SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Komünistlerin laiklik anlayışı nasıl olmalı?           (gösterim sayısı: 3.885)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
solcu
[ kemal ]

Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 24.01.2014
İleti Sayısı: 1.709
Konum: Ankara
Durum: Forumda Değil
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: solcu
Konu Tarihi: 12.08.2014- 11:06


Komünistlerin laiklik anlayışı nasıl olmalı? (Doğukan Özdil)


Başlamadan önce, Özgür Şen’ in Yazılama Yayınevi’ nden çıkan “Türkiye’ de Laiklik ve Sol” kitabını, henüz okumamış olan herkese tavsiye etmek istiyorum. Bu yazı, bu kitabı okurken kendimce önemli bulduğum bazı noktaların üzerine düşünerek yazılmıştır.

Yazıda laikliğin dört olguyla ilişkisi üzerinde durmaya çalışacağım. Laikliğin kemalizmle olan ilişkisiyle başlıyorum.

Laiklik ve Kemalizm
Türkiye’ de laiklik yasal olarak hala güvence altında olsa da fiilen artık yürürlükte olan bir kurum olmadığına sanırım itiraz eden çıkmayacaktır. Ancak Türkiye’ nin artık laik bir ülke olmaması gerçeğinin, kemalistlerin laiklik mücadelesinin haddinden fazla yüceltilip kemalist laikliğin sınıf temelinin görmezden gelinmesine, Kemalist laikliğin peşine takılınmasına sebep olmasına izin verilmemelidir. Bunun tam tersi de geçerlidir. Yani Kemalist laikliğin burjuva temelli olması gerçeği, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının laiklik mücadelesini elimizin tersiyle itmemize sebep olmamalıdır. 1923 devrimi geç kalmış bir burjuva devrimidir. Laiklik anlayışı elbette ki komünistlerin laiklik anlayışından farklı olacaktır. Bu tespiti yaptıktan sonra kemalistlerin laiklik için verdikleri mücadeleye saygı duymak konusunda kompleksli davranmamız son derece gereksiz hatta yol tıkayıcıdır.

Biz komünistiz. Ne kemalizm destekçisi, ne kemalizm düşmanıyız. İkisinin ortasında bir yerde ise hiç değiliz. Kendimize ait bir bağımsız sosyalist ideolojimiz ve siyasi hattımız vardır. Komünistler burjuva devrimlerine düşman olamazlar. Burjuva devrimlerinin sınıf temelinden kaynaklanan sınırlarını bilirler, o sınırlara dayanana kadar atılan her ileri adımı sahiplenirler. Burjuva temelli kemalist devrimlerin en önemlisi ve en ilerisi laiklik ile ilgili olanlardır. Hilafetin ilgası, hukuk kurallarının din kurallarından ayrılıp laikleştirilmesi, aile hukuğunun laikleştirilmesi, eğitimin tek merkezde toplanıp laik bir doğrultuda standardize edilmesi, bu toprakların tarihinde atılan en radikal, en ileri adımlardır ve komünistler tarafından elbette ki sahiplenilmelidirler.

1923’ de Türkiye coğrafyasında bir devrim yaşandı. Bu devrimin en ileri ögesi laiklikti. Ancak Cumhuriyet Devrimi’ ni gerçekleştiren kadroların laiklik anlayışı sınıf temelinden dolayı yapısal olarak oldukça eksikliydi. Bu eksiklik, kemalist kadroların laikliği halktan adeta kaçırmaları şeklinde somutlandı. Her ne kadar laiklik bilinçli olarak toplumsallaştırılmadıysa da, eğitim ve hukuk alanındaki laik dönüşümler ister istemez laikliğin topluma temas etmesine sebep oldu. Bu temas Türkiye topraklarında ilerici, aydınlanmacı bir iz bıraktı. Bugün komünistlerin görevi, bu mirası, yani laiklik bayrağını düştüğü yerden kaldırıp, tekrar düştüğü yerde değil, daha ileride, sosyalist Türkiye’ nin gönderlerinde dalgalandırmak olmalıdır.

Laiklik ve toplumsal ilişkiler
Dinin toplumsal alana müdahalesini engellemeden, inancı bireylerin vicdanlarına hapsetmeden laiklik konusunda sonuna kadar gitmiş sayılır mıyız? Komünislerin cevabı hayır olmalıdır. Cevabı şöyle açıklayabilirim: Siyasi mücadele, toplumsal alandaki mücadelelerin, yani sınıf mücadelelerinin, bir siyasi program doğrultusunda hareket eden partilerin mücadelesine tahvil edilmiş halidir. Kamusal alanda ve siyaset alanında dinsel olan yasaklanabilir, ki kemalistler bunu yaptılar, peki toplumsal alanda örgütlenme özgürlügüne sahip olan dinlerin, bazı toplumsal kesimlerin temsiliyetini kazandıkça mücadelelerini ve müdahalelerini siyasete tahvil etmeyeceklerinin ve zamanla siyasi iktidara talip olmayacaklarının garantisi nedir? Devlet müdahalesi dışında böyle bir garanti gösterilemez. Bunun en iyi örneği, kemalistlerin toplumsal alanda dine müdahale etmekten kaçınan bir laiklik anlayışıyla kurdukları modern Türkiye’ nin on yıllar sonunda AKP iktidarıyla geldiği noktadır. İşte bu yüzden komünistlerin laiklik anlayışı, kemalistlerinkinden farklı olarak, devletin dine kamusal, ekonomik ve siyasal alanda müdahalesinin yanı sıra, toplumsal alanda da müdahalesini içermelidir.

