SolPaylaşım  
Ana Sayfa  |  Yönetim Paneli  |  Üyeler  |  Giriş  |  Kayıt
 
OTURUYORSAN KALK; AYAKTAYSAN YÜRÜ; YÜRÜYORSAN KOŞ!
Yurt ve dünya sorunlarına soldan bakan dostlar HOŞGELDİNİZ .Foruma etkin katılım yapabilmeniz için KAYIT olmalısınız.
Yeni Başlık  Cevap Yaz
Leninist strateji ve ‘Sosyalist Bölünme’           (gösterim sayısı: 4.766)
Yazan Konu içeriği
Üye Profili boşluk
dayanışma
[ ]
Üye Silindi
Varsayılan Kullanıcı Resmi
Kayıt Tarihi:
İleti Sayısı: 0
Konum: Gizli
Durum: üye silinmiş
İletişim E-Posta Gönder
| Özel ileti Gönder


Konu Yazan: dayanışma
Konu Tarihi: 07.09.2014- 21:08


Leninist strateji ve ‘Sosyalist Bölünme’

Gezi birikiminin 30 Mart ve 10 Ağustos seçim gündemlerine sıkıştırılması, kitlelerin hareketliliğini tekil bir hatta yönlendirdiği gibi salt sandık eksenli pasifizmin yayılmasına, pasif rızanın da yaygınlaşmasına yol açmıştır. Esasen bu tip seçim güdümlü strateji yine Lenin’e göre “siyasal demokrasinin makinesi”ni çalıştıran yakıttır. Ne var ki, Lenin seçimleri toptan rafa kaldırmaz...

Resim Ekleme

KANSU YILDIRIM

Gezi protestolarının en büyük birikimi ve en önemli kazanımı siyasi iktidardan mustarip olanları ve daha da önemlisi bu iktidarın frenlenmesini ya da değişmesini isteyen geniş kitleleri sokağa dökmesiydi. Gezi sürecinin işaret ettiği başka bir durumsa bireylerin reaksiyoner tutumlarını yasal-siyasetin dışında ifade edecekleri konumları keşfetmeleri yahut pekiştirmeleriydi. Sokağı ve sosyal medyayı siyasallaştıran, bunları örgütlenme amacıyla kullanan kitleler eşzamanlı olarak kendilerinin de siyasallaşma derecelerini yoğunlaştırdılar.

Gezi birikimin biricikliği buradaydı: Sosyalist siyasetin kitleselleşebilmesi için sınıfsal bir karşılaşma anı ve irtibatlanma vesilesiydi. Ne var ki, hem yapısal hem de öznel olarak bazı talihsizlikler yaşandı. Yapısal açıdan, Gezi eylemlerine katılanların sınıfsal konumlarının çeşitliliği, sınıf bilinçlerinin çelişkili yapısı, gündemin çok hızlı değişmesi gibi sosyalistlerin kısa vadede müdahil olmasını güçleştiren faktörler bulunmaktaydı. Paul Thomas’ın Marx okumaları için kullandığı Prokrustes Yatağı metaforundaki gibi sosyalistlerin de kitlelerin akışkanlığını ve kemikleşmiş algılarını Prokrustes gibi bir yatağa yatırıp kendilerine göre kesip biçmelerinin imkânı bulunmuyordu. Öznel olarak ise bizzat sosyalistleri ilgilendiren bir dezavantaj söz konusuydu. Gezi süreci üzerinden belirlenen stratejilerin çoğu durumu tahlil etmeye yönelik idi. Aslında bu haklı bir tutumdu bir bakıma çünkü -bilhassa 1980 sonrası doğanlar başta olmak üzere- pek çok kişi ilk kez böyle bir halk kalkışmasına tanıklık ediyordu. Ancak Gezi’yi mitoslaştırma ile nostaljikleştirme arasındaki methiyeler kalabalığı içinde sokaktakilerin sokaktaki varlık sebepleri silikleşmeye başladı. Öznel başka bir handikap ise sokağın gücü ile bunun seçimlere yansıma derecesi arasında kurulan formüllerin gerçekçiliğiydi. Bu, en kritik öznel sorunlardan birisiydi; siyasal motivasyonun ve kitlesel gücün aktarılması üzerine olan düşüncelerde seçimler baskın hale gelmeye başladı. (Burada CHP’nin merkez siyasetin bilindik “rüzgârı arkasına alma” taktiği de etkili olarak sosyalistlerin irtibatlanma halkalarını zayıflatmasını göz önünde bulundurmak gerek.)
• • •
Siyasal motivasyonun yasal-siyasetin sınırları içinde seçim eksenine çekilmesi, ilaveten, muhalif yapıların seçim sistemini ideal aktarım mekanizması olarak görmeleri, Gezi’nin birikimini damıtmıştır. Belirtmek gerek ki, bu damıtma işlemi olumlu olduğu kadar olumsuz sonuçları da beraberinde getirmiştir: Damıtma sonucunda kitleselleşmenin ve değişik toplumsal sınıflarla bağ kurulmasının hızı yavaşlatmıştır. Hızın düşmesine paralel, birikimin yorumlanmasında ve “ne yapmalı?” sorusuna verilen cevaplardaki farklılıklar Gezi’dekinin aksine toplumsal muhalefetin yapıları arasında “bölünmeye” yol açmıştır. Teorik düzeydeki farklı okuma biçimleri pratiğe yansıyarak, bu süreçte karşı-hegemonik güçlerin hacminin genişlemesi beklenirken zıtlaşmalar artmış, muhalif yapılar arasında tehditler ve ültimatomlar baş göstermiştir.

Sosyalist siyasetin yapısal ve öznel olarak karşı karşıya olduğu talihsizlikler daha çok strateji oluşturulma süreçlerinde katılaşmaktadır. Bir parantez açalım: “Siyaset” olarak nitelendirdiğimiz şey, siyasal sınıf mücadelesinin gündelik yaşamdaki ve uzun vadeli hesaplamalardaki mantığına ve malumatına dairdir. Bu, Marx’ın ifadesiyle bir toplumun, kamunun ve varlıklarının (üretim araçlarının) “yönetim” işi [Kapital, Cilt III] ve iktidarı paralize edecek “ortak olana” dayalı “özgül eyleme” tarzıdır. Siyaseti tanımlama, siyaseti yaygınlaştıracak ve sürdürülebilir kılacak stratejiyi de yakından ilgilendirmektedir; aralarındaki korelasyonun nasıl olacağı sosyalistleri ya iktidar merkezine yakınlaştıracak ya da toplumsal ilişkilere müdahilliğini eritecektir. Tam da bu noktada sosyalistlerin Lenin’i hatırlaması, Leninist stratejiyi güncellemesi elzemdir.
• • •
Lenin’in 1916 yılında kaleme aldığı “Imperialism and the Split in Socialism” [“Emperyalizm ve Sosyalist Bölünme”, CW vol. 23] makalesi, kitleselleşme ve örgüt formuna dair bazı tartışmaları ve eleştirileri içermektedir. Bu, önemlidir. Yukarıda bahsettiğimiz kitleyi yasal-siyaset içinde konumlandırmanın artıları eksileri o dönemde de tartışılmıştır; (Kautsky’nin emperyalizm teorisinin eleştirisi üzerinden) Lenin, siyasal metodolojiyle ilgili saptamalarda bulunmuştur. Lenin’in bu makalede önemle üzerinde durduğu Kautsky’nin “(oportünistlerle) uzlaşma teorisi”nin yanlışlığıdır. Uzlaşma mantığının arkasında “Kautsky’nin derin çelişkilerini sergilemek yerine örtbas etmeye çalıştığı”nı söyleyen Lenin, emekçi halk sınıfları üzerinde burjuvazinin halesini daha da parlattığını tahlil eder. Çünkü “modern kapitalizmin siyasal kurumları” olan “basın, parlamento, birlikler, kongreler vb.” aracılığıyla “saygıdeğer… reformcu… memur ve işçiler için, ekonomik ayrıcalıklar”, “sus paylarına uygun düşen siyasal ayrıcalıklar” yaratılmıştır. Egemenlerin yörüngesine eklemlenmede “ayrıcalıklar” emekçileri doğrudan etkilemektedir. Lenin burada Engels’e döner: 7 Ekim 1858’de Marx’a yazdığı mektubunda Engels “İngiliz proletaryasının giderek daha çok fiilen burjuvalaştığını” söyler. Emekçi halk sınıfları üzerinde kurulan hegemonyanın siyasal, kültürel ve ekonomik boyutu Lenin’in bahsettiği “sus paylarını” sağlayan burjuva mekanizmanın devridaimi ile mümkünleşmektedir; “…emperyalist burjuvazinin, ‘burjuva işçi partilerinin’ temsilcilerini ve destekleyicilerini çekmek ve ödüllendirmek için kullandığı olta” siyasete katılma aşamalarında cisimleşir.

Gezi birikiminin de 30 Mart ve 10 Ağustos seçim gündemlerine-tartışmalarına sıkıştırılması, kitlelerin hareketliliğini tekil bir hatta yönlendirdiği gibi salt sandık eksenli pasifizmin yayılmasına, pasif rızanın da yaygınlaşmasına yol açmıştır. Esasen bu tip seçim güdümlü strateji yine Lenin’e göre “siyasal demokrasinin makinesi”ni çalıştıran yakıttır. Ne var ki, Lenin seçimleri toptan rafa kaldırmaz: “Bugünlerde seçimler olmadan hiçbir şey yapılamaz; kitleler olmadan hiçbir şey yapılamaz” der. Şu uyarıyı da peşinden ekler: “Bu basın ve parlamentarizm çağında, her yana dolanmış, sistematik bir biçimde çekip çevrilmiş, iyi donanımlı dalkavukluk sistemi, yalanlar, hileler, moda ve popüler sloganlarla yapılan hokkabazlıklar, sağdan ve soldan işçilere her türden reform ve iyi niyet sözünde bulunma olmadan, kitlenin tümünü kazanmak mümkün değildir – tabii burjuvaziyi devirmek üzere devrimci mücadeleden feragat ettikleri sürece.” Lenin’in konjonktürel bir tercihle seçimleri reddetmeden ancak seçimi-seçim sonuçlarını mutlaklaştırmadan yaptığı bu tespitin en önemli nedeni, “Lloyd George”culuk tutumudur. Lloyd George’culuk, burjuva ideolojisini ve prensiplerini “kitleleri törel olarak boyunduruk altına almada en çok zorlandığı yere” yani proletaryanın içine taşıma eğilimidir. Seçim ile beslenen siyasallaşma bir noktadan sonra siyasal obeziteye neden olmaktadır; siyasal gövdenin (emekçi kitlelerin) hareket kabiliyetini azalmaktadır. (Bu “gövdeyi” Gramsci de ele almıştır.)
• • •
Lenin’in altını çizdiği bağlantılı diğer bir sorun kitlelere referans verilmesidir. Kitleselliğe başvurma, tek parametre olarak kabul etme Lenin’e göre “Kautskiciliğin en yaygın yutturmalarından birisidir.” Kitlelerin sınıfsal gerçekliğinden ve ideolojik pozisyonlarından bağımsız değerlendirilmesi, “modern kapitalizmin siyasal kurumları” aracılığıyla siyasete katılmalarıyla birleştiğinde bir süreci veya olguyu çözümlemek bulanıklaşır. Bu nedenledir ki, burjuva partileri ve “millet/halk iradesini” öne çıkartan anlayış, kitlelerin kendiliğinden haldeki bu muğlâklığından yararlanır. Nüfusa orantılandırılmamış seçmen sayısı ve oy oranı, temsilin başat ölçütü olarak benimsenir. Bu noktada gündeme gelen “örgütün kitlesel büyüklüğü mü, örgüt siyasetinin gerçekliği-nesnelliği mi?” ikiliği kritikleşir. Engels “asıl sorun” olarak nitelendirdiği bu ikilikte “…bir örgütün büyüklüğü sorunu değil, siyasetinin gerçek ve nesnel anlamı sorunudur” der ve ekler: “…bu siyaset kitleleri temsil ediyor mu, onlara hizmet ediyor mu, onların kapitalizmden kurtulmalarını amaçlıyor mu, yoksa azınlığın çıkarlarını, azınlığın kapitalizmle uzlaşmasını mı temsil ediyor?”

Gramsci de bu sorun hakkında kafa yormuştur. Defterler’deki örgütlenme konusunda kitlelerin seferber edilmesine ilişkin objektif tespiti şudur: “…kitleler statiktir, gövdesi kocaman ama kafası küçücüktür.” Bu mekanik-bilinç-taşımanın ötesinde kafa ile gövde arasında birliktelik kurmaya ve ortak aklı yaratmaya yönelik bir ifadedir. Kitlelerin sayısal büyüklüğüyle büyülenmemiş ancak kitleselleşme kanallarını seçim ve seçim-dışı yollardan açık tutacak, Gramsci’nin deyimiyle “gövde”yi hareket ettirecek sistemi ve siyasal zekâyı inşa edecek örgüt formatının yaratılması demektir. Formatın ne olacağı konusunda her tür sosyalist konsensüs her zamankinden önemlidir; hiçbir şey için değilse bile umudu diri tutmak için…

Birgün



Yeni Başlık  Cevap Yaz



Forum Ana Sayfası

 


 Bu konuyu 1 kişi görüntülüyor:  1 Misafir, 0 Üye
 Bu konuyu görüntüleyen üye yok.
Konuyu Sosyal Ortamda Paylas
Benzer konular
Başlık Yazan Cevap Gösterim Son ileti
Konu Klasör TİP’in yükselişi ve sosyalist strateji... melnur 3 556 14.03.2023- 01:44
Konu Klasör Sosyalist strateji ile Kürt hareketinin stratejisi munzur 0 4010 10.06.2016- 12:34
Konu Klasör Bir sosyalist strateji ihtiyacı - Ender Helvacıoğlu melnur 3 2969 30.01.2023- 02:08
Konu Klasör FETÖ :Leninist bir örgütmüş. hakkı 1 4035 06.10.2016- 00:07
Konu Klasör Leninist partilerde demokratik merkeziyetçilik melnur 19 7777 27.01.2024- 07:30
Etiketler   Leninist,   strateji,   ‘Sosyalist,   Bölünme’
SOL PAYLAŞIM
Yasal Uyarı
Sitemiz Bir Paylasim Forum sitesidir Bu nedenle yazı, resim ve diğer materyaller sitemize kayıtlı üyelerimiz tarafından kontrol edilmeksizin eklenebilmektedir. Bu nedenden ötürü doğabilecek yasal sorumluluklar yazan kullanıcılara aittir. Sitemiz hak sahiplerinin şikayetleri doğrultusunda yazı ve materyalleri 48 Saat içerisinde sitemizden kaldırmaktadır.
Bildirimlerinizi info@solpaylasim.com adresine yollayabilirsiniz.
Forum Mobil RSS