Konu Tarihi: 26.08.2014- 22:11

---

Sol olmak!

Sol olmak kıymetli... “Memleketin yüzde 70’i sağ” saptamaları yapılır, sosyalist oylar bindelerle ifade edilir ve sosyal demokratlar umudu muhafazakârlara yönelik yeni açılımlarda ararken bile kıymetli

L. DOĞAN TILIÇ


Sol olmak kıymetli... “Memleketin yüzde 70’i sağ” saptamaları yapılır, sosyalist oylar bindelerle ifade edilir ve sosyal demokratlar umudu muhafazakârlara yönelik yeni açılımlarda ararken bile kıymetli.

Sağcıların nasıl bir sol gerektiğine dair akıllar vermeleri, liberallerin “yetmez”lere sola yaslanarak evet demeleri veya ulusalcıların illâ da ulusalcılığın solculuk olduğunu kanıtlama çabaları değil bu kıymetin kanıtı…

Dünyanın şurasından burasından, tarihin farklı dönemlerinden antiemperyalist mücadele ve ulusal kurtuluş hareketlerinden, Marksist referanslardan hareketle “ulusalcılık solculuktur”u kanıtlama çabalarının ikna edici bir yanı yok.
Solculuğu kanıtlamak için teori değil, kritik zamanlarda vicdanlara dokunan doğru çıkışlar gerek!

Hassas bir ortamda ve ateşli bir nutkun ortasında “Bana Türk ulusuyla Kürt milliyetini eşit, eşdeğer gördüremezsiniz” dedikten sonra, ulus ve milliyet kavramları üzerine ne kadar teori parçalasanız boş. “Barış için demokrasi” bildirisini imzalayanlara “partimizin resmi söylemi dışına çıkıyorsunuz” diye hamle edip, “anadil hakkı”ndan söz edenlerin karşısına bayrak sallayarak dikildikten sonra, solculuk ispatı için hangi referansa başvursanız yetmiyor.

Gezi’nin o gıpta edilen; eğitimli, iş güç sahibi, hayat tarzlarına müdahaleye ve kendilerine bir şeylerin dayatılmasına karşı çıkan, gençleri gülüp geçiyor.
Geçen gün onlardan biriyle sohbet ettim. En iyi üniversiteden mezun, bir uluslararası şirkette çalışıyor ve iyi kazanıyor. Yakında şirketin Afrika’daki operasyonunun başına geçecek. Arkadaşıyla baştan beri Gezi’ye katılıp, sürekli tartışmışlar. Orada, kendilerine heyecan veren, her türken farklılığın saygı gördüğü, özgür ve yaratıcı bir hayatın izlerini görmüşler.

Çok kitap okuyor. Gazeteye, televizyona rağbet ettiği yok. Kazancı ve hemen eşiğinde durduğu bir üst sınıfsal konuma karşın, o Gezi’deki ruhun peşinden gitmek istiyor.
Aileden CHP’li, ama CHP’den umudunu kesmiş. Atatürk sevgisi tartışmasız, ama ulusalcılara ateş püskürüyor. Ona göre; ulusalcılar at gözlüğü ile bakan, farklı kimlikleri anlamaya ve onlara özgür yaşam alanı açmaya çabalamayan bir kesim. AKP ne kadar tutucu ve bağnazsa, tam tersi noktadan ulusalcılar da o kadar tutucu ve bağnaz.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde Demirtaş’a oy vermiş. HDP’ye oy verir mi, emin değil. “Olabilir, ama Demirtaş’ın kampanya dilinin hâkim çizgi olup olmayacağından, Kürt milliyetçiliğinin ağır basıp basmayacağından emin değilim” diyor. HDP’nin, eşcinseller dahil, ötekileştirilen her kesime seslenmesini çok olumlu buluyor.

Sol olmanın sınıfsal bir boyutu var, tartışmasız. Ancak sol olmanın ahlaki, vicdani ve akli bir boyutu da var. Sembolleşmiş ve gözlerini kırpmadan ölüme giden devrimci önderlerin en iyi okullarda okuyan ve önlerinde parlak bir gelecek yatan gençler arasından çıkması bu yüzden.

Sol kıymetli, çünkü her şeyden önce bir ahlak o! Vicdan ve akıl! Yalnızca mekanik bir sistemin değil; “herkesin gücü yettiğince çalışıp, ihtiyacı kadar tüketmesini” içselleştirmiş erdemlilikte bir insanlık halinin adı.

Sol olmak, yalnızca slogan atmak, itiraz etmek değil. Sol olmak, yapmak da!
O parlak Gezici genci, bir uluslararası şirketin operasyonu için de olsa, Afrika’ya yönelten şey, “yapma” arzusu. “Burada ya da Avrupa’da bir yerde sistem kurulmuş. Düzen tıkır tıkır işliyor. Ama orada ben bir şeyler yapabilirim. Ben bir sistem kurup işletebilirim. Cazip olan bu.”

Arayan, sorgulayan bu gençlerin etraflarına bakınırken görecekleri; görünür olmuş; ahlaki, vicdani ve akli yönünü öne çıkaran birleşik bir sol muhalefet hareketi yaratılabildiğinde hızla sahiplenileceğinden kuşkum yok.

Kendimizi aşıp, önkoşulsuz ele ele vererek, daha güzel bir geleceğe yürümenin yolunu açacak her şeyin olduğu toplumsal bir madendi Gezi. Özünde sol olmak vardı. O öze uygun örgütlenme eksik kaldı!