Dine toplumsal alanda müdahale kesinlikle din düşmanlığı olarak yaftalanamaz. İnanç özgürlüğü ile dinin toplumsal yaşama müdahale özgürlüğü aynı şey değildir. İlki, müdahale etmesi zaten imkansız olan bir şeyken, ikincisi hem mümkün hem de işçi sınıfının tarihsel çıkarları açısından gereklidir. Bırakın din düşmanlığını, bütün inançların özgür olarak yaşanabilmesinin tek yolu laikliktir. Aksi takdirde, toplumsal alanda mücadele içine giren farklı inançlar, devlet müdahalesinin olmadığı bir toplumsal yaşamda birbirine müdahale etmeye çalışacak, birbilerini bilinçli ya da bilinçsiz kısıtlayacaklardır. Özellikle, bir inanç olmasının yanı sıra bir devlet modeli de öneren İslam için bu daha da geçerlidir.

Dinin toplumsal ilişkileri düzenlemesinin önüne geçmek, komünistler için stratejik bir gerekliliktir de. Biz biliriz ki toplumsal ilişkileri belirleyen sınıf mücadeleleridir. Dinin toplumsal yaşama müdahalesi ise sınıf mücadelelerinin üzerini örten bir örtü işlevini görecektir. Sosyalist siyaset ise bu örtüyü sınıf mücadelelerinin üzerinden çekip almak zorundadır. Almalıdır ki sömürü mekanizmaları daha fazla gözle görülür hale gelsin, komünistlerin mücadelesi toplumda daha fazla karşılık bulsun.

Laiklik ve ateizm
Komünistlerin laiklik anlayışı ateizm militanlığına indirgenemez. Hatta bizim laikliğimiz, bizzat kendisi de bir inanç olan ateizmin diğer inançlar ile ilişkilerini düzenleyebilecek tek kurumdur. Ateizm bir inançtır çünkü var olup olmadığı hakkında maddiyata dayalı hiç bir şekilde tartışma yürütülmesi mümkün olmayan tanrı inancının, yine hiç bir ampirik veriye dayanmadan reddidir. Tanrı inancı doğası gereği dokunulmazdır. Diğer inançların karşısına militan ateizmle dikilmek, dinle kendi dokunulmaz dünyasında mücadele etmeye çalışmak, teolojik tartışmaların kapısını açar. Sosyalist siyasette teolojik tartışmalara, dolayısıyla militan ateizme yer yoktur. Komünistlerin laikliği, tüm diğer inançlara olduğu gibi ateizme de eşit mesafeli olmalıdır.

Laiklik ve ahlak
Laiklik genellikle birşeyin başka birşeyden ayrılması ile tanımlanır. Örneğin Türkiye’ de laikliğin tanımı çoğu kişi için, kemalizmin laiklik tanımı olan din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır. Buna dinin siyasetten, toplumsal ilişkilerden ayrılması da eklenebilir. Ama dinin bir şeyden daha ayrılması gerekliliği pek konuşulmaz. O şey ahlaktır. Bugün din ile ahlakın ayrılması görevi komünistlerin önünde durmaktadır. Her inancın ve hatta inançsızlığın kendine özgü bir ahlak anlayışı olabilir. Komünistlerin işi ahlak anlayışı tokuşturmak olamaz. Hangi ahlakın diğerinden üstün olduğuna karar vermek bizden uzak olsun. Böyle bir çaba sosyalist siyasete bir şey katmamak bir yana, ondan zaman ve enerji çalmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Bizim görevimiz ahlakın dinden kaynaklanmadığının, bunun dünyevi bir mesele olduğunun dolayısıyla inananlar gibi inanmayanların da güzel ahlak sahibi olabileceğinin propagandasını yapmak olmalıdır. Bugün okullarda çocuklara dayatılan din dersinin tam adı “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” dersidir. Bu açıkça ahlakın dinden kaynaklandığının bir propogandasıdır. Bu komünistler başta olmak üzere tüm ilericilere bir meydan okumadır. Bizler de bu meydan okumayı görüp hodri meydan diyebilmeliyiz.

Sonuç yerine
Laiklik, burjuva aydınlanmasının en güzel çocuklarından biridir. Ancak burjuvanın ilericilik barutu tükenince bu çocuk öksüz kalmıştır. Şimdi ise bu çocuğu büyütme görevi, komünistlerin öncülüğündeki işçi sınıfınındır. Türkiye’ de ve tüm dünyada emekçi sınıflara amansızca saldıran dinci gericiliğin karşısına, komünistlerin laiklik bayrağıyla çıkması şarttır. Bırakalım dinlerin emekçi sınıfların çıkarına da yorumlanabileceğini söyleyip ilahiyatı sol siyasete dahil etmeye çalışma saçmalıklarını başkaları yapsın. Biz laiklikten vazgeçmeyelim.

Sol



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Kim aday olmalı? melnur 10 2784 08.08.2022- 00:26
Konu Klasör Özgür Şen'le laiklik üzerine: 'Laiklik ve piyasa umut 0 3421 11.12.2015- 10:00
Konu Klasör Biz bu hale nasıl geldik, nasıl kurtulacağız? melnur 3 2605 18.01.2020- 09:43
Konu Klasör Bu nasıl bir zihin yapısı, nasıl bir ruh halidir böyle... melnur 1 2503 13.05.2020- 13:17
Konu Klasör Marksist Tarih Anlayışı melnur 0 3 05.02.2021- 01:50
Etiketler   Komünistlerin,   laiklik,   anlayışı,   nasıl,   olmalı
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS