışıkları altında bulan Ezidiler, bu ululsararası ilgiden aslında hoşlanmayacaklardır. Alışılmadık inançları nedeniyle haksız bir şekilde "şeytana tapanlar" olarak yaftalanan Ezidiler, geleneksel olarak küçük küçük gruplar halinde, Irak'la Suriye'nin kuzeybatısında ve Türkiye'nin güneydoğusunda yaşıyorlar.

Resim Ekleme

Tam saylarını tahmin etmek güç. Nüfuslarının 70 bin ila 500 bin arasında bir yerde olduğu düşünülüyor. Korkutulmuş, eziyet görmüş, üzerlerine çamur atılmış bir toplum olarak şüphe yok ki, nüfsuları geçtiğimiz yüzyıl boyunca giderek azaldı. Dürziler ve Aleviler gibi bölgedeki diğer dini azınlıklarda olduğu gibi, Ezidiliğe geçmek mümkün değil. Ezidi olarak ancak doğabilirsiniz.

Musul'un batısındaki Şengal dağları bölgesinde devam eden zulüm ise isimlerinden doğan yanlış anlamadan kaynaklanıyor. IŞİD gibi Sünni radikaller, Ezidi isminin Emevi hanedanının ikinci halifesi olan ve hiç sevilmeyen Yezid İbn Muaviye'den geldiğini düşünüyor. Ancak araştırmalar gösteriyor ki ismin Yezid ile bir ilgisi yok. Ezidi isminin İran şehri Yezid ile de bir ilgisi yok. İsmin kökeni modern Farsça'da melek ya da ilah, tanrı anlamına gelen "ized" kelimesinden geliyor. Ezidi kelimesi basitçe "tanrıya inananlar" anlamında, Ezidiler de kendilerini bu şekilde tanımlıyor.

Resim Ekleme

Ezidilerin inançlarının çoğu Hristiyanlıktan gelmektedir. Hem İncil'i hem Kuran'ı kutsarlar, fakat geleneklerinin çoğu yazılı değil sözlüdür. Bir ölçüde ketumlukları nedeniyle oldukça karmaşık olan Ezidilerin inançlarının karanlık/aydınlık ikilemi hatta güneşe tapma temaları üzerinden Zerdüştlükle bağı olduğuna dair yanlış anlamalar vardır. Son araştırmalara göre her ne kadar Ezidilerin mabetleri güneş figürleri ile donatılmış olsa da ve mezarlarının yönü doğuyu, güneşin doğduğu yeri gösterse de, İslam ve Hristiyanlıkla birçok ortak noktaları vardır.

Çocuklar kutsanmış su ile pir tarafından vaftiz edilirler. Evlilik törenlerinde pir bir somun ekmeği kırar ve yarısını geline yarısını ise damada verir. Kırmızı bir elbise giyen gelin, Hristiyan kiliselerini ziyaret eder. Aralık ayında Ezidiler, pir ile şarap içmeden önce, üç gün boyunca oruç tutarlar. 15-20 Eylül tarihleri arasında, Musul'un kuzeyindeki Laleş'te bulunan Şey Adi'nin türbesine hac ziyaretinde bulunurlar, bu esnada ise nehirde abdest alırlar. Hayvan kurban ederler ve sünnet uygulaması onlarda da vardır.

Resim Ekleme

Üstün varlıkları Yezdan adı ile bilinir. Öyle yüksek bir mevkidedir ki ona doğrudan tapılamaz. Pasif bir güç olarak adlandırılır, dünyanın yaratıcısıdır koruyucusu değildir. En yüceleri Melek Tavus olarak bilinen Tavuskuşu meleğinin de aralarında bulunduğu yedi büyük ruh Yezdan'dan çıkmıştır. Melek Tavus kutsal iradenin aktif uygulayıcısı olarak bilinir ve Tanrıdan ayrı düşünülemez. Bu nedenle Ezidilik tektanrılıdır. Erken dönem Hristiyanlıkta tavuskuşu ölümsüzlüğün simgesi idi, çünkü eti çürümezdi.

Diane Darke hakkında

Diane Darke, Eastern Turkey (Türkiye'nin Doğusu), My House in Damascus (Şam'daki Evim) isimli kitapların yazarıdır. Türkiye'nin güneydoğusunda ve Suriye'deki Kürt/Ezidi bölgeleri 1980'lerden beri ziyaret etmektedir.

Ezidiler günde beş kez Melek Tavus'a dua ederler. Melek Tavus'un diğer adı "şeytan"dır, bu nedenle Ezidilerin yanlış bir şekilde şeytana tapanlar olarak damgalanmasına yol açmıştır. Ezidiler ruhun başka bedenlerde can bulabildiğine, devam eden yeniden doğumlarla kademeli bir şekilde günahlardan arınılabileceğine bu nedenle cehennemin gereksiz olduğuna inanırlar. Bir Ezidi için en kötü kader kendi toplumundan dışlanmasıdır. Bu, ruhunun hiçbir zaman gelişemeyeceği anlamına gelir. Başka bir dine geçiş bu nedenle tartışma dışıdır.

Resim Ekleme

Türkiye'nin güneydoğusunun uzak bölgelerinde, Suriye ve Irak sınırına yakın yerlerde bir zamanlar terk edilmiş olan kasabaları tekrar hayata dönmeye başlıyor. Ezidiler köylerinde yeniden evler inşa ediyor. Birçok Ezidi Türkiye devleti artık onları rahatsız etmediği için geri dönmeye başladı. Yüzyıllar boyu süren zulümlere maruz kalmalarına rağmen, Ezidiler inançlarını, dikkate değer kimlik duygularına olan bağlılıklarını ve güçlü karakterlerini hiç terk etmedi. Eğer IŞİD tarafından Irak ve Suriye'de yerlerinden edilirlerse, daha fazlasının Türkiye'nin güneydoğusuna, inançlarını yaşamalarına izin verilen yere yerleşmesi mümkün.

Diana Darke - BBC Türkçe / 08.08.14
Kızıl Bayrak




Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: umut
Cevap Tarihi: 10.08.2014- 09:33



Mezopotamya’nın sahipsiz ve talihsiz halkı: Ezidiler

Irak Parlamentosu’nda KYB’nin Ezidi Milletvekili Feyyan Dahir’in ağlayarak haykırdığı “Dinimiz yeryüzünden siliniyor, size insanlık adına yalvarıyorum. Çocuklar ölüyor. Tarihte 79 kez kırıldık, bir yenisine engel olun” sözlerini kaçımız gözleri dolmadan izleyebildi. Kırılmak, sürülmek ve alay edilmek ya da magazin malzemesi olarak ele alınmak Mezopotamya’nın bu talihsiz halkının kaderi mi?

Resim Ekleme
Miyase İlknur/ Cumhuriyet

IŞİD’in Musul’u işgalinin ardından Ezidilerin kutsal toprakları Şengal ve Sincar bölgesine saldırması sonucunda Telafer’deki Türkmenler gibi on binlerce Ezidi anayurtlarından edildi, Batılı kaynaklara göre bin, bazı Kürt kaynaklarına göre ise 3 bine yakın Ezidi katledildi. Şengal bölgesinde dağlara sığınan Ezidilerin Irak parlamentosundaki temsilcisi Feyyan Dahir’in gözyaşları içinde “Dinimiz yeryüzünden siliniyor, size insanlık adına yalvarıyorum” sözleri izleyenlerin yüreğini kanatmıştır.

Ezidi milletvekili Feyyan Dahir’in söylediği tehlike yeni değil belki ama en can yakıcı olanı. Tarih boyunca Hıristiyan ve Müslüman komşularınca dinsiz olarak görülen Ezidiler, pek çok kez kitlesel kırımlara ve saldırılara maruz kaldılar. Korunma içgüdüsüyle dışa kapalı bir topluma dönüşmeleri de bu tehlikeyi bertaraf edememiştir.

'Katli vacip topluluk'

Tanzimat ve Islahat hareketlerine kadar Ezidiler, ehli kitap dinlerden birine mensup olmadıklarından dolayı ne İslam hukuku ne de azınlık hukuku sistemi içine dahil edilmiştir.

Şeyhülislam fetvaları ile kanı helal, katli vacip topluluk olarak gösterilen Ezidilerin, ancak Musul’da Batılı misyonerlerle kurdukları iyi ilişkiler sayesinde sorunları az da olsa çözülmüştür. Özellikle İngiltere ve Fransa’nın Musul konsoluslukları aracılığıyla Ezidilerin sorunlarının hem payitahta hem de dış basına iletilmesiyle azınlıkların sahip olduğu haklardan yararlanmaya başlamıştır. Ancak kısmi olan bu haklar da ara ara kesintiye uğramış ve hiçbir zaman kalıcı olamamıştır.

Mezopotamya’nın bu kadim halkı, İslam tarihinde kötü şöhretiyle bilenen Muaviye oğlu Yezit’le ilişkilendirilmelerinin önüne geçmek için özellikle Avrupa’daki diyasporanın çabaları sonucu baştaki “y” harfi düşürülerek Ezidi olrak anılmaya başlanmıştır. Kürtçe konuşan ve etnik olarak Kürt oldukları bilinen Ezidiler, tarihte yoğun olarak Musul’un batısında Cebel Sincar’da yaşadılar.

Geri kalan Yezidi nüfus ise Halep, Diyarbakır, Kilis ve Gaziantep’te yoğunlaşmıştır. Türkiye’de Ezidiler Siirt, Batman, Mardin, Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa illerinde ve bu illere bağlı köylerde yaşamaktadır.

Nüfusları 2 binin altına düştü

Osmanlıların son zamanlarında 1912’de yapılan nüfus sayımında 37 bin, 1923’teki sayımda 18 bin olarak tespit edilen Ezidilerin sayısı, aynen Süryaniler gibi gördükleri baskılar nedeniyle 1980’den itaberen kitlesel göçler nedeniyle 2 binin altına düşmüştür. Dünya genelinde ise 1.5 milyon civarında oldukları tahmin ediliyor.

Hem kendi kavimleriyle hem yönetimle çatıştılar

Şeref Han, “Şerefname”de Ezidilerin Musul ve Şam bölgesinde aşiretler halinde yaşadıklarını, bu aşiretlerin başlıcalarının da Besyani, Bohti, Mahmudi, Dunbıli ve Dasni aşiretleri olduğunu söyler. XV. yüzyılda Musul’dan Zap vadisine, Van’dan bugünkü İran sınırları içerisinde kalan Urumiye gölünün batısına ve Nahçevan’a kadar uzanan bir bölgeye kadar yayılmışlardır. XVI. yüzyılda Ezidilerin yaşadığı bölgeler Osmanlı İmparatorluğu ve Safevi devleti sınırları içerisinde kalmıştır.

Osmanlı-Safevi gerginliğinin tırmanması bölgedeki diğer etnik ve inanç toplulukları gibi Ezidileri de olumsuz yönde etkilemiştir. Ezidilerin tarafsız kalma ya da güç dengesine göre iki tarafı da idare etmeye dayanan politikaları, her iki devleti de memnun etmemiş ve sonuçta Ezidiler taraf olmadıkları için hem Safevi hem Osmanlı hanedanları tarafından bertaraf edilmişlerdir. Dunbıli aşireti Safevilerin, Mahmudi aşireti de Osmanlı’nın hışmına uğramıştır. Etnik olarak Kürt olsa da Müslüman Kürt aşiretleriyle araları tarih boyunca pek hoş olmamış, birbirleriyle kanlı mücadelelere girişmişlerdir. Özellikle Ezidi Dasni aşireti ile Müslüman Soran aşiretinin aralarındaki sorunlar hiç bitmemiştir. XVI. yüzyılda I. Selim (Yavuz) Ezidi Dasni aşireti reisi Hasan Bey’e Erbil ve çevresini tımar olarak verince Soran aşiretine mensup Erbil Valisi Mir Seyfettin, Safevilerin safına geçerek Dasni aşiretine savaş açar. Mir Seyfettin Ezidi Dasni aşiretinden 500 kişiyi öldürür.

Tanzimat döneminde de yok sayıldılar

XVI. yüzyıldan itibaren Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde kalan Ezidi bölgeleri asayiş bakımından her dönemde başağırısı oldu. Erbil ve Musul bölgesinde, o dönemde pek çok Kürt ve Türkmen aşireti gibi çapul faaliyetlerine girişen Dasni aşiretine yönelik Sultan Ahmet, IV. Murat ve II. Mahmut döneminde birçok sefer yapılır. En büyük sefer 1655 yılında Melek Ahmet Paşa tarafından gerçekleştirilir. Evliya Çelebi’ye göre Sincar Dağı’ndaki mağaralara sığınan 9 bin Ezidi top ateşiyle öldürülür.

Tanzimat sonrasında Osmanlı tebasından Müslüman olmayanların yurttaşlık hakları yeniden düzenlenirken ne gayrimüslim ne de Müslüman tebaadan sayılan Ezidilerden, azınlıkların sahip oldukları haklar esirgenmiştir.

Bedirhan Bey Kurban Bayramı’nda 400 Ezidiyi kurban olarak kesti

Hiçbir hukuki güvenceleri bulunmayan korumasız Ezidiler, bölgedeki diğer toplulukların da hedefi olmaktan kurtulamamıştır. Müslüman Kürt aşiretleri, kâfir olarak gördükleri Ezidilere yönelik katliamlara girişmiştir. Ezidilere yönelik katliamların en kanlılarından biri, 1846 yılında Bedirhan Bey tarafından gerçekleştirilmiştir. Botan bölgesinde Osmanlı’ya karşı isyan çıkaran Bedirhan Bey, bir Kurban Bayramı’nda topladığı yüzlerce Ezidiyi din değiştirmeye zorlamış, kabul etmeyen 400 Ezidiyi bizzat kendi elleriyle keserek katletmişti. Ezidiler Bedirhan Bey’den intikamlarını, Bedirhanoğlu isyanını bastırmak isteyen Osmanlı birliklerine destek kuvvet vererek almışlardır. Bedirhan Bey teslim olmak zorunda kaldı ve Girit’e sürgün edildi.

Misyoner desteği

Bedirhan Bey isyanından sonra bölgedeki aşiretler üzerine otoritesini pekiştirmek isteyen Osmanlı idaresi, diğer aşiretler gibi orduya asker vermelerini istedi. Hiçbir vatandaşlık hakkından yararlanamayan Ezidilere, vergi ve asker verme zorunluluğu getirildi. Ancak Ezidilerle iyi ilişkiler kuran İngiltere’nin Musul konsolosu H. Layard’ın da girişimleriyle gerek Abdülmecit gerekse Abdülaziz döneminde Ezidiler diğer gayrimüslim teba gibi bedel ödeyerek askelikten muaf tutuldular.

Abdülhamit'ten 'Müslüman olun' baskısı

Sultan Abdülhamit bölgede otoritesini sağlamlaştırmak için Kürt süvarilerinden oluşan Hamidiye Alayları’nı kurmuştu. Kürt aşiretlerinden asker toplanırken Ezidilerin de asker vermesi istendi. Ezidiliğinden bedel ödemek suretiyle askerlikten muafiyetleri geçmişte kalmıştı. Abdülhamit 50 Osmanlı altını yanında üç ay zorunlu askerliğin gerekliliğine karar vermişti. Ezidilerin bölgedeki İngiliz, Amerikan ve Fransız konsolusluklarından yardım istemesi ve bu konsolosların devreye girmesi de sonucu değiştirmedi. Üstelik tam tersine Abdülhamit’i Ezidilere karşı daha da sert yaptırımlar uygulamaya yöneltti.

'Ya askere git ya din değiştir'

Ezidileri “dinsiz ve sapık” olarak gören Abdülhamit, Ezidiler eğer İslamiyeti kabul etmezlerse askerliğin yanında ayrıca ödenmemiş iki yıllık vergi borcunu peşin ödemelerini istedi. Bu sorunu görüşmek üzere 1891’de Ezidi aşiret reisleri hükümet tarafından Musul’a çağrıldı. Askerlik görevinden hiçbir şekilde muaf tutulmayacakları kendilerine bildirildi. O an kura çekimi yapılarak Kürt beylerinden 22’si askere seçildi. Bunlar arasında yaşı hayli ilerlemiş Ezidi beyleri de vardı. Bunlar hemen barakalara götürülerek dinen yasak olan mavi üniformalar kendilerine zorla giydirildi.

Kutsal tapınaklarına el konuldu


Bu olay Ezidiler üzerinde olumsuz etkiler yaptı. Askere gitmeme konusunda dirençlerini sürdürdüler. Abdülhamit, Ezidileri cezalandırmak için olağanüstü yetkilerle donattığı Ömer Vehbi Paşa’yı Musul’a gönderdi. Musul’a gelen Ömer Vehbi Paşa ilk iş olarak huzuruna çağırdığı Ezidi Seyhan beylerine vergilerini ödemeleri ve buna ek olarak da İslamiyeti kabul etmeleri dayatmasında bulundu. Laleş Dağı’ndaki kutsal tapınakları Şeyh Adil türbesini kapattı. Kutsal Melek Tavus heykellerine ve diğer eşyalarına el koydu. Şeyhan Emiri Mirza Bey ile bazı Ezidi ileri gelenleri Müslüman olmayı kabul ettiler. Direnenler ise Ömer Vehbi Paşa tarafından sert bir şekilde cezalandırıldı. Binlerce Ezidi öldürüldü.

İttihat Terakki döneminde yurttaş sayıldılar

Bu olay, Musul’daki Hıristiyan ahaliyi ve yabancı misyon şeflerini rahatsız etmişti. Bu durumu kendi ülkelerine ve İstanbul’daki elçilerine ileterek Sultan nezdinde girişimde bulunmalarını istdiler. Konunun dış basın tarafından da uzun süre işlenmesi Abdülhamit’i geri adım atmaya zorladı. Ömer Vehbi Paşa payitahta çağrıldı.

Tüm Osmanlı dönemi ile karşılaştırıldığında İttihat Terakki yönetimi, Ezidilerin ilk kez yurttaş muamelesi gördükleri, dinlerini özgürce yaşadıkları bir dönem olmuştur. Abdülhamit döneminde ellerinden alınan Laleş Tapınağı, gasp edilen kutsal eşyaları ve kutsal kitapları kendilerine geri verildi. Ezidilerin bundan böyle ayrı bir dini cemaat olarak kabul göreceği ve ibadetlerini yerine getirirken başka dinlere mensup olanlarca rahatsız edilmeyecekleri açıklandı.



Cvp:
Yazan Cevap içeriği
Üye Profili boşluk
proleter
[ tek yol devrim ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 16.08.2013
İleti Sayısı: 406
Konum: Yalova
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Cevap Yazan: proleter
Cevap Tarihi: 16.08.2014- 20:59



Ezidiler: 72 fermana direnen halk - M. Ak

Ezidi tarihinde 72 ferman/katliam yaşandı. 73. fermanla yüz yüze olan Ezidiler’in katliamlarla dolu tarihi yüzyıllar öncesine dayanıyor.

Resim Ekleme

Ortadoğu'nun kadim halklarından biri olan Ezidiler, IŞİD çetelerinin saldırıları sonucunda büyük katliamlarla yüz yüze kaldılar. Çetelerin saldırıları sonucu 3 bini aşkın Ezidi hayatını kaybederken, on binlerce Ezidi yaşadıkları toprakları bırakarak, göç etmek zorunda kaldı. Dağlara sığınan Ezidiler'in bir kısmı açlık ve susuzluk sebebiyle hayatlarını kaybettiler.

Ezidiler’in trajedisi dünyanın temel gündemleri arasına girdi. Çeşitli basın ve yayın organları “(Y)Ezidiler kimdir?” başlığıyla Ezidi halkını dini özellikleri ile tanıtmaya çalıştı. Ancak Ezidiler, dini ve etnik yönlerinin haricinde acı dolu bir geçmişe sahip. Ezidiler’in kendi söylemleri ile Ezidi tarihinde 72 ferman/katliam yaşandı. 73. fermanla yüz yüze olan Ezidiler’in katliamlarla dolu tarihi yüzyıllar öncesine dayanıyor.

Dini köklerini Zerdüştlük’ten alan ve Ezidi inanışı, Zerdüştlüğün de etkilediği Yahudilik, Hıristiyanlık ve Müslümanlığın yanı sıra tasavvuf felsefesinden izlerin bulunduğu bir din. Aleviler gibi birçok karalamaya maruz kalan Ezidi inancı, “ateşe tapanlar”, “şeytana tapanlar” gibi söylemlerle birçok önyargıya maruz kaldı. Bir başka ötekileştirme politikası olarak, adı kalleşlikle anılan Emevi Sultanı Yezid ile bağdaştırılmaya çalışıldı.

Çevreye kapalı bir halk olan Ezidiler, otorite altına alınması gereken, “şüpheli” bir topluluk olarak görüldü. Egemen güçler, bahsettiğimiz yaygın önyargıları kullanarak, Ezidi halkını ya semavi dinlere katmaya ya da katliamlarla yok etmeye çalıştı. Sözde “laik” Türkiye Cumhuriyeti'nde “dinsiz” olarak görülen ve nüfus cüzdanlarının din hanesi boş bırakılan Ezidiler Osmanlı döneminde aynı Aleviler gibi “katli vacip” sayılan halklar arasına girdi. Özellikle Osmanlı'nın ismi Ezidiler için katliamla eşdeğer bir hal aldı.

Resim Ekleme

Osmanlı İmparatorluğu'nun sayısız katliamına maruz kalan Ezidiler, 1655 yılında Musul'a giden Evliya Çelebi tarafından “Allahsız Araplar ve Kürtler” olarak tanımlanır. Evliya Çelebi'nin anlatımına göre IV. Murad döneminde Diyarbakır Valisi olan Silahtar Melek Ahmed Paşa, Sincar'da yaşayan Ezidilere saldırır. 1639 ve 1640 yıllarında gerçekleşen saldırılar neticesinde mağaralara sığınan Ezidiler top ateşiyle katledilir. Katliamla birlikte 13 bin Ezidi’nin öldürüldüğü ve 12 bin Ezidi’nin ise esir alındığı söylenir.

18. yüzyılda Ezidi köyleri Osmanlı valileri tarafından sayısız kez yağmalanır. 1733 yılında yaşanan ve birçok kaynak tarafından doğrulanan bir yağma seferinde Bağdat Valisi Ahmed Paşa'nın gönderdiği ordu, Sincar'a ve birçok Ezidi köyüne saldırarak, Ezidi mallarını talan etti ve yağmaladı. Sincar'da şu günlerde olduğu gibi Ezidi kadın ve çocukları köleleştirildi. Erkekler kılıçtan geçirildi ve 300’ünün kafası kesilerek İstanbul'a gönderildi. Defalarca tekrar edilen yağma ve katliamlara karşı Ezidiler, dağlara çekilerek kahramanca direndi.

19. yüzyılda da hız kesmeyen katliamlarla birlikte asimilasyon politikası devreye sokuldu. Çeşitli sömürgeci güçler tarafından hedefe alınan Mezopotamya'da otoritesini sağlamlaştırmak isteyen Osmanlı İmparatorluğu katliam fermanlarını sürdürdü. Ezidiler ise Musul'da konsoloslukları bulunan Avrupalı devletlerle iyi geçinmeye çalışarak, bazı haklarını korumaya devam ettiler. Ordular eşliğinde gerçekleştirilen zorla İslamlaştırma politikaları ise istisnalar dışında başarısızlıkla sonuçlandı.

Resim Ekleme

Zorla din değiştirme politikalarının bir başka yüzü ise zorunlu askerlik uygulamaları oldu. Diğer Kürt aşiretleri gibi devlete asker vermeleri istenen Ezidi halkı, bu dayatmayı kabul etmedi. 19. yüzyıl boyunca süren askerlik dayatması bazen vergiler yoluyla ötelenebildi ancak, bazı zamanlarda ise katliamlar için bahane oldu. Ezidi inancındaki katı kurallar askerliği neredeyse imkansız hale getiriyordu. Ezidi önde gelenlerinin bu durumu güzelce anlatmalarına karşın Osmanlı devleti, diğer azınlıklara verdiği hakları Ezidiler’e vermeye yanaşmadı.

Özellikle Sultan Abdülhamid “dinsiz ve sapık” olarak nitelendirdiği Ezidiler’e, Müslüman olmadıkları takdirde askerliğin yanında ödenmemiş iki yıllık vergi borcunu peşin ödemelerini dayattı. Sultan, yaşlı Ezidi beylerine zorla askeri üniforma giydirdi, üstelik de Ezidi inancında yasak olan mavi renkte üniformaları. Bu olay Ezidi halkının direncini daha da körükledi. Abdülhamid'in görevlendirdiği Ömer Vehbi Paşa, bir kez daha İslam'ı dayattığı halkın bunu kabul etmemesi üzerine Laleş'te bulunan Şeyh Adil tapınağını kapattı, Melek Tavus heykellerine el koydu. Bazı Ezidi aşiretleri vahşi uygulamalar neticesinde İslam'ı kabul ederken, direnişi seçen büyük çoğunluk ise bir kez daha katledildi.

Ezidiler, Müslüman Kürtler tarafından birçok defa saldırıya uğradılar. Ezidiler’e yönelik en kanlı katliamlardan biri de Osmanlı'ya isyan eden Bedirhan Bey tarafından gerçekleştirildi. Botan'da isyan bayrağını açan Bedirhan Bey, Kurban Bayramı'nda topladığı yüzlerce Ezidiyi zorla İslamlaştırmak istemiş, Ezdiler’in bunu kabul etmemesi üzerine 400 Ezidi’yi kendi elleriyle keserek “kurban” etmişti.

Resim Ekleme

Kürdistan'ın, birinci emperyalist paylaşım savaşı sonucunda 4 parçaya bölünmesiyle birlikte farklı birçok ülkede varlığını devam ettirmek zorunda kalan Ezidiler, Türkiye Cumhuriyeti döneminde de zulüm görmeye devam ettiler. “Laik” cumhuriyet Ezidiler’i, dinen tanımadığı gibi önyargılı söylemler günümüze kadar devam etti. Ezidiler cumhuriyet ile birlikte hem Kürt oldukları için hem de Ezidi oldukları için zulüm görmeye başladılar. Türkleştirme politikalarının yanı sıra PKK öncülüğünde başlayan isyan Türkiye'de yaşayan Ezidiler’e yönelik yeni bir saldırı dalgasının önünü açtı. Kürt isyanına karşı devletin koruculuk dayatmasıyla karşılaşan Ezidiler, bu onursuz dayatmayı kabul etmediler. Devlet, Ezidiler’in köylerine ve mal varlıklarına el koyarak, binlerce kişiyi zorla yerinden etti. 2007 yılında yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’de 377 Ezidi kaldığı belirlendi.

Irak topraklarında kalan Ezidiler ise Irak devleti tarafından katledilmeye devam etti. Emperyalizmin yarattığı el Kaide ve türevi çetelerin saldırısı ise Ezidiler’in dile getirdiği 72 fermanın devamı niteliğinde oldu. El Kaide çetesi Ezidiler’in yaşadığı yerlere birçok kez intihar saldırısı düzenledi. 2007 yılında Kataniye kentindeki Ezidi mahallesine 4 petrol tankeri ile gerçekleştirilen saldırı neticesinde 200'ü aşkın Ezidi hayatını kaybetti. Bombalı saldırılar ilerleyen yıllarda da devam etti.

Birkaç ay önce Musul'u ele geçiren IŞİD çetesinin saldırıları ise adeta bir soykırıma dönüştü. Ezidiler binlerce yıllık kutsal topraklarından göç etmek zorunda kaldı. 72 fermanı kabul etmeyen Ezidi halkı ise bir kez daha direnişi seçerek, silaha sarılıyor. Osmanlı döneminde görülen toplu katliamlar ve kafa kesmeler ucu bucağı dehşet olan kapitalizm tarafından tekrar hortlatıldı. Soykırımın eşiğinde olan halkların gerçek kurtuluş yolu emperyalizme ve onun yerli işbirlikçilerine karşı direnmekten geçiyor.

Kızıl Bayrak



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Solcu kimdir? solcu 56 40524 01.01.2015- 20:21
Konu Klasör Kimdir bu El Şebab? denizcan 0 3099 22.01.2015- 21:24
Konu Klasör Ekmeleddin İhsanoğlu kimdir? abbas 119 65916 30.07.2014- 11:44
Konu Klasör ''Gerçek komünist'' kimdir? melnur 58 34962 21.01.2020- 01:49
Konu Klasör Turuncu devrimci kimdir? umut 1 4585 30.04.2015- 19:50
Etiketler   Ezidiler,   kimdir
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS