SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Bir liberale oy verdim, Allah affetsin! – İnönü Alpat           (gösterim sayısı: 3.572)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
umut
[ umut yarın ]
Yasaklı
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi: 12.09.2013
İleti Sayısı: 3.105
Konum: Gizli
Durum: üye uzaklaştırılmış
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: umut
Konu Tarihi: 20.08.2014- 13:14


Bir liberale oy verdim, Allah affetsin! – İnönü Alpat

Birgün gazetesinde yazarken İskender Yurttutan’ın, nam-ı diğer; “Komünist muhtar”ın hayatını anlatmıştım.

Hikâye kısaca şöyleydi: İskender Yurttutan eski TKP’lilerdendi. İstanbul Alemdağ’da muhtarlığa adaylığını koymuştu. Komünist olduğunu saklama gereği duymamıştı, açık sözlüydü, dürüsttü. MHP’lilerden bile oy almıştı. Sağ kesimin ağırlıkta olduğu semtte seçimi kazanmış ve muhtarlık koltuğuna oturmuştu. Öyle güzel işler yapmıştı ki mahallede, oy vermeyenler mahcup olmuş, oy verenler hiç pişmanlık duymamıştı.

“Bir komüniste oy verdim, Allah affetsin” diyenler bile olmuştu seçimlerden sonra.

Şimdi bakacağız, Demirtaş’a oy verip “Bir liberale oy verdim, Allah affetsin!” diyenler çıkacak mı?

Bence çıkmalı.

Bu soruyu aklımıza getiren, Oğuzhan Müftüoğlu’nun gayet yerinde bir tespitle, Selahattin Demirtaş’ın programının “liberal bir anlayışa tekabül ettiğini” söylemesi oldu. Birgün gazetesinin Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili sorularını yanıtlayan Müftüoğlu, radikal demokrasinin, “toplumsal/siyasal devrim yerine etnik ve dinsel ayrımlara dair bugüne kadar karşılanmamış hakların devlet sistemi içinde çözümünü öngördüğünü” de sözlerine ekledi.

Müftüoğlu sandık başına gitti mi, gittiyse oyunu kime verdi, bu yönde bir beyanı olmadığı için ister istemez sorunun muhatabı kendisi değil. Ancak Müftüoğlu’nun kurucusu ve üyesi olduğu ÖDP’nin Eş Genel Başkanları Alper Taş ve Bilge Seçkin Çetinkaya, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde tercihlerinin Demirtaş olduğunu açıkladı. Sorunun muhatabı başkanlardır. Tabii ki salt onlarla sınırlı da değil bu muhataplık. HDP projesi dışında kalan ve radikal demokrasi ile ilgili Müftüoğlu gibi düşünen bütün sosyalistler sorumuza yanıt vermelidir: “Bir liberale oy verdim, Allah affetsin!” diyecek misiniz?

Bu olayı, yani seçim denen şeyi fazlaca abarttığım, oy verme tercihlerine büyük anlamlar yüklediğim sanılmasın. Seçimler böyle bir şeydir nihayetinde; sandık kurulur, birebir kendi ideolojik-politik yaklaşımınla örtüşmeyen bir aday/parti yoksa ve matematik hesabı gereği, örneğin Erdoğan’ın ilk turda seçilememesi gibi, kendine en yakın gördüğün adaya oy verebilirsin.

Bunun sorun teşkil ettiğini sanmıyorum. Sorun benim açımdan şu: “Solun tek adresi HDP’dir” şeklinde özellikle merkez medyada estirilen rüzgâr ve bu rüzgârdan fena halde etkilenenler.

O nedenle, Müftüoğlu’nun açıklamalarını fevkalade önemli bulduğumu söylemek istiyorum.

Çünkü, Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki başarısı nasıl görmezden gelinemezse, seçim sonuçları da HDP’yi devrimci/sosyalist bir parti yapmaz.

Radikal demokrasi ile sosyalizm aynı şeyler değildir.

Bu gerçeğin kararlılıkla savunulması, sol algının parçalanmasına, sol saflarda dalgalanmalara, ideolojik kaymalara şimdiden önlem alınması anlamına gelecek; genel anlamıyla, devlet-toplum, devlet-birey ilişkisini demokratik bir tarzda yeniden düzenlemekle sınırlı olan radikal demokrasinin, ülkemizin içinde bulunduğu sorunlar bağlamında arz ettiği önemin, sosyalizm diye kabul ettirilme gayretine yüksek sesle itiraz edildiğini gösterecektir.

Yüksek sesle itiraz edenlerden biri de, Gamze Yücesan Özdemir oldu.

17 Ağustos 2014 tarihli Birgün’deki yazısıyla Yücesan, seçim sonuçlarından hareketle, HDP dışında kalan solun üzerinde kurulan “mahalle baskısına” direnmenin nedenlerini ve kaçınılmazlığını izah etti.

İş bu yazı, Yücesan’ın yazısının bir kez daha okunmasına küçük bir katkı sağlasa bile maksadı hâsıl olacaktır.

Yazının başlığı şuydu: “Sosyalist siyaset bir ihtimal ve çok güzel!”

Araya hiç girmeden, tekrar tekrar okunması gereken birkaç paragrafı aktaralım.

“Selahattin Demirtaş, seçim kampanyası sürecinde farklı kültür, kimlik ve etnisiteleri siyaset alanına, kamusal alana davet etti. Siyasal alanı, sınıfa, sınıf örgütlerine, sınıf mücadelelerine ve nihayetinde sosyalizme kapatma ve kamusal alanı sınıf-dışı tüm unsurlara ve mücadelelere açma 30 yıldan beri yürütülen bir siyaset. Bu siyaset asıl itibarıyla sosyalist ihtimali yok saymaya ve siyaseti kapitalizmin ufku içinde mümkün kılmaya dayanıyor. (…) Dolayısıyla, sosyalist ihtimali ortadan kaldırma iddiası ile ortaya çıkmış ve 30 yıldır dolaşımda olan bir söyleme dayanan siyaset sosyalist siyasetin değil ancak sol liberal bir siyasetin parçası olabilir.”

“Selahattin Demirtaş, seçim sürecinde ‘ezilenler’in adayı olduğunu sıklıkla vurguladı. Kavramlar önemlidir ve asla masum değildir. ‘Ezilen’ kavramı, kendisini ifade edemeyen, kendi yaşamına sahip çıkamayan, iktidarın karşısında boyun eğmiş, mağdur ve zayıf bir varoluşa gönderme yapar. Sosyalist siyasetin öznesi ise kolektif özgüveni ile kapitalizmi hallaç pamuğu gibi atabilecek olan emekçiler ve işçi sınıfıdır.”

Durum budur. Bunu bilelim. “Radikal demokrasinin” oylarının çoğalmasına bakıp, “solun söylemi bu olmalıdır”, “biz de böyle yapalım”, hatta “daha da geniş tabana yayalım” falan demeyelim.

Kaldı ki, Cumhurbaşkanlığı seçimleri bir kez daha açığa çıkarttı ki, “İslam, toplumla kurulan ilişkide bir vaat” haline getirilmiştir. Propaganda döneminde her üç adayın da bu iddiayı doğrulayacak söylemleri olmuştur. Etnik, dini ve mezhepsel kökene göre oy verenler azımsanmayacak orandadır. “Seküler aklın, toplumsal yaşamdan tasfiye edilme tehlikesi” göz ardı edilmeyecek bir gerçeklik olarak karşımızda durmaktadır. Yani sorun salt radikal demokrasi kavramını tartışmakla başlayıp bitmemektedir. Aynı şekilde dikkat kesilerek, toplumun gericileştirilmesine karşı mücadelenin, solun vazgeçilmezleri arasında bulunduğu ilan edilmelidir.

Şimdiye kadar pek çok seçim gördük. Antiemperyalist, bağımsızlıkçı, gericilik karşıtı söylemin mevcudiyetini hiç hissettirmediği bir seçimi ilk kez yaşadık.

Kim kazandı, kim kaybetti? Kim Allah affetsin diyecek?


sendika org



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör Birleşik Sol Mu, Barikat Kardeşliği Mi? – İnönü Alpat dayanışma 3 4756 30.11.2014- 05:37
Konu Klasör Türkiye solu 30 yıllık rüyadan ne zaman uyanacak? – İnönü Alpat (inonualpat.net) melnur 3 9 14.11.2023- 10:07
Konu Klasör Allah'a özgürlük! melnur 0 3158 06.09.2013- 16:41
Konu Klasör Allah’a özgürlük! şibusa 0 2814 22.10.2013- 23:21
Konu Klasör ‘Tek dil diyenler Allah’ın emrine karşı geldi’ abbas 1 4206 14.03.2014- 15:59
Etiketler   Bir,   liberale,   verdim,   Allah,   affetsin,   İnönü,   Alpat
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS